Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/769 E. 2022/114 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/769 Esas
KARAR NO: 2022/114
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/12/2017
NUMARASI: 2017/399 E. – 2017/248 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin otomotiv sektöründe faaliyet gösterdiğini ve … nolu “…” markasının sahibi olduğunu, markanın 12. sınıfta yer alan emtialarda tescilli olduğunu, müvekkili şirketin 1993 yılında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıt olduğunu ve ticaret unvanını 20 yıldır kullandığını, bu sebeple “…” ibaresinin marka ve ticaret unvanı olarak ilk kez müvekkili tarafından kullanılmasından dolayı tüm hakların müvekkiline ait olduğunu, davalı şirketin www…com.tr ibareli internet sitesi üzerinde “…” ibaresini ticaret unvanının kullanımını aşacak şekilde yalnız başına kullandığını, markalar arasındaki fonetik benzerlik sebebiyle aynı marka olarak algılandıklarını, davalı şirketin ticaret unvanını 2008 yılında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıt ettirdiğini ve müvekkili ile aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin ticari faaliyetleri sebebiyle borç ihtarlarının şirket unvanlarındaki benzerlik sebebiyle müvekkili şirkete gönderildiğini, yanlışlıkla davalı şirket yerine müvekkili şirkete ait bir araç üzerine vergi dairesi tarafından haciz işlemi uygulandığını, davalı şirketin fiili kullanımının marka hakkı ihlali ve haksız rekabet teşkil ettiğini, yukarıda açıklanan sebeplerle, davalının “…” ibareli kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, www…com.tr ibareli internet sitesinin durdurulmasını ve alan adının terkinine, davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin çıkartılmasını talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davacı … ibareli markadan kaynaklanan haklarına dayanarak, davalının ticaret ünvanının terkinini talep etmişse de ; davacının markasının başvuru tarihinin 25/11/2008 ,davalının ticaret ünvanın ise tescil tarihinin 21/5/2008 tarihi olduğu gözönüne alınarak markadan kaynaklanan haklarına dayanarak ticaret unvanı terkini talebinde bulunamayacağı kanatına varılarak talebin reddine karar verilmiş, ticaret ünvanından kaynaklanan haklarına dayanarak , terkin talebinde bulunulmadığından bu husus incelenmemiştir. Davalının www…com tr alan adlı internet sitesinin 05/02/2001 tarihinde yapılan başvuru sonrası tescil edildiği, Ortadoğu Teknik Üniversitesinin 02/08/2016 tarihli yazı cevabından anlaşılmışsa da bilirkişi raporunda web sitesinin aktif olmadığı tespit edilmekle,mahkememizce yazılan yazıya verilen 29/06/2017 tarihli cevapta; alan adının yenileme ve ödeme işlemi gerçekleştirilmediğinden ,03/06/2017 tarihinde üç ay süre ile duraklatıldığı bildirilmekle ve 3 aylık sürede dolduğundan ,alan adı terkin talebi konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ancak dava tarihinde alan adındaki … ibaresinin davacının markasından kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiği (556 sayılı KHK 9/1-e maddesi gereğince) anlaşılmıştır. Davacı tarafça sunulan internet sitesi görsellerinden ve bilirkişi tarafından tespit edilen arşiv kayıtlarından 04/07/2016-15/07/2016 tarihli web sitesi arşiv kayıtlarında davalının … ibaresini markasal olarak kullandığı ,tarafların aynı faaliyet alanında faaliyet gösterdikleri, kullanımın davacının … markasının asıl unsuru olan … ibaresi ile görsel ve işitsel olarak benzer olduğu ,markanın tescilli olduğu 7.sınıfta kullanıldığı ve davalının davacının markasından kaynaklanan haklarına tecavüz ettiği internette markanın benzerini kullanarak haksız rekabette bulunduğu kanatına varılarak, markayı tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine ve yasaklanmasına, hükmün kesinleştiğinde ilanına” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dosyaya alınan bilirkişi raporunda, hem marka ihlali hem ticaret ünvanları arasında iltibas oluştuğu bu vesileyle de ticaret ünvanının terkinine yönelik taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini, mahkemece marka ihlaline yönelik iddialarının kabul edildiği halde markaya dayalı ticaret ünvanı terkin taleplerinin reddedildiğini, dava dilekçelerinin ilgili paragraflarında, ticaret ünvanına dayalı olarak ticaret ünvanı terkin talebi açtıtklarına yönelik açıklamalarının mevcut olduğunu, ticaret ünvanı terkin taleplerinin hem marka tesciline hem de müvekkillerinin ticaret ünvanına dayandığını, İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalarının tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, markaya tecavüzün, ticaret unvanına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men ve refi, ticaret ünvanın terkini istemine ilişkindir. Dava, ticaret unvanı aleyhine tecavüzün tespiti ile davalı şirket unvanındaki “.. ” ibaresinin ticaret unvanından terkini istemine ilişkindir. Somut olayda uyuşmazlık davalı şirketin unvanında kullanılan “…” ibaresinin davacı şirketin ticaret unvanı yönünden iltibasa neden olup olmadığı, ticaret unvanına tecavüzün bulunup bulunmadığı ve bu hakkın uzun süreli sessiz kalma nedeniyle kayba uğrayıp uğramadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı şirketin, ticaret sicil kayıtlarına göre; ticaret unvanı 22.02.1993 tescil tarihli olup, Davalı şirketin, ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde, ticaret unvanının tescil tarihinin 21.05.2008 olduğu görülmüştür. Kural olarak, usulen tescil ve ilân edilen ticaret unvanı, terkin edilinceye kadar koruma altında olup, sahibine kullanma hakkı bahşeder. Yüksek Mahkeme’nin artık yerleşmiş içtihatları uyarınca da hukuken var olan bir hakkın fiilen kullanılması engellenemez (Y.ll.HD. 23.09.2003 tarihli E.2003/2301,K.2003/8221 sayılı kararı – BATİDER, 2004, C.XXII, S. 3, s. 243 vd).Ancak,hukuka aykırı şekilde başkasının ticaret unvanının tescilsiz kullanımı veya terkine rağmen unvanın kullanılması haksız rekabet teşkil eder. Bu sebeple tescilli ticaret unvanını sicilden terkin edilmesi anına kadar kullanılmasında herhangi bir usulsüzlük olmadığından bu dönem içinde haksız rekabetten bahsedilemez (Y.ll.HD. 14.05.2007 tarihli E. 2006/4811, K.2007/7306 sayılı kararı – BATİDER, 2007, C. XXIV, S. 2, s. 555-557). Somut olayda davacı şirketin ticaret unvanının “…” olduğu görülmektedir. Bu unvanda şirketin türünü gösteren ibare “Limited Şirketi”; şirketin işletme konusunu gösteren ibareler ise “Otomotiv Ve Dış Ticaret” ibareleridir. Diğer bir deyişle davacı şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı “Otomotiv Ve Dış Ticaret Limited Şirketi” ibarelerinden oluşmakta olup “ …” ibaresi ise ek olarak seçilmiştir. Davalı şirketin ticaret unvanı ise “…” dir. Bu unvanın çekirdek kısmı, şirketin türünü gösteren “ Limited Şirketi” ve işletme konusunu gösteren “Otomotiv Sanayi Ve Dış Ticaret ” ibarelerinden oluşmaktadır. Unvanın ek kısmı ise “… ” ibaresidir. Her ne kadar davacı şirketin ticaret unvanı tescil tarihi davalı şirketin tescil tarihinden önce olması sebebiyle davacı iltibasa neden olan ticaret ünvanının terkinini isteyebilir ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulamalarına göre, böyle bir davanın makul sürede açılması gerekir. Ticaret ünvanları tescil ve ilana tabi bulunduğundan makul sürenin hesabında bunun da nazara alınması icap eder. Makul sürenin geçirilmesi halinde sessiz kalma sebebi ile hak kaybı oluşur. Uzun süreli sessiz kalma suretiyle hak kaybı, TTK’da düzenlenmiş değildir. Bu durum Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin uygulaması ile hukukumuza yerleşmiş olup, yasal dayanağı da TMK’nin 2. maddesidir. Sessiz kalma yolu ile hak kaybının oluşması için öncelik hakkı sahibinin kullanımdan haberdar olması gerekmekte ise de sessiz kalmanın kaç yıl sonra hak kaybına yol açacağı ile ilgili kesin bir süre vermek mümkün değildir. Burada önemli olan öncelik hakkı sahibinin sonraki kullanıma bir süre katlanmış olmasıdır. Bu itibarla bu sürenin belirlenmesinde somut olayın özelliklerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sürenin belirlenmesinde de esas alınacak olan dürüstlük kuralıdır. Sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilirken, öncelik hakkının sahibinin sonraki tescil veya kullanımdan haberdar olduktan sonra izlediği yol ve sergilediği tavır önemlidir (Yargıtay 11. HD, 21.12.2017 tarih, 2016/6803 E., 2017/7532 K. Sayılı ilamı). Davalının ticaret ünvanının tescil ve ilan edildiği tarih 21.05.2008 olup, davanın 11.07.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında davacının bir çok kez unvan karışıklığı sebebiyle ihtarlara maruz kaldığı ve ticaret unvanından haberdar olduğu düşünüldüğünde, gerçekleşen ve yukarıda tarihleri verilen süre, davacının sonraki tescil veya kullanımdan haberdar olduktan sonra takındığı tavır ve izlediği yol ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde, 5 yılı aşkın uzun bir süre sonra ticaret unvanının terkini için dava açıldığı, davacı yönünden uzun süreli sessiz kalma sebebiyle ticaret unvanını terkin talebinin reddinin gerektiği, bu doğrultuda ilk derece mahkemesince verilen kararın sonuç itibarıyla esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu, fakat gerekçesinde hata yapıldığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 3531-b/2. maddesi gereğince kabulüne ve gerekçenin karar kaldırılmaksızın yukarıdaki şekilde düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/12/2017 tarih, 2017/399 E., 2017/248 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Davalının “www…com.tr” alan adının terkini talebi konusuz kalmakla KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 4- Davalının internet sitesinde … ibaresine markasal kullanarak davacı tarafın … sayılı … markasına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun TESPİTİNE, 5- Markaya tecavüz ve haksız rekabetin ÖNLENMESİNE, bu bağlamda … ibaresinin internet sitelerinde ve tüm mecralarda, tanıtım ve reklamlarda, ürün üretimi ve satışlarında kullanılmasının YASAKLANMASINA, 6- Davalının ticaret unvanından … ibaresinin davacının markadan kaynaklanan haklarına dayanarak terkin talebinin REDDİNE, 7- Hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak hüküm özetinin ulusal yayın yapan tirajı yüksek gazetelerden birinde ilk derece mahkemesince ilanına, 8- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 8/a- Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 51,50 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine, 8/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 29,20 TL peşin harç, 227,50 TL posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.290,20 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre; 860,12 TL’sinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 8/c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi yönünden davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden 7.375,00 TL’ni davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talebi yönünden davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden 7.375,00 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereği konusuz kalan alan adın terkini talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 8/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre haksız rekabetin önlenmesi talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 9- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 9/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 9/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 74,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 172,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 9/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 10- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022