Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/843 E. 2022/189 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/843
KARAR NO: 2022/189
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2017
NUMARASI: 2016/716 E. – 2017/1005 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu … tarafından çek hakkında ödeme yasağı bulunmasına rağmen çek tahsil amacıyla … AŞ takas merkezine ibraz edildiğini ve bedeli tahsil edildiğini, müvekkil banka tarafından ihtarnameye konu bedellerin tahsili için İstanbul … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı … AŞ tarafından tahsil tarihi 30/04/2015 tarihinde, anılan çek hakkında herhangi bir ödeme yasağı kararı olduğunu bilebilecek durumda olmadıkları ileri sürülerek takibe haksız ve kötüniyetle itiraz edildiğini, davalı borçlu … AŞ’nin takibe kötüniyetle itiraz etmiş olması sebebiyle … İcra Müdürlüğünün … Esas dosyasına yapılan itirazın iptaline ve davalı yanın itirazlarının haksız olması sebebiyle itirazın iptali ile takibin devamını ve %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, kötüniyetli olması da söz konusu dahi olmadığını, müvekkil şirketin bilgisi dahilinde olmayan, çekin arkasına dahi kayıt olarak düşünülmeyen bir ödeme yasağı kararını ihlal ettiği iddiasına itibar edilemeyeceğini, somut olayda sorumluluk basiretli bir tacir olarak hareket etmesi gerekirken, buna aykırı şekilde davranan davacı bankaya ait olduğunu, haksız davanın tümüyle reddini, haksız davanın tümüyle reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/57 Esas ve 2016/133 Karar sayılı dosyası ile dava dışı … A.Ş. tarafından, davaya konu çekin, çalınmasından bahisle zayii nedeni ile hasımsız olarak iptal davası açıldığı, iptal davasında ödeme yasağı verilerek ödeme yasağının davacı bankaya bildirildiği, dava devam ederken zayi olduğu idia olunan çekin davalı olan yetkili hamil tarafından ibraz edilerek çek bedelinin tahsil edildiği, çek iptali davasında ise çekin ibraz edilip ödenmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacının yetkili hamile karşı açtığı iş bu davada, davalının çekin gerçek yetkili hamili olmadığını, çekin haksız şekilde hamilin eline geçtiğini ispatlanması gerektiği, ancak davalının çekin ciro zinciri itibariyle hamili olduğu, ibraz anında çeke ödeme yasağının da dercedilmediği, çekin haksız şekilde yetkili hamilin eline geçtiğinin ispatlanamadığı, sadece yetkili hamilin ödeme yasağını bildiğini ve buna rağmen çeki tahsil etmesi nedeni ile iyiniyetli olmadığının iddia edildiği, ancak ödeme yasağının davalı tarafa tebliğ edildiğine ilişkin bir delil de ibraz edilemediği, çekin bedelsiz kaldığını ve yetkili hamilin çekin bedelsiz kaldığını bildiğini ve iyiniyetli olmadığını da ispat edemediği, davaya konu çekin faktoring sözleşmesi ve faturaya istinaden davalı tarafa teslim edildiğinin anlaşıldığı, bu nedenle yetkili hamilden çek bedelinin istirdadının talep edilemeyeceği, mücerret ödeme yasağının davacı banka tarafından ihlalinin, çek bedelinin hamilden tahsili imkanını vermeyeceği, davaya konu çek bedelinin keşideci hesabından dava dışı … A.Ş.ye ödenmesinin de sonuca bir etkisi olmayacağı kanaatine varılarak davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin … Bankası Anonim Şirketi tarafından Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/57 Esas sayılı dosyası ile uyuşmazlık konusu olan … çek numaralı ve 30.04.2015 keşide tarihli ve 13.309,35 TL bedelli çek üzerine konulan ihtiyati tedbir şerhini … Anadolu Bulvarı şubesine 03.03.2015 tarihinde tebliğ ettiğini, 2-Dava konusu çekin, davalı tarafından takas merkezine 30.04.2015 tarihinde verilerek çekin tahsil edildiğini, açıkça görülmektedir ki, davalının tedbir kararı mevcut iken söz konusu takas işlemine girişmiş olup, müvekkili şirketin hiçbir bilgisi dahilinde olmadan söz konusu tedbirli çeki haksız ve kötü niyetli bir şekilde tahsil ettiğini, davalı şirketin çek hakkında hiçbir sorgulama yapmadan direkt takas merkezine başvurarak tahsilata yönelmesinin, kendisinden beklenen basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüyle bağdaşmadığını, 3-Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi dürüstlük kuralını düzenlemektedir. Bu kurala göre “herkes hakkını kullanırken ve borçlarını yerini getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.”. Keza doktrinde de “Hukukumuzda da dürüstlük kuralının uygulanma alanının en önemli kısımlarından birini sözleşmelerin, daha genel bir ifade ile hukuki işlemlerin yorumlanması ve borçların ifası teşkil ederse de, dürüstlük kuralının rol oynadığı alan bundan ibaret değildir.” şeklinde dürüstlük kuralının kapsamının oldukça geniş olduğunun belirtildiğini, [Medeni Hukuk – Oğuzman & Barlas, Vedat Kitapçılık, 17. Bası, İstanbul 2011, sf. 246] 4-İlaveten, yine MK 2’nin ikinci fıkrası da “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” şeklinde olup, hakkın kötüye kullanılmasını engellediğini, TTK 18.maddenin ise, tacir olmanın hükümlerini düzenlemekte olup, her tacire ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini hüküm altına aldığını, davalı şirketin söz konusu tedbirli çekin tahsilatının hukuka uygun olup olmadığını tespit için herhangi bir faaliyette bulunmamış olmasının, faaliyetin gerçekleştirilirken iyi niyetin gözetilmediğinin açık göstergesi olduğunu. 5-Uyuşmazlık konusu çekin, düzgün, geçerli ve hukuki bir ciro silsilesini haiz olmadığını, Aksine TCK kapsamında suç olan hırsızlık neticesiyle elde edildiğini ve en son haksız bir şekilde davalı şirket zilyetliğine geçtiğini, zira … A.Ş. uyuşmazlık konusu çekin hamiliyken, hırsızlık suçu neticesinde çekin çalınarak zıyaın gerçekleştiğini, yerel mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir inceleme yapılmamış olup, iddiaları doğrultusunda ilgili kişilere müzekkere dahi gönderilmediğini, 6-Şöyle ki, ciro silsilesinde, uyuşmazlık konusu çekinde çalınmasının ardından … isimli şahsiyetin zilyedliğine haksız olarak çekin geçtiğinin görüldüğünü, ancak bu hususu hukuka uygun bir şekilde ciro edilmeden gerçekleştiğini, zira ortada bir hırsızlık suçunun bulunduğunu, dolayısıyla ciro silsilesinde …’ın isimli şahsın ve devamındaki kayıtların hukuken geçersiz olduklarını, bu nedenle, davalı tarafın da hukuken geçersiz bir ciro silsilesini haiz bir çek elde etmiş olduğundan, söz konusu çeki haksızca, geçersizce ve kötü niyet ile tahsil ettiğini belirterek bu nedenlerle; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.11.2017 tarih, 2016/716 E. ve 2017/1005 K. sayılı kararının tehir-i icra talepli istinaf incelemesi gerçekleştirilerek kaldırılması ile işbu davanın kabulünü talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Hakkında ödeme yasağı kararı bulunan çekin muhatap banka tarafından ödenmesi nedeniyle uğranılan zararın, çek bedelini tahsil eden davalı yetkili hamilden iyiniyetli hamil olmadığı gerekçesi ile tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafça davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında14.305,67-TL tutarındaki alacağın, icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (yıllık %9,0) oranında yasal faiz ile birlikte tahsiline yönelik icra takibi başlatılmış, davalı borçlu takibe ve borca itiraz etmiş ve takip durmuştur. Davacı vekili, hakkında ödeme yasağı bulunan bir çekin davalı tarafından, ödeme yasağını bilebilecek durumda olmasına rağmen tahsil ettiğini, tahsil edilen paranın tahsili için davalı aleyhine başlattıkları takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı vekili, çek hakkındaki ödeme yasağını bilmediğini, çek ödeme yasağı kararının kendisine tebliğ edilmediğini, kendisin yetkili ve iyi niyetli hamil olduğunu, itirazında haklı olduğu savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar vermiş, davacı vekili iş bu kararı yukarıdaki sebeplerle istinaf etmiştir. Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/57 Esas ve 2016/133 Karar sayılı dosyası ile dava dışı … A.Ş. tarafından, davaya konu çekin, çalınmasından bahisle, zayii nedeni ile hasımsız olarak iptal davası açıldığı, iptal davasında ödeme yasağı verilerek ödeme yasağının davacı bankaya bildirildiği, dava devam ederken, zayi olduğu iddia olunan çekin davalı olan yetkili hamil tarafından ibraz edilerek çek bedelinin tahsil edildiği, çek iptali davasında ise çekin ibraz edilip ödenmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Dosya kapsamına göre, davaya konu çekin yasal mevzuata uygun olarak faktoring sözleşmesi ve faturaya istinaden davalı tarafa teslim edildiği, görünüşte çekteki ciro zincirinde kopukluk olmadığı, davalının çekin ciro zinciri itibariyle hamili olduğu, ibraz anında çeke ödeme yasağının kaydedilmediği, davalının çekin gerçek yetkili hamili olduğu, Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/57 Esas sayılı dosyasına ait ödeme yasağı kararının, … Bankası … Anadolu Bulvarı Şubesi’ne tebliğ edildiği, fakat ödeme yasağının davalı tarafa tebliğ edildiğine ilişkin bir delilin dosyaya ibraz edilmediği, çekin haksız şekilde hamilin eline geçtiğinin ve davalının kötü niyetli olduğunun davacı tarafça ispatlanması gerektiği, fakat çekin haksız şekilde yetkili hamilin eline geçtiği ve davalının yetkili hamil olarak ödeme yasağını bildiğini ve buna rağmen çeki tahsil etmesi sebebiyle iyiniyetli olmadığının ispat edilemediği, ilk derece mahkemesince delillerin takdiri ve yasların uygulanmasında hata bulunmadığı, verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu, bu nedenle, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2017 tarih ve 2016/716 E., 2017/1005 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022