Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/850 E. 2022/328 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/850 Esas
KARAR NO: 2022/328
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/04/2018
NUMARASI: 2015/111 E. – 2018/130 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin mühendis olup, uzun yıllardır her türlü teknik tesisat ve özellikle doğalgaz tesisatı işi yaptığını, 2009 yılında “turuncu tulum, turuncu şapka, yeşil gömlek şeklinde kıyafetler, sağ elinde çanta, sol elinde anahtar olduğu halde gülerek koşan adam ” şeklinde tasarlanmış tanıtıcı işareti kullanmaya başladığını, bu tanıtıcı işaret ile birlikte “Hızlı Tesisat” ibaresini marka olarak almak istemişse de başvurusunun TPMK’ca red edildiğini, bu red üzerine “www…com” olarak yeniden başvuru yaptığını ve bu başvurunun olumlu sonuçlandığını, 2014 yılı Şubat ayında davalının, davacıyı arayarak, yeşil-turuncu kıyafetli tanıtığı işareti kendisine marka olarak aldığını, bundan sonra kullanmaması gerektiğini söylediğini, davacı tarafından yapılan araştırmada … sayılı “…” ibareli markanın “turuncu tulum, turuncu şapka, yeşil gömlek şeklinde kıyafetler, sağ elinde çanta, sol elinde anahtar olduğu halde gülerek koşan adam” şeklindeki tanıtığı işaret ile birlikte davalı adına tescil edildiğinin öğrenildiğini, söz konusu tanıtıcı işaret üzerindeki gerçek hak sahipliğinin davacıya ait olduğunu, ileri sürerek ihtiyati tedbir istemli olarak … sayılı markanın hükümsüzlüğüne, harç masraf ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının “…” ibaresi ve logosundan ibaret markasını doğalgaz tesisat işlerini yapmaya başladığı 2002 yılından bugüne kullandığını bu marka ve logo üzerindeki öncelikli hakkın davalıya ait bulunduğunu, davacının, logonun kendisiyle özdeşleştiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, ülkemizde davacının logosunu bilen ve tanıyan bulunmadığını, davalıya ait “…” ibaresi ve logosunun resmi kurumlarda da görüleceği gibi davalı lehine markalaştığını beyanla, davanın reddine, karşı dava olarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalarak davalı /karşı davacı markasındaki logonun marka hakkına tecavüz edilerek kullanılması sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000 TL tazminatın davacı karşı davalıdan tahsiline, davacı/karşı davalının marka hakkına tecavüz oluşturan tüm evrak, tanıtıcı broşür, kartvizit internet kayıtları ve diğer tanıtım araçlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davacının marka üzerinde önceye dayalı hak sahipliğinin delil olarak; üzerinde “Hızlı Tesisat, 7/24, www…com ” ibaresi ve ” turuncu tulum, turuncu şapka, yeşil gömlek şeklinde kıyafetler, sağ elinde çanta, sol elinde anahtar olduğu halde gülerek koşan adam” figürünün bulunduğu kartvizit ve tanıtım broşürü sunduğu, davacının www…com internet sitesinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; 08/09/2009 tarihinde “…” ibaresinin, www…gen.tr internet sitesinde de 16/06/2010 tarihli arşiv kaydında ” turuncu turum, turuncu şapka, yeşil gömlek şeklinde kıyafetler, sağ elinde çanta, sol elinde anahtar olduğu halde gülerek koşan adam” ” figürünün “Su Tesisatçısı 7/24 ” ibaresi ile kullanıldığı tespit edilmişse de kullanımın davacı … tarafından değil ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı … Ticaret Ltd. Şti.’ne ait olduğu, şirketin ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu, davacının önceye dayalı kullanımdan kaynaklanan hak sahipliğini ispat edemediği gibi, dava dışı şirketin … sayılı olup, “hızlı tesisat 7/24 www…com+şekil” markasının 37. Sınıfta tescil başvurusunun TPMK tarafından 556 Sayılı KHK 7/1 (c) maddesi gereğince ticaret alanında cins vasıf bildirdiğinden bahisle reddine karar verildiği, reddedilen başvurunun davacıya hak bahşetmeyeceği kanaatine varılarak davacının ispatlanamayan davasının reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava konusu tanıtıcı işaretin, hem müvekkili …’in kartvizitinde, hem de müvekkilinin şirketi olan … Müh.Ltd.Şti.nin kartviziti ve görsellerinde kullanıldığını, kartvizitin arka yüzünde müvekkilinin gerek kendisinin gerekse şirketinin WEB sitelerinin isimleri olduğunu, bu sitelerin www…com, www…com, www…gen.tr, www…web.tr olduğunu, bilirkişi raporunda da bu WEB sitelerinin … adına kayıtlı olduğunu ve “… mühendislik güvencesiyle yapılandırılmış bir oluşum olduğunun yazmakta olduğunu, şirketin ayrı bir tüzel kişiliği olsa bile müvekkili …’in hem % 100 hissesine sahip olmakla hem de yöneticisi olmakla ticari faaliyetlerini bir bütün halinde yürütmekte olduğundan dava konusu tanıtıcı işareti hem kendisi hem de şirketinde kullanmakta olduğunu, TPE’ne yapılan başvurularda da yine hem müvekkili hem de şirketinin başvurduğunu, dava konusu tanıtıcı işaretin 2009 yılından beri müvekkili …’in % 100 hisseyle sahibi ve yöneticisi olduğu “… ” www…com WEB sitesinde kullanılmakta olduğunu, şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğu gerekçesiyle davanın reddinin hatalı olduğunu bilirkişi raporunun da lehlerine olduğunu, kararın bu sebeple kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kazanılmış patent hakkı bulunduğunu, müvekkilinin davacının iddia ettiği tarihten daha eski tarihlere dayanan kullanımının bulunduğunu, davacının iddia ettiği tanıtıcı işaretin internet ortamında her yerde bulunabileceğini, davacının ortaya çıkardığı ve ona has bir işaret olmadığını, davacının müvekkilinden daha önce kullandığını kanıtlayamadığını istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalının markası ile davacının ticaret unvanının 37. emtia sınıfları bakımından benzer olduğunun tespiti ile önceye dayalı hak iddiasıyla marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. Eldeki dava 01.06.2016 tarihinde açılmış olup, mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin somut olayda uygulanması yerindedir. İşbu marka hükümsüzlüğü istemli davada uyuşmazlık, davacının kullanım sebebiyle hükümsüzlüğü istenen davalı markalarının esas unsurunu oluşturan ibare üzerinde öncelik hakkı bulunup bulunmadığı ve dava konusu markaların hükümsüzlükleri koşullarının oluşup oluşmadığı ve davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Eskiye dayalı kullanım iddiasına dair hükümsüzlük sebepleri bakımından da mezkur KHK.’nın (8/3) maddesinde yer alan; “Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez. a)Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise, b)Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa,” şeklideki düzenleme bulunmaktadır. “… gerçek hak sahipliği ilkesi gereği, yurt içinde, marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden yoğun ve sıkı kullanım sonucu işaret üzerinde önceye dayalı hak elde edilmiş olması halinde, o işaret üzerinde gerçek hak sahibi olan kişiye öncelik hakkı tanınır ve itirazı üzerine başvurunun reddine karar verilir. Şayet marka tescil edilmiş ise bu defa KHK’nın 42/b maddesi yollamasıyla aynı ilkeler uyarınca, markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilir. Ancak söz konusu işaret üzerindeki kullanımın, yurt içinde ve yerelden daha geniş bir coğrafyada, nizasız, fasılasız ve yoğun bir şekilde kullanılmış olması gerekir. İşaretin yurtdışındaki kullanımları, işareti kullanan kişiye yurtiçinde herhangi bir öncelik hakkı vermez. Keza işareti taşıyan mal ve hizmetlerin, yurtdışına çıkan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına pazarlanmış olması da, yurtdışındaki internet sitesine Türkiye’den alıcıların ulaşabiliyor olması da işaret sahibine KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca yurtiçinde her hangi bir öncelik hakkı bahşetmeyecektir” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2017/3943 Esas- 2019/1154 Karar). Böyle bir hükümsüzlük davası açabilmek için, markanın tescil başvurusundan önce, o işaretin kendisi tarafından uzun süredir, kesintisiz olarak kullanılması ve işarete belirli marufiyet/bilinirlik kazandırılması gerekir. Somut olayda davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı kullanımının şirket adına olduğu gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de, davacının dava dışı şirketin tek hissedarı olup, ortağı olduğu, markanın hem tüzel kişilik hem de davacı adına bireysel olarak kullanıldığı ve davacının dava dışı şirketle markayı birlikte kullandıkları, bu kullanımdan doğacak hakların davacı ve dava dışı şirketi ilgilendireceği gözetildiğinde davacı yönünden davada aktif husumet ehliyetinin bulunduğu bu sebeple Mahkeme gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğu sonuca varılmış olup, davacının bu yöndeki istinaf isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Önceye dayalı kullanım yönünden yapılan incelemede, davacının önceye dayalı olarak kullandığı ispatlanan markasının aynısının davalı yanca marka olarak tescilinin makul bir açıklaması davalı yanca getirilmemiştir.Davacının aynı sektörde davalı markası olan şekil markası kısmının markalarını daha önceki tarihlerde tescilsiz olarak kullandığı ve marka üzerinde bu markayı ihdas eden ve istimal eden ve hatta broşürlerde kullanarak bilinir hale getiren kişi olarak gerçek hak sahibi olduğu, davalının ise marka üzerindeki hakkının önce tescil sebebiyle kurucu etkiye sahip olduğu, ancak her iki yanın da tesisat işi ile uğraşması sebebiyle ve davalının ortak yerlerde bulunması sebebiyle de markayı bildiği, başkasına ait olduğu bildiği markayı kendi adına tescil ettirmek amacıyla yaptığı başvurunun ise kötü niyetli olarak kabul edileceği, davacının tanınmış markasının birebir aynısının davalı yanca marka olarak tescilinin makul bir açıklaması davalı yanca getirilmediğinden, bu halde de davanın kabulü ile, davalı markasının hükümsüzlüğüne ve davacıların gerçek hak sahibi olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davalıya ait iltibas tehlikesinin değerlendirmesinde markaların baskın unsurları da gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gerektiği ve söz konusu karşılaştırma sırasında, markalarda yer alan ve ayırt ediciliği bulunmayan unsurların dikkate alınmayacağı, bu anlamda markalar arasında görsel benzerlik, kavramsal ve sesçil ayniyet bulunduğu dikkate alındığında markalar arasında 556 Sayılı KHK’nın 8/1-b. bendi uyarınca ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde karıştırılma tehlikesinin varlığının kabulü gerektiği, davacının da davalının da tesisat işi yaptığı, davacının teknik tesisat ve özellikle doğalgaz ve su tesisatı tesisatı işi yaptığını, sadece tesisat işine yönelik olarak davacı markasında yer alan ürünler ile davalı markasında yer alan ürünlerin piyasa anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap etmeleri, benzer ihtiyaçları gidermede kullanılmaları, son kullanıcıları, birbiri yerine ikame edilebilme ile rekabet etme olanaklarının bulunması, kullanım amaçları, birinin diğerini tamamlama imkanının olması, dağıtım kanallarının ortak bulunması, kullanım yöntemleri ve hedeflenen halk kesimleri nazara alındığında aynı tür olarak nitelendirilmelerinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. 37. Sınıfta diğer hizmetler yönünden iltibas tehlikesinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacının 37. Sınıfta yer alan “ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri” hizmetleri yönünden talebinde haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durum karşısında Dairemizce, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile hükümsüzlük istemli dava yönünden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; 2- İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/04/2018 tarih, 2015/111 E. – 2018/130 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının davasının kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda: 3- Davacının davalı aleyhine açtığı işbu davanın KISMEN KABULÜNE, 3/a- Davalıya ait 2012/17409 sayılı tescil sayılı Çekmeköy Tesisat … + Şekil markasının tescil edildiği 37. Sınıfta yer alan “ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri” hizmetleri yönünden kısmen hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, fazlaya dair istemin reddine, 3/b- Karar kesinleştiğinde kararın Türk Patent ve Marka Kurumu’na Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından gönderilmesine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar harcından peşin alınan 27,70 TL’nin mahsubu ile 53,00 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 27,70 TL peşin harç, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 325,10 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1.880,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 45,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 143,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022