Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/852 E. 2022/529 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/852
KARAR NO: 2022/529
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/12/2017
NUMARASI: 2015/185 E. 2017/237 K.
DAVANIN KONUSU: Marka, Manevi Taz. İstemli Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin TPE nezdinde … tescil no ile 07.07.1993 tarihli “…” markasının ve “…”, “…”, “ …”, …”; …” markalarının sahibi olduğunu, markaların Türkiye ve İstanbul’da tanınmış olduklarını, Kocaeli Ticaret Müdürlüğü’ne kayıtlı Kocaeli’de faaliyet gösteren davalı şirketin, müvekkili adına tescilli … markasını ticaret unvanı ve Kocaeli ilinde … A.V.M. … A.V.M. ve … AVM de faaliyet gösteren işyerlerinde kullandıklarını tespit ettiklerini, MarKHK madde 9, 61, 62, 63 kapsamında davalının kullanımının müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil eden tüm faaliyetlere son verilmesi ve davalının ticaret unvanında yer alan … ibaresinin unvanından terkin edilmesini, davalının işyerlerinde bulunan alet, araç gereç ve ürünlerde kullanılmasının engellenmesi için dava sonuçlanıncaya kadar tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin yüksek kalitede hizmet sunan restoran işletmeciliği yaptığını, davalının vaki tecavüzü nedeni ile markanın değerine ve prestijine zarar verdiğini, davalı şirketin … sayı ve 18.08.2014 tarihli “…” logolu tasarımının, müvekkiline ait … markasına tecavüzlü olduğunu, endüstriyel tasarım hükümsüzlüğü talepleri saklı kalmak kaydıyla, … markasına vaki tecavüz nedeni ile ihtiyati tedbir kararı verilerek markanın kullanımının tedbiren durdurulmasını, davalının … Tic. Ldt. Şti ticari ünvanından … ibaresinin terkinini, … markasına vaki tecavüzün tespitini, tecavüz nedeni ile uğranılan manevi zarar karşılığı 30.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…” ibaresi üzerinde 556 sayılı KHK md.8/III anlamında gerçek hak sahipliğinin davalıya ait bulunduğu, davalının gerek markası gerek ticaret unvanının ayırt edici eki olan “…” ibaresini davacının dayandığı tüm marka tescillerinden önce, 1980’li yıllardan bu yana kullandığını, bir an için davalının gerçek-üstün hak sahibi olmadığı düşünülse bile, davacının talebi ileri sürmekte uzun süre sessiz kaldığı için davanın reddi gerektiğini, ticaret unvanı ile marka farklı işlevi haiz olduklarından, davacının marka hakkına dayanarak davalının ticaret unvanının terkinini talep edemeyeceğini, kaldı ki, davalının 1980’li yıllardan bu yana anılan işareti ticaret unvanı olarak kullandığı “derinliği az olan bir kap çeşidi”ni ifade eden “…” sözcüğünün gıda sektöründe yaygın kullanımı bulunan, ayırt edicilikten yoksun bir marka olduğunu, “…” sözcüğünün bir markada esas unsur olarak yer alması ve esas unsur olarak bu işaretin davacının tekeline bırakılmasının mümkün olmadığını, davalının … ve … sayılı marka başvurularındaki esas-vurgulayıcı unsurların “…” ve “…” ibareleri olduğunu, marka hakkına tecavüze dayalı bir dava açılmadan evvel davalı taraf TPE nezdinde marka tescil başvurusunda bulunmuşsa ve bu başvuru TPE tarafından bu süreçte tescil edilmişse, davalının eyleminin artık marka hakkına tecavüz olmaktan çıkarak tescilli bir markanın kullanılması haline dönüşeceğini, bu nedenle, davalının TPE nezdindeki marka başvurularının akıbetinin beklenmesi gerektiğini, davalının kullanımının diğer bölümünün … sayı ile tescilli tasarıma uygun bulunduğunu, davalının tasarım başvurusunda hiçbir kötü niyet ve hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava konusu uyuşmazlığın, davacının TPE de tescilli … ibareli markalarına tecavüzün tespiti ile önlenmesi, davalı şirketin ticaret ünvanından … ibaresinin terkini ve 30.000 TL manevi tazminata ilişkin olduğu, Türk Patent ve Marka kurumundan celp edilen kayıtlardan, davacı adına 22/02/1993 başvuru tarihli 29 ve 30 sınıflarda tescilli … sayılı … ibareli, 17/12/1998 başvuru tarihli 36, 37, 39, 40, 41, 42, 43, 44 ve 45 sınıflarda tescilli … sayılı … ibareli + şekil markası, 17/12/1998 başvuru tarihli 29, 30, 31. sınıflarda tescilli … sayılı … ibareli, 22/01/2009 başvuru tarihli tüm sınıflarda tescilli … sayılı … ibareli şekil markası, 26/06/2009 başvuru 29,30,43. sınıflarda tescilli … sayılı … ibareli şekil markası, 26/06/2009 başvuru tarihli 29,30,35,43 sınıflarda tescilli … sayılı … ibareli, 24/09/2010 başvuru tarihli, … sayılı 29,30,43, sınıflarda kayıtlı … Şekil markası ile 22/11/2010 başvuru tarihli, … sayılı … ibareli 29,30,40. sınıflarda tescilli markasının bulunduğu, … sayılı markanın … Limited Şirketi adına kayıtlı iken 01/10/2002 tarihinde davacı adına devredildiği, Türk Patent ve Marka Kurumu’nda … sayılı … ibareli logo tasarım tescilinin 18/08/2014 başvuru tarihinden itibaren davalı adına tescilli olduğu, davalı şirket adına … sayılı 29,30,43 sınıflarda … ve … sayılı aynı sınıflarda …-… ibareli marka tescil başvurusu yapılan henüz tescil işlemleri tamamlanmayan kayıtları olduğu, Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarından; 05/01/1995 tarihinde … LİMİTED ŞİRKETİ ünvanı ile kurulduğu, maksat ve konusunun ana sözleşme 5. maddesinde “yemek konusunda lokantalar restoranlar açmak, bu konu ile ilgili değişiklikler yapmak, işletmek, kiraya vermek, yurt dışından bu konuda her türlü ithalat ihracat işleri yapmak ve her türlü gıda maddelerinin gerek toptan, gerekse perakende olarak alınıp satımını yapmak …olarak” belirlendiğinin görüldüğü, Davalı şirketin, adına tescil edilmiş … ibareli markasının bulunmadığı, kullanımını ticaret ünvanını ve … sayılı tasarım tesciline dayandırdığı, Davacının ise, “yiyecek ve içecek hizmetleri, restoranlar, self servis restoranlar, kafeteryalar, kahvehaneler, kantinler, cafe salonları hizmetleri” alt sınıfında 43 . sınıfta kayıtlı en eskisi 17/12/1998 başvuru tarihli olan … ibareli şekil markasının bulunduğu, Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile alınan bilirkişi raporunda “… Mah. … isimli alışveriş merkezinde yapılan keşif sırasında bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, işyerinin tabelasında … ibaresinin büyük puntolarla ve büyük harflerle yazılarak ön plana çıkarıldığı, faturada ve tabaklarda elips daire içerisinde … ibaresinin yazılı olduğu ,yine … Mahallesi … sok No … İzmit Kocaeli adresinde yapılan incelemede , işyeri tabelasında elips daire içerisinde … ibaresinin kullanıldığı, lokanta içerisinde yine elips daire içerisinde … ibaresinin kullanıldığı, tuzluk ve biberlikte elips daire içerisinde …, altında küçük yazılmış yemek ibaresinin kullanıldığı, işyerinin dışındaki tabelasın da … LTD ŞTİ İBARESİNİN kullanıldığının görüldüğü, Davalı adresinde yapılan keşif sırasında dosyaya alınan fatura örnekleri, kolonyalı mendil ve kartvizitte davalının başvuru işlemleri tamamlanmayan … şekil markasının kullanıldığı, alınan kaşeli kağıtta, davalının ticaret ünvanının … ibareli kısmının daha büyük yazılarak ön plana çıkarıldığı markasal kullanıldığı anlaşılmakla, davalının … ibaresini tasarım tescilinden farklı olarak, tabelasında iş evrakında ve iş ürünleri üzerinde markasal kullandığı, ticaret ünvanının … ibareli kısmını markasal olarak kullandığı, davacının 43. sınıfta tescilli … ibareli markalarının bulunduğu, davalının kullanımındaki yemek ibaresinin restorant ve lokantacılık hizmet sınıfında jenerik ibare olması nedeniyle ayırt ediciliğinin bulunmadığı, markanın asıl unsuru olan … ibaresinin birebir davacı tarafından kullanıldığı anlaşılmakla, davalının, davacının … ibareli markalarına tecavüz ettiğinin tespiti ile markaya tecavüzün önlenmesine, tabela ve malzemelere el konulmasına, markaya tecavüz nedeniyle, davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, Davacı adına kayıtlı … ibareli 29. ve 30. sınıfta tescilli … sayılı markasının 22/02/1993 tarihinde 36,37,39,40,41,42,43,44 ve 45 sınıflarda tescilli … markasının ise 17/12/1998 tarihinde tescil edildiği, TPMK dan celp edilen kayıtlardan … sayılı marka kaydının devrine ilişkin belgeler arasında davacı adına ticaret odası faaliyet belgesi sicil kayıt suretinin bulunduğu, belgeden … firma adı ile davacı adına 01/11/1984 işe başlama tarihli lokanta restorant, kebap salonu… Faaliyet alanında faaliyet göstermek üzere tescil kaydının bulunduğu ve davacının işletmesinin davalının ticaret sicile tescil tarihinden daha önceye ait olduğu, … ibaresinin davalı tarafça markasal olarak da kullanıldığı anlaşılmakla, TTK 45 ve 55/4 maddeleri gereğince davalının ticaret ünvanından … ibaresinin terkinine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin Kocaeli’nde faaliyet gösteren yerel çapta bilinirliğe haiz bir işletme olup, ticaret unvanının 1995 yılında tescil edildiğini, 1980’li yıllarda …-… ünvanı ile faaliyet gösterdiğini, müvekkili firmanın davacının ilk marka tescilinden önce … İbaresini kullanmakta olduğunu, dava konusu işaret üzerinde “gerçek hak sahibi” olduğu gözetilmeksizin, gerçek hak sahibi konusunda yeterli araştırma yapılmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, 2-Müvekkili firmanın 1980 yılından itibaren anılan işareti ticaret ünvanı olarak kullandığını, davacı tarafın uzun süre sessiz kaldığını, hak sahibinin uzun süre sessiz kalması zımmi kabul olup, TMK madde 2’de düzenlenen iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, mahkemece bu hususlar tartışılmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, 3-… kelimesinin gıda ve restoran işletmeciliğinde yaygın bir kelime olup, ayırt ediciliği bulunmadığını, davacı … kelimesine ekler ve şekiller ekleyerek tescil ettirmiş olsa da, iştigal alanında yaygın bir ad, marka olarak kullanılmasına ses çıkarmadığını, … işaretinin ayırt ediciliği bulunmadığı gözetilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, 4-Müvekkiline ait … kod numaralı … yazısı içinde elips işaretinin tescilli tasarıma uygun olarak kullanıldığını, hiçbir kötüniyet ve hukuka aykırılık olmamasına rağmen kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu, 5-Davacının marka hakkına dayanarak müvekkili firmaya ait tescilli ticaret ünvanının terkinini talep edemeyeceğini, davacı gerçek kişi olup, müvekkilinin 1980 yılından itibaren anılan işareti ticaret ünvanı olarak kullandığını, uzun süre sessiz kalan davacının hak kaybına uğradığını, 6-Manevi tazminat talebinin hiçbir haklı gerekçesi olmadığı gibi fahiş olduğunu, izah edilen ve re’sen tespit edilecek nedenlerle usul ve kanuna aykırı kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; adına tescilli “…”, “…”, “…”, “…”, … Şekil”; …” markalarına davalı tarafça ürünlerinde ve ticaret unvanında kullanmak suretiyle tecavüz edildiğinden bahisle marka hakkına tecavüzün önlenmesi, ticaret unvanından terkini, marka hakkına tecavüz sebebiyle 30.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline ilişkindir. Mahkemece; Davalının ticaret ünvanının … ibareli kısmının daha büyük yazılıp, ön plana çıkarılarak markasal kullanıldığı, davalının … ibaresini tasarım tescilinden farklı olarak, tabelasında iş evrakında ve iş ürünleri üzerinde markasal kullandığı, davacının 43. sınıfta tescilli … ibareli markalarının bulunduğu, davalının kullanımındaki yemek ibaresinin restorant ve lokantacılık hizmet sınıfında jenerik ibare olması nedeniyle ayırt ediciliğinin bulunmadığı, markanın asıl unsuru olan … ibaresinin birebir davacı tarafından kullanıldığı anlaşılmakla, davalının, davacının … ibareli markalarına tecavüz ettiğinin tespiti ile markaya tecavüzün önlenmesine, tabela ve malzemelere el konulmasına, markaya tecavüz nedeniyle, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, Davacı adına kayıtlı … ibareli 29 ve 30 sınıfta tescilli … sayılı markasının 22/02/1993 tarihinde, 36,37,39,40,41,42,43,44 ve 45 sınıflarda tescilli … markasının ise 17/12/1998 tarihinde tescil edildiği, TPMK’dan celp edilen kayıtlardan … sayılı marka kaydının devrine ilişkin belgeler arasında bulunan, davacı adına ticaret odası faaliyet belgesi sicil kayıt suretinden … firma adı ile davacı adına 01/11/1984 işe başlama tarihli lokanta restorant, kebap salonu… alanında faaliyet göstermek üzere tescil kaydının bulunduğu ve davacının işletmesinin, davalının ticaret siciline tescil tarihinden daha önceye ait olduğu ve … ibaresinin davalı tarafça markasal olarak kullanıldığından, TTK 45 ve 55/4 maddeleri gereğince davalının ticaret ünvanından … ibaresinin terkinine karar verilmiştir. Davalı vekili karar aleyhine istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1-Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 556 sayılı KHK md.8/lll’den hareketle oluşturduğu 19.04.2002 tarih ve 2001/9903 E. 2002/3699 K. sayılı içtihadı uyarınca, bir marka üzerindeki öncelik hakkı, o markayı ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir; bu kişiye “gerçek hak sahibi” denir. Tescil belgesinden davacı tarafın “…” ibaresi asıl ve ön planda olmak üzere seri ve devamı şeklinde birden fazla tescilli marka hâkkı sahibi olduğu, “…” ibaresini ilk olarak 1993 yılında ticaret markası olarak tescil ettirilmiş olup, o tarihten itibaren oluşturulan seri markalar şeklinde yenilenerek korunmaya devam etmektedir. Davalı taraf ise 30/12/1994 tescil tarihli ticaret unvanında “… Ltd. Şti” de anılan ibareyi kullanmış ve “…” ibareli tasarımı da 18/08/2014 tarihinden itibaren tasarım olarak adına tescil ettirdiği, ayrıca “… ve …” ibareleri için TPE nezdinde marka başvurusunda bulunduğu, davacı tarafın itirazı üzerine reddedildiği tespit edilmiştir. Hukuk yargılamasında delillerin taraflarca getirtilmesi ilkesi mevcut olup, tarafların delil dilekçelerinde dayandıkları delilleri ibraz etmeleri veya getirtilmesi gereken yeri bildirip yeterli gider avansını depo etmeleri zorunludur. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 1- Müvekkilimin gerçek hak sahibi olduğunu gösterir deliller, bunların bir kısmı dilekçe ekinde sunulmaktadır (EK: 1). 2- Müvekkilime ait … tescil no.lu Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesi (EK: 2) olduğunu belirtmekle birlikte dilekçe ekinde hak sahipliğine ilişkin delil sunulmamıştır. Mahkemece endüstriyel tasarım belgesine ilişkin kayıtlar ile davalı tarafın ticaret sicil kayıtları dosyaya getirtilmiştir. HMK 190 maddesi uyarınca bir iddiadan yarar sağlayan taraf iddiasına kanıtlamakla yükümlü olduğundan, davalı taraf dava konusu markayı1980’li yıllardan itibaren …-… ünvanı ile faaliyet göstermek suretiyle kullandığını kanıtlamakla yükümlüdür. Dosya içerisinde mevcut ticaret sicil kayıtlarından, davalı şirketin “… Tic. Ltd. Şti” unvanı ile 30/12/1994 tarihinde tescil edildiği, davacı tarafın “…” ibareli markasının ilk kez 22/02/1993 başvuru tarihi ile 29 ve 30 sınıflarda … sayısı ile tescil ettirdiği tespit edilmiştir. Davalı tarafça bu tarihten önceye ait kullanımını gösterir delil sunulmadığından, iddiasını kanıtlayamamışolup, davalı vekilinin markanın gerçek hak sahibinin müvekkili olduğu ve mahkemece gerçek hak sahipliği konusunda yeterli inceleme yapılmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı ve davalı aynı hizmet sektöründe faaliyet göstermekle birlikte, davacı İstanbul ilinde, davalı Kocaeli ilinde ticaretlerini yürütmektedir. Davalı tarafın faaliyet gösterdiği Kocaeli ili sınırları dışında faaliyette bulunduğu iddia ve ispat edilmediğinden, davacı tarafın, davalının faaliyetinden haberdar olması beklenemeyeceğinden, davacının haberdar olduğu tarihi ve haberdar olduğu halde uzun süre sessiz kaldığını kanıtlamak davalı tarafa aittir. Davacı tarafça, dava dilekçesinde, davalının ‘…” markasını kullanımından müşterilerden gelen bildirim üzerine yaptığı araştırma ve tespit neticesinde haberdar olduğunu iddia ederek, delil olarak davalının …-… – Alışveriş Merkezi’ndeki işyerinden alınmış 22/08/2015 tarihli yazar kasa fişini ibraz ettiğinden, davalı işletmesinden bu tarihte haberdar olduğunun kabulü gerekip, aksi davalı tarafça kanıtlanmadığından, 30/09/2015 dava tarihi nazara alındığında, tecavüze sessiz kalmadığı ve derhal harekete geçerek görülmekte olan davayı açtığı anlaşıldığından, davalı vekilinin sessiz kalma yolu ile hak kaybı bulunduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3-556 Sayılı KHK’nin 9. maddesi uyarınca marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir ve marka sahibi aynı maddenin (b) bendinde; tescilli bir markanın aynısı veya benzerinin, sahibinin izni olmaksızın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetler ile aynı veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılması ve bu suretle tescilli marka ile fiilen kullanılan işaretin halk tarafından birbirine karıştırılması yahut birbiriyle ilişkilendirilmesi ihtimaline yol açılması halinde marka sahibi tarafından engellenebileceği düzenlenmiştir. “…” markasının davacı adına tescilli ve halen geçerliliğini koruduğu dosya kapsamı ile sabit olduğundan, markanın hükümsüzlüğüne karar verilinceye kadar marka sahipliğinden doğan haklar kullanılabileceğinden, davacı tarafın tescilli markasına dayanarak dava açması ve mahkemece alınan bilirkişi raporları ile davacı markasına tecavüzün varlığı tespit edilerek karar verilmesinde yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığından istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. 4-TPMK’dan gelen kayıtlardan, davalının siyah bir elips içinde gri renkli büyük harflerle yazılı “…” ibaresinden müteşekkil bir logoyu, davanın açılmasından önce, 18/08/2014 itibariyle iki boyutlu tasarım olarak … sayısı ile Locarno 32. sınıfta (grafik semboller, logolar, yüzey desenleri ve süslemeler) kendi adına tescil ettirdiği tespit edilmiştir. Endüstriyel tasarım tescili, davalıya tescil konusu logoyu “tasarım” olarak kullanma yetkisini verir ise de; bu logo içinde geçen “…” ibaresini “marka” olarak kullanma hakkı tanımaz. Marka olarak (markasal) kullanım, sunulan mal veya hizmetin kaynağını gösteren, o mal veya hizmeti diğerlerinden ayırt eden bir işaret olarak kullanımdır. Davalının 28/01/2016 tarihli keşifte tespit edilen ve 06/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda yer verilen kullanımlarının, “…” ibaresini endüstriyel tasarım tescilindeki gibi bir logo içinde kullanmadığı, “…” ve siyah bir elips içinde kırmızı renkli büyük harflerle yazılı “…” ibaresinden müteşekkil bir logonun yanında “…” olarak işyeri tabelalarında kullandığı, lokantalarındaki kâse ve tabak takımları ile tuzluk ve biberlikler üzerinde logo mahiyetinde bir kullanım var ise de, “siyah bir elips içinde kırmızı renkli büyük harflerle ve papyon formunda dalgalı şekilde yazılmış ‘…’ sözcüğü ile bunun altında okunamayacak kadar küçük siyah harflerle ‘…’ sözcüğünden müteşekkil bu kullanımın … sayılı endüstriyel tasarım tescilinden farklı olduğu ve … sayılı tescilin kapsamına girmediği tespit edilmiştir. Alınan ve birbirini doğrulayan raporlar ile davalının işyeri tabelalarında, lokantalarındaki kase, tabak takımları ile tuzluk ve biberlikler üzerinde tescilli tasarımından farklı kullanımda bulunduğu, davacının markası olan “…” sözcüğünü öne çıkaracak şekilde kullandığından, tasarımının kapsamı dışına çıktığı tespit edildiğinden, kullanımı davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğundan, davacı tarafın marka sahipliğinden doğan hakkı doğrultusunda dava açmaya hakkı olup, mahkemece de marka hakkına tecavüzün varlığı tespit edilerek karar verildiğinden, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 5-Ticaret unvanı tescil edildiği gibi ve unvan olarak kullanıldığı sürece, marka hakkına tecavüzden söz edilemez ise de; tescil ettirildiği gibi kullanılmaz ve unvan içinden bir kelime veya bölüm öne çıkarılarak ve vurgulanarak kullanılır ise, “ticaret unvanının markasal kullanımı” söz konusu olup, bu kullanım başkasının marka hakkına tecavüz oluşturur.Davalı işyerlerinde 28/01/2016 tarihinde yapılan keşifte; davalının “…” unvanını faturalarında ‘düzenleyen’ kısmında ve kartvizitte tam olarak ve unvan niteliğinde kullandığı, … Mah. … Sok. No…. İzmit Kacaeli adresindeki, şirket merkezi ve hazır yemek lokantası olarak faaliyet gösteren işyerinin giriş tabelasında “…” sözcüğünü ön plana çıkartır şekilde büyük punto ile marka gibi yazıp altına küçük punto ile “… Ltd. Şti.” ibaresini eklemek suretiyle “markasal kullanım”da bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarından, 05/01/1995 tarihinde “… ünvanı ile kurulduğu, ticaret odası faaliyet belgesi sicil kayıt suretinden … firma adı ile 01/11/1984 işe başlama tarihli lokanta restorant, kebap salonu… Faaliyet alanında faaliyet göstermek üzere tescil kaydının bulunduğu tespit edilmiştir. Davacının işletmesinin, davalı şirketin ticaret siciline tescil tarihinden daha önceye ait olduğu, … ibaresinin davalı tarafça markasal olarak kullanıldığı sabit olmakla, davacı taraf marka hakkı sahibi olarak davalının unvanından “…” ibaresinin terkinini talep edebilir ise de; yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca uzun süre ses çıkarmayarak sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluştuğu durumlarda terkin talebi kabul edilemez. (Yargıtay 11. HD’nin 08/02/2013 tarih ve 2012/1003 esas-2013/2100 karar, aynı dairenin 13.04.2010 gün, 2008/8718- 4163 E.K.; 25.04.2011 gün, 2009/12563- 4986 E.K.; 01.03.2012 gün, 2010/1057- 2991 E.K.; 16.03.2012 gün, 2010/12998- 4052 E.K. sayılı ilamları) Şirket unvanları ticaret sicil gazetesinde ilan edilerek sicile tescilleri zorunludur ve ticaret sicili aleni olup, sicilde kayıtlı bir hususun bilinmediği iddia edilemez. Davalı 1995 yılından itibaren sicilde kayıtlı olup, ticaret sicilinin aleniliği prensibi uyarınca davacı tescili bilmediğini iddia edemeyeceğinden, davalının dava konusu “…” ibaresinin bulunduğu ticaret unvanının tescil olunduğu 05/01/1995 tarihi ile 30/09/2015 dava tarihi arasındaki kullanımına karşı uzunca bir süre sessiz kalan davacının bu davayı açması MK’nun 2. Maddesindeki dürüst davranma kuralına aykırılık oluşturacağından, davanın reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir.6-Marka sahibinin taleplerini düzenleyen 556 Sayılı KHK’nin 62/b maddesi uyarınca marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, tecavüzün giderilmesi ile birlikte maddi ve manevi zararının tazminini isteyebilir. Davalının, davacı tarafın marka hakkına tecavüz ettiği dosya kapsamı ile sübuta erdiğinden, davacı taraf manevi tazminat talep hakkını elde etmiştir. Manevi tazminat yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca, zarar görende tatmin duygusu oluşturacak ancak sebepsiz zenginleşmeye meydan vermeyecek bir miktar paranın tahsiline ilişkindir. Tarafların ekonomik büyüklükleri, paranın satın alma gücü, davalının marka kullanım yoğunluğu, davacının markasının uğrayacağı manevi zarar nazara alındığında mahkemece hükmedilen 10.000,00 TL manevi tazminat miktarının makul olduğu tespit edildiğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.Yukarıda açıklanan hususlar gereğince davalı vekilinin 1,2,3,4 ve 6 numaralı istinaf sebeplerinin reddine, 5 numaralı istinaf sebebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, kabul edilen istinaf sebebinin niteliği nazara alınarak yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, davalının ticaret unvanından terkinine ilişkin talebin reddi yönünde hüküm kurulmasına karar verilmesi kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE,2- 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/185 E. 2017/237 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davalının , davacı taraf adına tescilli “…” ibareli markalarına tecavüz ettiğinin tespiti ile markaya tecavüzün önlenmesine, 3/a- Davalının … ibaresini tabela, kağıt ve tabak takımları tuzluk biberlik ile yiyecek ve içecek sağlanması hizmet sınıfında markasal kullanmasının önlenerek … ibaresinin ön plana çıkarılarak markasal kullanıldığı tabela ve malzemelere el konulmasına, 3/b- 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, 3/c- Davalının ticaret ünvanından … ibaresinin terkini talebi ile fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a- Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi talebi yönünden hesap olunan 80,70 TL, manevi tazminat talebi yönünden 683,10 TL olmak üzere toplam 763,80 TL karar harcından peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 251,47 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,4/b- Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 512,33 TL peşin harç olmak üzere toplam 540,03 TL harcın davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,4/c- Davacı tarafından yapılan 4,10 TL vekalet harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 1.037,70 TL talimat, tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.041,80 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 947,47 TL’sinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,4/d- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 4/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre marka hakkına tecavüz talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/(1). ve 13/(1). maddesine göre manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,4/g- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ünvan terkini talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,4/h- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/(2). ve 13/(1). maddesine göre reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,4/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 54,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 152,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022