Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/851 E. 2022/447 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/851
KARAR NO: 2022/447
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 05/10/2017
NUMARASI: 2016/6 E. 2017/190 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tasarladığı çakmak modelleri ile kendine özgü bir tarz oluşturduğunu, davalının, müvekkilinin tasarlayıp … numarası ile çoklu tasarım olarak tescil ettirdiği 2 sıra nolu ürünün, aynısını/benzerini tescil ettirmek için TPMK’ya başvurduğunu ve tasarımın … tescil numarası ile tescil edildiğini, davalının yeni bir tasarım meydana getirmekten ziyade davacının tasarımı üzerinde küçük oynamalar yaptığını, davacı tarafından daha önce tescil edilmiş olan 2010/03086 sayılı tasarım nedeniyle davalının tasarımının ayırt edicilik vasfı taşımadığını, … numaralı endüstriyel tasarımın yenilik ve ayırt edicilik özelliği bulunmadığından tescilin hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, çakmak ve seramik ürün grubu üretim tesisinin sahibi olduğunu, çakmak ürününe ilişkin yıllık üretim kapasitesinin 138.240.000 adetin üzerinde olup, ülkemiz çakmak ihtiyacının yarısından fazlasına tekabül ettiğini, müvekkilinin … kodlu tasarım müracaatında bulunduğunu, davacı tarafın itirazının TPMK tarafından yerinde görülmediğini, müvekkiline ait dava konusu tasarımın yeni ve ayırt edici olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, davalı adına tescilli … tescil numaralı endüstriyel tasarım belgesinin yenilik ve ayırt edicilik özelliği bulunmadığı iddiasıyla hükümsüzlüğüne ilişkin olduğu, … tescil numaralı endüstriyel tasarım tescil belgesinin 01/06/2010 tarihinde 27-05 Lokarno sınıfında davacı adına tescil edildiği, … tescil numaralı endüstriyel tasarım tescil belgesinin ise 13/11/2013 tarihinde 27-05 Lokarno sınıfında davalı adına tescil edildiği, Tasarım tescil belgelerinde yer alan bilgilere göre; davacı tasarımı ile davalı tasarımının kesitlerinin, yani dış gövde yapılarının birbirinden farklı oldukları, davalının tasarımında taban daire-diktörgen kesitinin devamında iki kademeli olarak azalmakta olduğu, davacının tasarımında ise daire-daire kesitinin devamında tek kademeli olarak bulunduğu, her iki tasarımda nozül kısımlarının genel formda benzer şekilde olduğu, ancak davalının tasarımının nozül kısmında ateşin çıktığı deliğin etrafında yarım daire şeklinde merkez dairenin offseti ile ek delikler bulunduğu, formun yan duvarlarında kademeli ek delikler bulunduğu ve ön kısmında ateşin şiddetini ayarlamak üzere bir parça bulunduğu, tetik öğesi gövdenin devamı olarak diktörtgen prizması şeklindeyken, davacının tasarımında gövdenin devamı olarak silindirik bir genel formun mevcut olduğu, davalının tasarımında tetiğin üzerinde parmağın kaymasını engellemek için çıkıntılar varken, davacının tasarımında bu öğelerin bulunmadığı, davalının tasarımında nozül ve tetik kesitinin devamı olan ek bir parçaya bağlanırken, davacının tasarımında bu parçanın bulunmadığı, tüm bu nedenlerle her iki tasarımın benzer olmadıkları, davalı tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olduğu tespit edilmekle, davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkemece davaya konu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasıfları hususunda alınan raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığını, Bilirkişilerin yenilik ve ayırt edici özellik kavramlarını ayrı ayrı değerlendirerek dava konusu tasarıma yeni ve ayırt edici özellik katan özelikleri detaylı olarak incelemediklerini, sadece müvekkiline ait tasarımdaki hakim unsurun dava konusu tasarımda bulunan çok küçük detayları yeni bir tasarım gibi değerlendirdiklerini, Yenilik kavramını düzenleyen 554 Sayılı KHK’nin 6/2. fıkrasında “küçük ayrıntılarda farklılık gösteren tasarımların aynı kabul edileceği” nin belirtildiğini, davalının küçük ayrıntılarla kötü niyetli bir şekilde müvekkilinin tasarımını kopyalamaya çalıştığını, tasarımın iki parçalı yapısı karşılaştırıldığında, davalının müvekkilinin tasarımını taklit etmeye çalıştığını, ürüne yenilik vasfı kazandıramadığını 554 Sayılı KHK ile tasarımın korunabilmesi için mutlak yenilik ölçütü getirildiğini, mutlak yenilik ölçütü gereğince sadece tarafların tasarımları ile yetinilmeden konusunda uzman kişiler tarafından araştırma ve inceleme de yapılarak başka tasarımlarla da dava konusu çakmağın yenilik vasfının karşılaştırılması gerektiğini, karşılaştırma yapılmadığından raporun hükme esas alınamayacağını, Ayırt edici nitelik kriterini düzenleyen 7. maddesinde ayırt edicilik özelliği için genel izlenim açısından belirgin bir farklılık aranmadığını, ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde birbiri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilmesi gerektiğini, bu kritere göre yapılan değerlendirmede davalı tasarımının müvekkilinin tasarımından belirgin bir şekilde farklılaşmadığını, ortak özelliklerin hayli fazla olduğunu, davalı tasarımının ayırt edicilik vasfı bulunmadığını, Davalının seçenek özgürlüğü açısından durumu incelendiğinde hayal dünyası kadar geniş seçenek özgürlüğüne sahip olduğunu, 2-Bilirkişilerin soyut değerlendirmelerde bulunmuş olmaları ve reylerini açıklamış olmaları sebebi ile itiraz üzerine yapacakları incelemedeki değerlendirmelerinde objektif olmayacaklarından, oluşturulacak yeni heyetten itirazlarını karşılar rapor alınması taleplerinin mahkemece reddinin usulsüz olduğunu, belirttiği gerekçelerle ilamın istinaf incelemesi neticesinde bilirkişi raporu da aldırılarak kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; davalının … numaralı endüstriyel tasarımının, sahibi olduğu … numaralı çoklu tasarımındaki 2 sıra nolu ürünün aynısı/benzeri olduğundan, yenilik ve ayırt edicilik özelliği bulunmadığından bahisle tescilin hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine ilişkindir. Mahkemece; “04/01/2017 ve 05/05/2017 tarihli bilirkişi raporlarında, davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen 13/11/2013 başvuru tarihli … numaralı tasarım ve davacı tarafa ait … numaralı çoklu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki 2 no’lu tasarım arasında, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunduğu, davalı adına tescilli endüstriyel tasarımın “yenilik” ve “ayırt edicilik” unsurlarını ihtiva ettiği tespit edildiğinden, her iki tasarımın benzer olmadıkları, davalının tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olduğu tespit edilmekle, davanın reddine” karar verilmiştir. Karar aleyhine davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1-Mahkemece dosyanın tevdi edildiği Endüstri Ürünleri Tasarımcısı, Marka Vekili ve Öğretim Görevlisi bilirkişi heyeti 29/12/2016 tarihli raporunda; 554 Sayılı KHK’nin 7. maddesindeki ayırt edicilik, 5 ve 6/1 maddesi ile Topluluk Yönergesi’nin 4/1. maddesindeki yenilik unsurları açıklanarak, davacı ve davalı tarafa ait tasarımların tüm unsurları ile karşılaştırmasında; davalıya ait tasarımda gövde silindir yapıya saplanan dikdörtgenprizması şeklinde iken, davacıya ait tasarımda silindir gövdeye saplanan gene silindir formunda bir form bulunmaktadır (Detay1). Davalıya ait tasarımda taban daire-dikdörtgen kesitinin devamında iki kademeli olarak azalmakta iken, sağdaki davacıya ait tasarımda daire, daire kesitinin devamında tek kademeli olarak bulunmaktadır (Detay 2) Her iki tasarımın da nozül kısmının genel formda benzer şekilde olduğu, soldaki davalıya ait tasarımda nozülün üst kısmında ateşin çıktığı deliğin etrafında yarım daire şeklinde merkez dairenin offseti ile ek delikler bulunduğu (Detay 3), formun yan duvarında kademeli ek delikler bulunduğu ve ön kısınında ateşin şiddetinin ayarlamak üzere bir parça olduğu belirlenmiştir (Detay a). Soldaki davalıya ait tasarımda tetik öğesi gövdenin devamı olarak dikdörtgen prizması şeklinde iken, sağdaki davacı tasarımında gövdenin devamı olarak silindirik bir genel form mevcuttur. Soldaki davalıya ait tasarımda tetiğin üstünde parmağın kaymasımnı engellemek için çıkıntılar varken sağdaki tasarımda bu öğeler bulunmamaktadır (Detay 4). Soldaki davalıya ait tasarımda nozül ve tetik kesitin devamı olan ek bir parçaya bağlanırken sağdaki davacı tasarımında bu parça bulunmamaktadır (Detay b). Yapılan değerlendirme sonucunda, davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen 13.11.2013 başvuru tarihli … numaralı tasarım ile, davacı tarafa ait … numaralı çoklu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki 2 no’lu tasarım arasında, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunduğu, bu sebeple farklı olarak algılandıkları sonucuna varıldığının belirtildiği, İtiraz üzerine alınan 25/04/2017 tarihli ek raporda; “Silindir” formu temel geometrik formlardan olup, davacı tarafa ait endüstriyel tasarım belgesindeki başvuru tarihinden öncesi ve sonrasında bir çok çakmak tasarımında form öğdesi olarak kullanıldığı, bu doğrultuda silindir formunun çakmak gövdesindeki kullanımının harcı alem olan bir özellik olarak tespit edildiği, tek başına temel geometrik formların karakteristik bir özellik olmadığı ve ürünlere ayırt edici özellik kazandırmazyacağı, ancak ürünün genel tasarımındaki tüm diğer öğeler ile bir arada değerlendirilmeleri gerektiği, KHK’de de “Tasarım”, bir ürünün tümü, veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile ulgılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütünü” (KHK 554 Madde 3-a) olarak tanımlandığını, karşılaştırma yapılırken de temel geometrik form öğesi bir başına değil, bu öğe (dava konusu üründe silindir formu) ve diğer tüm öğelerin bütün olarak bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimin incelendiği, Bilgilenmiş kullanıcı, tasarım uzmanı düzeyinde bilgiye sahip olmayan bir kullanıcı olup, sıradan bir kullanıcının gözden kaçırabileceği ayrıntıları fark edeceği, çakmağın son kullanıcılarının çoğu, çakmak formundan çok işlevi ile ilgilendiği ve formdan bağımsız olarak ürünü ceplerinde taşıdığı, çakmak satan esnaf ise ürünü satan ve sergileyen olarak görünümü hakkında daha dikkatli bir gözlemci olduğu, bu doğrultuda çakmak için bilgilenmiş kullanıcı gözüyle yapıltan değerlendirme sonucunda ayırt edicilik yönünden kök raporda varılan “davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen 13.11.2013 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili ile davacı tarafa ait … numaralı çoklu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki 2 no’lu tasarım arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunduğu, bu sebeple farklı olarak algılandıkları, Geleneksel çakmak tasarımı gövde, nozül ve tetik olarak 3 ana öğeden ve bunlara bağlı alt öğelerden (nozül içerindeki uç, gövde içindeki bofu, gövde altındaki doldurma deliği vs.) oluştuğu, kullanıcının çakmağı gövde etrafından parmakları vasıtasıyla tutarak ve baş parmağı ile tetik kısmını ateşleyerek kullandığından, ürünün ana öğelerinin birbirlerine göre yerleşimi ve yaklaşık ebatlarının kullanıcının ergonomik kullanımına uygun olmasının teknik bir zorunluluk olduğunu, çakmak tasarımları öğelerinin ve öğelerin üzerlerindeki çeşitli desen ve figürlerin formları, gövde üzerindeki desenler vb. detaylar ile birbirinden ayrıştığı, 554 sayılı KHK 6. maddesindeki düzenlemesi dolayısıyla yapılacak incelemede tarih şartı arandığından, davalı tarafa ait endüstriyel tasarım tescit belgesindeki başvuru tarihi olan 13.11.2013’den önce kamuya sunulan çeşitli çakmak tasarımlarının incelendiğini, bu tasarımlar ile davalı tarafa ait çakmak tasarımı karşılaştırıldığında, gövdede silindir formunun kullanımı ve çakmağa ait teknik zonunluluklar dışında benzerlik barındıran ve tarih bilgisi içeren tasarım görsellerine rastlanmadığını, bu hali ile davalı tarafa ait … numaralı tasarımın başvuru tarihi oları 13.11.2013 tarihi itibari ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olduğu, hükümsüzlük talebine neden olabilecek bir öğeye sahip olmadığı kanaat ve sonucuna varıldığının belirtildiği tespit edilmiştir. Bilirkişiler tarafından davalıya ait … numaralı tasarımın yenilik ve ayırt edicilik yönünden incelemesi yapılarak rapor oluşturulduğu, ek raporda yenilik vasfı açısından davalı tasarımından önce kamuya sunulan çeşitli çakmak tasarımlarının incelendiği, bu tasarımlar ile davalı tarafa ait çakmak tasarımı karşılaştırıldığında, gövdede silindir formunun kullanımı ve çakmağa ait teknik zonunluluklar dışında benzerlik barındıran ve tarih bilgisi içeren tasarım görsellerine rastlanmadığı tespit edildiğinden, raporda yenilik ve ayırt edicilik unsurları tartışılmadığına ve yenilik unsuru yönünden, davalı tasarımından önce kamuya sunulmuş başka tasarımlarla karşılaştırma yapılmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-HMK 281.maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun kendilerine tebliğinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir. Mahkeme gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.” düzenlemesi mevcuttur. Bilirkişi kök ve ek raporlarında davacı ve davalının tescilli tasarımlarının görsellerine yer verilerek karşılaştırmalı olarak benzeyen ve benzerlik arz etmeyen hususların açıklandığı, yenilik unsuru açısından internette birçok farklı çakmak görsellerinin eklendiği, eklenen görseller ile davalı görselleri arasında mukayese yapıldığı tespit edildiğinden, davalı vekilinin raporda bilirkişilerin, yenilik ve ayırt edicilik vasfı yönünden inceleme yapılmadığına ilişkin itirazı yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Mevcut rapor ve ek raporda, mahkemeye yeni heyetten rapor alınma takdir hakkı tanıyan HMK 281. maddesindeki eksiklik veya belirsizlik bulunmadığından, bilirkişi kök ve ek raporu bu hali ile dosya kapsamına uygun ve karar vermeye yeterli olduğundan, mahkemece de; Yeniden bilirkişi raporu alınması davaya yenilik getirmeyeceğinden, davacı vekilinin bu yöndeki talebinin reddine karar verildiğinden, HMK 30. maddesi gereğince mahkeme hakimi gereksiz zaman kaybı ve masrafa sebebiyet vermemekle de yükümlü olduğundan, istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/10/2017 tarih ve 2016/6 E. 2017/190 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44, 80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/03/2022