Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/766 E. 2022/113 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/766 Esas
KARAR NO: 2022/113
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/02/2017
NUMARASI: 2014/1313 E. – 2017/181 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ambalaj ve su şişeleme makineleri üretimi yaptığını, davalıya makine teslim ettiğini, ödeme yapılmaması sebebiyle Kadıköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/172 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, teslim edilen makinelerin değerinin 264.601,80 TL olduğunun tespit edildiğini, bu bedele ve mahkeme kararına davalının itiraz etmediğini ve davalı/borçlu açısından kesinleştiğini, müvekkili tarafından mahkemece belirlenen faizin işleme tarihine ve karşı dava ile talep edilen cezai şarta ilişkin hükümlerin temyiz edildiğini, kararın itirazları doğrultusunda Yargıtayca bozulduğunu, davalı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulduğunu, kesinleşen makine bedeli ve faizine ilişkin 311.313,47 TL nin tahsili için davalı aleyhine iş bu davaya konu İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattıklarını, davalı/borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz olduğunu ileri sürdüğü itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde makinelerin test edilmek üzere müvekkili fabrikaya ”deneme çalışmaları için sevk edilmiştir” şerhi ile ve test edilmek üzere geçici olarak teslim edildiğini, test sonuçları olumsuz çıktığından müvekkili tarafından kabul edilmediğini, makinelerin geçici yada kesin kabulünün hiç bir şekilde yapılmadığını, takibin haksız olduğunu, davacının henüz kesinleşmeyen mahkeme kararını icraya konu etmesi sebebiyle takibe haklı olarak itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Bu davanın konusu Kadıköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında bilirkişi raporunda belirlenen ve ilgili davada saklı tutulan miktara ilişkindir. Daha önceki davaya konu edilen 2 makine dışındaki diğer 4 makinenin süresinden sonra davalıya teslim edilmesine rağmen ihtirazi kayıt bulunmaksızın davalının makineleri teslim aldığı anlaşılmakla, davacının bu makinelerle ilgili alacağını talep edebileceği kanaatine varılmıştır. Performans değerlerine göre yapılan indirim sonucu 6 adet makinenin bedeli hesaplanmıştır. Mahkememizce atanan teknik bilirkişi hesaplamasına göre davacının davalıdan 209.281,50 TL tutarında alacağı bulunduğu, bu alacak tutarından Kadıköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi (yeni İstanbul Anadolu 15.Asliye Ticaret Mahkemesi) dosyasında kesinleşen 9.000,00 TL tutarındaki alacağın mahsubu ile davacının takip tarihi itibariyle talep edebileceği toplam alacak tutarının 209.281,50 TL olduğu, bu alacak tutarına 09/12/2009 – 21/02/2013 dönemi için 102.202,04 TL işlemiş faiz talep edebileceği, takipteki talebin 102.031,97 TL olması sebebiyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulü gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Gerekçe kısmında belirtildiği gibi davaya konu takip İstanbul Anadolu …İcra Müdürülüğü dosyası olup, duruşma zaptında kısa kararda İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü olarak daktilo hatası yapıldığı anlaşılmakla HMK’nun 304.maddesi gereğince bu husus düzeltilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacının, borçlu olan APS’ye teslim ettiği makinelere ilişkin ödeme alamaması sebebiyle 09/12/2009 tarihinde Kadıköy Asliye 5. Ticaret Mahkemesinde 2009/172 E sayılı dosya ile tahsilata yönelik pilot dava açtığını, davacının makinelerin değerlerinin bedeline ilişkin kararı temyiz etmediğini ancak mahkemece belirlenen faizin işleme tarihine ve karşı dava ile talep edilen cezai şarta ilişkin hükümlere itiraz edip temyiz ettiğini, Yargıtay tarafından kararın bozulduğunu, davalının Yargıtay tarafından bozulan faize ilişkin düzenlemeyi ve cezai şartın yokluğuna ilişkin Yargıtay görüşünü karar düzeltme amacıyla tekrar dosyayı Yargıtay’a gönderdiğini ve taleplerinin reddedildiğini, davacının kesinleşen bedel üzerinden bu davaya konu olan ilamsız takibi yaptığını, bakiye makine bedeli ve faize ilişkin olmak üzere toplam 311.313,47 TL tutarındaki alacak sebebiyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile borçlu aleyhine icra takibine geçildiğini, icra takibi alacağının likit olduğunu, takip tarihi itibari ile alacaklarının likit ve belirli olduğundan takip tutarı olan 311.313,47 TL üzerinden Davalının (borçlu) %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini taleplerinin asıl alacak kısmında 209.208,50 TL olarak tam talep edildiği ancak faiz talebimizin 102.202,04 TL olabileceği halde taraflarınca 102.031,97 TL talep edildiği bu sebeple alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile red edildiğini, asıl alacakta daha önce mevcut mahkeme kararı ile de sabit olan meblağa sadece faiz de 171 TL düşük faiz talep edilmesinin yargılamayı gerektiren likit bir durum yaratmadığından, itirazın iptal edilerek takibin devamına karar veren kararının düzeltilerek davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava konusu alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığını, 5 yıllık talep süresi dolduğundan alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının, Kadıköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı alacak davasında alacağın 9.000-TL’lik bölümünün dava konusu ettiğini, fazlaya dair haklarını saklı tutmuşsa da davanın sonuna kadar müddeabihi artırmadığını, makineların fiilen 2005 ve 2006 yıllarında teslim edildiğini, BK 363.madde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi teslim tarihinden başladığından takip tarihi olan 2013 tarihinde davacının talep ettiği alacak hakkının zamanaşımına uğradığını, -Anadolu l. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1313 E. sayılı dosyasında sadece şeklen yargılama yapıldığını, -Davalının, sözleşme konusu makineleri hukuken teslim almadığını ve ihtirazi kayıt bildirme imkanına kavuştuğu ilk anda da davacıya ihbarda bulunduğunu, sözleşme konusu makinelerin performans testinden % 95 ve üzeri sonuç aldığı takdirde müvekkili davalı tarafından kabul edilmiş sayılacağını, -Geçici olarak, test edilmek amacıyla teslim alınan makinelerin performans testinden geçemediğini ve müvekkili davalının tutanak tutarak davacıya uyarıda bulunduğunu, -Makinelerin geç teslim edildiğini, taraflar arasında 14.11.2005 tarihli bir protokol düzenlendiğini, bu protokolde, “6 adet makinenin tamamı teslim edilmemiş olmasına rağmen, teslim edilen bu 2 makinenin ödemesinin sözleşmenin ilgili maddelerinde yazılı olan kalite, performans ve gecikmeye ilişkin hususlar sabit kalmak kaydı ile yapıldığını imalatçı (Doğrusöz Makine) kabul ve beyan eder.” hükmüne yer verildiğini, davacının, davalının tüm iyi niyetine ve uyarılarına rağmen sözleşmeye uygun ifada bulunmadığından davalının noter kanalıyla bildirimde bulunularak davacıya, makinelerin geç teslim edildiğini bir kez daha bildirdiğini ve performans testinden geçemeyen makinelerin sözleşmeye uygun hale getirilmesi ve gecikme tazminatının ödenmesini ihtar ettiğini, -Sözleşmenin 7.1 maddesinin açık hükmü, sevk irsaliyesi üzerine düşülen “deneme çalışmaları için sevk edilmiştir” şerhi, 14.11.2005 tarihli protokol ve iki ayrı noter ihtarnamesi söz konusuyken müvekkili davalının, makineleri ihtirazi kayıtla teslim almadığını kabul etmenin mümkün olmadığını, müvekkil davalının, makineleri hiçbir şekilde hukuken teslim almadığını, davacının hiçbir şekilde sözleşmeye uygun bir teslim gerçekleştirmediğini, -Davacının edimini sözleşmede belirlenen zamanda ve şekilde ifa etmediği konusunda bir çekişme olmadığına göre yapılması gerekenin sözleşmeye aykırı bu davranışa bağlanan hukuki yaptırımın uygulanması olduğunu, müvekkilinin, makineleri testlerini yapmak üzere geçici olarak teslim aldığını ve akabinde makinelerin performansına ve gecikmeye yönelik itirazlarını bildirdiğini, bununla birlikte sözleşmenin 8.1 maddesi gereği imalatçının teslimde gecikmesi sebebiyle cezai şart ödemesi gerektiğini, -Sadece icra dosyası kapak hesabının çıkartılması için bilirkişi incelemesi yapıldığını, esasa dair hiçbir inceleme olmadığını, -Makineleri hem geç, hem eksik performansla teslim eden davacının, hiçbir cezai yaptırıma uğramadığını, somut olarak ortaya çıkan davalı zararının tazmini için sözleşmede belirlenen yaptırımın uygulanması zorunlu iken gerekçeden yoksun bir şekilde sözleşmenin bir kenara bırakılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, -Mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararın birbirinden farklı olduğunu, -Davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, Davacı, faiz kaleminden 102.051,97 TL talep ettiği halde, talebin 102.031,97 TLIik kısmı kabul edildiğini, reddedilen kısım için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini tüm sebeplerle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında önce görülen kısmi davada saklı tutulan fazlaya ilişkin hakkın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin bulunmaktadır. Bilindiği üzere, bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve hukuka uygunluk denetimi yapılabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Öte yandan, bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden (maddi anlamda) kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de, çoğu kez o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesini gerektirir. Maddi anlamda kesin hükmün varlığından sözedilebilmesi için, tarafların, dava konularının ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrası içindir; hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü yoktur. Bununla beraber gerekçe, maddi anlamda kesinlikten tamamen soyutlanmış da değildir. Gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olduğu hallerde, bir başka anlatımla hakimi hüküm vermeye hukuken zorlayan gerekçenin var olduğu durumlarda, gerekçenin de “maddi anlamda kesin hüküm” teşkil edeceği öğretide ve yargısal uygulamalarla kabul edilmiş bulunmaktadır(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 19/10/2015 tarih ve 2015/10704 E., 2015/16019 K. sayılı kararı). Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle kısmi davanın ek davaya etkisinin açıklanmasında yarar bulunmaktadır. Her dava, kural olarak iki kısımdan; tespit ve eda kısımlarından oluşur. Davanın kısmi nitelikte olması hâlinde önceden açılan davada kesinleşen ilamın tespit kısmı, kalan kısım hakkında açılan ikinci davanın tespit kısmı için kesin hüküm oluşturur ve kuşkusuz bağlayıcıdır. kısmi dava tamamen veya kısmen reddedilecek olursa bu karar ek dava için kesin hüküm teşkil edecek, kısmi dava tamamen kabul edilirse de kararın tespite ilişkin bölümü ek dava için kesin hüküm teşkil edecektir. (HGK.15.02.1980 gün, 1980/9-73 Esas 1980/186 Karar, 1981/11-1130 Esas-1982/549 Karar, 1988/15-572 Esas-1988/898 Karar). İspat bakımından değerlendirmek gerekir ise; kesin hüküm (mahkeme ilamları) HMK’nın 204/1. maddesine göre kesin delil teşkil eder. Birinci davada verilmiş olan hüküm, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak, aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci davada, kesin hükme bağlanmış olan husus (HMK m. 303/1, 2) yönünden kesin delil teşkil eder. (YARGITAY Hukuk Genel Kurulu esas no: 2017/4-1384 karar no: 2021/390 ) Yapılan bu açıklamalar ışığında, taraflar arasında İstanbul Anadolu 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/16 E., 2014/126 K sayılı kısmi dava incelendiğinde; Davacı tarafından imal edilerek davalı – karşı davacıya teslim edilen makinelerin dosya kapsamı ile davalı – karşı davacı kullanımında olduğu ve tespit edilen değerleri itibarı ile davacının 9.000,00 TL alacak talebi (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) alınmış olan bilirkişi raporu itibarı ile yerinde görülmekle; 9.000,00 TL nin dosyaya sunulmuş noter ihtarnamesine göre temerrüdün oluştuğu 11/09/2009 tarihinden itibaren reeskont faizle birlikte davalıdan tahsil ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir. Yargıtay bozma kararına karşı dosyanın tetkikinden 4 adet makinanın davalı tarafça süresinden sonra teslim alınmasına rağmen teslim sırasında davalı-karşı davacının ihtirazi kayıt bulunmadığı bu makinalar yönünden davalı karşı davacının cezai şart talep edemeyeceğinden yerinde görülmeyen cezai şarttan dolayı alacak-tazminat davasının reddine karar verilmesine karar verildiği, hükmün Yargıtay kararı ile kesinleştiği anlaşılmıştır. Kısmi davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak makine değeri olarak talep edilen miktar 218.281,50 TL olup, Mahkemece davacının kısmi dava olması sebebiyle 9.000,00 TL olarak belirlenmiş olup, verilen kararın tarafları, dava konusu ve sebeplerinin aynı olması sebebiyle istinafa konu ek dava için kesin delil teşkil edeceği tartışmasızdır. Bu sebeple davalı taraf her ne kadar işin esasına girilmediğine yönelik istinaf isteminde bulunarak deliller öne sürmüş ise de, İstanbul Anadolu 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/16 E., 2014/126 K sayılı kararın gerek gerekçe gerek kesinleşen dava konusu edilen hususlar yönünden kesin delil niteliğinde olduğu Mahkemece işin esasına girilerek yapılacak bir yargılamanın bulunmadığı anlaşıldığından buna yönelik tüm istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir. Mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararı arasında çelişki olduğu belirtilmiş ise de, hatanın maddi hata niteliğinde bulunduğu ve Mahkemece düzeltme yapıldığı anlaşılmakla bu konudaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir. Aynı şekilde, vekalet ücreti olarak kısmen red kararı verildiği yönündeki istinaf isteminin de alacağın talep kadar verilmesine yönelik hüküm kurulduğu, 102.051,97 TL talep ettiği halde, mahkemece yine maddi hata kapsamında 102.031,97 TL’ye hükmedildiği bu sebeple vekalet ücreti verilmesini gerektirir bir husus bulunmadığı görülmüştür. Davalı her ne kadar alacağın zaman aşımına uğradığı iddiasında ise de, yapılan incelemede davalının zaman aşımı def’isinin süresinde ileri sürmediği, ilk dava dosyasında da zaman aşımı def’inin bulunmadığı bu sebeple bu konudaki istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacı istinaf istemi yönünden yapılan incelemede; Alacağın likit olduğu, Mahkemece, icra inkar tazminatı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, kabul edilen kısım yönünden davacı lehine icra inkâr tazminatın hükmedilmesine yönelik olarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 3- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2017 tarih, 2014/1313 E., 2017/181 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 4- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının KABULÜNE, 5- Davalının, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 209.281,50 TL asıl alacak, 102.031,97 TL işlemiş faiz toplamı 311.313,47 TL alacak üzerinden devamına, takipten itibaren asıl alacağa reeskont faizi yürütülmesine, 5/a- Davaya konu asıl alacağın %20’si oranında olmak üzere 41.856,30 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.265,82 TL karar harcından peşin alınan 3.759,90 TL harç ve icra dosyasında alınan 1.556,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.949,32 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6/b- Davacı tarafından yapılan 3.759,90 TL peşin harç, 24,30 TL başvurma harcı, 1.500,00 TL bilirkişi gideri, 91,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 5.375,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/c- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 6/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre, 30.241,94 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 7- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a- İstinaf talebi reddedildiğinden alınması gereken 21.265,82 TL nispi karar harcından peşin alınan 5.316,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.949,32 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 7/b- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 7/c- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 22,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 107,70 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 7/d- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 7/e- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022