Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/814 E. 2022/186 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/814
KARAR NO: 2022/186
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/01/2018
NUMARASI: 2017/194 E. – 2018/108 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı firma tarafından hamili olduğu karşılıksız çeke dayanılarak dava dışı keşideci “… Ticaret Limited Şirketi ve davacı hakkında İstanbul Anadolu… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, çek üzerinden gerek ciro gerek aval yönünden davacının şahsi sorumluluğunu doğurucu bir imzasının bulunmadığından bahisle asıl alacak, çek teminatı, faiz ve komisyon yönünden toplamda 81.096,60 TL borçlu olmadıklarının tespiti ile %40 zarar/kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davacı tarafça her ne kadar şirket yetkilisi olarak imza atıldığı bildirilse de ad ve soyadını yazıp kaşenin dışında imza atmasının kendisini müteltilen sorumlu kıldığı, davacının imzasının aval olarak kabul edilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “TTK 818/1-g yollamasıyla çekler hakkında da uygulanan TTK 701. Maddesi ile avalin şekli düzenlenmiş ve 3. fıkrasında düzenleyenin imzası haricindeki her imzanın aval hükmünde olduğu düzenlemesi ve davacının çek üzerine attığı imzanın “tüzel kişi adına” ibaresi altına atılmış olduğu hususu hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafça atılan imzanın dava dışı takip borçlusu … Ticaret Limited Şirketini temsilen atıldığı, davacının şahsen sorumlu olmasını gerektirir bir açıklama bulunmadığı gibi, çekte tek imza bulunması karşısında aval hükmünde olduğunun da kabulünün mümkün bulunmadığı, davacının çek nedeniyle borçlu bulunmadığı kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiş; takibin kötü niyetle yapıldığına dair kanaat oluşmadığından tazminatın reddine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Yerel mahkeme tarafından yeterli inceleme yapılmaksızın hüküm tesis edildiğini, 2- Yerel mahkeme kararının hüküm kısmında davacı yan lehine tesis edilen vekalet ücretinin haksız ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı yanın dava dilekçesinde, taraflar arasındaki icra takibe konu çekteki bedel 58.300,00 TL olmasına rağmen 81.096,60 TL yönünden borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini, davacının talebi doğrultusunda davaya esas alınan bedel 81.096,60 TL olduğundan, dava açılırken ödenmesi gereken harç, bu bedel üzerinden davacıdan tahsil edildiğinden, dava yerel mahkeme kararınca davacı lehine sonuçlanınca davalı müvekkili şirket aleyhine yine bu bedel üzerinden vekalet ücreti ödemesi takdir olunduğunu, ancak sayın yüksek mahkemenin de inceleme sonucunda takdir edeceği üzere, yerel mahkemenin hüküm kısmında ‘davanın kabulüne’ ibaresine yer verdiğini, fakat davacı yanın talebi doğrultusunda değil uyuşmazlık konusu çekin üstündeki bedel yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verdiğini, bu halde teknik bakımdan değerlendirme yapılırsa davanın kısmen kabulü kısmen reddi hükmünün tesis edilmiş olması gerektiği, dolayısıyla bu halde, davacı yanın, borçlu olmadığının tespitini talep ettiği miktarı yüksek göstererek, lehine daha fazla vekalet ücreti kazanmayı hedeflediğini, nitekim de yerel mahkeme kararınca bu amacına ulaştığını, yukarıda arz ve izah ettikleri nedenlerle davacı yanın hatalı talebine dayanılarak hesaplanan vekalet ücretinin yasaya ve hakkaniyete aykırı olup reddi gerektiğini belirterek bu nedenlerle istinaf sebeplerinin kabulü ile; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.01.2018 tarih, 2017/194 E. ve 2018/108 K. Sayılı kararın yeniden değerlendirilerek bozulmasına, davacı yanın dava dilekçelerindeki taleplerinin reddi ile davacı …’ın avalist konumunda olup müteselsil borçlu olduğunun tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava İİK 72.maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Davalı tarafından, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 15.12.2013 tarihli 58.300,00 TL bedelli çek yönünden davacı … ve dava dışı …Ticaret Limited Şirketi aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılmış ve takip kesinleşmiştir. Dosya kapsamına göre davacı, dava dışı takip borçlu …Ticaret Limited Şirketinin, münferit imza ile yetkili temsilcisi olup, davacı tarafından dava dışı … Ticaret Limited Şirketine ait dava konusu çek üzerine ismi ve soy ismi yazılarak altının imzalandığı, uyuşmazlığın davacının çek üzerine ad ve soyadını da yazarak imza atmasının, davacıyı avalist olarak sorumlu kılıp kılmayacağı hususunda olduğu anlaşılmaktadır. 5941 Sayılı Kanun’un 2/8. maddesinde “Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.” düzenlemesinin yanı sıra, TTK 818/1-g yollamasıyla çekler hakkında da uygulanan TTK 701.maddesi ile , avalin şekli düzenlenmiş ve 3. fıkrasında düzenleyenin imzası haricindeki her imzanın, aval hükmünde olduğu düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, davacının çek üzerine attığı imzanın “tüzel kişi adına” ibaresi altına atılmış olduğu, davacı tarafça atılan imzanın dava dışı takip borçlusu … Limited Şirketini temsilen atıldığının kabulü gerektiği, zira çekte tek imza bulunduğu, mahkemece yerinde tespit edildiği üzere, davacının şahsen sorumlu olmasını gerektirir bir açıklama bulunmadığından, bu imzanın aval hükmünde olduğunun söylenemeyeceği, bu durumda davacının çek sebebiyle borçlu bulunmadığına dair mahkeme kararının doğru olduğu, vekalet ücreti hesabında da, takip dosyasındaki ödeme emrinde icraya konan bedel üzerinden davanın açıldığı ve bu bedel üzerinden davanın tam kabulüne karar verildiği, vekalet ücretinin dava değeri üzerinden hesaplanmasınında AAÜT hükümlerine uygun olduğu, sonuç olarak ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/01/2018 tarih ve 2017/194 E., 2018/108 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.539,70 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.385,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.154,70 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10/02/2022