Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/767 E. 2021/1667 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/767
KARAR NO: 2021/1667
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2017
NUMARASI: 2015/771 E. – 2017/1532 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının dava dışı ….’a olan borcu için adi mahiyette 10.000 TL bedelli borç belgesi verdiğini, borç belgesinin gerekli unsurları tamamlanarak kambiyo senedi haline getirilip İstanbul…İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, ancak icra takibine konu senette 10.000 TL’nin önüne sıkıştırılarak 3 rakamının konulmak suretiyle senedin 310.000 TL haline getirildiğini, işbu borç senedinin davacı tarafından ….’a verilmiş olup, kendisi ile hiçbir hukuki ilişkisi olmayan … tarafından ciro edilerek alacaklı olan ve kendisinin davacı tarafından hiç tanınmayan ve hiçbir hukuki iş ilişkisi olmayan diğer davalı …’ya tevdi edildiğini beyanla, davacının davalılara 310.000 TLborçlu olmadığının tespitine ve alacağın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının, davacıyı tanımadığını, çocukluk arkadaşı olan diğer davalı … tarafından bir kısım alacağına karşılık olarak aldığı senedin vadesinde ödenmeyince işleme koymak durumunda kaldığını, davacının diğr davalı …’la arasındaki ilişkiyi bilebilek durumda olmadığını, davalının, davacının iddia etitği gibi olaylara veyahut haksız kazanca tevessül edecek bir insan olmadığını, ihtiyacı da olmadığını, davalının müteahhitlik yapmakta olduğunu, davalının iyi niyetli üçüncü şahıs olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Senede karşı ispat kuralı gereğince, davacı-borçlunun takibe konulan bononun bedelsiz olduğunu yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, takibe konu yapılan senedin metninden bunun anlaşılamadığı gibi, davacının bu iddiasını yasal olarak ispatlayacak yazılı bir delilin de dosyaya sunulmadığını, davacı-borçlunun hukuki ilişkinin varlığını kabul ettiğini, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürdüğünü, ispat külfetinin de davacıya ait olduğunu, uyuşmazlığa ve takibe konu yapılan bonunun hukuken geçerli olduğunu beyanla, davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Mahkemece yaptırılan adli tıp incelemesi sonucu tanzim olunan adli tıp raporuna göre, dava ve takip konusu yapılan 29/12/2014 tanzim tarihli 04/02/2015 vade tarihli 310.000,00TL bedelli bonoda “3” rakamının yazı ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki “üçyüz” yazısının kendilerinden sonra gelen rakam ve yazılardan, konum, ebat, satır hizası, sıkışıklık ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığı, mevcut yerlerine benzer fiziki evsafta kalem ile sonradan ilave edilmiş olduklarının tespit edildiği, adli tıp raporuna göre davaya konu olan senedin başlangıçta 10.000TL için düzenlendiği, söz konusu senedin hem rakamla yazılan 10.000 kısmının başına “3” rakamının eklendiği, yine yazı ile yazılan kısmın başına da “üç yüz” yazısının eklendiği, böylelikle senedin hem rakam olarak hem de yazı ile yazılan kısmının yani senedin 310.000 TLye (Üçyüz onbin TL) yükseltildiği, yapılan bu değişikliğin davacı borçlu tarafından da paraflanmadığı, dolayısıyla davacı borçlu tarafından gerçekte 10.000 TL için düzenlendiği, dolayısıyla senedin üzerinde sahtecilik yapıldığı ve bu hususun adli tıp kurumunun raporu ile sabit hale geldiği, davacının, sahte olarak düzenlenen ve ilave edilen 300.000 TL’lik kısım yönünden davalılara herhangi bir borcunun bulunmadığı, bu itibarla senet üzerinde sahtecilik yapılmış olması ve senet metninden anlaşılabilen bu sahtecilik ve tahrifatın senet lehtar ve hamillerine ileri sürülebileceği gerekçesiyle, davacının davasının 300.000 TL’lik kısım yönünden ve bu 300.000 TL’ye işlemiş olan 2.246 TL’lik faiz yönünden (işlemiş faiz hesabı senet vade tarihi olan 04/02/2015- takip tarihi olan 02/03/2015 arası 26 gün için 300.000TL x %10.5 x 26/365 formülü ile =2.246,00TL olarak Mahkemece resen hesaplanmış) ve yine ayrıca 930 TL’lik komisyon yönünden olmak üzere toplam 303.176,00 TL miktarında borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, senedin başlangıçta 10.000 TL olarak düzenlenmiş olduğu davacı tarafça da kabul edildiğinden ve bu miktar ile buna dayalı faizden davacı taraf sorumlu olduğundan, bu kısım için davanın reddine karar verilmiş, ayrıca takip alacaklısının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden, kötü niyet tazminatı uygulanması isteminin ve kalan kısımlar yönünden davanın reddine, ” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu senette yapılan sahteciliği Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olmasına rağmen Mahkemece, kötü niyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın bu yönüyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı …’nın davacısı davacı …’ı tanımadığını, davalı …’tan bir kısım alacaklarına karşılık olarak almış olduğu davaya konu senet vadesinde ödenmeyince senedi işleme koymak durumunda kaldığını, davalı … ile davacı arasındaki ilişkiyi, senedin nasıl ve ne şekilde ve hangi şartlarda tanzim edildiğini bilebilecek durumda olmadığını, bu nedenle iş bu yargılama kapsamında tahrifat olduğu kabul edilerek verilen karar çerçevesinde diğer davalı …’la birlikte yargılama gideri ve avukatlık ücretlerine mahkum edilmesinin anlaşılabilir bir husus olmadığını, Dosya kapsamında alınan Adli Tıp Raporunda belirtilen tahrifat iddiasını da kabul etmediklerini, Zira senet metnine çıplak gözle bakıldığında dahi özellikle yazılı kısımda herhangi bir tahrifat görülmediğini, senedin tek seferde yazıldığının aşikar olduğunu, Davalının davaya konu bononun tanzimi sırasında hiçbir şekilde müdahilliğinin de sözkonusu olmadığını, mezkur olaya ilişkin kusurunun ispat edilemediğini, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, iyiniyetli hamil olduğunu beyan ederek kararın hem esas açıdan hem de yargılama giderleri yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dava dilekçesinde ikrar ettiği gibi, davacı-borçlunun, kendilerine ihale bedelinin iade edilmemesinden kaynaklanan yüklüce borcu bulunduğunu, zira davacının alacaklısı bulunduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından satışa çıkarılan mahcuz taşınmazların, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …talimat sayılı dosyası ile 14.07.2011 günü ihaleye çıkarıldığını ve kendilerince ihaleye iştirak suretiyle satın alındığını, ardından ihalenin feshi sonrası, taşınmazların hükmen iadeye konu olması nedeniyle, davacının kendilerine ihale bedeli ve ferilerinden kaynaklanan borcu bulunduğunu, davacı-borçlunun, borcunu ödememesi üzerine, bahse konu dosyadan malvarlığı sorgulandığını ve fakat herhangi bir mal kaydına rastlanmadığını, Davacı-borçlu ile borcun ne şekilde ödeneceği hususunda görüşmeler yapıldığını, işbu görüşmelerde bahse konu icra takibinin tahsil edilmesi dışında, başkaca bir ödeme kaynağının bulunmadığı sonucuna varıldığını, davacı-borçlunun, kendilerine olan borcunun mahsup edilmesi halinde, kalan bakiye bedelin kendisine tevdii edilmesi durumunda, dosyayı taraflarına temlik edeceğini bildirdiğini, taraflarınca işbu dosyanın bakiye bedelinin o aşamada temin edilememesi üzerine, müvekkili …’la durumun istişare edildiğini, kendisinin, dosyayı kalan bakiye bedeli ödemek suretiyle temlik alabileceğini belirtmesi üzerine, davacı ve davalı …’ın görüştüğünü, sonuçta 310.000,00-TL üzerinden mutabakata varıldığını, varılan mutabakat gereğince, Davalı …’ın, davacıya 310.000,00-TL ödeyeceğini ve davacının da buna mukabil İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasını tüm hak ve alacaklarıyla Davalı …’a temlik edeceğini, ancak işbu görüşmeler ve pazarlıkların uzun sürmesi ve davacı-borçlunun acil ödemesi gereken borçları olduğunu bildirmesi ve geç bir saatte görüşmenin sona ermesi üzerine, senet mukabili bedelin kendisine tevdi edildiğini, ancak davacının dosyayı temlik etmediğini, kendisinden aldığı bedel talep edilince çeşitli bahanelerle kendilerini oyaladığını ve kendisine ulaşılamadığını, bu nedenle kendi borcuna karşılık, işbu senedi alacaklısı bulunan diğer davalıya ciro yoluyla tevdii ettiğini, davacı-borçlunun senetteki yazılı bedele ve imzaya da itirazı bulunmadığını, senedin tanzimi esnasında uzun süren pazarlıklar söz konusu olduğunu, senedin öncelikle bedelsiz tanzim edildiğini, ancak bedel hususunda mutabakata varılmasından sonra bedelin senede yazıldığını, bonodaki yazılı ibarenin tarafların iradesini taşıdığını, senette tahrifat olmadığını, ispat yükünün, senedin bedelsiz olduğunu iddia eden davacıda olduğunu, Raporda bahsi geçen üçyüz yazısının kendisinden sonra gelen yazılardan farklı olduğu beyanının kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle bilirkişi raporuna itiraz ederek dosyanın Adli Tıp Genel Kurulu’na gönderilmesi gerektiğini, özellikle üçyüz yazısının kendisinden sonra gelen yazı olan onbin yazısı ile arasında; sayın mahkemenin tevcih ettiği inceleme hususlarının (senede sonradan dahil edilip edilmediği, kalem farkının bulunup bulunmadığı ve yazı yazışının tespiti ile hangisinin önce hangisinin sonra yazıldığının) detaylı bir şekilde incelenerek rapor tanzimine karar ittihazını talep etmiş olmalarına rağmen mahkemece bu talebin dikkate alınmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul …İcra Müdürlüğünün…esas sayılı dosyasında icra takibine konulan 29.12.2014 düzenleme, 04.02.2015 vade tarihli, keşidecisi davacı, lehdarı davalı …, senedin arka yüzünde sırasıyla … ve davalı … cirolarının bulunduğu, 310.000,00 TL bedelli senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu senedin 10.000,00 TL borç için verildiğini, 10.000,00 TL’nin önüne ”3” rakamının sıkıştırılarak ilave edilmek suretiyle senedin 310.000,00 TL haline getirildiğini iddia etmiştir. Bu hususta ispat yükü, senette tahrifat iddiasında bulunan davacı üzerinde olup, Mahkemece dosya Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiş, düzenlenen 08.09.2017 tarihli raporda; inceleme konusu senette miktarın rakam ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki ”3” rakamı ile yazı ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki ”Üçyüz” yazısının, kendilerinden sonra gelen rakam ve yazılardan, konum, ebat, satır hizası, sıkışıklık ve baskı derecesi bakımından farklı olduğu, mecut yerlerine benzer fiziki evsafta kalem ile sonradan ilave yapıldığının tespit edildiği belirtilmiştir. Bahse konu rapor teknik ve bilimsel yönden denetime elverişli olup, davacının ispat yükünü yerine getirdiği, aksi yöndeki davalı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı … her ne kadar senedin öncelikle bedelsiz tanzim edildiğini, ancak bedel hususunda mutabakata varılmasından sonra bedelin senede yazıldığını iddia etmiş ise de, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapor karşısında bu iddiasını ispata yarar dosyaya yansıyan kesin bir delile rastlanmamıştır. Böylelikle dava ve takip konusu senedin 10.000,00 TL borç mukabilinde tanzim edilerek davacı tarafça davalı …’a verildiği, ancak miktarın rakam ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki ”3” rakamı ile yazı ile yazıldığı bölümün baş tarafındaki ”Üçyüz” yazısının sonradan senede ilave edilerek senette tahrifat yapılmak suretiyle senedin 310.000,00 TL bedelli haline getirildiği anlaşılmış olup, Mahkemece, davacının kabulünde olan 10.000,00 TL dışında bakiye borç, işlemiş faiz ve komisyon alacağı yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Diğer yandan davaya konu senedin, davalı … tarafından icra takibine konulduğu, davalı …’ın savunmasına göre, senedin …’ya cirolanmadan önce bedel kısmının oluşturulduğu, davalı …’nın tahrifatta bulunduğuna dair dosyaya yansıyan kesin bir delilin bulunmadığı, böylelikle Mahkemece kötüniyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bu kapsamda davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Senette sahtecilik iddiası mutlak defilerden olup, herkese karşı ileri sürülebileceğinden son hamilin iyiniyetli olup olmaması aranmayacaktır. Bu bakımdan kısmen kabulüne karar verilen davada, davalıların yargılama giderlerine mahkum edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, bu itibarla davalı …’nın istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2017 tarih ve 2015/771 E., 2017/1532 K. sayılı kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 20.709,95 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 5.177,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.532,45 TL harcın davalı …’tan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 20.709,95 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 5.177,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.532,45 TL harcın davalı …’dan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5- Davacı ve davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7- Davacı ve davalılar tarafınca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021