Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/813 E. 2022/185 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/813
KARAR NO: 2022/185
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI: 2016/1221 E. – 2018/197 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, müvekkili şirketin, davalının hafriyat işlerini yaptığını, yapılan işler karşılığı müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, borçlu tarafından yapılan takibe itiraz edildiğini, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, asgari % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili, davacı ile müvekkili şirket arasında 14/07/2011 tarihinde “Hafriyat İşleri Sözleşmesi” nin imzalandığını, davacının yükümlülüklerini çeşitli bahaneler ileri sürerek yerine getirmediğini, davacının belirttiği şekilde alacak talebinin ve bu tutara işletmiş olduğu faiz tutarının müvekkili şirketçe kabulünün mümkün olmadığını, davacının, müvekkili şirketin itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğuna dair iddialarının yersiz olduğunu, davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı, davalı iddiaları, dosya içeriğine uygun ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; davacı alacağı, davalı defterleri ile sabit ise de taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 19.1 maddesinde yer alan “i” ve “j” bendindeki ” SGK kapanış dilekçesi ile “SGK borcu yoktur ve ilişik kesme belgesi” davalı yana ibraz edilmedikçe, sözleşme kapsamında tanımlanan işin tamamlandığından bahsedilemeyeceği kararlaştırılmış olmakla davacı tarafça “SGK borcu yoktur ve ilişik kesme belgesi” nin takip tarihinden önce davalıya tebliğine ilişkin dosya kapsamı ile sabit olmadığı anlaşılmakla takip tarihi itibariyle davacının alacağını talep edemeyeceği, davalının itirazında haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davalının, icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesi içeriğine göre müvekkilinin şirketin davalı hafriyat işlerini yaptığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığını, 2-Müvekkilinin gerek hafriyat işleri ve gerekse davalının sırf nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla paraya çevirdiği banka teminat mektubu nedeniyle davalıdan alacaklı bulunduğunu, 3-Müvekkilinin 508.892.23 TL. alacağının, itirazsız kesinleşen faturalar, davalının düzenlediği belgeler, taraf defter, belge ve kayıtları ile 25.12.2017 tarihli bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, 4-Yerel Mahkemenin kararının, hafriyat sözleşmesi md. 19.1 maddesinde yer alan “i” ve “*j” bendinde yer alan “SGK kapanış dilekçesi” ile “SGK borcu | yoktur. ve ilişik kesme belgesi’nin takip tarihinden önce davalıya ; verilmediği nedenine dayandırıldığını, müvekkili şirketin taşeron olduğunu, müvekkilimin SGK ve vergi borcu olduğu sürece davalının, ihalelere giremediği için, müvekkili şirketin varsa borcu hak edişten kesildiğini ve ödemenin de bundan sonra yapıldığını, işin işleyişinin bu şekilde olduğunu, somut olayda da durumun böyle olduğunu, yani davaya konu belgelerin, müvekkilinin SGK ve vergi borcu varsa kesildiğini ve müvekkilinin dava konusu 508.892.23 TL. alacağının buna göre tespit edildiğini, 5-Bu hususu muhtelif dilekçelerinizde ve son duruşmada arz ettiklerini, ancak Mahkemenin bu açıklamalarını, çok kısa biçimde “… davalıya da sunuldu …” şeklinde son duruşma tutanağına geçirdiğini, 6-Davalının, sadece bu belgeleri değil, gerçekte mevcut olduğu halde birçok belgeyi kendilerine vermediğimizi savunduğunu,bu eksikliklerin iki klasör olduğunu ve bunların UYAP sisteminden geçirilmesi sorun olacağı için bu belgeleri bilirkişi incelemesi sırasında sunacaklarını dilekçelerinde belirtiklerini, bilirkişi incelemesi sırasında muhasebeci bilirkişi Sayın …’ün, “bu belgeleri tutanağa geçirirsek bu klasörleri almak zorunda kalırım. Ancak ben bu klasörleri teslim alamam, gereken belgeleri biz sizden isteriz” diyerek inceleme tutanağını bizzat kendisinin yazdırdığını, inceleme tutanağına da “… 2 klasör halindeki belgenin hazır olduğunu, talep edilmesi halinde ibraz edileceğini ifade etti …” ibaresini yazdırdığını, iİnceleme safahatında istenen belgelerin 24.11.2017 tarihinde Mahkemeye sunulduğunu, 7-Tekraren; Müvekkilinin taşeron firma olduğu için, SGK ve vergi borcu olması halinde davalı devlet ihalelerine giremediği için müvekkili hakediş belgeleri düzenlenirken, varsa SGK ve vergi borcunun kesildiğini, hakedişlerin de bu kesintiler yapıldıktan sonra düzenlendiğini, davadaki alacağın da bu şekilde tespit edildiğini, 8-Bir an için müvekkilinin gerçekten SGK ilişkisi olduğu varsayılsa dahi, dosyaya sundukları mübrez belgelere göre böyle bir ilişkinin olmadığının anlaşılması halinde: a) Böylesi şekli bir konu için davanın reddedilmememesi şekli eksikliğin tamamlattırılarak buna göre davanın kabulüne karar verilmesi, iyiniyet kurallarının bunu gerektirdiğini, b)Dava safhasında müvekkilinin, ibraz edilmediği iddia edilen belgeleri ibraz ettiğini, dava reddedilmeyip, sadece icra dosyasındaki faiz talebinin, belgelerin ibraz tarihine göre değerlendirilmesi gerekirken, davanın reddedilmesinin, iyiniyet kurallarına, hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğunu, c)Varlığı kanıtlanan ve kabul edilen alacağın, gerçekte olmayan bir şekil nedeniyle reddedilmesinin, Anayasa md. 35 ve AİHS’ne ek 1 Nolu ek Protokol md. 1 ile temel hak olarak korunan mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğuracağını, Anayasa md. 36 ile AİHS md. 8 ile korunan “adil |yargılanma hakkı”nın ihlali sonucunu doğuracağını, d) Kaldı ki gerek dosya içeriğindeki dilekçelerinde ve gerekse bilirkişi raporu sayfa 2’de belirtildiği gibi müvekkilinin 508.892.23 TL. alacağının 300.000.00 TL.’lık bölümünün taraflar arasındaki hafriyat işi ve sözleşmeyle doğrudan bir bağlantısının da olmadığını, zira teminat mektubunun paraya çevrilmesinin, sözleşmeye ve yasaya dayanan haklı bir nedeni bulunmadığını, olsa idi, alacak kalemi olarak yer almayacağını, esasen bilirkişi raporunun s. 5’de bu hususun, “ayrıca davalı şirket tarafından davacı taşerona konuyla ilgili bir sene (31.12.2013) süre uzatımı verilmişken 11.01.2013 tarihinde teminatın neden nakde çevrildiği de anlaşılamamıştır” şeklinde belirtildiğini, şu hale göre nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin SGK ile hiçbir ilgisinin olmadığını, en azından bu bedelin, dava bedeli 508.892.23 TL.’dan — soyutlanıp, 300.000.00 TL. konusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, bu nedenlerle İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E. 2016/1221, K. 2018/197 sayılı ve 15.02.2018 tarihli “davanın reddi”ne ilişkin kararının ‘ “kaldırılması”na ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davalarının kabulüne, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün E. … sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaliyle takibin devamına, alacağın en az % 20 oranında icra İnkar tazminatının davalıdan tahsiliyle müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava hafriyat sözleşmesinden kaynaklanan alacak sebebiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali davasıdır. Davacı vekili, müvekkilinin davalının hafriyat işlerini yaptığını, yapılan işler karşılığı müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, borçlu tarafından yapılan takibe itiraz edildiğini, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, asgari % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili, davacı ile müvekkili şirket arasında 14/07/2011 tarihinde “Hafriyat İşleri Sözleşmesi” nin imzalandığını, davacının yükümlülüklerini çeşitli bahaneler ileri sürerek yerine getirmediğini, davacının belirttiği şekilde alacak talebinin ve bu tutara işletmiş olduğu faiz tutarının müvekkili şirketçe kabulünün mümkün olmadığını, davacının, müvekkili şirketin itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğuna dair iddialarının yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili iş bu kararı yukarı sebeplerle istinaf etmiştir. Taraflar arasında Seyrantepe projesi hafriyat işleri için önce 14.07.2011 tarihli “Hafriyat İşleri Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmenin 3.1. Maddesine göre sözleşmenin bitim tarihinin 31.12.2011 olduğu, sözleşmenin 30.01.2012 tarihinde, 31.12.2012 tarihine kadar uzatıldığı, daha sonra İş sahasında hafriyat Işinin Yüklenici” den kaynaklanan nedenlerle tamamlanamaması ve bu durumun kendilerinden kaynaklandığını belirten Yüklenici’ nin talebi üzerine taraflar arasında ilk sözleşmenin eki olan 30.01.2012 tarihli Zeyilname, 16.01.2013 tarihli Ek Sözleşme ile sonrasında 04.09.2013 tarihli Zeyilname imzalandığı, 04.09.2013 tarihli Zeyilname’de, taraflarca iş sahasındaki hafriyat işinin tamamlanma süresinin 30.04.2014 tarihine kadar uzatılmasına karar verildiği, Zeyilname’nin 2. maddesinde, Sözleşmenin 4.1 maddesinde 16,25 TL/m3 olarak belirlenen hafriyat birim fiyatı, 04.09.2013 tarihinden sonra yapılacak hafriyat işleri Için 19.00 TL+KDV/m3” olarak belirlendiği belirtilmiştir. 4 maddeden oluşan 16.01.2013 tarihli Ek Sözleşmede ise; “İş sahasındaki hafriyat işinin 14.07.2011 tarihli sözleşme ile bu sözleşmede belirlenen süreyi 31.12.2012 kadar uzatan 30.01.2012 tarihli zeyilnamede belirlenen sürelerde Yüklenici’ den kaynaklanan nedenlerle tamamlanamaması ve bu durumun kendilerinden kaynaklandığını belirten Yüklenici’ nin talebi üzerine son bir kez sürenin uzatılması konusunda anlaşmışlardır.” denildiği, 1. Maddesinde: İşin tamamlanma süresinin 30.04.2013 tarihine uzatıldığı, 3. maddesinde: 14.07.2011 tarihli ve 36 maddeden oluşan ilk sözleşme hükümlerinin aynen geçerliliğini koruduğunu tarafların kabul ve taahhüt ettiği, 4. maddesinde, Sözleşmenin 9.1. maddesinde belirlenen ve İş sahibi tarafından nakde çevrilen keşin teminata ilişkin meblağ Yükleniciye iade edilecek ve Yüklenici tarafından ise, aynı sekil, şart ye miktarda teminat mektubu, eş zamanlı olarak İş sahibine yeniden verileceği, Ek sözleşmenin bu durumun gerçekleşmesi ile yürürlüğe gireceğinin belirtildiği, Sözleşmenin 9,1. maddesinde belirlenen aynı şekil, şart miktarda teminat mektubu eş zamanlı olarak yüklenici tarafından davalı/işsahibine verilmediği bu sebeple ek sözleşmenin yürürlüğe girmediği anlaşılmıştır.Mahkemece 25.12.2017 tarihli bilirkişi heyet raporu alınmış, raporda ayrıca taraf ticari defterleri de incelenmiş ve aradaki hafriyat sözleşmesi gereğince davacı yüklenicinin davalı iş sahibinden 508.892,23 TL bakiye alacağının bulunduğu, fakat sözleşmenin 19.1 maddesinde yer alan “1” ve “Jj” bendindeki “SGK kapanış dilekçesi” ile “SGK borcu yoktur ve ilişik kesme belgesi” davalı yana ibraz edilmedikçe, sözleşme kapsamında tanımlanan işin tamamlandığından bahsedilemeyeceği, bu itibarla davacı yanın bu üç belgeyi davalı yana ibraz ettikten sonra, 508.892,23 TL alacağını talep edebileceği, bu anlamda davalının aleyhine girişilen icra takibinin bu aşamada yerinde olmadığı tespiti yapılmıştır.Taraflar arasında düzenlenen 14.07.2011 tarihli Sözleşmenin 31.2. Maddesinde, “ Yüklenici’nin taahhüdünü sözleşme hükümlerine göre kısmen ya da tamamen yerine getirmemesi halinde veya sözleşmeye aykırı eylemleri sebebiyle sözleşmenin feshine neden olması halinde, protesto çekmeye, herhangi bir merciden hüküm, izin veya Yüklenici’nin iznini almaya gerek kalmaksızın İş sahibinin, Sözleşme teminat ya da teminatlarını nakde çevirerek tahsil etmek hak ve yetkisini Yüklenici şimdiden kabul ve taahhüt eder .” hükmünün bulunduğu, ayrıca, 16.01.2013 tarihli Ek Sözleşmede tüm gecikmelerin yüklenici davalıdan kaynaklandığının davalı tarafından kabul edildiği, aynı ek sözleşmenin 4. Maddesinde, tarafların nakde çevrilen teminat sebebiyle yani bir anlaşma yaptıkları, davalının bu sözleşmedeki teminat senediyle ilgili 4.maddesinde belirlenen sorumluluğu yerine getirdiğini kanıtlayamadığı, bu nedenle davacının nakde çevrilen teminat senedi bedelinin iadesi gerektiği konusundaki istinaf sebebinin şartları bulunmadığından reddi gerekmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde her ne kadar, müvekkilinin taşeron firma olduğu için, SGK ve vergi borcu olması halinde davalı devlet ihalelerine giremediği için müvekkili hakediş belgeleri düzenlenirken, varsa SGK ve vergi borcunun kesildiğini, hakedişlerin de bu kesintiler yapıldıktan sonra düzenlendiğini, davadaki alacağın da bu şekilde tespit edildiğini ileri sürmüşse de, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 19.1 maddesinde yer alan “i” ve “j” bendindeki ” SGK kapanış dilekçesi ile “SGK borcu yoktur ve ilişik kesme belgesi” davalı yana ibraz edilmedikçe, sözleşme kapsamında tanımlanan işin tamamlandığından bahsedilemeyeceğinin kararlaştırıldığı, davacının icra ve dava tarihi itibarıyla bu belgelerin ibraz edilmediği, bu belgelerin ibrazıyla ancak işin tamamlanmış olacağı ve hak edişlerin talep edilebilecek hale geleceği, fiili olarak davacının iddia ettiği şekilde, SGK borcunun davalı tarafından kesildikten sonra hakedişlerin düzenlenmesininde davacının bu konudaki sözleşmesel yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, yargılama devam ederken davalı tarafın sunmuş olduğu belgelerin bu şartı yerine getirmekten uzak olduğu, bu doğrultuda ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2018 tarih ve 2016/1221 E., 2018/197 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022