Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/844 E. 2022/190 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/844
KARAR NO: 2022/190
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI: 2017/162 E. – 2018/158 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyada takip konusu yapılan senetlerin teminat senedi olduğunun tespitine ve teminat senedi ile kambiyo takiplerine özgü haciz yolu ile takip yapılamayacağından takibin iptaline, takip dosyasına dayanak teşkil eden senetlerden dolayı müvekkillerinin takip tarihi itibarıyla borçlu olmadıklarının tespitine, kötü niyetle hareket ederek müvekkillerinin ticari hayatlarına onarılmaz zararlar veren davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle görev itirazında bulunmuş, görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu beyan etmiş, esasa ilişkin olarak da, davanın reddine, davacıların %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ” Davacıların İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında takibe konu yapılan senetlerden dolayı davalıya borçlu oldukları, bu sebeple davanın reddine, mahkememizce verilen takibin kısmen durdurulmasına ilişkin 09/04/2014 tarihli ihtiyati tedbir kararının teminatın yatırılmaması sebebiyle infaz edilmediği, davalının takip dosyasındaki alacağının görülmekte olan davadan dolayı tahsilinin gecikmesine sebebiyet verilmediği anlaşıldığından koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine,” karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Müvekkili şirketin İnşaat sektöründe faaliyet göstermekte olup, diğer müvekkillerin de anılan şirketin ortaklık yapısında yer aldıklarını, müvekkili şirket İstanbul İli, Kadıköy İlçesi … Mahallesi … Pafta, … Ada, … Parsel’de bulunan arsa malikleri ile Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzaladığını, işbu sözleşmenin Kadıköy …Noterliği’nce 07.11.2014 tarih ve … Yevmiye No ile düzenlendiğini, 2-Müvekkili şirketçe işbu sözleşmenin imzasından birkaç ay sonra, müvekkili şirketin dışarıdan finans desteği ihtiyacı doğduğunu, ve bu desteğinde tanıdıkları kişiler vasıtasıyla ulaştıkları … tarafından verildiğini, …’ın ihtiyaç duydukları 1.200.000TL yi verebileceğini, ancak avukatı … vasıtasıyla hazırlanacak sözleşmeye imza atmalarını ve kendisine teminat senedi verilmesini, düzenlenecek senede şirket ve ortaklarının imza atmasını talep ettiğini, müvekkillerinin de bu talebi kabul ettiğini, bunun üzerine …’ın, avukatı … ve müvekkilleri ile bir araya gelerek 09.01.2015 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi başlıklı sözleşmeyi imzaladıklarını, müvekkillerinin ayrıca sözleşmede de yer alan 3 adet 350.000TL tutarlı ve 150.000TL tutarlı 4 adet senedi …’a şirket ve kefil olarak imzalamak suretiyle verdiklerini, 3- Müvekkili şirket ile … arasında imzalanan Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi görüntüde yapılan bir sözleşme olup, kendilerinden alacaklı olan …’ın talebi üzerine bu sözleşmenin imzalandığını, müvekkillerin de anılan sözleşmenin Noterlikçe yapılmaması ve bu nedenle hukuken de geçersiz olduğunu bildiklerinden imzalamakta sakınca duymadıklarını, 4-… sözleşmenin imzasının akabinde kendilerinden her biri 350.000 TL tutarlı olan 3 adet senet ve 1 adet te 150.000TL tutarlı olan toplamda 1.200.000TL tutarlı teminat senetlerini aldığını, ve 1.200.000TL’yi müvekkilleri hesabına banka yoluyla gönderdiğini, müvekkillerinin de inşaatlarını bitirmeye yakın, …’ı aradığını, ödemesini yapmak istediklerini, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği arsa maliklerinin ipoteğinin olduğu 2 dairelerinin ipoteklerinin çözülmek üzere olduğunu, ister kendisine 1 daire artı kalan bakiyeyi rakam olarak verebileceklerini, isterse de daireleri satıp 1.200.000TL yi verebileceklerini sözlü olarak bildirdiklerini, … ise anlaşmalarının aksine bir tutum sergileyerek 3 daire vermeleri gerektiğini, elinde senetleri olduğunu, işleme koyacağını, ayrıca sözleşmeden kaynaklı dava açacağını, şirketi işlemez hale getireceğini söylediğini, 5-…’la yapılan görüşmenin hemen akabinde, …’ın kendisine teslim edilen sözleşmeye bağlı teminat senetlerinden 3 tanesini, sözleşmeye aykırı doldurtarak, resmi evrakta sahtecilik suçu da işleyerek davalı üzerinden icra takibine koydurduğunu,, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden müvekkillerine ödeme emri tebliğ edildiğini, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/785D.İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararı ile başlatılan takip neticesinde müvekkillerin tüm mal varlıklarına haciz işlemi uygulandığını, 6-Davalı taraf ve senette lehdar olarak görünen …’ın müvekkillerince tanınmamakta olup, davalı ve lehdarla müvekkil şirket arasında da ticaretin söz konusu olmadığını, müvekkilinin T.T.K’na tabi bir şirket olduğunu, ticari defterleri ve kayıtları incelendiğinde de görüleceği üzere davalı ve lehdarla arasında hiçbir hukuki ilişkinin de olmadığının anlaşılacağını, … ile ortak hareket eden, teminat senetlerini sahtecilik suçuna konu oluşturacak şekilde doldurarak yine …’ın vekili vasıtasıyla işleme koyan davalının, davalıyla ortak hareket ettiği sabit olan … ve hukuku dolanmak suretiyle sebepsiz zenginleşmeye konu olacak şekilde müvekkille- rinden tahsilat yapmaya çalışan … hakkında suç duyurusu yapıldığını, savcılığın takipsizlik kararı vermesi üzerine, yaptıkları itiraz da reddolunduğundan kanun yararına bozma yoluna gidildiğini, 7-09.01.2015 tarihli sözleşme ile …’a 4 adet senet teslim edildiğini, işbu senetlerden 3 adet 350.000TL toplamda 1.050.000TL tutarlı olanların işleme konulduğunu, 150.000TL tutarlı olanın işleme konulmadığını, çünkü 150.000TL tutarlı senet üzerinde teminat olduğu ve lehdar hanesinde …’ın adının yazdığını, müvekkilinin, senetleri verdikten sonra suretlerini aldığını ve suret fotokopileri üzerinde de …’ın kendi el yazıları ile teminat olarak aldığının sabit olduğunu, 4 senet te incelendiğinde müvekkili şirket ve kefillerinin dahi aynı olduğu, aynı sıralama ile kefil adlarının ve imzalarının olduğunu, 09.01.2015 tarihli sözleşmeye istinaden verildiğinin de anlaşıldığını, hal böyle iken, sebepsiz zenginleşmeye dayalı taleplerin kendilerince kabul edilmeyen …’ın senetleri kendi kontrolündeki … ve … üzerinden işleme koydurtuğunu, gerek davalının, gerekse …’ın sözleşme tarafı olan … ile olan organik bağının sicil kayıtları ile de ispatlanmış olup, … ile davalı ve …’ın aynı sektörde faaliyet gösteren şirketlerin sahibi ve ortakları olup, hatta şirket merkezlerinin dahi aynı olduğunu, 8-Tüm bu açıklanan nedenler doğrultusunda İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/162 Esas numaralı dosyası ile menfi tespit davası görülmüşse de yerel mahkemenin sözleşme ile müvekkili tarafından teslim ettikleri senetlerin teminat senedi olup olmadığının ispatı açısından bilirkişi incelemesi dahi talep etmelerine rağmen, davaya konu senetlerin kambiyo senedi niteliğinde olduğunu ve soyut borç ikrarı içerdiği gerekçesiyle, davayı eksik inceleme ile reddettiğini, davaya konu senetlerin, protokole bağlı teminat senetleri olup, senetler üzerinde tahribat yapılmak sureti ile değiştirildiğini, bunun tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken herhangi bir inceleme yapılmaksızın davanın bu gerekçe ile reddinin hukuka aykırı olduğunu, 9-Yerel mahkemenin davayı red gerekçelerinin dosya içeriğindeki delillere uygun olmayıp, delilleri toplanmadan karar verildiğini, 10-Takibe konu senetlerin 09.05.2015 tarihli sözleşme ile …’a davalının vekili olana avukat …’ın da olduğu ortamda teslim edildiğini, davalı vekilinin aynı zamanda …’ın da vekili olup, 09.05.2015 tarihli sözleşmeyi de bizzat yazan kişi olduğunu, 11- Her ne kadar yerel mahkeme davalının senetleri düzgün ciro silsilesi ile aldığını söylese de davalı müvekkil şirketçe ve taraflarca tanınmamakta olup, bu konuda mahkeme müvekkili şirketin defter ve belgelerini de incelemeden karar verdiğini, 12-Senet lehdarı … ile davalı arasında danışıklı işlem olduğu kanıtlanamamıştır demek suretiyle sicilden gelen kayıtların, dilekçelerindeki iddialara uygun olarak değerlendirilmediğini, senetleri teslim ettikleri …’ın Şirketi olan … AŞ ile … …’ın şirketinin aynı adreste ( Küçükçekmece Sefaköy … Mahallesi … Caddesi … İş Merkezi) faaliyette oluşunun da yerel mahkemece dikkate alınmadığını, yerel mahkeme eksik inceleme ile bu kararı verdiğini, 13-Yerel Mahkemenin dava dilekçesinde sunduğumuz (…’a müvekkillerin adları ve ciroları olan diğer kısımları boş olarak verilen ) sözleşmeye bağlı senet fotokopileri ile takip konusu senetler üzeride yapılmasını istediğimiz bilirkişi incelemesini ise sundukları senetlerin fotokopi olması sebebi ile reddettiğini, mahkemenin bu konuda da esasa etkili bir hata yaparak kendilerinin mağduriyetine sebebiyet verdiğini, 14- Dosyaya sunulan senet fotokopileri ile takibe konulan senetlerin aynı senetler olduğunun bilirkişi incelemesi yapılmadan da çıplak gözle dahi anlaşıldığını, takip konusu senetler ile dosyaya sundukları altında …’ın teminat olarak aldım dediği ve imzası olan senetlerin, bilirkişiye gitmiş olsaydı, bilirkişinin, senetteki borçlu ve kefillerin adlarının imzalarının rakamların bulunduğu yerleri takip konusu senetle kıyaslayacak ve takip konusu senetlerin sözleşmeye bağlı olarak …’a verilen senetler olduğunun ortaya çıkacağını, 15- Sonuç olarak mza itirazı yapmadıklarını,, senetlerin kendilerine ait olduğu hususunda da itirazda bulunmadıklarını, sadece takip konusu senetlerin sözleşmeye bağlı olarak …’a verilen senetler olduğunu, bu senetlerin de tarafımızda fotokopisinin olduğunu, fotokopilerde …’ın teminat olarak bu senetleri aldığının sabit olduğunu, delil olarak sundukları senetleri işleme koyanın …’la aynı işyerinde faaliyette bulunan lehdar olmasının, lehdarın da ciroladığı davalı ile dava dışı … , … ve davalının aynı iş kolunda faaliyette oluşu karşısında yerel mahkemenin muvaazayı ispat için daha ne gibi delil aradığını, 16- Yerel mahkemenin fotokopi belge üzerinden inceleme yapılamayacağı iddiasının ise yerinde bir iddia ve gerekçe olmayıp, fotokopi üzerinde inceleme imkansızlığının senete imza itirazı halinde sözkonusu olacağını, kendilerinin ise tam aksine imzaları kabul ettiklerini, ancak senet üzerindeki müvekkillere ait ad ve soyadların, imzaların bulunduğu, borç miktarlarının bulunduğu yerlerin mukayese edilerek senetlerin aynı senetler olup olmadığının raporla dosyaya sunulmasını istediklerini, ki bu işlem oldukça basit bir inceleme ile ortaya çıkarılacakken ve iddiaları doğrulanacakken, mahkemenin hukuka aykırı olarak taleplerini reddettiğini, 17-Davalının iyi niyetli olmadığını, … ve … ile muvaazalı işlemin tarafı olduklarını, kendilerini iflasa sürükleyen ve suç teşkil eden bir eylemin içinde olduklarını, davalı vekilinin aynı zamanda 09.05.2016 tarihli protokolü hazırlayan ve …’ın da avukatı oluşunun, …’ın vekili olarak takip öncesi kendileriyle görüşmeler yaptıktan sonra bu takibi başlatması karşısında tanık ve yemin delillerinin de toplanmadan ve dinlenmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.02.2018 tarihli, 2017/162 Esas, 2018/158 karar sayılı ilamının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına, yerel mahkeme tarafından yeniden yargılama yapılarak, talepleri doğrultusunda karar verilmesin talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK.nun 72. maddesi hükmüne dayalı olarak, icra takibine dayanak bonolardan dolayı borcunun bulunmadığının tespiti davasıdır. Davacı tarafça, dava konusu senetlerin dava dışı … ile davacı şirket arasında düzenlenen 09.01.2015 tarihli “Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi” kapsamında teminat amacıyla adı geçen kişiye verildiği, ayrıca 150.000,00 TL’ meblağlı bir adet senedin daha düzenlenerek teslim edildiği, sözleşme, noterde düzenlenmediğinden geçersiz olduğunun bilindiği, bu nedenle imzalanmakta sakınca görülmediği, senet bedelli toplamı olan 1.200.000,00 TL’nin, … tarafından davacıların hesabına gönderildiği, ancak daha sonra anlaşmazlık çıktığından sözleşmenin yürürlükten kaldırıldığı ve …’ın kendisine teslim edilen sözleşmeye bağlı teminat senetlerinden 3 tanesini sözleşmeye aykırı şekilde doldurarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden takibe koydurduğu, senette lehtar olarak görülen …’ın davacılar tarafından tanınmadığı, aralarında hiçbir ilişkinin bulunmadığı, …’ın senetleri kendi kontrolündeki kişilere doldurup, lehtar ve ciranta olarak göstermek suretiyle işlem yapıldığı, müvekkillerinin davalıya karşı hukuken geçersiz olan sözleşmenin teminatı olarak verilen senetlerden dolayı hiçbir borcunun bulunmadığı ileri sürülmüş, davalı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında, keşidecisi davacı şirket, kefilleri davacılar … … ve …, lehtarı dava dışı … olan 18/05/2015 tanzim,10.06.2015, 17/06/2015 ve 30.05.2015 vade tarihli, her biri 350.000,00 TL bedelli bedelli 3 adet “bono” nedeniyle, davalı tarafından davacılar hakkında, 1.161,263,79 tutarındaki varlığı ileri sürülen alacağın tahsiline yönelik, kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibinde bulunulmuştur. Davacılar ile dava dışı … arasında 09.01.2015 tarihli adi şekilde taşınmaz satış sözleşmesi düzenlendiği, Sözleşme eki olduğu belirtilen 10.06.2015 tarihli yazıda sözleşmenin teminatı olarak tanzim ve vade tarihi ile lehtar ismi bulunmayan 3 adet 350.000,00 TL bedelli senedin alındığının belirtildiği, ayrıca 09.01.2015 tarihli ve 14.06.2015 tarihli yazılarda da 350.000,00 TL bedelli,tanzim, vade tarihi ve lehtar ismi bulunmayan 2 adet senet ile 150.000,00 TL bedelli bir adet senedin sözleşmenin teminatı olarak alındığı belirtilerek … adına imza atıldığı, bu senetlerin fotokopilerinin yazı ekinde bulunduğu, fotokopilere göre, senetlerin davacılar tarafından borçlu ve kefil sıfatıyla imzaladıkları, dava konusu olmayan 150.000,00 TL bedelli senette …’ın lehtar olarak gösterildiği, fakat diğer senetlerde lehtar kısmının boş bırakıldığı, senetler altındaki imzaların davacılara ait olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın, dosyaya fotokopisi ibraz edilen bu senetlerin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu olan senetler olup olmadığı, aslında bu senetlerin teminat senedi olarak davacılarca imzalandıktan sonra lehtar hanesini, tanzim ve vade tarihleri yazılmadan verilip verilmediği ve bu kısımların sonradan doldurularak davalı tarafça kötü niyetle takip yapılıp yapılmadığı, davalı ile sözleşmenin tarafı olan dava dışı …’ın muvazaalı olarak bu senetleri takibe koyup koymadıkları hususlarında olduğu görülmektedir. Davacı tarafça yapılan şikayet üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/7841 soruşturma numaralı dosyasında yürütülen soruşturma sonucunda “kovuşturmaya yer olmadığına” ilişkin karar verildiği, davacı tarafından yapılan itirazında red edildiği görülmektedir. İcra takibine dayanak alınan senetler 6102 sayılı TTK.nun 776. maddesi hükmünde öngörülen zorunlu unsurları içerdiğinden “Bono” niteliğinde kambiyo senedi olup, kambiyo senedi, sebebini içermeyen bir borç ikrarı senedi niteliğindedir. Soyut borç ikrarı içeren senedin bedelsizliğini lehtara karşı ileri süren taraf, önce bu senedin belli bir sebebi olduğunu, sonrada bu sebebin gerçekleşmediğini, HMK.nun 200 ve izleyen maddeleri uyarınca yasal ve yazılı deliller ile kanıtlamak durumundadır. Böyle bir delil ile iddiasını kanıtlamayan senet borçlusunun ancak karşı tarafa yemin teklif etmeye hakkı vardır. Davacı tarafça delil listesinde tanık ve yemin deliline dayanmış ayrıca fotokopi senetler ile takip konusu senetlerin aynı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi talep etmiş, davalı ile dava dışı …’ın şirket adreslerinin aynı olduğu ileri sürülmüştür. Takip konusu senetlerin teminat senedi olduğunun ancak yazılı bir delille kanıtlanması gerektiğine dair mahkeme tespiti yerinde olmakla birlikte, yukarıda da açıklandığı üzere, davacı taraf, davalı ile sözleşmenin tarafı olan dava dışı …’ın muvazaalı olarak bu senetleri takibe koyduklarının iddia edildiği, kötü niyet iddiasının tanık dahil her türlü delille ispatlanabileceği, bu sebeple mahkemece sadece kötü niyet iddiasıyla sınırlı olarak tarafların tanık dinletme talebinin reddinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca davacı tarafça yemin deliline dayanılmıştır. Yemin kati taraf delillerindendir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gereğince yemin deliline dayanıldığı taktirde, mahkemece yemin delilinin hatırlatılması, davacı tarafça dosya kapsamına uygun bir yemin teklif ettiği taktirde karşı tarafa usulüne uygun yemin ettirilerek sonucuna göre karar verilmesi zorunludur. Mahkemece davacı tarafa yemin delili hatırlatılmaksızın ve yukarıda açıklandığı üzere öncelikle taraf tanıkları dinlenmeksizin karar verildiğinden, davacıların bu yönlerle sınırlı olarak istinaf isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan hususlar gereğince davacı vekilinin diğer tüm istinaf sebeplerinin reddine, ancak davacı vekili dava dilekçesinde tanık ve yemin deliline dayanmış olup, tanık dinlenmeksizin ve yemin delili hatırlatılmaksızın karar verilmiş olduğundan kararın 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinafın kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın eksilikler giderildikten sonra yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2018 tarih, 2017/162 E.- 2018/158 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendilerine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022