Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/807 E. 2022/63 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/807
KARAR NO: 2022/63
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2017
NUMARASI: 2016/929 E. – 2017/1103 K.
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından şirket çalışanı dava dışı … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, icra takibinde, şirkete tebliğ edilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine sehven usule uygun şekilde itiraz edilmediğini, bu kere anılan dosyadan tebliğe çıkarılan üçüncü haciz ihbarnamesinin 31.08.2016 tarihinde davacı şirket tarafından tebellüğ edildiğini, bahse konu ihbarname ile vekiledeni şirketin dava dışı icra takip dosyası borçlusu …’a 4.277.851,06 TL borçlu olduğunun varsayıldığını ve bu tutarı dosyaya yatırmalarının uyarıldığını, vekiledeni şirketin dava dışı …’a zimmetinde sayılan tutarda borçlu olmadığının yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile ispatlanacağını beyanla, davacı şirketin dava dışı takip borçlusu …’a 4.277.851,06 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, İstanbul … icra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile dava dışı borçlu … aleyhine başlattığı icra takibinde davacıya 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiğini, davacıya tebliğ edilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz edilmediğini, üçüncü haciz ihbarnamesine karşı ise huzurdaki işbu davanın açıldığını, takip borçlusu …’un, davacı şirket çalışanı olduğunu, ticaret sicil kayıtlarına göre de takip borçlusu …’un, davacı şirketin yetkili müdürü olduğunu, bu bakımdan takip borçlusunun davacıdan ücret, prim, ikramiye gibi işçi alacakları veya taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca diğer alacaklarının olması tabii olduğunu beyanla, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacının İİK m. 89 f. 3 uyarınca dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi raporuna itibarla, takip borçlusu …’un davacı şirket nezdinde İİK 89 haciz ihbarnamelerine konu miktarda alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne davacı yanın haciz ihbarnamelerinden dolayı takip borçlusu …’a borçlu olmadığının tespitine Davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği gerekçesiyle davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesine” karar verilmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesinde özetle;Davanın esasına yönelik olarak verilen kararın yerinde olduğunu, bu nedenle davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini, Dava dışı şirket çalışanının, haciz ihbarnamesi kapsamında belirtilen miktarda alacaklı olmamasına rağmen, kendilerine ihbarname göndererek eldeki davanın açılmasına sebebiyet veren tarafın davalı taraf olduğunu, bu nedenle yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılması gerektiğini, ayrıca kendilerine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın bu yönüyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, borçlu …’un davacı ile arasındaki iş sözleşmesinin, SGK kayıtlarının, maaş bordrolarının incelenmediğini, işçilik alacaklarına ilişkin yeterli araştırma yapılmadığını, bilirkişi tarafından tespit edilen maaş tutarının gerçeği yansıtmadığını, yalnızca davacı tarafın ticari defterleri incelenerek sonuca gidildiğini, kaldı ki bu defterlerde yer alan kayıtların da tutarlı olmadığını, kayıtlara göre dava dışı icra dosyasına yapılan ödemenin 158.917,25 TL olduğunu, oysa bilirkişi tespitlerine göre yapılan ödemenin 122.967,30 TL olduğunu, diğer yandan borçlu …’un ceza mahkemesine verdiği ifadesinde gelirinin 60.000,00 TL olduğunu beyan ettiğini, bu nedenle bilirkişi tarafından yapılan tespitlerin hatalı olduğunu, Davaya konu takip dosyasının yürütüldüğü İstanbul … İcra Müdürlüğü tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’ne yazı yazılarak borçlu …’un maaşı üzerinde haciz olup olmadığının sorulduğunu, 03.6.2016 tarihli cevapta maaş üzerinde haciz bulunmadığının bildirildiğini, bilirkişi raporunda, bu dosyaya 07.11.2016 tarihinde yani eldeki dava açıldıktan sonra gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, davanın açıldığı tarihte maaş haczi bulunmamasına rağmen davacının haciz bulunduğu şeklinde yalan beyanda bulunarak kötüniyetini ortaya koyduğunu, aksi yöndeki kabulün hatalı olduğunu, bu nedenle tazminat talebinde bulunduklarını, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin Mahkeme kararının yerinde olduğunu, dava açılmasına davacının sebebiyet verdiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK’nun 89/3.maddesi kapsamında açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takip borçlusu olan …’un şirket çalışanı olduğunu, ancak ihbarnamede belirtilen tutarda bu şahsa borçlu olmadığını iddia etmiş, Mahkemece, davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi raporuna itibarla davanın kabulüne karar verilmiş, karar her iki taraf vekillerince istinaf edilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında; alacaklının davalı … Ltd. Şti. olduğu, dava dışı borçlu … aleyhine 3.228,000-TL asıl alacak 203.820,81-TL faizi olmak üzere toplam 3.431.820,81-TL üzerinden genel haciz yolu ile takibe girişildiği, davacı şirkete gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi ve 89/2 haciz ihbarnamelerine usûlüne uygun ve süresinde herhangi bir itiraz olmadığı, bunun üzerine davacı şirkete İİK 89 /3 haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği, dava dışı borçlu …’un davacı şirketin çalışanı olduğu, davacı şirkette işçilik alacakları bulunduğunun davalı tarafça iddia edildiği, bu hususta davacı tarafın usûlüne uygun tutulan ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi raporunda; borçlu …’un dava tarihi itibariyle net maaşının 16.001.83 TL olduğu, 2016 yılı Ekim ayı itibariyle tahakkuk eden 16.001.83 TL alacağının bulunduğu, davacı tarafından yine borçlusu … olan dava dışı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına 122.967,30 TL ödemede bulunulduktan sonra maaş alacağının mahsubu ile davacı şirketin …’dan alacaklı konuma geçtiği tespitlerinde bulunulduğu, raporun bu haliyle denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, takip borçlusu …’un bir ücret tutarında alacağı bulunmasına göre, ücret tutarının davalı tarafın iddia ettiği miktarda olmasının dahi sonucu değiştirmeyeceği, başkaca işçilik alacakları bulunmasının muhtemel olacağı iddiasında bulunan davalının bu yönde dosyaya sunduğu bir delile rastlanmadığı, davalının dolayısıyla takip borçlusu …’un davacı şirket nezdinde İİK 89 haciz ihbarnamelerine konu miktarda alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne yönelik Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Diğer yandan davacı şirkete gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi ve 89/2 haciz ihbarnamelerine usûlüne uygun ve süresinde herhangi bir itiraz olmadığı, bunun üzerine davacı şirkete İİK 89 /3 haciz ihbarnamesinin tebliğ edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, dolayısıyla davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği dikkate alınarak yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasında ve vekâlet ücreti takdir edilmemesinde bir bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2017 tarih ve 2016/929 E., 2017/1103 K. sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.11/01/2022