Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/848 E. 2022/170 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/848 Esas
KARAR NO: 2022/170
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 01/03/2018
NUMARASI: 2017/38 E. – 2018/60 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı adına tescilli … sayılı ”…” ibareli markasındaki ”…” kelimesinin, tüketicilerin tütün ürününün tat değişimini elde etmek için –genellikle normal tadı, mentollü tada çevirmek için- yaptığı klik (…) hareketine atıfta bulunduğunu, bu ibarenin yaygın ve tanımlayıcı olarak kullanıldığını, ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, başka sigara firmalarının ürünlerinde de kullanıldığını, davalı şirkete özgü olmadığını, Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi 4. Temyiz Kurulu’nun … sayılı dosyasında verdiği 18 Temmuz 2016 tarihli kararın da bu iddiaları doğruladığını beyan ederek, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 4, 5 ve 25. maddesi hükümleri (Mülga 556 Sayılı KHK’nın 7/1(a), (c), (d) ve 42. maddeleri hükümleri) uyarınca markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerine ait ”…” markasının, tüketicileri yanıltabilecek ve rekabeti bozabilecek nitelikte bir tescil olmadığını, uzun bir süredir ülkemizde tescilli ve davalı ile özdeşleşmiş olan ve tüketici nezdinde müvekkili firmayı çağrıştıran bu markanın, tüketicileri hangi nedenle yanıltacağının anlaşılamadığını, aksine, davacının … sayılı marka başvurusu gibi çok benzer bir ibareyi içeren 3. şahıs markalarının aynı sektörde tescili ve kullanımının, tüketicileri markanın ve ürünün kaynağı konusunda yanıltacağını, Türk tüketicisinin … markasını, “sigarada tat değişimini sağlamak için yapması gereken hareketi tanımlayan” bir ibare olarak görmediği gibi, Türk piyasasında … ya da … ibarelerinin tat değişimini sağlayan sigaralar için yaygın kullanılan ve bilinen bir deyiş/kelime olmadığını, Müvekkilinin davacı ile aynı sektörde yer alan rakip bir firma olduğunu, İlki 2010 yılından beri tescilli olan … ibareli markalar serisinden ve bu marka haklarını koruma çabasından uzun süredir davacının haberdar olduğunu,buna rağmen, davalı markasına benzeyen bir marka başvurusunda bulunarak, bunu tescil ettirmeye çalıştığını,hem basiretli tacirden beklenen özeni göstermediğini hem de kötü niyetli hareket ettiğini, açılan davanın haksız olduğunu ve müvekkiline ait markanın hükümsüz kılınmasını gerektirecek bir hususun mevcut olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Hükümsüzlüğü istenen ”…” ibaresinin sigara ürünleri bakımından ülkemizde cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak ya da ürünün özelliğini belirten bir adlandırma olmadığı, zira, ”…” kelime grubu, doğrudan ürünün bir özelliğini tanımlamadığı, bu kelime grubunun sigara tüketicisinin yapması gereken bir hareketi tanımladığına ilişkin delil sunulmadığı, ibarenin yaygın kullanılan ve bilinen bir deyiş/kelime olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının, uzman bilirkişiden özellikle de tütün sektöründe uzman bir bilirkişiden rapor alınmaksızın verildiğini, hükümsüzlük davasında özellikle tütün sektöründe “…” ibaresinin ayırt edici ve tanımlayıcı niteliği tütün sektöründen bir bilirkişi tarafından en iyi şekilde belirlenecek olup, olayın böylece değerlendirilmesi gerektiğini, Dava konusu … markasının özgün ve ayırt edici nitelikte bir marka olduğuna dair mahkeme kararının hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu, İhtilaf konusu markanın … değil, … olduğunu, mahkeme tarafından bahsi geçen markanın, 8 Temmuz 2010 tarihine dayanmadığını, bahsi geçen markanın … tescil no’lu … markası olduğunu ve tescil tarihinin 4 Mayıs 2012 olduğunu, huzurdaki hükümsüzlük davasının 27 Şubat 2017 tarihinde açıldığını, işbu hükümsüzlük davasının, 5 yıllık süre içerisinde açıldığını ve mahkemenin “… markasının uzun yıllardır kullanıldığı” gerekçesinin kabul edilemeyeceğini, Öncelikli kullanıma ilişkin bir delil bulunmadığını, Davalının … ürününün, … özelliğini bir varyant/tanımlayıcı olarak, tüketicilerin tütün ürününün tat değişimini elde etmek için –genellikle normal tadı, mentollü tada çevirmek için- yaptığı klik (…) hareketini tarif etmek için taşıdığını, bu bağlamda, … ibaresinin sadece üzerinde kullanıldığı malın doğasını ve/veya çeşidini tarif etmek için kullanılmakta olup, hiçbir şekilde ayırt edici marka anlayışı ile kullanılmadığını, Dosyadaki tüm örnekler, davalının … markasını tanımlayıcı olarak, ana markasının yanında kullanmayı amaçladığını ispatladığını, Emsal Yargıtay ve Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi 4. Temyiz Kurulu’nun … sayılı kararlarını ekte sunduklarını beyan ederek ve dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlara benzer açıklamalarda bulunarak Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına … numarayla tescilli ”…” ibareli markanın hükümsüzlüğü davası olup, davacı yanca; davaya konu markanın, tüketicilerin tütün ürününün tat değişimini elde etmek için –genellikle normal tadı, mentollü tada çevirmek için- yaptığı klik (…) hareketine atıfta bulunan, ayırt edici değil, tanımlayıcı nitelikte olan bir marka olduğunu, markanın başka firmalar tarafından da kullanıldığı, markanın ayırt ediciliğinin düşük olduğu iddia edilerek markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince bilirkişi incelemesinde gidilmeksizin davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekilince yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf edildiği anlaşılmıştır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi uyarınca, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.(Değişik cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle:3/11/2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.” Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu; davalı adına tescilli ”…” ibareli markanın ayırt edici niteliği, sektörde tanımlayıcı nitelikte ve yaygın kullanılan bir marka olup olmadığı hususlarının oluşturduğu, belirtilen hususların değerlendirmesinin özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği, dolayısıyla Mahkemece dosyanın bilirkişiye tevdii ile, belirlenen uyuşmazlık konularında, aralarında sektör bilirkişisinin de yer aldığı uzman bilirkişi heyetinden bilimsel ve teknik yönden denetime elverişli rapor aldırılması gerekirken, doğrudan karar verme yoluna gidilmiş olması hatalı görülmüştür. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İStanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/03/2018 tarih, 2017/38 E. 2018/60 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.10/02/2022