Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/825 E. 2022/252 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/825
KARAR NO: 2022/252
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2017/251 E. – 2018/75 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …, … tescil nolu … markalarının ve … endüstriyel tasarım tescil belgesinin sahibi olduğunu, marka ve tasarımların, ibare ve şekil markaları ve tasarımdan oluştuğunu, davalı tarafından müvekkili şirket adına tescilli markaların görsel ve tasarımlarının müvekkili şirketin izni olmaksızın piyasaya sürmek suretiyle kullandığını, bu sebeple marka hakkından doğan haklarına tecavüzün tespitine, 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren 50.000.00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faiz ile tahsiline, hükmün özetinin gazetede ilanına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ekseri gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, çay ve kahve gibi ürünlerin ithal ve ihracatını yaptığını, ıslak mendil kısmında 2014 eylül ve 2015 mart aylarında kısa bir dönem faaliyet gösterdiğini, müvekkili ürünlerindeki … ibaresini kullanmasının ortalama tüketici nezdinde davacıya ait ürünleri çağırıştırmadığını, … ibaresinin ise ıslak mendil anlamına geldiğini, her üründe yazılabileceğini, müvekkilinin yurt içinde mendil satışı yapmadığını, piyasadaki markaların ıslak mendil şekil- boyut ve kapak olarak benzer şekillerde piyasaya sürdüğünü, mavi ve pembe tonların ve melek, bulut ve bebek figürünün çocuklar için kullandığını, davacının tazminat talebinin fahiş olduğunu, bu sebeplerle davanın reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Somut olayda davalı tarafından ticari amaçlı piyasaya sunulan ürünler üzerinde davacı tarafa ait … sayılı markadaki … ibaresinin birebir kullanıldığı, yine … ürün ile davacıya ait ürün ambalaj ve tasarımı karşılaştırıldığında görsel olarak davalı taraf ürününün davacıya ait ürüne benzer şekilde kullanıldığı, söz konusu ürününün biçimsel özelliğinin ambalaj tasarımının benzer olup davacı taraf markasının ve tasarımının benzer şekilde karıştırılmaya ve ortalama tüketici nezdinde bağlantı kurmaya elverişli şekilde kullanıldığı söz konusu kullanımın markaya yönelik ve tasarıma yönelik tecavüz olduğunun tespiti ve menine, karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Marka hakkına tecavüzden dolayı markalar kanunu 62/1-b maddesine göre, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi maddi zararın tazminini isteyebileceğini belirtmiş olup yine 64 maddede marka sahibinin izni olmaksızın ,marka taklit edilerek üretilen ürünün üreten satan dağıtan ve başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran veya bu amaçlar için ithal eden ve ticari amaçla elinde bulunduran kişi hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Marka sahibi 66. madde gereği zararın tazminini isteyebilir. Burada üç türlü zararın tazmini söz konusu olup 1-marka sahibinin uğradığı kazanç kaybı, 2-markayı kullananın kullanma yolu ile elde ettiği kazanç, 3-lisans yolu ile marka sahibinin elde edeceği kazanca göre ,tazminat seçimlik hakkı olup davacı taraf markayı kullanım yolu ile elde edilen kazancı maddi tazminat talebi olarak tercih etmiş, söz konusu 2014 ve 2015 yılları arasında ürünün satışından dolayı 5.167,66 TL net kazanç elde edildiğinden bu miktar maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Davacıya ait marka ve tasarımın izinsiz olarak kullanımı dikkate alındığında ; kullanımın şekli, markanın değeri , hakkaniyet gereği 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarfa ödenmesine, hükmün kesinleştikten sonra masrafı davalıdan alınmak suretiyle ilanına karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Davacı taraf mahkememize sunmuş olduğu dilekçe ile dava değerini artırdığını beyan etmiş, usulüne uygun harcını yatırmış , HMK.nın 107 madde gereği artırılan değer dikkate alınarak tazminat değerlendirilmiş, davalı taraf söz konusu artırmaya ilişkin olarak zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de HMK.nın 107 madde gereği belirsiz alacak olarak açılan davada zamanaşımı söz konusu olmadığından bu yöndeki talebin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı tarafın dava dilekçesinde … ve … tescil numaralı ”…” (şekil) markalarının tescil sahibi olduğunu iddia ettiğini ancak TPE’ nin sitesinde bu tescil numaralarına bakıldığında; … nolu başvurunun tescil edilmediğini, tescil tarihi bulunmadığını ve bunun akabinde ise … başvuru numarası ile değil … başvuru numarası ile ”…” (şekil) markasının tescil edildiğini, ”…” ibaresinin etrafı kanatlı bir şekilde şekil olarak talebi kabul bulmadığını ve ”…” ibaresinden ziyade ikinci tescil talebinde ”…” olduğu gibi düz bir halde şekil olarak kullanıldığını, Davacı tarafın melek kanadını sembolize eden şekille beraber ”…” vurgusunu sahiplenmesine olanak bulunmadığından reddi gerektiğini, -Davacı şirketin internet sitesi olan http:// www…com.tr/ adresinde görülen ürünlerinin salt ”…” şekil ve ibareli pakette değil farklı renk ve şekillerde piyasaya sürdüğünü, ürünlere bakıldığında ”…” yazısından başka ortak şeklinin olmadığının anlaşıldığını, müvekkilinin ürününde ”…” ibaresinin varlığının ortalama tüketicide davacıya ait bir ürün olduğu algısı uyandırmayacağını, ”…” ise ıslak mendil anlamına geldiğinden her üründe yazmasının normal olduğunu, yurt dışı satışı yaptıklarını, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, -Şekil – boyut – kapak tasarımının ve renklerin benzerliğinde piyasadaki neredeyse her marka ve modelde ıslak mendilin bu şekilde vücut bulduğunu, yazı karakter ve boyutları tamamen farklı olduğunu, bulut-tema, adet, renk kontrastları ve fonların da birbirinden farklı olduğunu, -Müvekkili şirketin tasarımını dosyada mübrez ve ürünlerde ortak olarak ”…” ibaresini kullandığını ancak bebekler için olan modele ”…”, gül kokulu olan modele gül anlamına gelen ”…” ve diğer cep mendili türlerine de farklı şekil ve anlamlar kattığını, -Yurt dışına yapılan satış sebebiyle davacının zararının fahiş tazminat talebi ile açıkça orantısızlık gösterdiğini, davacı tarafın ihtarname gönderdiği iddiasında ise de, Müvekkili Şirkete ulaşan bir ihtarname bulunmadığını, yapılan tebligatın da usulsüz olduğunu, kanunun 35. md’ sindeki usulün uygulanması gerektiği halde Tebl. K. md. 21’in uygulandığını, ihtarname kendisine ulaşmayan müvekkili şirkete karşı açılan iş bu davanın usulden reddinin gerektiğini, -Yurt dışına yapılan satıştan sonra satış yapmadıklarını, davacının tanınmışlığından faydalanmak gibi bir amaçlarının olmadığını, yurtiçine de tek bir paket dahi satış yapılmadığını, -Bilirkişi Raporunda 4. Sayfada ”2012/81191 numaralı markaya tecavüz teşkil etmekte olduğu kanaatine varılmıştır” dese de bahsetmek istenilenin Davacı’ya ait 2012/81191 numaralı marka olduğunu, söz konusu markada ”…” olup ve ayrıca bu marka 03 ve 05. sınıflarında tescilli olup bebek bezinde kullanıldığını, müvekkilince kullanılmadığını, dava konusu ürünün ıslak mendil olup ekseriyetle bebekler için üretildiğinden bebek resminin olması, masum bir melek anımsatması için kanat yapılması, genelde çocuk renklerinin mavi ve pembe tonları olarak kullanımının yaygın olması, mutlaka adet kısımlarının yazılı olması göz önüne alındığında ürünün davacıya ait tasarıma bir tecavüz oluşturmadığının ortada olduğunu, -Davalının ne markaya ne de tasarıma karşı tecavüzünün olmadığını, zaten davacı tarafından markanın tescil edilmediği ve tasarım olarak ileri sürdüğü ürünün ise dava konusu ürün ile farklı kategorilerde olduğundan reddinin gerektiğini kararın bu sebeplerle kaldırılması gerektiğini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Tasarımdan, markadan doğan tecavüz fiillerinde farklılıklar değil, aynı veya benzer yönler değerlendirilmek suretiyle inceleme yapılmakta olduğunu, davalının, müvekkilinin marka ve tasarımlarına yönelik ihlallerinin bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor ile de tespit edildiğini, davalı şirketin ya da müvekkil şirketin farklı renk ve şekillerde de ürünlerinin bulunmasının ve bu ürünlerde benzerliğin olmamasının dava konusu ihlali haklı göstermeyeceğini, davalının, ürünlerin yurt dışına ihraç edildiği yönündeki savunmasının da dava konusu ihlali ortadan kaldırmayacağını, davalının ihtarnamenin tebliğinde usulsüzlük bulunduğu yönündeki iddiasının hukuki hiçbir gerekçesi bulunmadığını, tebliğ edilen ihtarname adresinin iş bu dava dilekçesinin tebliğ edildiği, yine davalının kendi dilekçesinde adres olarak belirttiği adres olduğunu, Dava konusunun, tebligatın usule uygun olup olmadığı ile ilgisinin de bulunmadığını, dava şartları arasında olmadığını, kötü niyetli istinaf başvurusu sebebiyle tazminat talep ettiklerini istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i ve maddi tazminat talepli olup mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurularında bulunmuşlardır. Dava, davalının hijyenik mendil ambalaj tasarımlarının davacının tasarımı ile ayniyet derecesinde benzer olduğu iddiasıyla tasarım haklarına tecavüzün tespiti ile önlenmesi ve bunlara bağlı fer’i taleplere ilişkindir. Davaya konu tasarım … nolu marka ve … nolu tasarımdır. Davalı, davacının diğer … nolu tasarımının tescilli olmaması sebebiyle davanın reddi gerektiğini öne sürmüş ise de, davacının … nolu marka ve … nolu tasarımının da bulunduğu ve bilirkişiler tarafından bu tasarıma ve markaya yönelik raporun hazırlandığı ve bilgilenmiş kullanıcı nezdinde iltibas yaratacak şekilde benzer olduğu ifade edilmiştir. Raporda yer verilen tasarım ambalaj görselleri bilirkişi raporuyla da ayrıntılı açıklandığı üzere hem tek tek hem de bütünsel olarak neredeyse birebir benzer olduğu tespiti yapılmıştır. Bu benzerlik zaten görsel olarak da gözlendiği gibi tespiti esasen teknik bir inceleme de gerektirmemektedir. Davacının tasarımının siyah beyaz tesciline rağmen üründe aynı tasarımın kompozisyon ve grafiği tüm unsurlarıyla alınarak renkli kullanılmıştır. Davalı tasarımında ise davacının tescili tasarımı bütünsel grafik ve kompozisyonuyla aynen alındığı gibi davacının tasarımda fiilen kullandığı renklerde neredeyse aynen alınmıştır. Davacının tasarımının bütünselliğini veren kompozisyon davalı tasarımına aynen alındığı gibi, münferit unsurları da neredeyse ayniyete yakın alınmıştır. 554 Sayılı KHK’nın 48. Maddesine göre, tasarımın aynını veya belirgin şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak satmak tasarım hakkına tecavüz oluşturur. Markalar veya haksız rekabet için zorunlu olan iltibas unsuru değerlendirmesi tasarımın değerlendirmesinde dikkate alınmaz. Ölçü tasarımın aynının veya belirgin şekilde benzerinin izinsiz kullanımıdır. 11. maddeye göre tasarımın koruma kapsamı belirlenirken 7. maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren tasarımlar dikkate alınır. Kıyaslanan tasarımların farklılıklarından çok ortak özelliklerine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarlama açsından seçenek özgürlüğüne sahip olduğu dikkate alınır. 7. maddeye göre de ayırdedicilik tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile karşılaştırılan tasarımın bıraktığı tasarım arasındaki belirgin bir farklılık olmasıdır. Dava konusu davacının tescilli tasarımının bütünsel kompozisyonu ve grafik unsurlarının neredeyse ayniyet düzeyinde alındığı raporla da tespit edilmiştir. Tasarımın aynen alınıp ilave unsurlar eklenmesi tasarıma tecavüzü bertaraf etmez. Bu ancak korunmayan tasarımlar için geçerlidir. Tasarımlar ayniyete yakın alındığından belirgin farklılık kabul edilemez. Davalı her ne kadar sadece yurt dışı satışı yaptığını beyan etmiş ise de, satışın ne şekilde yapıldığının bir öneminin olmadığı, hak ihlalinin bu şekilde ortadan kalkmayacağı tecavüzde bulunulan markanın özelliği, tecavüzün boyutu ve niteliği gözetildiğinde mahkemece takdir edilen tazminatın somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun bulunduğu, her ne kadar davalı şirketçe kusurları olmadığı için aleyhlerine tazminata hükmedilemeyeceği savunulmuş ise de basiretli tacir gibi hareket etmesi gereken davalı şirketin, davacı adına tescilli tasarıma tecavüz teşkil eden ürünleri satmakta kusurlu olduğu ve bu sebeple aleyhine tazmin hükmü kurulmasında bir isabetsizlik olmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/9281 Esas, 2018/2849 Karar sayılı ilamının da bu yönde olduğu, tebliğ yapılmasının dava şartı olmadığı, somut olayda tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/03/2018 tarih ve 2017/251 E., 2018/75 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.036,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 260,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 776,10 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022