Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/801 E. 2021/1552 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/801
KARAR NO: 2021/1552
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 22/02/2018
NUMARASI: 2013/311 E. 2018/44 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … 1901 yılında ABD de kurulmuş, dünya otomotiv yan sanayi piyasasında lider konumda olan, pek çok şirketi bünyesinde bulunduran bir şirket olduğunu, kurulduğu günden bu yana … markasını özellikle kırmızı beyaz bir kompozisyon içerisinde ve özgün- yana eğik ve harflerin ortasından çizgi çekilmiş bir yazım tarzında bir yazım karakteri olarak kullandığını, müvekkiline ait tescilli şekil markasına yönelik ambalaj kullanımı yönünden davalı tarafın tecavüzü olduğunu bu nedenle marka hakkına tecavüzün tespiti ve menine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı markası ile müvekkili markasının herhangi bir yönden benzer olmadığını, buna ilişkin kesinleşmiş karar bulunduğunu, dava konusu … ibaresini ihtiva eden markaların hiçbirinin davacı adına tescilli … ibareli markalar ile benzerlik taşımadığını, davacı tarafın kırmızı renk üzerine münhasıran hak talep ettiğini, davacı tarafın münhasıran tek renk üzerine hak talep etme hakkı olmadığını, ambalaj benzerliğinin haksız rekabet yaratacağını, fakat ambalajda tek bir renge ve kesinleşmiş mahkeme kararına dayanılarak böyle unsurlar ihtiva eden her ambalajın himayesini talep etmenin mümkün olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… şekil markasının 12. sınıfta … şekil markasının 12. Sınıfta, … markasının 9 ve 12. sınıflarda … sayılı … markasının şekil olarak 07,9,12,17 sınıfta davacı taraf adına tescilli olduğu, geçerliliğini halen koruduğu, Ankara 3. FSHM’nin 2013/237 esas, 2015/25 karar sayılı ilamında; davacı tarafın …, davalı tarafın TPMK ve … şirketi olduğu, dava neticesinde markanın görsel ve işitsel düzeyde benzer olduğundan davanın reddine karar verildiği ve kesinleştiği, Bilirkişi raporunda; davalı adına tescilli … nolu markanın dava konusu 12. sınıfta yer alan emtialarda tescilli olmadığı, davalı tarafın 12. sınıfta yer alan ön balata emtiaları için kullandığı, ürün ambalajında davacı tarafa ait … şekil ibareli markanın görseli arasında ayırt edilemeyecek deredece benzerinin kullanıldığı, davalı kullanımlarının benzer kabul edilmesi gerektiğinin beyan edildiği, Markalar hakkındaki KHK nın 61 md ve KHK’nin 9 md.’ne yapılan yollama nedeniyle marka sahibinin markaya tecavüzü engelleme hakkı bulunduğu, KHK nin 9/1 – b anlamında tecavüzden bahsedebilmek için, tescilli markanın aynısının ve benzerinin, tescilli markanın kapsadığını mal ve hizmetlerle aynı benzer mal ve hizmetlerde kullanılmasının, bu benzerliğin halk tarafından irtibat kurmakta dahil olmak üzere karıştırılma ihtilamalinin bulunması gerektiği, Dosyaya ibraz edilen deliller, celp edilen marka kaydı, yaptırılan bilirkişi incelemesi, tüm deliller dikkate alındığında, somut olayda; davalı tarafa ait kullanımın, davacı markasının kelime, dizayn ve ambalaj tasarımı yönünden, davacının tescilli olduğu … nolu marka kapsamı içinde kaldığı, ortalama tüketici nezdinde ürünlerin davacı markasını anımsattığı, yine başkasına ait marka işaret ve tasarımı benzer şekilde kullanmak ve ayrıştırmayı sağlıyacak önlemleri almamak haksız rekabet olduğundan, davalı taraf kullanımlarının markaya yönelik tecavüz olduğunun tespiti ve menine, hükmün kesinleştikten sonra 5 büyük gazeteden birinde ilanına” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesinin zorunlu olduğunu, mahkemece tesis edilen hükmün, 6100 sayılı HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesine ve Yargıtay HGK- E: 2007/14-778,K:2007/611 sayılı kararına aykırı olduğunu, Mahkeme’nin Kararı’nda, Davacı Şirkete ait hangi “…” markalı ürün ve ambalaj görseli ve kompozisyonun dikkate alındığı, gerek görsel-şekil olarak, gerekse Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde hangi numara ile tescilli marka olduğun belirtilmediğini, hangi “…” markalı ürün ve ambalajın kırmızı fon üzerinde kullanımının söz konusu olduğu da herhangi bir görsel-şekle yer verilmeden, adeta, kararın infazı safhasında şüphe ve tereddüde yer verecek şekilde hüküm tesis edildiğini, yasaklanan ambalajın renkli bir örneğinin, mutlaka, karar ekine konulması gerektiğini, bu hususun, ileride davalı şirket yönünden geri dönülemez zararların doğmasına ve ticari hayatta itibar kaybına yol açacağını, kararın, bu haliyle, usule aykırı olduğunu, 2- Bilirkişi raporuna yönelik sundukları hiçbir itirazın mahkeme tarafından değerlendirilmediği gibi, bilirkişilerden itirazlarını karşılayacak ek rapor alınmadığını, hükme esas alınan rapordaki bilirkişi heyetinde, “Otomotiv Yedek Parçaları İmal ve Satışı” sektöründe uzman olan, bu sektörden seçilmiş bir “Sektör Bilirkişisi” olmadığını, bu halin, raporun içeriğini, fiili vakıalara açıkça aykırı kıldığı gibi, hükme esas alınması da mahkeme kararını, açıkça sakatladığını, ihtilafın endüstri tasarımları bölümünü ve hukukunu ilgilendiren hiçbir yönü olmadığını, bilirkişiler arasında yer alan öğretim üyesinin uzmanlığının da markaların dışında kaldığını, diğer bilirkişinin ise, henüz akademik unvan ihraz edemediğinden, otomotiv yedek parçaları sektöründe görüş bildirmeye, mütalaa serdetmeye yeterli olmadığını, bu yoldaki itirazların mahkeme tarafından dikkate alınmadan hüküm tesisi edildiğini, Raporda, 556 sayılı KHK’nın 61. maddesiyle 9. maddesinin ve bu maddelerle ilgili olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2003 tarihli bir kararının değerlendirilmesinde, önemli-belirgin hukuki hatalar yapıldığını, 3- Raporda, müvekkilinin markalarından, bazen tescilli marka olarak söz edilmiş ise de, müvekkilinin dava tarihinden sonra ve fakat önceki tarihlerden itibaren hak doğurmak üzere tescil edilen ve şimdi de kullanımları dava konusu edilmiş olan … ve … numaralı markaların emtia listelerinden 12. sınıfa ait emtiaların çıkartılması yolunda tesis edilen TPE işleminin, dava konusu edildiğini ve dosya numaralarının sunulduğunu, davalara ait ortada henüz kesinleşmiş bir emtia çıkartma kararı olmadığından ve 556 sayılı KHK’daki açık düzenlemeye göre de, tescil için başvurulmuş olması, kesin bir red işlemi ortaya çıkıncaya kadar, markanın kullanılmasına hak sağladığından, davada müvekkilin münhasıran tescil başvurusuna dayalı markasının hükümsüzlüğü yolunda talep olmadığı göz önünde bulundurulmadan, rapor’daki ifade ile, “davalı kullanımlarının, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği” şeklinde bir rey ve mütalaaya ulaşılmasının, bilirkişilerin bu işin ne kadar uzağında, Marka ve Haksız Rekabet Hukukuna ne kadar bigane olduklarının açık bir kanıtı olduğunu, 4- Savunmalarında ortaya koydukları bilirkişiler ve mahalli mahkeme tarafından hiç değerlendirilmeye alınmayan, taraf markalarındaki esas ve tek unsur olan “…” ve “…” İbarelerinin birbirleriyle, her yönden vasat seviyelerdeki alıcılar nezdinde, iltibas yaratmayacakları, benzer bulunmadıkları yolunda, derecaatten geçerek kesinleşmiş yargı kararı olduğunu, (Ankara 1. FSHHM Esas 2004/1134 sayılı karar davacı tarafın da, harf sayılarına, harflerin kaligrafik özelliklerine vs. bakıldığında dahi bu ibarelerin benzer olduğuna dair hiçbir iddiaları olmadığı yolunda açık beyan ve kabullerinin olduğunu, markalardaki “…” ve “…” ibareleri İltibas-Karışıklık yaratmadığını, kullanımların hukuka uygun olduğunu, 5- Markalarda tek bir rengin kimsenin inhisarına verilemeyeceği, hiç kimse için münhasıran himaye edilemeyeceğinin, Marka ve Haksız Rekabet hukukunda Yüksek Yargıtay’ın müstakar içtihadı olduğunu, tek renk kullanımındaki serbestlik ve markalardaki sözcüklerin birbiriyle iltibas yaratmayacağı yolundaki kesin hükmün, mahkeme kararında göz ardı edildiğini, savunmaları cevapsız bırakılmakla, kararda ulaşılan sonucun bütünüyle subjektif, yetersiz, hukuka bütünüyle aykırı olduğunu ileri sürdükleri nedenlen ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Kurulduğu günden itibaren kırmızı beyaz bir kompozisyon içerisinde ve özgün- yana eğik ve harflerin ortasından çizgi çekilmiş bir yazım tarzında bir yazım karakteri olarak kullandığı … markasına ambalaj kullanımı yönünden davalı tarafın tecavüzü olduğundan bahisle marka hakkına tecavüzün tespiti ve menine karar verilmesine ilişkindir. Mahkemece; Davalı tarafa ait kullanımın, davacı markasının kelime, dizayn ve ambalaj tasarımı yönünden, davacının tescilli olduğu … nolu marka kapsamı içinde kaldığı, ortalama tüketici nezdinde ürünlerin davacı markasını anımsattığı, yine başkasına ait marka işaret ve tasarımı benzer şekilde kullanmak ve ayrıştırmayı sağlıyacak önlemleri almamak haksız rekabet olduğundan, davalı taraf kullanımlarının markaya yönelik tecavüz olduğunun tespitine ve menine, hüküm kesinleştikten sonra 5 büyük gazeteden birinde ilanına karar verilmiştir. 1-Yargıtay istikrar kazanan karalarında ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07/01/2020 tarihli 2018/2939 esas ve 2020/101 sayılı kararında da belirtildiği üzere; dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde mahkeme kararlarının nasıl yazılacağı, kararda hangi hususların yer alacağı açıkça gösterilmiştir. Hükümler, davayı esastan halleden ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır (6100 sayılı HMK madde 294). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Mahkemenin gerekçesinde; “Somut olayda ; davalı tarafa ait kullanımın davacının tescilli olduğu … nolu marka dikkate alındığında; kullanımın davacı markasının kelime , dizayn ve ambalaj tasarımı yönünden kapsamı içinde kaldığı ortalama tüketici nezdinde ürünlerin davacı markasını anımsattığı yine başkasına ait marka işaret ve tasarımı benzer şekilde kullanmak ve ayrıştırmayı sağlıyacak önlemleri almamak haksız rekabet olduğundan davalı taraf kullanımlarının markaya yönelik tecavüz olduğunun tespiti ve menine, hükmü kesinleştikten sonra 5 büyük gazeteden birinde ilanına karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür” açıklaması ile davalı kullanımının davacıya ait … tescil numaralı markaya tecavüz oluşturduğu, tecavüz oluşturan eylemlerin kelime, dizayn ve ambalaj tasarımı olduğu açıkça belirtildiğinden, davacının hangi markasına tecavüz oluşturduğunun belirtilmediğine ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça davalının tüm kullanımları yönünden talepte bulunulmuş ve mahkemece hüküm fıkrasında; 1-Davacı tarafın davasının kabulü ile davacıya ait … markalı ürün ve ambalaj görseli ve kompozisyonu dikkate alındığında davalıya ait … markalı ürün ve ambalajının kırmızı fon üzerinde kullanımının söz konusu ambalaj ve kelimelerin aynı kelime ve dizaynda kullanımınnı markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespiti ve menine, 2- Davalı tarafın … marka ve ürün ambalaj tasarımlarını ( kırmızı fon üzerinde kelime markaların yana yatık ve beyaz renkli kalın harfler ile diagonel şekilde konumlandırılmış şeklinde oluşan ambalaj kompozisyonu ) ürünler üzerinde afiş , tanıtım evrakında , basılı kağıt ve evrakta kullanımının engellenmesine, Söz konusu ürün, tanıtım evrakı, reklam, broşür, afişlere el konulmasına, elkonulanların masrafı davalıdan alınmak suretiyle imhasına karar verildiğinden, hükmün … markalı ürünlerin ve ürün ambalaj tasarımlarında kırmızı fon üzerinde kelime markaların yana yatık ve beyaz renkli kalın harfler ile diagonel şekilde konumlandırılmış şeklinde oluşan ambalaj kompozisyonu taşıyanlar hakkında uygulanacağı açıkça anlaşıldığından, davalı vekilinin hüküm fıkrasının karışıklık yaratacak nitelikte olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Bilirkişi heyetinin; 1-…-Marka Patent Vekili, 2-…, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi, 3- … – Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü Öğretim Elemanı’dan oluşturulduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafın talebi; marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesine ilişkin olduğundan, markanın KHK kapsamında tecavüzün varlığı ve iltibas oluşturup oluşturmayacağı araştırılacağından, markanın kullanıldığı “Otomotiv Yedek Parçaları İmal ve Satışı” sektör bilirkişisinin bilgisi ile çözülebilecek nitelikte olmadığından, marka ve tasarım konusunda uzman bilirkişilerden heyetin oluşturulması gerekip, mahkemece de heyetin bu nitelikteki kişilerden oluşturulduğu tespit edildiğinden istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Konusunda uzman bilirkişiler tarafından verilen rapor ile; “Davalı adına teselli … no.lu markanın dava konusu 12 inci sınıfta yer alan emtialarda tescilli olmadığı, davalı tarafın 12 inci sınıfta yer alan “ön balata” emtiaları için kullandığı ürün ambalajı ile davacı odına tescilli … nodu “…” ibareli marka görseli arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu, davalı tarafın ambalajında yer alan marka kullanımları ve ambalaj kombinasyonu incelendiğinde davacı tarafın … no.lu “…” ibareli marka görseli ile karıştırmaya yol açan önlemlerin alındığı, Bu çerçevede davalı kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği” mahkeme denetimine açık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/3564 esas ve 2015/10289 karar sayılı ilamında; “Ürün ambalajı kullanım suretiyle haksız rekabetin varlığının belirlenebilmesi özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir değerlendirme niteliğindedir. Bu bakımdan, aralarında tasarım uzmanı bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir heyetten tarafların piyasaya sundukları ürünlere ilişkin ambalajlar arasında 6102 sayılı TTK 54 vd. maddeleri uyarınca iltibas tehlikesi ve haksız rekabet oluşturacak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı hususunda Yargıtay denetiminde elverişli görüş istenilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği” ne karar verilmiştir. HMK 281.maddesi uyarınca tarafların alınan bilirkişi raporuna itiraz etme hakları mevcut ise de; HMK 281/2.maddesi uyarınca, rapordaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulması için re’sen yada tarafların itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına veya yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verebilir. HMK 30. maddesindeki usul ekonomisi ilkesine göre hakim, yargılamanın makul süre içerisinde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla görevli olduğundan, mahkemece rapora yapılan itirazların; eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulması ile sınırlı olarak yapılması ve usule uygun, meseleyi çözüme kavuşturacak nitelikte ise yeni bir bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesi gerekir. Mahkemece alınan rapor mahkeme denetimine açık ve şüpheye yer bırakmadan meseleyi çözecek nitelikte olduğundan, 23/092014 tarihli oturumda Mahkememiz dosyasında alınan bilirkiş iraporu mahkemece verilen göreve uygun heyetten alınmış inceleme ve denetlemeye uygun olup, hukuki değerlendirme hakime ait oludğundan yeniden bilirkişi raporu alınmasına yer olmadığına, bu yöndeki itirazların reddine, karar verildiği, rapora dayanılma gerekçesinin rapor mahkememizce uygun görülerek hükümde dayanak yapılmıştır sözleri ile açıklandığından, davalı tarafça aynı ambalaj için açılan TPE YİDK Marka Kararı İptali istekli Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/237 esas ve 2015/25 karar numaralı kesinleşmiş ret kararı nazara alındığında davalı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmek gerekmiştir. 3- Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin KHK’nin 9. Maddesinde marka tescilinden doğan hakların marka sahibine ait olduğu ve belirtilen eylemlerin marka sahibi tarafından önlenmesinin istenebileceği düzenlenmiş olup 9/b maddesinde Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka aracında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması 21.01.2009 tarih ve 5833 sayılı Kanunla değişik 61. maddesinin (a) bendine göre, marka sahibinin izni olmaksızın markayı 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz olarak nitelendirildiğinden, bilirkişiler davalı tarafın 12 inci sınıfta yer alan “ön balata” emtiaları için kullandığı ürün ambalajı ile davacı odına tescilli … nodu “…” ibareli marka görseli arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu, davalı tarafın ambalajında yer alan marka kullanımları ve ambalaj kombinasyonu incelendiğinde davacı tarafın … no.lu “…” ibareli marka görseli ile karıştırmaya yol açan önlemlerin alındığı,” tespit edildiğinden, bu maddenin uygulanması marka başvurusunun reddine dair kararın kesinleşmesi şartına bağlanmadığından, “…” ibaresinin marka olarak 12. sınıfta tescili talebinin reddi kararı kesinleşmese de davacı tarafça 9. madde uyarınca tecavüzün önlenmesini talep hakkı olduğundan, davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. 4- … A.Ş.’nin 05/01/2011 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TPE’ne başvurduğu, tescil kapsamında 7, 9, ve 12. sınıftaki emtiaların yer aldığı, … sayılı ve “…” ibareli markası ile benzerlik arz ettiğinden tanınmışlık ve başvurunun kötü niyetle olduğu iddialarına dayalı olarak …tarafından itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kısmen kabulüne karar verildiği ve başvuru kapsamından benzer bulunduğundan bahisle 12. sınıftaki tüm malların çıkartıldığı, başvuru kapsamındaki 7 ve 9 sınıftaki mallar yönünden tescil talebinin devamına karar verildiği, bu karara karşı başvuru sahibi davacı ve başvurunun tespit kapsamındaki tüm mallar yönünden reddi gerektiğinden bahisle yeniden inceleme isteminde bulunulduğu her iki yanın itirazlarının birlikte değerlendirildiği ve; başvuru ve redde dayanak markanın, özellikle ortak harfler içeren ve aynı uzunlukta olan markaların kırmızı zemin üzerine beyaz renkte yazılı olmaları ve diyagonal şekilde konumlandırılmış bulunmaları nedeniyle, görsel olarak karıştırılma ihtimaline yol açabilecek düzeyde benzer olduğu kanaatine ulaşıldığından, markaların aynı/aynı tür olmayan malları açısından markalar arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığı bulunmadığı tespit edilmiş ve başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde bir kanaate ulaşılamadığından, başvurunun tüm mallar için reddi talebine ilişkin itirazların reddine dair TPE YİDK’nun … sayılı kararın verildiği, Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/237 esas sayılı dosyasında … A.Ş.’nin görülmekte olan dosya davacısı …ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı aleyhine, TPE YİDK’nun … sayılı kararının iptalini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/04/2017 tarih 2015/14458 Esas, 2017/2247 Karar sayılı ilamı ile ONANMASINA karar verilip, karar düzeltme yoluna başvurulmaksızın hükmün, 07/06/2017 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir. Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/237 esas sayılı dosyasında; dosyaya sunulan Ankara 1. nolu FSHHM’nin 2009/178 E, 2011/72 K. sayılı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen karar ile davacının bu markasının 12. sınıfları da içerecek şekilde kısmen hükümsüz kılındığı, esasen farklı mahkemelerde taraflar arasında süregelen uyuşmazlıkların özellikle bu ambalaj kullanımlarına ilişkin bulunması da gözetilerek davacıya ait anılan tüm markaların çekişmeli başvuru yönünden kazanılmış hak oluşturmayacağı şüphesiz görülmüştür. Açıklanan sebeplerle davacı tarafından kesin hüküm yada delil niteliği taşıdığı iddia olunan Ankara FSHHM’nin 2004/1134 2005/597 E.-K sayılı bu kez davalı tarafından TPE ve davacı aleyhine açılan davaya konu markaların “…” , “…”, “…” ibarelerini içermesi ambalaj deseni ile hiçbir ilgisinin bulunmaması, öte yandan aynı karara konu YİDK kararının iptali isteminin ilişkili bulunduğu … davacı başvurusunun beyaz zemine kırmızı harflerle yazılmış ve küçük … biçimindeki harfte çengel kısmı gri renkle yazılmış “…” ibaresinden oluşan markanın mahkememiz önündeki çekişmeli başvuru ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı, dolayısıyla anılan kesinleşmiş mahkeme kararının konusu itibariyle tümüyle farklı olduğu, tek yakınlığı aynı taraflar arasında gerçekleşen bir uyuşmazlığa ilişkin bulunmasından ibaret olduğu ancak görünüm, okunuş, kavram ve genel izlenim olarak tümüyle farklı bu başvuru ile ilgili elde edilmiş olan mahkeme kararına somut uyuşmazlık bakımından ne kesin hüküm neden kesin delil olarak dikkate alınmasına imkan bulunmadığı bu yöne ilişen davacı itirazlarına da itibar edilemeyeceği tespit edilmiştir sözleri ile Ankara FSHHM’nin 2004/1134 2005/597 E.-K sayılı kararın kesin hüküm ve kesin delil oluşturmayacağı gerekçesi açıklanarak belirtildiğinden ve karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğinden, davalı vekilinin markalarının iltibas yaratmadığı yönünde kesin hüküm bulunduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/237 esas sayılı dava sonucu beklenerek karar verildiğinden, davalı her ne kadar 2013/237 esas sayılı dosyada taraf olmadığı için kesin hüküm teşkil etmez ise de; 05/01/2011 tarihli “…” ibaresinin 12. sınıftaki marka tescil başvurusunun reddine dair karar yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca görülmekte olan dava yönünden pek kuvvetli delil mahiyetinde olduğu gibi, bilirkişiler davalı tarafın 12 inci sınıfta yer alan “ön balata” emtiaları için kullandığı ürün ambalajı ile davacı odına tescilli … nodu “…” ibareli marka görseli arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu, davalı tarafın ambalajında yer alan marka kullanımları ve ambalaj kombinasyonu incelendiğinde davacı tarafın … no.lu “…” ibareli marka görseli ile karıştırmaya yol açan önlemlerin alındığı,” tespit edilerek iltibasın bulunduğu belirlendiğinden, markalardaki “…” ve “…” ibarelerinin İltibas-Karışıklık yaratmadığı, kullanımların hukuka uygun olduğuna ilişkin istinaf sebebinin de reddi gerekmiştir. 5- Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca bir rengin kullanımının bir kimse veya kuruluşun inhisarına verilmeyeceği kabul edilmiş ise de; davacı markasının sadece bir rengin kullanımına ilişkin olmadığı, “…” ibaresinden oluştuğu, Ankara FSHHM’nin 2004/1134 2005/597 E.-K sayılı kararın kesin hüküm ve kesin delil oluşturmayacağı gerekçesi açıklanarak belirtildiğinden ve karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğinden, görülmekte olan dosyada alınan bilirkişi raporu ve Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/237 esas ve 2015/25 karar sayılı kesinleşmiş kararı ile tespit edildiğinden ve “…” ibaresinin 12. sınıftaki marka tescil başvurusunun davacı tarafa ait … no.lu “…” ibareli marka görseli ile iltibas yarattığı kesinleştiğinden, tek renk kullanımındaki serbestlik ve markalardaki sözcüklerin iltibas yaratmadığına ilişkin kesinleşmiş karar bulunduğuna dair istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/02/2018 tarih ve 2013/311 E. 2018/44 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-.Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2021