Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/820 E. 2022/349 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/820
KARAR NO: 2022/349
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2017/196 E. 2018/172 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin borçlu … Ltd. Şti. tarafından borca karşılık … Bankası AŞ. Pendik Şubesi’nin … nolu hesabından, 30/09/2016 tarihinde keşide edilen 17.268-TL bedelli çekin müvekkilinin ticari ilişki içinde bulunduğu … AŞ.’ne gönderilmek üzere 16/08/2016 tarihinde teslim edilen … Kargo aracından 17/08/2016 tarihinde çalındığını, çek üzerine İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/891 E. sayılı dosyasından ödeme yasağı konulduğunu, çekin davalı tarafca muhatap bankaya ibraz edildiğini, İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nden ihtiyati haciz kararı alınarak, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasından takip başlatıldığını, keşidecinin işyeri adresinde fiilen haciz yapıldığını, müvekkiline ait taşınmaz ve araçların kaydına haciz konulduğunu, haciz baskısı altında çek keşidecisi … şirketi tarafından 17.992,50 TL, müvekkilinin ise 5.872-TL ödemede bulunduğunu, ayrıca hacizlerin fekki için icra masrafları yaptığını, davalı şirketin 6331 sayılı kanuna tabi faktoring şirketi olduğunu, kambiyo senedine dayalı bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları satın alıp tahsilini üstelenemeyeceğini, bu nedenlerle davaya konu çekin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkilinin borcu bulunmaması nedeniyle haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. ayılı dosyasına ödenmek zorunda kalan 23.864,50 TL’nın ödeme gününden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin müvekkili şirkete faktoring sözleşmesine istinaden ve ciro yoluyla geçtiğini, müvekkilinin müşterisi … Ltd. Şti. ile müvekkili şirket arasında Faktoring Sözleşmesi imzalandığını, alacağın, müşteri dava dışı … Ltd. Şti. ile müşteriden önceki ciranta … – … arasında düzenlenmiş fatura ile belgelendirildiğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, çekin yasal, iyi niyetli ve meşru hamili olduğunu, söz konusu çekin şekli unsurlarının tam, ciro zincirinin hukuka uygun olduğunu, davacının dava konusu çekte lehtar konumunda olduğunu, çekin takibe konu edildiği İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyasında ihtiyati haciz miktarının, çekin keşidecisi konumunda olan …. Ltd. Şti. tarafından ödendiğini, mevzuat hükümleri gereğince tüm sorumluluklarını yerine getirmiş ve iyi niyetli, meşru hamil konumunda olan müvekkili şirkete keşideci tarafından yapılan ödemenin davacı tarafından talep edilmesi mümkün olmadığı gibi, icra dosyası infaz edildiğinden, çekin müvekkili şirkette olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı tarafın; … Bankası A.Ş Pendik Şubesi nezdinde … nolu 30/09/2016 keşide tarihli 17.268,00 TL bedelli çekin yasal hamiliyken çalındığı ve çalındığı gün davalı şirket tarafından elde edildiği, davalı tarafın ise, davaya konu çekin faktoring firması olarak iyi niyetli ve faturaya dayalı olarak elde edildiğinden aleyhlerine açılan istirdat davasının reddi gerektiğinin ileri sürüldüğü, Dava konusu çekin çalındığı gün faktoring şirketinin eline ulaştığı, davalı tarafın çekin faturalı olduğu yönündeki savunmasının incelenmesinde; davalı yanca fatura aslının sunulmadığı, sunulan fatura fotokopisinde malı teslim alanın belli olmadığı gibi, aslının ibraz edilmemiş olması nedeniyle delil olarak değerlendirilemeyeceği, davalı tarafın davaya konu çeki elde etmekte ağır kusurlu bulunduğu anlaşılmakla, davacı tarafın davaya konu çekte gerçek yasal hamil olduğu, davalı tarafın dava konusu çek nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından tahsil ettiği ve davacı yanca yapılan diğer masraf kalemleri dikkate alınarak davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Gerekçeli kararda fatura aslı sunulmadığı ve sunulan fatura fotokopisinin de delil olarak değerlendirilemeyeceği şeklinde yasa ve Yargıtay içtihatlarına aykırı gerekçe kurulduğunu, fatura fotokopisinin delil olarak değerlendirilmeme gerekçesinin belirtilmediğini, faturanın ”asli gibidir” olan suretinin mahkemeye sunulduğunu, aslının mahkemece talep edilmeden, ibraz için kesin süre verilmeden hukuka aykırı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2- Davaya konu çekin takibe konu edildiği İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasının mahkemece istenmesine, karar verilen 27/02/2018 tarihli duruşma tutanağında ”.. İcra dosyasının gelmediği, anlaşıldı.” şeklinde tespit edilmesine ve davacı tarafından 17.993,10 TL’nın keşideci tarafından ödenmiş olduğu bildirildiğinden, bu bedelin istirdadının hukuken mümkün olmamasına rağmen, dosyanın ulaşması beklenmeden ve ödemeleri yapan taraf belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğundan yasaya aykırı olduğunu, (Yargıtay 19. HD’nin 2016/5003 E. – 2016/15759 K. Sayılı 13.12.2016 tarihli kararı) 3- İşlemlerin 6361 sayılı faktoring mevzuatına uygun olarak gerçekleştirildiği izah edilerek, faktoring sözleşmesi, fatura ve alacak bildirim formunun dosyaya sunulduğunu, belgelerin işlemlerin usulüne uygun olduğunu gösterdiğini, mahkemece bu hususta bilirkişi raporu dahi aldırılmadan hukuka aykırı olarak hüküm kurulduğunu, 4- Müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkili şirketin, çekin çalıntı olduğunu bilmediğini ve bilebilecek durumda olmadığından çekin yasal, iyi niyetli ve meşru hamili olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun kesin ve yazılı deliller ile davacı tarafça kanıtlanması gerektiğini, kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu ispat edilemeyen müvekkili hakkındaki davanın TTK 792 ve 686.maddesi uyarınca reddi gerekirken kabulünün hukuka aykırı olduğunu, 5- TTK’nın 687. ve 6361 sayılı kanunun 9/3. maddesinde keşideci ve önceki hamiller arasındaki ilişkilere dayalı def’ilerin poliçeyi iktisap ederken borçlunun zararına hareket etmemiş, iyiniyetli yetkili hamile karşı ileri sürülemeyeceğinin hüküm altına alındığını, davacının çek üzerindeki imzanın sahte olduğu ve diğer davalı ile var olan ticari ilişkisinin bozulduğu yönündeki şahsi defileri müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, ayrıca davacının ticari ilişkide uyuşmazlık yaşandığına ilişkin iddiasının yargılamayı gerektirdiğini ve iddianın davacı tarafından ispatlanamadığını, 6- Ödemeden men kararının ihtiyati tedbir niteliğinde olup, hamilin çekten doğan haklarını kullanmasına engel teşkil etmediğini, müvekkili şirketin iyiniyetini de ortadan kaldırmayacağını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/9280 E. 2014/16933 K. 05.11.2014 Tarihli Kararı) izah edilen ve re’sen gözetilecek nedenlerle; usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılarak müvekkil şirketin talebi doğrultusunda hüküm tesis edilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; … Bankası A.Ş Pendik Şubesi’nden … nolu hesaptan … çek numarası ile 30/09/2016 tarihinde … Ltd. Şti. tarafından 17.268,00 TL bedelli olarak keşide edilen çekin … AŞ.’ne gönderilmek üzere 16/08/2016 tarihinde teslim edilen … Kargo aracından 17/08/2016 tarihinde çalınmak suretiyle rızası dışında elinden çıktığından bahisle çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece; Dava konusu çekin çalındığı gün faktoring şirketinin eline ulaştığı, davalı tarafın çekin faturalı olduğu yönündeki savunmanın incelenmesinde; davalı yanca fatura aslının sunulmadığı, sunulan fatura fotokopisinde malı teslim alanın belli olmadığı gibi, fatura aslınında ibraz edilmemiş olması nedeniyle delil olarak değerlendirilemeyeceği, davalı tarafın davaya konu çeki elde etmekte ağır kusurlu bulunduğu anlaşılmakla, davacı tarafın davaya konu çekte gerçek yasal hamil olduğu, davalı tarafın dava konusu çek nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından tahsil ettiği ve davacı yanca yapılan diğer masraf kalemleri dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı vekili tarafından istinaf incelemesine getirilmiştir. 1- İmza incelemesini gerektiren işlemler gibi aslının ibrazı konusunda yasada özel düzenleme bulunmadığı sürece, taraflarca dayanılan delillerin fotokopi olarak sunulması tek başına delilin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi, mahkemece belgenin sıhhatinin denetimi açısından aslının görülmesine ihtiyaç duyulduğu taktirde, aslının ibrazı için kesin süre verilerek, ibraz edilmediği taktirde fotokopinin delil olarak kabul edilip edilmeyeceği yönünde değerlendirme yapılması gerektiği halde, davalı tarafa bu yönde süre verilmeden “davalı yanca fatura aslının sunulmadığı, sunulan fatura fotokopisinde malı teslim alanın belli olmadığı gibi, fatura aslınında ibraz edilmemiş olması nedeniyle delil olarak değerlendirilemeyeceği” ne karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. 2- Mahkemece nihai kararın verildiği 27/02/2018 tarihli oturumda, icra dosyasının gelmediğinin zapta geçirildiği, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyaya, … Ltd. Şti tarafından 24/10/2016 tarihinde alacaklıya verilmek üzere 17.993,10 TL, davacı … tarafından 26/10/2016 tarihinde 5.631,00 TL, 28/10/2016 tarihinde 241,00 TL ödeme yapıldığı, dosya içerisinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasının bulunmadığı tespit edilmiştir. Dava icra takibine dayalı istirdat talebine ilişkin olup, istirdat talep hakkı icra dosyasına ödeme yapın tarafa ait olduğundan, (Yargıtay 19. HD’nin 2016/5003 E. – 2016/15759 K. Sayılı 13.12.2016 tarihli kararı) icra dosyasının fiziken yada UYAP üzerinden getirtilmesi, ödeme yapanların denetlenmesi zorunlu olup, icra dosyası getirtilerek, ödemenin davacı tarafça yapıldığı denetlenmeden karar verilmesi yasal düzenleme ve Yargıtay içtihatların aykırı olduğundan, davalı vekilinin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 3- Finansal Kiralama, Faktoring ve Firnansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesine göre; Birinci fıkrada belirtilen hususlara ilave olarak faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler düzenlemesi uyarınca, faktoring şirketlerinin devir aldığı alacak, bir kambiyo senedinden kaynaklanıyor olsa bile, alacağı doğuran temel ilişkiye ait fatura veya benzeri belgelerle bunu tevsik etmeleri gerekmektedir. Davalı faktoring şirketi dava konusu çeki dava dışı … Ltd. Şti’den faktoring sözleşmesi ile aldığını iddia ederek dosyaya, 25/02/2016 tarihli faktoring sözleşmesi, 25/02/2016 tarihli müşteri ve kefil kabul beyanı, … şirketi tarafından … -… adına düzenlenmiş 17/08/2016 tarihli … seri ve sıra numaralı teslim eden imzası olup, teslim alan isim ve imzası olmayan irsaliyeli fatura ve bu faturanın teslim alındığına ilişkin 17/08/2016 tarihli alacak bildirim formu/ABFV ödeme araçları tevdi bordrosu/ ön ödeme talimatı, dava konusu çekin teslimine ilişkin tarihsiz çek tevdi bordrosu ibraz ettiği tespit edilmiştir. Davacı ile dava dışı … Ltd. Şti arasındaki faktoring sözleşmesi ve eklerinin yasal düzenlemelere uygunluğu ve geçerli bir faktoring sözleşmesi ile çekin davalı şirkete devir edilip edilmediğinin tespiti hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi gereken hususlardan olup, HMK 266/1. maddesinin son cümlesi uyarınca bilirkişiye başvurulmayacağından, işlemlerin hukuka uygunluğu konusunda rapor alınmadan hüküm kurulduğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir. 4- TTK 790. maddesinde; ” Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde yetkili hamil sayılır.” TTK 792. maddesinde ‘”çek herhangi bir surette hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” TTK 801.maddesinde; ” Cirosu kabil bir çeki ödeyecek olan muhatap, cirolar arasında düzenli bir teselsülün var olup olmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.” TKK 683.maddesinde; ” Cironun poliçe veya poliçeye bağlı olan ve alonj denilen bir kağıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması gerekir.” TTK 687.maddesinde;” Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi adasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez, meğerki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” düzenlemeleri, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2. Maddesinde ” Faktoring şirketi kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” Kanunu’nun 9/3. Maddesi’nde; ‘Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktöring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktöring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki faktöring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.’ hükmü yer almaktadır. Finansal Kiralama, Faktoring ve Firiansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesine göre; Birinci fıkrada belirtilen hususlara ilave olarak faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler düzenlemesi uyarınca, faktoring şirketlerinin devir aldığı alacak, bir kambiyo senedinden kaynaklansa bile, alacağı doğuran temel ilişkiye ait fatura veya benzeri belgelerle bunu tevsik etmeleri gerekmektedir. Davalı tarafın yükümlülüğü 6361 sayılı yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun temliki sağlamak ve çekin ciro silsilesinin TTK 801. maddesine uygunluğunu denetlemektir. Ciro silsilesindeki düzgünlük, ciroların birbirini takip etmesine dayanan şekli düzgünlüktür. Davacı lehtar olup imzasını ikrar etmemiştir. TTK 790. maddesindeki ” Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde yetkili hamil sayılır.” düzenlemesi ile dava ve takip konusu çekin … Pendik Şubesi’ndeki … numaralı hesaptan, 30/09/2016 tarihinde, … Ltd. Şti tarafından, 17.268,00 TL bedelli olarak lehtar …- …’ye keşide edildiği, … tarafından, …’e, … tarafından …’a, … tarafından … Şirketi’ne, … tarafından ise davalı … şirketine ciro edildiği, 30/09/2016 tarihinde bankaya ibrazında ödeme yasağı sebebiyle işlem yapılmadığına ilişkin kaşe basıldığı, nazara alındığında bu hali ile ciro silsilesi müteselsil ve birbirini takip ettiğinden, şeklen düzgün olduğu, ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı sübuta ermiştir. Davalı taraf, ciro silsilesi şeklen düzgün olan çeki, 6361 Sayılı yasa ve bu yasa dayanak yapılarak çıkarılan yönetmeliğin 22/2. maddesine uygun usulle ciranta … Şirketi’nden çek tevdi bordrosu ile teslim aldığından, yasaların kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirdiği sübuta ermiştir. TMK 3. maddesinde; “Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda asıl olan iyi niyettir. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz.” TMK 5. maddesinde;” Bu kanun ve Borçlar Kanunun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm hukuk ilişkilerinde uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir. Davalı, çekin çalıntı olduğunu bilmediğini savunmuştur. Çeki cirantadan ciro yolu ile temlik aldığından, çekin çalıntı olduğunu bilebilecek durumda olduğu veya bilmesi gerektiğine ilişkin karine kapsamında bulunmadığından, davalının kötü niyetli olduğunu kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa düşer. Kötü niyetin varlığı tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceğinden, davalı tarafın yazılı delille kanıtlanması gerektiğine ilişkin savunması yerinde değil ise de, davacı taraf davalının kötü niyetli olduğunu, çeki iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini kanıtlamadığından, davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi dosya kapsamına uygun düşmediğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 5- TTK 687. maddesindeki;” Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi adasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez, meğerki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” düzenlemesi ile 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9. maddesi’ndeki; ‘Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktöring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktöring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki faktöring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.’ hükmü uyarınca keşidece ile önceki hamiller arasındaki ilişkilere dayalı def’iler iyiniyetli yasal hamil olan Faktoring şirketine karşı ileri sürülemez ise de; davalı tarafın görülmekte olan davada; “çek üzerindeki imzanın sahte olduğu ve diğer davalı ile var olan ticari ilişkisinin bozulduğu yönündeki şahsi defileri müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, ayrıca davacının ticari ilişkide uyuşmazlık yaşandığına ilişkin” iddiası bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 6-Çekin rıza dışında elden çıktığından bahisle iptali talepli dava açılarak ödeme yasağı tesisine ilişkin dava, hasımsız açıldığından, davalı davanın taraf olmadığından, çeki elinde bulunduranın çekten kaynaklanan haklarına dayanarak çeki bankaya ibrazına, tahsili mümkün olmadığında takip yapmasına engel olmadığından, tek başına hamilin kötü niyetli olduğunu göstermez ise de; mahkemece bu husus davalı tarafın kötüniyetinin delili olarak gösterilmediğinden, istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. İcra dosyası getirtilerek davacının ödediği miktar denetlenmeden karar verildiğinden yargılama eksik olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin kabulü gerekmiş ise de; dosyada TTK 818. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken TTK 687. ve 6361 Sayılı Yasa’nın 9. maddesi gereğince davalı tarafın kambiyo senedi vasfındaki davaya konu çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, iktisapta kötü niyetli olduğu kanıtlanmadığından, davanın reddi gerekip, dosyanın getirtilmesi halinde dahi verilecek karar değişmeyeceğinden ve sonuca etkili olmayacağından bu yöndeki istinaf talebine hukuken itibar edilmemiştir. Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın reddine karar verilmesi yönünden yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2- İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/196 E. 2018/172 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu istirdat davasının REDDİNE, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin yatırılan 407,55 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 326,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 31,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 129,60 TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5/d- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6- İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 38.020,51 TL teminatın 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davalı tarafa talebi halinde İADESİNE, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022