Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/833 E. 2021/482 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/833
KARAR NO : 2021/482
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2014/936 E. 2018/248 K.
DAVANIN KONUSU: Borçtan Kurtulma Davası
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı tarafından davacılar aleyhine ilgili kurumca verilen 52791 sözleşme nolu ve Bursa ….Noterliği’nin … yevmiyeli finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak takibin tamamının 108.838,42 TL’lik kısmından sorumlu olunacak şekilde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas nolu dosyası ile icra takibine girişildiğini, davacı …’ın icra dosyasından kaynaklanan borcu 05/12/2008 tarihinde takip kesinleştikten sonra tüm ferileri ile birlikte 135.773,80 TL olarak ödediğini ve ilgili dosya alacaklısı ile alacak borç ilişkisinin sona erdiğini, davacıların bahse konu finansal kiralama sözleşmesi dışında alacaklı ile başka bir hukuki ve/veya ticari münasebetinin bulunmadığını, ancak alacaklının ödemeleri icra dosyasına bildirmediğinden, dosya borcunun halen devam ettiğini, üstelik davacılardan …’a ait Kadıköy Tapu Müdürlüğü’nde kayıtlı gayrimenkule 07/11/2012 tarihi itibarı ile haciz koydurduğunu ve 09/05/2013 tarihli talimat ile satışa esas olmak üzere kıymet takdiri yaptırdığını, davacıların ilgili icra dosyasından ödeme sebebi ile ödeme tarihi itibarı ile herhangi bir borçları kalmadığından, davalıya borçlu olmadıklarının tespitini, davalının alacağını tahsil etmesine rağmen, haksız ve kötü niyetli olarak takibe devam etmesi nedeniyle gayrimenkullere konulan haciz miktarı 175.000,00 TL üzerinden %20 kötü niyet tazminatının tahsilini, takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davalı şirket ile dava dışı … San.ve Tic.A.Ş. arasındaki, Bursa ….Noterliği’nin 26/03/2007 ve … yevmiyeli finansal kiralama sözleşmesini davacıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, sözleşmenin Beşiktaş …Noterliği’nin 08/09/2008 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarı ile feshedildiğini, finansal kiralama sözleşmesi 23/1 maddesine göre sözleşmenin kiralayan tarafından feshi halinde, kiracının, malı kiralayana teslim etmek ve vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile kiralayanın kiralama bedelini aşan zararından da sorumlu olduğunu, davacı tarafından yapılan ödemelerin şirket kayıtlarında mal satışından kaynaklı olduğunun yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağını, davacıların takip tarihi itibarı ile davalıya icra takip tutarı kadar borçlu olduklarını, bu nedenlerle davanın reddini, davacıdan HMK 84. madde hükümleri gereği teminat alınmasını, haksız dava nedeniyle davacı ve davacı vekili hakkında HMK 329. madde hükümlerinin uygulanmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davanın davacılar hakkında başlatılan icra takip dosyasındaki alacaktan dolayı borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davası olduğu, Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve hükme esas alınan 05/02/2018 tarihli bilirkişi heyet raporu doğrultusunda; davalı şirket ile dava dışı … San.ve Tic.A.Ş. arasında Bursa …. Noterliği’nin 28/03/2007 ve … yevmiye sayılı finansal kiralama sözleşmesi akdedildiği, sözleşmeyi davacıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, asıl borçlu şirketin sözleşmeden kaynaklanan finansal kira borçlarını ödemede temerrüde düşmesi üzerine 08/09/2008 tarihinde kira borçları ve temerrüt faizi borçlarının 60 günlük süre içinde ödenmesi, aksi halde sözleşmenin feshedileceği yönünde ihtarname keşide edildiği, ihtara rağmen borç ödenmediğinden sözleşmenin feshedildiği, davalı şirketin dava dışı asıl borçlular ile davacılar hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçtiği, davacı tarafça dosyaya ibraz edilen dekontlar incelendiğinde, davacı … tarafından 05.12.2008 tarihinde toplamda 135.771,00 TL ödeme yapıldığı (yapılan ödemenin 103.840,00 TL’sinin makine satış bedeli olduğu), bu ödemeler ile davacı müteselsil kefillerin icra dosyasında sorumlu oldukları miktar yönünden borçlarının sona erdiği, her ne kadar fazladan ödeme tespit edilmiş ise de (9.000 TL’lik ödemenin davalıyla bağlantısının tespit edilmemiş ise de bunun mahsubu halinde dahi davalıya yapılan diğer ödemeler ile davacıların sorumlu olduğu miktar yönünden alacağın sona erdiği anlaşılmıştır.) davanın menfi tespit olarak açıldığı, ödemelerin dava tarihinden önce yapıldığı dikkate alındığında, istirdat talebi yönünden (yapılan ödemelerin kimin adına yapıldığı hususunda da netlik olmadığı dikkate alındığında) davanın ıslah edilerek gerekli harçların yatırılmadığı, dolayısıyla davanın menfi tespit olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla davacıların menfi tespite yönelik sübut bulan davalarının kabulüne, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile; Dosyada alınmış heyet raporu ve ek raporlarda davalı kurumun ödeme tarihinden bu yana alacağı bizzat vekili eli ile ve tam olarak tahsil ettiği açık iken, alacağı varmış gibi müvekkilleri hakkında icra takibine devam etmesi, gayrimenkuller üzerine haciz koyması, satış talep etmesi, kıymet takdiri yaptırması, alacağı tahsil ettiğine dair icra dosyasına beyanda bulunmaması, açıkça kötü niyetli olduğunu kanıtlamış iken, mahkemenin gerekçesiz bir şekilde talebi RED etmesi hukuka aykırı olduğundan, İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2018 tarihli 2014/936 Esas ve 2018/248 Karar sayılı ilamının icra tazminatı talebinin reddi yönünden iptali ile haksız icra tazminatı verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, mahkemece usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini, husumet itirazlarının dikkate alınmadığını, finansal kiralama sözleşmesi kefillerinin, asıl kiracı adına fazla ödemelerin istirdadını talep etme hakları bulunmadığını, davada usulüne uygun bilirkişi incelemesi yapılmadığından, asıl kiracının borçlarının devam ettiğinin mahkemece incelenmediğini ve sundukları cari ekstrelerin dikkate alınmadığını, kiracı firmanın borcu devam ederken, müşterek borçlu müteselsil kefillerin borcunun sonlanmayacağını,Tüm bilirkişi incelemelerinin eksik ve yetersiz heyet oluşturularak yapıldığını, her seferde birbirinden farklı rakamlar tespit edildiğini ve karara esas oluşturulduğunu, Son bilirkişi heyetinde yer alan Hukukçu bilirkişiye itirazlarının kabul edilmediğini, sektör bilirkişisi adı altında sektörle davalı ve sadece leasingde uzun yıllar önce çalışmış ancak muhasebesinden anlamayan yetersiz kişilerle dosyanın çözülmeye çalışıldığını, Mahkemece itirazları nedeniyle 27.03.2017 tarihli 2. bilirkişi raporunda heyete eklenen bilirkişi …e ilk bilirkişiler muhalefet ettiğinden heyet olması gereken raporun, aksi görüş bildirdiğinden, diğer bilirkişiler tarafından imzalanmadığından, dosyaya tek imzalı olarak sunulduğunu, bu raporun mahkemece kabul görmeyerek 3. kez heyet oluşturulduğunu, yanlış seçimler nedeniyle bilirkişi masrafları arttığından usul ve yasaya aykırı olduğundan, gereksiz bilirkişi masrafları yönünden kararın bozulması gerektiğini, Müvekkili tarafından, dosyadaki 103.840.-TL tutarındaki 1 adet köfte şekillendirme makinası ve 1 adet kıyma makinası’nın mal satış bedeli olduğu, mal satış bedelinin kiracı Hancı Hayvancılıkla akdedilen, 2 adet finansal kiralama sözleşmesine konu malların satış tutarı olup, 88.000.-TL + 15.840.-TL KDV olarak yatırıldığı belli olan tutarın, son bilirkişi raporunda yanlış hesaplama yapılarak KDV’yi ayrıştırmadan, toplam rakam üzerinden hesaplama yapılması ve borçlunun hesaplarından KDV’de düşmesi ve mahkemeninde bu hatalı son raporu baz alarak, KDV’yi ayrıştırmadan bu ödemeyi borçlunun carisinden düşerek, davacılar açısından haksız kazanç olarak nitelendirilecek bir alacak çıkarıldığını, 23.02.2015 tarihli bilirkişi incelemesinde de tespiti yapılan bu durumu dikkate almadan, karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,Ayrıca 88.000.-TL +15.840.-TL KDV ödemesinin, ayrı bir tüzel kişilik olan … San. Ltd. Şti (Setbaşı Vergi Dairesi …) adına yatırıldığını, 3. Kişi konumundaki tüzel kişilik adına mal satış ödemesi olarak yapılan ödemenin, müteselsil kefil ödemesi gibi gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,İşlemlerin yapıldığı dönemde geçerli olan 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nda mal satış bedellerinin borçlunun carisinden düşeceğine yönelik bir madde olmadığı halde mahkemenin, mal satışından kaynaklanan alıcı 3. kişi şirket ödemesini gerçek kişi ödemesi olarak kefillerin carisinden düştüğünden, usul ve yasaya aykırı olduğunu,İlk derece mahkemesince dosya borcunun tespiti için ayrı ayrı 3 bilirkişi incelemesi birde ek rapor olmak üzere 4 ayrı inceleme yapıldığını, her bilirkişi raporunda farklı rakamlar çıktığını, ilk raporda 40.000.-TL borçlu olduklarının, 2.raporda müvekkilinin 602.000.-TL alacaklı olduğunun tespit edilmesinden sonra, son raporda 4.000.-TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, mahkemenin çelişkiyi gideremediğini,Usul ve Yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılmasını ve mahkeme ilamının icraya konulması nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğramaması için yargılama bitene kadar tehiri icra kararı verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Bursa …Noterliği’nin 06/03/2007 tarih ve … yevmiye sayılı finansal kiralama sözleşmesi uyarınca, dava dışı … San.ve Tic.A.Ş.’nin asıl borçlu, davacıların müşterek borçlu müteselsil kefil oldukları, sözleşme kapsamında kiralanan malların dava dışı asıl borçlu şirkete teslim edildiği, asıl borçlu şirketin … nolu finansal kiralama sözleşmelerinden kaynaklanan 7.757 TL finansal kira ve 590,20 TL, 820,60 TL temerrüt faizi borçlarını ödemediğinden, Beşiktaş ….Noterliği’nin 08/09/2008 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihtarname tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içinde borçlarını ödemedikleri taktirde sözleşmenin fesih olunacağı, tüm finansal kiralama sözleşmeleri muaccel hale geldiğinden, 111.622,40 YTL finansal kira borcunun ve temerrüt faizinin 60 günlük sürede ödenmesini ihtar ettikleri, borcun 60 gün içinde ödendiğine ilişkin bir belgenin sunulmadığı, 60 günlük süre sonu olan 10.11.2008 tarihi itibariyle sözleşmenin sona erdiği ve temerrütün gerçekleştiği tespit edilmiştir. Davalı tarafça, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile müşterek borçlu müteselsil kefil davacılar aleyhine, 106.774,00 YTL asıl alacak, 2.064,42 YTL işlemiş faiz olmak üzere toplam 108.838,42 YTL için icra takibi başlatılmıştır.Finansal kiralama sözleşmesinin 10.maddesinde, kiracı kiralayana ödeme planında belirtilen usul ve esaslar dairesinde kira bedelini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, ödeme planında tayin edilen ve tespit edilecek miktar ve vadelere uymayı kiracı ve kefillerin peşinen kabul ettiği, kiracının ödeme planında belirtilen kiralardan ve/veya sözleşmeden doğan borç ve yükümlülüklerinden herhangi birisini tam ve zamanında ödememesi halinde, önceden ihbar, ihtar veya mehil tayinine ihtiyaç bulunmaksızın, mütemerrit olacağı, 13. maddesinde, kiracı mütemerrit olduğu taktirde, temerrüte düştüğü tarihten itibaren Türk Lirası borçlarına, TC Merkez Bankası’na … Bankası tarafından bildirilen en yüksek faiz oranına %50 fazlası ilave edilmek suretiyle bulunacak olan oran üzerinden faiz yürütüleceği, 29. maddesinde, sözleşmeyi müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatı ile imzalayanların, bu sözleşme uyarınca kiracının kiralayana ödemeyi üstlendiği veya kiralayanın talep etmeye hak kazandığı her türlü taksit, borç ve benzeri diğer tüm ödeme ve bu ödemelere ilişkin temerrüt faizi, komisyon ve her türlü masraf sair giderleri, özel şartlarda belirtilen tutara kadar ödemeyi, kiracının sözleşmeden doğan her türlü edimini yerine getirmeyi, temerrüt faizi oranını ve temerrüt halinin başlangıcı konusunda, sözleşmenin kira bedelinin ödenmesi hususundaki usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinin geçerliliğini, temerrüt halinin başlangıcı için kiralayan tarafından herhangi bir ihtarname çekilmesi gerekmediğini, asıl borçlu için başlayan temerrüt halinin kendileri içinde temerrüt tarihinin başlangıcı kabul edileceğini, işlemiş faiz konusunda TBK’nun 490/3 maddesinde belirtilen sınırlayıcı hükümlerin kendileri için geçerli olmadığını, işlemiş ve işleyecek faiz yönünden, tamamından sorumlu olduklarını kabul ettikleri, 33.maddesinde, kiracının sözleşmenin hükümlerine aykırı hareket etmesi ve yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, hiç bir ihtara gerek kalmaksızın kiralayanın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceği, 34.maddesinde, kiralayanın sözleşmede belirtilen fesih hakkını kullanarak sözleşmenin feshedilmesi halinde, kiracı fesih tarihinden itibaren 5 gün içinde kiralananı teslim etmeyi, 35.maddesinde, sözleşmede belirtilen fesih hakkı kullanılarak feshedilmesi halinde, kiracının vadesi gelmemiş kira borçları ile diğer borçlarının muaccel hale geleceği ve fesihten itibaren 5 gün içinde faizi ile birlikte ödemeyi taahhüt ettikler tespit edilmiştir.Davacılar vekilinin istinaf talebi yönünden;Dava, menfi tespit ve istirdat davasıdır. İİK’nun 72.maddesi uyarınca tazminata hükmedilebilmesi için, takibin kötü niyetle başlatıldığının ve devam ettirildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması gerekir. Davalı taraf 13/11/2008 tarihinde İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış olup, davacı tarafın dayandığı ödemeler takibin başlatıldığı tarihten sonrası olan 05/12/2008 tarihidir. Dayanılan tüm ödemelerin takibe konu alacaktan mahsubu gerekse dahi, davalı taraf takip tarihi itibariyle davacı taraftan alacaklı ve takip başlatmakta haklıdır. Dosyanın istinaf incelemesi aşamasında dahi gerçek alacağın varlığı ve alacak miktarı belirlenmemiş olup, alacaklı tarafından takibin devamı niteliğindeki işlemlerin yapılması, kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden, davacı tarafça takibin kötü niyetle başlatıldığını ve devam ettirildiğini gösteren başkaca delil sunulmadığından, davacı tarafın istinaf talebinin esastan REDDİNE karar verilmiştir.Davalı vekilinin istinaf talepleri yönünden; 1- İİK 72.maddesi uyarınca borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabileceğinden, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile davacılar aleyhlerine takip başlatıldığından, davalı ise takibi başlatan alacaklı konumunda olduğundan, menfi tespit davasında borçlu davacı, alacaklı davalı konumunda olacağından, davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, mahkemece usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan karar verildiği, husumet itirazlarının dikkate alınmadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından REDDİNE karar verilmesi gerekmiştir.2- Menfi tespit ve istirdat davasını, borçlu olmadığını yada fazla ödeme yaptığını iddia eden takip borçlusu açabileceğinden, finansal kiralama sözleşmeleri yönünden aksine düzenleme bulunmadığından, davacılar kendileri tarafından yapılan fazla ödemenin istidadını talep ettiğinden, davalı vekilinin finansal kiralama sözleşmesi kefillerinin, asıl kiracı adına fazla ödemelerin istirdadını talep etme hakları bulunmadığına ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığından REDDİ gerekmiştir. 3- Son bilirkişi heyetinde yer alan … Emekli Banka Müdürü, Mali Uzman- Muhasebeci, İktisatçı- Ekonomist, … Finans Uzmanı, … Yeminli Mali Müşavir sıfatını haiz olduğu, heyette hukukçu bilirkişi bulunmadığı, sektör bilirkişilerinin sektör ile arasında var olduğu iddia edilen, somut dava dosyalarının bildirilmediği tespit edildiğinden, sektör bilirkişisi adı altında sektörle davalı ve sadece leasingde uzun yıllar önce çalışmış, ancak muhasebesinden anlamayan, yetersiz kişilerle dosyanın çözülmeye çalışıldığı ve son bilirkişi heyetinde yer alan hukukçu bilirkişiye itirazlarının kabul edilmediğine ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından REDDİ’ne karar verilmiştir. 4- Mahkemece davalı tarafın itirazları nedeniyle 27.03.2017 tarihli 2. bilirkişi raporunda heyete eklenen bilirkişi … dosyaya tek imzalı olarak rapor sunduğu tespit edilmiştir. Mahkemece önceki raporlar karar vermeye yeterli görülmemiş ve 3 kez heyet oluşturulmuştur. HMK 266 maddesi uyarınca, mahkemece; çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine veya kendiliğinden bilirkişi incelemesi yaptırabilir, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Finansal kiralama sözleşmeleri özel bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılması zorunludur. Mahkemece oluşturulan ilk heyetteki bilirkişiler, … S.M. Mali Müşavir, Temel Var Yeminli Mali Müşavir, Mehmet Bahtiyar Kocaeli Üniversitesi Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı, tek kişi olarak rapor sunan … Bankacı- Operasyon Yöneticisi, Atüerya Hesaplamalar Uzmanı, Muhasebe ve Denetim & Finans Uzmanı olup, son bilirkişi heyetindeki … Emekli Banka Müdürü, Mali Uzman- Muhasebeci, İktisatçı- Ekonomist, …’in Finans Uzmanı, … Yeminli Mali Müşavir sıfatını haiz olduğu tespit edildiğinden, mahkemece seçilen bilirkişilerin niteliğinde usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, yanlış seçimler nedeniyle bilirkişi masrafları arttığından usul ve yasaya aykırı olduğu, gereksiz bilirkişi masrafı yaptırıldığından bahisle kararın bozulması gerektiği, yönündeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla REDDİ gerekmiştir.5- HMK 30.maddesi uyarınca mahkemelerce dava en az masrafla ve en kısa sürede davayı çözüme ulaştırılmak zorundadır. Mahkemece HMK 266 maddesi uyarınca çözümü hukuk dışında özel bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yada kendiliğinden bilirkişi incelemesi yaptırabileceğinden, mahkemelerin görevi HMK 282.maddesi uyarınca bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte değerlendirerek maddi gerçeğe ulaşmaktır. Verilen rapor hüküm kurmaya yeterli olmadığında maddi gerçeğe ulaşmak için birden fazla heyetten rapor alınabilir. Bu nedenle birden fazla heyetten rapor alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin de yerinde olmadığından REDDİ gerekmiştir.6- Alınan raporların çelişkili ve karar vermeye yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Sunulan raporların inelenmesinden; asıl kiracının borçlarının devam edip etmediği ve davalı tarafın sunduğu cari ekstrelerin dikkate alınıp alınmadığı, kiracı firmanın borcu devam ederken, müşterek borçlu müteselsil kefillerin borcunun sonlanmayacağı yönündeki davalı itirazlarına ilişkin bilirkişi raporunda gerekçeli açıklama bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin davada usulüne uygun bilirkişi incelemesi yapılmadığı ve itirazlarının dikkate alınmadığı yönündeki istinaf sebebinin yerinde olduğu tespit edildiğinden KABULÜ gerekmiştir.7- Mahkemece alınan 30/06/2014 tarihli raporda; davacıların 05/12/2008 tarihi itibarı ile davalı … şirketine kefaletten kaynaklanan borçlarına karşılık toplam 135.771,00 TL’lık ödemede bulundukları görülmekle, yapılan hesaplamalar sonucunda davacıların davalı şirkete borçlarının kalmadığı, hatta fazla yapılan ödemeler nedeniyle (icra harç ve masrafları ile vekalet ücreti hariç) davacıların davalı şirketten 40.916,38 TL alacaklı konuma geçtikleri, Finansal kiralama bilirkişi tarafından ayrı olarak düzenlenen 27/03/2017 tarihli raporda; davacı … hesabından davalı hesabına 05/12/2008 tarihinde “INT … nolu dosyaya iskarpin deri adına makina satış bedeli olarak” 103.840,00 TL havale yapıldığı, davacı adına yapılan bir borç ödeme işlemi olmadığı,davalı şirketin davacılardan 13/11/2008 takip tarihi itibarı ile 106.742,91 TL asıl alacak ve 2.064,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 108.807,33 TL alacaklı olduğu, takip tarihinden itibaren asıl alacak 106.742,91 TL’ye taraflar arasında akdedilen sözleşme ile serbestçe belirlenen yıllık %126 temerrüt faizi işletildiğinde, davacı -kefiller tarafından şahsi olarak yapılan kısmi ödeme tarih ve tutarları dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda, davacı-kefillerin 05/09/2013 dava tarihi itibariyle, davalı şirkete icra dosyası kapsamında, … numaralı finansal kiralama sözleşmesinden doğan 85.189,23 TL asıl alacak ve 517.311,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 602.500,83 TL borcu bulunduğu, Bankacı, finansal kiralama uzmanı ve mali müşavirden oluşan heyetten alınan 05/02/2018 tarihli raporda; dava konusu iki sözleşmenin fesih tarihi sonrası oluşacak toplam kira bedellerinin 47.068,05+46.441,08 TL olmak üzere toplam 93.209,13 TL olarak hesaplandığı, bu tutara sözleşme fesih tarihine kadar olan toplam finansal kira ve işlemiş faiz borcu olan 17.739,16 TL ilave edildiğinde 111.248,29 TL toplamına ulaşıldığı, davalı tarafından yapılan İstanbul …İcra Müdürlüğünü dosyasındaki takip tutarının davacı takipliler yönünden 108.838,42 TL olduğu, dekont fotokopileri üzerinden yapılan incelemed, davacıların yaptığı ödemeler toplamının 135.771,00 TL olduğu, dava tarihi olan 05/09/2013 tarihindeki borç alacak durumu hesaplandığında davacılar tarafından borcun tamamının ödenerek bakiye alacak olarak, davacı lehine 17.409,22 TL oluşmuş gözükmekle birlikte icra dosyasına ilişkin icra harç ve masrafları ile vekalet ücretinin bu tutardan düşülmesi gerektiğinin mahkemenin taktirinde olduğu, takip dosyasına ilişkin icra harçları ve vekalet ücreti 13.348,49 TL’nın anılan tutardan tenzil edildiğinde, davacılar lehine 4.060,73 TL alacak tutarı hesaplandığı, tespit edilmiştir. Her üç bilirkişi raporu birbirine aykırı olduğu halde, mahkemece aykırılık giderilmeksizin, karar verildiği gibi, finansal kiralama sözleşmesi 06/03/2007 tarihli olması sebebiyle 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir. 3226 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca, kiracı malı iade ile yükümlü olup, malın satış bedelini kira borcundan mahsubunu talep edemez. Finans bilirkişi raporunda, 05/12/2008 tarihinde “INT … nolu dosyaya iskarpin deri adına makina satış bedeli olarak” 103.840,00 TL havale yapıldığı, belirtilmesine rağmen, diğer bilirkişi raporlarında ödemenin 135.771,00 TL olduğunun belirtildiği, ödeme tarihi ve ödemenin niteliği konusunda açıklama yapılmadığı halde mahkemece açıklama istenmeden hükme esas alındığından, davalı vekilinin mahkemece; dosyadaki tüm bilirkişi incelemelerinin eksik ve yetersiz heyet oluşturularak yapıldığı, her seferde birbirinden farklı rakamlar tespit edildiği ve karara esas oluşturulduğuna ilişkin istinaf sebebi YERİNDE olduğundan kabulü gerekmiştir.8- Dosyadaki 103.840,00 TL tutarındaki 05/12/2008 tarihli dekontun açıklama kısmında “makine satış bedeli” olduğunun belirtildiği tespit edilmiştir. Davalı tarafından, dosyadaki 103.840.-TL tutarındaki 1 adet köfte şekillendirme makinası ve 1 adet kıyma makinası’nın satış bedeli olduğu, mal satış bedelinin kiracı … akdedilen, 2 adet finansal kiralama sözleşmesine konu malların satış tutarı olup, 88.000.-TL + 15.840.-TL KDV olarak yatırıldığı açıklaması yapılmasına rağmen, son bilirkişi raporunda, toplam rakam üzerinden mahsup yapıldığı tespit edildiğinden, KDV ayrıştırılmadan, toplam rakam üzerinden hesaplama yapıldığı ve mahkemeninde bu hatalı son raporu baz alarak, KDV’yi ayrıştırmadan ödemeyi borçlunun carisinden düşerek, davacılar açısından haksız kazanç olarak nitelendirilecek bir alacak çıkarıldığı, 23.02.2015 tarihli bilirkişi incelemesinde de tespiti yapılan bu durumun dikkate alınmadan, karar verildiğine ilişkin istinaf sebebinin YERİNDE olduğu anlaşılmakla kabulü gerekmiştir.9- 05/12/2008 tarihli dekonttan 103.840,00 TL tutarındaki ödemenin, ayrı bir tüzel kişilik olan …Tic. San. LTD.ŞTİ (Setbaşı Vergi Dairesi …) adına yatırılmış olduğu sabit olmasına rağmen, ödeme yapan şirketin ayrı bir tüzel kişilik olduğu, davacının 3.kişi tüzel kişilik adına mal satış ödemesi olarak yaptığı ödemenin müteselsil kefil tarafından yapılmış ödeme gibi gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin de yerinde olduğu anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf talebinin KABULÜ’ne karar verilmiştir.10- 103.840,00 TL tutarındaki 05/12/2008 tarihli dekontun açıklama kısmında “makine satış bedeli” olduğu belirtildiğinden ve 3.kişi konumundaki … San. Ltd. Şti tarafından havale yapıldığından, 3226 Sayılı Kanun hükümlerinde, kiracı malı iade ile yükümlü olup, malın satış bedelini kira borcundan mahsubunu talep edemeyeceğinden, davalı vekilinin işlemlerin yapıldığı dönemde geçerli olan 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nda satış bedellerinin borçlunun carisinden düşeceğine yönelik bir madde oladığı halde mahkemece, mal satışından kaynaklanan alıcı 3. kişi şirket ödemesini gerçek kişi ödemesi olarak kefillerin carisinden düştüğünden, usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin de yerinde olduğu ve kabulü gerektiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin, davalı tarafın kötü niyetli olduğundan bahisle icra tazminatı isteğine ilişkin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine,Davalı vekilinin 1-2-3-4-5. maddelerdeki istinaf sebeplerinin gerekçeleri açıklandığı üzere yerinde olmadığından, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esatan reddine,Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava dışı asıl borçlu şirketin, sözleşme ödeme planları kapsamında belirlenen kira bedellerini vade tarihlerinde ödemede temerrüde düştüğü, davalı şirket tarafından gönderilen boç ve fesih ihtarnamesinde verilen süre zarfında, vadesi geçmiş kira bedellerini sözleşme kapsamında işleyen temerrüt faizi ile birlikte tam olarak ödemediği, kiracının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle davalı kiralayan tarafından sözleşmenin haklı olarak feshedildiği, sözleşmenin feshinin sonucu 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun 25. maddesi ve Finansal Kiralama Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri gereğince kiraya konu malın kiralayana iade edilmesi borcu ile vadesi gelmemiş finansal kiralama bedellerinin muaccel hale geldiği sübuta erdiğinden, 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun 25. maddesi ve Finansal Kiralama Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri gereğince bilirkişi heyetinden dosya kapsamına uygun, raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde, karar vermeye yeterli rapor alınması gerektiğinden, mahkemece eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davalı vekilinin 6-7-8-9-10. maddelerdeki istinaf sebeplerinin kabulü ile İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2018 tarih ve 2014/936 esas 2018/248 karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekili ile davalı vekilinin 1-2-3-4-5. maddelerdeki istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- Davalı vekilinin 6-7-8-9-10. maddelerdeki istinaf taleplerinin KABULÜ ile; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2018 tarih ve 2014/936 E. 2018/248 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 35,90 TL’nın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle HAZİNEYE GELİR KAYDINA,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından, Bakiye Karar Harcı içerisinde yatırıldığı anlaşılan 1.858,69 TL istinaf harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,7- İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,8- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/04/2021