Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/805 E. 2022/248 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/805
KARAR NO: 2022/248
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/01/2018
NUMARASI: 2017/540 E. – 2018/44 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin inşaat işi ile iştigal ettiğini, davalı tarafın müvekkil hakkında 10/04/2015 tanzim 30/06/2015 vade tarihli 10.500,00 TL meblağlı senetle ilgili 20/01/2017 tarihinde Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilin söz konusu bono ile ilgili davalı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, bu sebeple söz konusu icra takip dosyasından dolayı müvekkilin davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takip konusu bono altındaki imza inkar edilemediğine ve ödemeye dair bir iddia da bulunulmadığından haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davacı vekili tarafından 08/11/2017 tarihli dilekçesinde yemin deliline dayanmış bulunduklarından davalı tarafa HMK’nun 225 ve devam eden maddeleri gereğince yemin teklifinde bulunulmuş, davalı şirket temsilcisinin 18/01/2018 tarihli duruşmada usulüne uygun yemininin yaptırıldığı anlaşılmıştır. HMK 227.maddesinde yemin teklifi olan kimse yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamayacağından ve yeni bir delil gösterilemeyeceğinden davalı şirket temsilcisi imza sirküleri ile birlikte mahkemeye çağrılmış ve usulüne uygun yemininde bono karşılığının ödenmediğini belirtmiştir.. Yapılan yargılama , toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı itibariyle, davacıya HMK 225 ve devam eden maddeleri gereğince yemin deliline dayanmış olmakla ve usulüne uygun davalı şirket temsilcisine yemin konusu vakıa hakkında davalının yemini yaptırılmış olmakla açılan davanın reddine, haksız ve kötü niyetli açılan dava nedeniyle %20 icra inkar tazminatı karşılığı 2.100,00 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Açtıkları menfi tespit davasında teminat mukabilinde takibin durdurulduğunu, Yerel mahkemece ihtiyati tedbire itiraz duruşmasından sonra red kararının gerekçesinin yazılmadığını, bu hususta mahkeme kararlarının gerekçeli olması ilkesine aykırı ve hatalı olarak ara karara gerekçe yazılmadığını, bu kararda AAÜT gereği müvekkili lehine vekalet ücretine de hükmedilmediğini, -Yemin teklif olunan … yerine mahkemede kardeşi şirket yetkilisi olduğunu belirten …’e yemin ettirildiğini, dava konusu senedin müvekkili ile şirket yetkilisi … arasındaki ilişkiden kaynaklı olduğunu, ancak belirtildiği gibi yemin teklif olunan … yerine kardeşi …’ün mahkemede yemin verdiğini, kararın bu sebeple hukuka aykırı olduğunu, -Müvekkilinin tedbir talebi doğrultusunda icra dosyasına yatırmış olduğu paranın alacaklı vekilinin talebi ile 16.02.2018 tarihinde kendilerine ödendiğini, ancak kararın henüz kesinleşmediğini, paranın ödenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bu sebeple kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Dava açılırken talep üzerine İİK’nın 72. Maddesi uyarınca “icra veznesine yatırılan paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesine” dair tedbir kararı verildiğini, karara itiraz edildiğini ve reddedildiğini ancak kararın gerekçesinin yazılıp yazılmamasının davacı yönünden hiçbir önemi olmadığını, müvekkilinin talebinin reddedildiğini, bu hususta davacının hukuki menfaati olmadığını, davada yemin teklifinin ancak davalı şirketin yetkilisine yapılabileceğinden, dava ile ilgisiz … isimli şahsa yemin teklif edilmesi mümkün olmadığından; bu hususun istinaf konusu yapılmasının da kötü niyetli olduğunu, paranın icra dosyasından çekilmiş olmasının takip hukukunu ilgilendirdiğini ve görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olduğunu, İhtiyati tedbir kararı ile icra kasasındaki paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararı verilmişse, davanın reddine karar verilmesi halinde bu kararın kesinleşmesi beklenmeden icra kasasındaki para alacaklıya ödeneceğini, ihtiyati tedbire vaki itirazın reddi halinde; lehe tedbir kararı verilen taraf için vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından; davacının bu husustaki istinaf talebinin de haksız ve dayanaksız olduğunu istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İcra İflas Kanunun 72. maddesinin üst başlığı, menfi tespit ve istirdat davalarıdır. 72/1. fıkrasında; borçlunun icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için menfi tespit davası açabileceği belirtilmiştir. İİK 72/3.fıkrasında ise; ” İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.. ” düzenlemesine yer verilmiştir. İcra veznesine yatan paranın alacaklıya verilmemesi yönündeki geçici engel borçluya bir hukuki koruma sağladığından ortada bir geçici hukuki koruma olduğuna şüphe yoktur. Somut davada olduğu üzere, takipten sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez, ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Yasal düzenleme kapsamında, mahkemenin özel yasayı değerlendirerek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı vermesinde usul ve yasaya aykırılık mevcut değildir. Her ne kadar yasal düzenlemeler kapsamında mahkemenin ihtiyati tedbire ilişkin ara kararını HMK 391.maddeside dikkate alarak gerekçeli şekilde yazması gerekir ise de, ilgili ara kararın istinafa konu ara karar olmaması da göz önünde bulundurularak yapılan hataya değinilmekle yetinilmiştir. Taraflar arasındaki ihtiyati tedbir ara kararının davacı lehine verilmiş bir ara karar olduğu, ara karara ilişkin uyuşmazlığın yargılama aşamasında konusunun kalmadığı görülmüştür. Aynı şekilde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2.kısım 1.bölüm 1-a bendinde düzenlenmiş bulunan “Görülmekte olan bir dava içinde olmamak koşulu ile ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, delillerin tespiti, icranın geri bırakılması, ödeme ve tevdii yeri belirlenmesi işleri için” vekalet ücreti takdir edilebiliyor iken, ihtiyati tedbir kararının dava içinde verilmiş tedbir kararı olması sebebiyle vekalet ücreti takdiri gerekmediğine ilişkin düzenleme dikkate alınarak davacı vekilinin bu konudaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir. Davacı taraf her ne kadar dava konusu senedin müvekkili ile şirket yetkilisi … arasındaki ilişkiden kaynaklı olduğunu bu sebeple yeminin …’e yaptırılması gerektiği yönünde istinaf isteminde bulunmuş ise de, davanın şirkete açıldığı ve şirkete borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği, bu sebeple şirket yetkilisine yaptırılmış olan yeminde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı görülmüştür. Kural olarak, borçlu tarafından İİK’nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi istenebilir. İİK’nun 72/4 maddesinde ise; ”Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar” hükmü yer almaktadır. Anılan yasal düzenleme uyarınca menfi tespit davasında ”davanın reddi” ile birlikte tedbir kararının kendiliğinden ortadan kalkacağı ve ihtiyati tedbir kararının kalkması için mahkeme kararının kesinleşmesi koşulunun bulunmadığı açıktır. Öte yandan, İİK’nun 72/4. maddesinin kesin (mutlak) hükmü sebebiyle HMK’nun 397/2. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Ancak …nun 72/4. Maddesi uyarınca alacaklıya menfi tespit davasının reddi halinde ödenecek olan para, tedbir kararı gereğince icra veznesine dosya borcuna karşılık yatırılan para olup bu para karar kesinleşmeden alacaklıya ödenir. Bu sebeple davalıya yapılmış olan ödemede de usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2018 tarih ve 2017/540 E., 2018/44 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022