Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/789 E. 2021/1658 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/789
KARAR NO: 2021/1658
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI: 2017/412 E. – 2018/42 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)| (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … markası altında bahçe mobilyaları üretimi ve satışını yapan bir firma olduğunu, kendi tasarımı olan “…” isimli tasarımını … tescil numarası ile TPMK ya tescil ettirdiğini, bu tasarımın davalılar tarafından üretimi yapılarak “…” isimli mağazasında ve internet sitesinde satışa sunulduğunun belirlendiğini, akabinde İstanbul 1 FSHH Mahkemesinin 2015/38 D.iş sayılı dosyası ile bu durumun tespit edildiğini, yapılan incelemede söz konusu tasarımların ayniyet derecesinde benzer olarak algılandıkları sonucuna varıldığını, bu durum üzerine Bakırköy … Noterliğinden 24.Kasım 2015 tarihinde … yevmiye nolu ihtarname ile davalılara ihtar edildiğini, davalıların satışa devam ettiğini, ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde, aynı adreste aynı faaliyet alanında iki firma olarak faaliyet gösterildiğini ve internet üzerinden satış yapıldığını beyan ederek, davalıların bu haksız davranışının önlenmesi bakımından gerek ellerinde bulunan, müvekkillerinin tasarımına benzer ürünlere, gerekse bu ürünleri üretmekte kullandığı her türlü makine ve araca tedbiren el konulmasını, bu ürünlerin tanıtımının yapıldığı internet sitesinde görsellerin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini,müvekkillerinin marka ve tasarım hakkına tecavüz teşkil eden ve haksız rekabet oluşturan bu davranışların tespiti men’i ile kesinleşen ilamın masrafı davalıdan alınmak suretiyle gazete ile ilanına, ayrıca davalıların müvekkilinin uğramış olduğu zararlara karşılık olmak üzere fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere 5.000 TL maddi, ticari itibarını zedeleyici iş bu davranışları sebebi ile 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhinde yapılan tespiti kabul etmediklerini, müvekkilinin davacıya ait ürünleri taklit ettiğinin doğru olmadığını, bahsi geçen benzer olduğu iddia edilen ürünlerin uluslararası alanda kullanılan ürünler olduğunun, dosyaya sundukları yazı ve fotoğraflarda açıkca görüldüğünü, müvekkili …’nun dava konusu yapılan ve iddia edilen ürünün TPE nezdinde 18/04/2014 tarihinde tescil ettirdiğini, … nolu salıncak ürünü olduğunu, diğer ürününde tamamen müvekkiline ait olduğunu, davacının ürünlerini hiç bir şekilde taklit edilmediğini beyanla, davanın reddine ve davacının 5.000 TL manevi tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “2015/38 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, www…com alan adlı internet sitesinde; ahşap salıncak ürünlerine ait görsellerin tanıtıldığı, tasarım uzmanı bilirkişinin, davalı ürünlerinin, yine davalı …’na ait … sayılı tasarım tesciline uygun olarak ve benzer şekilde üretildiğini tespit ettiği, bilirkişinin ayrıca davalı tasarım tesciline konu ürün ile davacıya ait tasarım tesciline konu ürün karşılaştırmasını yaptığı anlaşılmışsa da, davalı tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne ilişkin dava bulunmadığından, tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı defi olarak ileri sürülemeyeceğinden ve resen dikkate alınamayacağından, bilirkişi raporundaki davalı tasarımına ilişkin görüşe itibar edilmediği, davalının tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilerek, sicilden terkin edilinceye kadar tescilin geçerliliğini koruyacağı ve davalıya koruma sağlayacağı gözönüne alınarak, davalının tasarım tesciline dayanarak üretim yaptığı, davacı tasarımına tecavüz ve haksız rekabet koşullarının oluşmadığı, Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı SMK’nun 155.maddesinde, “Marka,patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüchan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez” düzenlemesi bulunuyorsa da, kanunun 192.maddesinde a ve b bendinde sayılan hükümler dışındaki diğer hükümlerin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin düzenlendiği, dava tarihinde yürürlükte bulunan 554 sayılı KHK’da da SMK’nun 155.maddesine benzer bir düzenleme bulunmadığı, dava tarihinden sonra yürürlüge giren SMK’nun 155.maddesinin geriye yürütülerek uygulanamayacağı, davalı …’nun tescilli tasarımdan kaynaklanan haklarının korunacağı gerekçeleriyle davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece de atıfta bulunulan ve halen yürürlükte bulunan 6769 sayılı SMK’nun 155.maddesinde “marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüchan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez” denilmek suretiyle somut davada davalının bu hakka dayanmasının mümkün olamayacağını, bu yasa hükmüne göre davalının haksız rekabet teşkil eden tecavüzünün önlenmesi yönünde karar verilmemesinin hukuka ve yasaya aykırı bir sonuca yol açtığını, Davanın haksız rekabetin tespiti, marka tecavüzünün tespiti, maddi tazminat, manevi tazminat yönünden 4 ayrı sebepten ayrı ayrı reddi ile 4 ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de kanuna ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek belirtilen nedenlerle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, tasarım hakkına tecavüzden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalıların davacı adına tescilli … sayılı “…” tasarımını izinsiz olarak üretip satmak suretiyle davacının tasarım haklarına tecavüz edip etmedikleri, haksız rekabette bulunup bulunmadıkları noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, davalı tasarımının tescilli olmasının davalıya koruma sağlayacağı, SMK’nun 155.maddesi hükmünün geriye yürümeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, söz konusu değerlendirme davacı vekili tarafından istinaf sebebi yapılmıştır. Mevcut delil durumu ve bilirkişi raporları dikkate alındığında, davalının tasarım tesciline uygun olarak ürettiği ürünler ile davacı adına tescilli tasarımın ayniyet derecesinde benzer oldukları anlaşılmıştır. Ancak davalı tasarımının hükümsüzlüğüne yönelik açılmış bir dava bulunmamaktadır. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı SMK’nun 155.maddesinde “marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüchan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez” hükmü yer almakta ise de; aynı kanunun 192 maddesinde, a ve b bendinde sayılan hükümler dışındaki diğer hükümlerin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin düzenlendiği, somut dava tarihinde 554 sayılı KHK hükümlerinin yürürlükte olduğu, SMK’nun geçici 1.maddesi hükmüne göre somut olaya da 554 sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerektiği, SMK’nun 155.maddesine benzer benzer bir düzenleme KHK’da yer almadığı gibi uygulamaya göre de, tescilli tasarımın korunması gerektiği, açıklanan nedenlerle davalının tescile uygun üretimlerinin korunması gerektiğine yönelik Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamış, aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Diğer yandan davalı yanca her ne kadar somut davada; haksız rekabetin tespiti, tasarıma tecavüzün tespiti, maddi tazminat ve manevi tazminat olmak üzere dört ayrı talep yönünden dört ayrı vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu ileri sürülmüş ise de; davacı tarafın, her biri ayrı bir davaya konu olabilecek istemlerini tek bir dava içinde talep ettiği, istemlerini tek bir davada talep edebilmesi mümkün olup, bu duruma objektif dava birleşmesi denildiği, dolayısıyla markanın hükümsüzlüğü, tasarıma tecavüzün tespiti önlenmesi kaldırılması ve giderilmesi, haksız rekabetin tespiti önlenmesi kaldırılması ve giderilmesi, maddi tazminat ve manevi tazminat istemleri yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak vekâlet ücreti bakımından davalı lehine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir (Dairemizin 18.11.2021 tarih, 2020/670 Esas, 2021/1402 Karar sayılı kararı). Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/02/2018 tarih ve 2017/412 E., 2018/42 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021