Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/804 E. 2022/308 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/804
KARAR NO: 2022/308
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2018
NUMARASI: 2014/1048 E. – 2018/159 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile ticari iş ortağı … A.Ş. ve … A.Ş. Ve … A.Ş adlı şirketlere evrakları ve davaya konu arkası tamamen boş olan çeklerin teslimi amacıyla … Kargo şirketine verildikten sonra kargo şirketi aracında hırsızlık sonucunda ilgili evrakların ve çeklerin zayi olduğunu, çalınan çekler için Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/19034 esas sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, çalınan çeklerin hamili olan … A.Ş. Ve … Paz. Tic. ve San. A.Ş.’ye çalındığına dair bilgi verildiğini ve ilgili şirketlerin borçlarının ödendiğini, hamillerden … A.Ş. Çekin kötüniyetli kişilerin eline geçmesi ihtimaline karşı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin(eski adıyla İstanbul 38. Asliye Ticaret Mahkemesi) 2014/1110 esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açtığını, ilgili çekler … A.Ş ve … A.Ş.’nin sahte kaşeler ve imzalar ile ciro edildiğini, işbirliği için olduğu beyan edilen … Ltd. Şti ve davalı hakkında Bakırköy CBS’nun 2014/89193 soruşturma sayılı dosyası ile evrakta sahtecilik suçu ile soruşturma açıldığını, açıklanan nedenlerle, haklı davanın kabulünü, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası icra takibine teminatlı veya teminatsız ihtiyati tedbir konulmasını, davalıya müvekkilin borçlu olmadığının tespitini, haksız ve kötüniyetli davalı hakkında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İspata elverişli herhangi bir delil sunulmadığından tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği iddiaların dayandığı vakıaların özetlerine yer verilmemesi, dava değerinin belirtilmemesi nedeniyle dava dilekçesinin zorunlu unsurları taşımadığını, davacının delillerinin taraflarına tebliğ edilmediği gerekçesi ile davacının delillerine dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin icra takibine konu çeki ticari ilişkiden doğan alacağına mahsuben … Ltd. Şti’den aldığını, ve müvekkilinin diğer şirketleri tanımadığından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, icra borçlusunun borcun bulunmadığına yönelik iddiaları gerçeğe aykırı olup, haksız ve esnetsi iş bu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının icra takibine konu çekin arka yüzündeki kaşelerin ve imzaların sahte olduğu iddiası icra takibinin semeresiz bırakmak amacı taşıdığını, cirantaların keşide ve ciro ettiği çeklerin incelenmesi iddiaları ortaya çıkaracağını, müvekkili adına sahtecilik adına açılan bir sahtecilik soruşturmasının olmadığını, açıklanan nedenlerle, takibin tedbiren durdurulması talebinin reddini, yasa ve usule aykırı iş bu davanın usulden reddini bu talebin kabulü görülmemesi halinde davanın esastan reddini, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda, davaya konu çeklerin ciro silsilesinde şeklen bozukluk yoktur. Davacı, davalı hamilin kötüniyetle çekleri iktisap ettiğini kanıtlamadıkça şahsi def’ileri hamile karşı ileri süremez. Davalı hamilin çekleri iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, başka bir anlatımla kötüniyetli hamil olduğu kanıtlanmalıdır. Davacının davaya konu olan çeklerin kargoda çalınmış olduğundan bahisle şikayetçi olduğu ve ifadesi alınan kargo görevlisinin bunu doğruladığı, dolayısıyla çeklerin çalınması ve davacı ile sonraki cirantalar arasında ticari ilişki olmadığı somut olayda sabittir. Mahkememizce UYAP entegrasyon ekranında yapılan inceleme ve dosyaya arasına alınan iş bu kayıtlar uyarınca davalı …’e ait benzer mahiyette 35 sayfa ve 300 ün üzerinde gerek hukuk ve gerekse ceza davalarının olduğu ve aynı şekilde mahkememizde bulunan 2014/1206-2015/606-2015/682 Esas Sayılı dosyalarının da benzer olduğu, kargoda çalınan çeklerin aynı yöntem ile davalı … in eline geçtiği, sadece davacısının farklı olduğu anlaşılmıştır. Davacıları farklı olan, ülkenin farklı yerlerinde kaybolan çeklerin genelde aynı cirantaların imzası ile …’in eline geçerek son hamil olarak bankaya sunulması, bu cirantaların şirket olması ve bu şirketlere ulaşılamaması hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi …’in iyi niyetini ortadan kaldıran organize bir durumun olduğunu göstermektedir. Nitekim …’in dava konusu çeki ne şekilde elinde bulundurduğunu açıklayamaması kötüniyetli olduğunun kabulünü gerektirmektedir. Tüm bu deliller nazara alınarak ceza yargılamasının sonucunu beklemekte yarar görülmemiştir. Bu açıklamalar ışığında davalı hamilin kötüniyetli olduğu kabul edilerek davacı tarafın davasının kabulüne, davacının Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından ve takibe konu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve dosya kapsamı itibari ile davalı …’in kötü niyetli olduğu anlaşıldığından takip konusu çeklerin miktarı olan 28.559,00 TL üzerinden hesaplanan ve %20 orana tekabül eden 5.711,80 TL kötü niyet tazminatının davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-6100 sayılı HMK. 186. maddesinde “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. ” hükmünü ihtiva ettiğini, yerel mahkemenin, davalı olan müvekkile veya vekili olarak tarafıma sözlü yargılama geçileceği hususunda herhangi bir davetiye göndermediğini, yerel mahkemenin sözlü yargılama için süre vermeden usule aykırı olarak karar verdiğini, 2-Yerel Mahkemenin, davacı tarafın dayanmadığı delilleri kendiliğinden araştırarak kararına gerekçe gösterdiğini, 6100 sayılı HMK’nın 25. maddesine göre “Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” hükmüne yer verildiğini, yerel mahkemede görülen davanın, kamu düzenini ilgilendiren bir dava olmayıp menfi tespit davası olduğunu, yerel mahkemenin HMK. Md. 25 hükmü ile kamu düzenini ilgilendiren davalar haricindeki davalar için getirilen resen araştırma ilkesi yasağına aykırı hareket ettiğini, yerel mahkemenin, uyap ekranından müvekkile ait dosyaları sorguladığını, dosyaların içeriğini dahi bilmeden yorum yolu ile karar verdiğini, 3-Müvekkilinin, çeki elinde bulunduran, yetkili ve meşru son hamil olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 792. Maddesinde ” Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmüne yer verildiğini, hükümden de anlaşılacağı üzere davacının alacağını ispat etmesi yanında yeni hamilin çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu iktisap ettiğini de ispat etmesi gerektiğini, yerel mahkemenin, yalnızca kargo görevlisinin beyanına itibar ederek, karar verdiğini, kargo görevlisi de dahil hiç kimsenin kargo evrakının içindekinin ne olduğunu bilemeyeceğini, davacının, dava dilekçesinde belirtildiği üzere kıymetli evrak niteliğinde olan resmi belgeyi muhatabına adi kargo ile gönderdiğini, bilindiği üzere kargo şirketleri bu tür değerli gönderileri özel usullerle nakil ve muhatabına teslim edildiğini,, haber verilmeden adi gönderi olarak teslim edilen bu tür kıymetli gönderilerden dolayı hiç bir sorumluluk kabul edilmediğini, bunun sebebinin bu tür yükte hafif pahada kıymetli emtia ve kıymeti evrakın, üçüncü kişilerce haksız olarak kargo şirketlerinden ele geçirilmesi yani başka bir söyleyişle hırsızlık fiilinin sıklıkla vuku bulması olduğunu, herkesçe bilinen bu duruma rağmen davacının, çeki kargoya teslim ederek, basiretsizce hareket ettiğini ve ağır kusur teşkil eden eylemiyle zarar oluşumuna tek başına sebebiyet verdiğini, bu sebeple davacı müvekkiline karşı oluşan zararın tamamından tek başına sorumlu olduğunu ve TTK ilgili hükümleri uyarınca iyi niyetli meşru hamil olan müvekkiline karşı iş bu davanın dinlenemeyeceğini, 4-Yerel Mahkemenin, Bakırköy CBS 2014/89193 sayılı dosyası ile devam eden soruşturmanın neticesini beklemeden eksik inceleme ile karar verdiğini, 5-Davacının çekteki borca ve imzaya bir itirazı bulunmadığını, dava dışı çekte yer alan … A.Ş. ve …Tic. A.Ş. şirketlerinin kaşeleri ve imzaların sahteliğine dayandığını, 6102 sayılı 677. Maddede düzenlenen imzaların istiklali prensibi gereği, dava dışı cirantaların imzaları sahte dahi olsa davacının sorumluluğunun müvekkiline karşı devam edeceğini, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1048 Esas 2018/159 Karar ve 26.02.2018 tarihli kararın incelenerek kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmili yönünde karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72.maddesi gereğince çalıntı çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti davasıdır. Davacı taraf, dava konusu arkası tamamen boş olan çeklerin teslimi amacıyla … Kargo şirketine verildikten sonra kargo şirketi aracında hırsızlık sonucunda ilgili evrakların ve çeklerin zayi olduğunu, çalınan çekler için Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/19034 esas sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, çalınan çeklerin lehtarı olan … A.Ş. ve … A.Ş.’ye çalındığına dair bilgi verildiğini ve ilgili şirketlerin borçlarının ödendiğini, ilgili çeklerin, … A.Ş ve … A.Ş.’nin sahte kaşeler ve imzalar ile ciro edildiğini, işbirliği içinde olduğu beyan edilen … Ltd. Şti ve davalı hakkında Bakırköy CBS’nun 2014/89193 soruşturma sayılı dosyası ile evrakta sahtecilik suçu ile soruşturma açıldığını, bu nedenlerle davalıya müvekkilin borçlu olmadığının tespitini, haksız ve kötüniyetli davalı hakkında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, davalı vekili, müvekkilinin icra takibine konu çeki ticari ilişkiden doğan alacağına mahsuben … Tic. Ltd. Şti’den aldığını, müvekkilinin diğer şirketleri tanımadığından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, icra borçlusunun borcun bulunmadığına yönelik iddialarının gerçeğe aykırı olup, haksız ve mesnetsiz iş bu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının icra takibine konu çekin arka yüzündeki kaşelerin ve imzaların sahte olduğu iddiasının, icra takibini semeresiz bırakmak amacı taşıdığını, cirantaların keşide ve ciro ettiği çeklerin incelenmesinin iddiaların gerçek olmadığını ortaya çıkaracağını, müvekkili adına sahtecilik adına açılan bir sahtecilik soruşturmasının olmadığını, açıklanan nedenlerle, takibin tedbiren durdurulması talebinin reddini, yasa ve usule aykırı iş bu davanın usulden reddini bu talebin kabulü görülmemesi halinde haksız ve mesnetsiz iş bu davanın reddini, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince iş bu karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, öncelikli olarak karara yönelik olarak öncelikle usul yönünden yapmış olduğu itirazında, kendilerine bir önceki celse ihtar olunmadığı halde, tahkikat aşamasının bitirildiği, sözlü yargılamaya geçildiği ve karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davanın açıldığı 13.10.2014 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HMK hükümleri uyarınca, davada yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği, mahkemece yapılan yargılama sırasında sözlü yargılamaya ilişkin usul kurallarına riayet edilmeksizin 26.02.2018 tarihinde karar verildiği, karar tarihinden sonra TTK’nın 4/2. maddesinde 28.02.2018 tarihi itibariyle 7101 sayılı Kanun’un 61. maddesi ile değişiklik yapılarak “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” hükmüne yer verildiği, bu değişiklik usul kurallarına ilişkin olduğundan, derhal uygulanması gerektiği, her ne kadar karar tarihi itibariyle yazılı yargılama usulüne tabi davada sözlü yargılama hükümlerine riayet edilmemiş olması doğru görülmemiş ise de TTK’nın 4/2. maddesinde yapılan değişiklik sonrasında davanın basit yargılama usulüne tabi olacağı dikkate alındığında, anılan usulü eksiklik kararın kaldırma sebebi yapılmayıp davalının bu istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında 28.559,00 TL bedelli çek sebebiyle icra takibi yapıldığı, çeklerin davacı elinden rızası hilafına çıktığı, bu nedenle davacı tarafça Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/19034 esas sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğu, işbirliği içinde olduğu beyan edilen … Ltd. Şti ve davalı hakkında Bakırköy CBS’nun 2014/89193 soruşturma sayılı dosyası ile evrakta sahtecilik suçu ile soruşturma açıldığı, mahkemece delil olarak sunulan suç duyurusu ve savcılık soruşturmasına istinaden yapılan araştırma çerçevesinde UYAP entegrasyon ekranında yapılan inceleme ve dosya arasına alınan kayıtlara göre, davalı …’e ait benzer mahiyette 35 sayfa ve 300 ün üzerinde gerek hukuk ve gerekse ceza davalarının olduğu ve aynı şekilde iş bu dosyası incelenen mahkemede görülen 2014/1206-2015/606-2015/682 E. sayılı dosyalarının da benzer olduğu, kargoda çalınan çeklerin aynı yöntem ile davalı … in eline geçtiği, sadece davacısının farklı olduğunun tespit edildiği görülmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 792. maddesinde ” Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiş olup, hükümden de anlaşılacağı üzere davacının alacağını ispat etmesi yanında, yeni hamilin çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu iktisap ettiğini de ispat etmesi gerekmektedir. Somut olayda, yukarıda açıklandığı şekilde, kargodan çalınan çok sayıda çekin hamilinin davalı olması, bu sebeple davalı hakkında açılmış çok sayıda hukuk ve ceza dosyası ile savcılık soruşturması bulunmasının, hayatın olağan akışına uygun olmadığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 792. maddesine göre normal şartlarda çeki elinde bulunduran kişinin kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekirken, hayatın olağan akışına aykırı şekilde kargodan çalınan ve soruşturma ya da dava konusu olan bir çok çeki olduğu gibi bu çekide elinde bulunduran davalının çeki iyi niyetle ve ağır kusuru olmadan elinde bulundurduğunu kanıtlaması gerektiği, burada ispat yükünün yer değiştirdiği, dosya kapsamına göre davalının çeki, geçerli bir hukuki ilişkiye dayanarak iyi niyetli ve ağır kusuru olmadan elinde bulundurduğunu kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilince her ne kadar, Yerel Mahkemenin, HMK’nın 25. maddesine aykırı olarak davacı tarafın dayanmadığı delilleri kendiliğinden araştırarak kararına gerekçe gösterdiğini ileri sürmüşse de, mahkemece davalı hakkında yapılan suç duyurusun ve savcılıkça başlatılan ve delil olarak gösterilen soruşturmanın içeriği ve davayla bağlantısı ve akıbetini öğrenme kapsamında yaptığı araştırmanın, taraflarca gösterilen delillerin toplanması işlemi olduğu, mahkemece yapılan araştırmanın HMK 25. maddeye uygun olduğu, davacı vekilinin bu istinaf sebebinin yerinde olmadığı, bu doğrultuda ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2018 tarih ve 2014/1048 E., 2018/159 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.950,86 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 487,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.463,15 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022