Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/758 E. 2021/1666 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/758 Esas
KARAR NO: 2021/1666
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 09/01/2018
NUMARASI: 2015/90 E. – 2018/2 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)|Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu “…” isimli Hint filminin Türkiye’deki yayın hakkının Kültür ve Turizm Bakanlığı İthal Sinema Eserlerine İlişkin Kayıt Tescil Belgesine göre 1 Mart 2018 tarihine kadar …’ne ait olduğu ve filmin dünya dağıtım haklarına sahip olan … Limited Şirketi’nin Türkiye yayın ve dağıtım haklarını Ocak 2013 tarihinde imzalanan sözleşmeyle, davacı şirkete lisans verdiğini teyit eden yazısının bulunduğunu, filmin ilk gösterimi için TRT ile görüşme aşamasında iken davalı şirketin … logolu televizyon kanalında 22.11.2014 tarihinde saat 20.20 ve 23.11.2014 tarihinde saat 02.00’de toplam iki kez izinsiz olarak yayımlandığını, davalı kanalın web sitesinde film yayımını duyurduğunu, davalı kanalı telefon ve fax ile uyarı yapıldığını, bu yayımlara ilişkin ihtarname çektiklerini, ihtarnameye verilen cevapta filmin yayımlandığını kabul etmekle birlikte, filmin yayın haklarını, filmin hak sahibi … ile 21.05. 2014 tarihinde imzaladığı Lisans Anlaşması ile 3 yıl süreyle almış olan … Ltd. Şirketi ‘nin, içinde … filminin de bulunduğu 10 filmin mali haklarını devrettiği … Ltd.Şti.den devralındığı iddiasının haksız olduğunu, … kanalının filmi ya sahte bandrollü ya da bandrolsüz yayınlamasının da kanuna aykırı olduğunu, davaya konu yayımlar nedeniyle filmin televizyonda ilk olma özelliğinden kaynaklanan talep görme özelliğini ve mali değerini yitirdiğini TRT Kurumu ile 100.000 US dolarlık ”TV’de ilk” lisans bedelini yitirdiğini belirterek tecavüzün men’i ve maddi tazminat talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … ile 21.05.2014 tarihinde imzaladığı Lisans Anlaşması ile 3 yıl süreyle almış olan … Ltd. Şirketi’nin, içinde … filminin de bulunduğu listede yer alan 10 filmin mali haklarını devrettiği … Dış Tic. Ltd. Şti. ile imzalanan lisans sözleşmesi ile 08.11.2014 tarihinden itibaren bir yıl süreyle … Ltd. şirketinden devraldıklarını, tüm filmlerin gösterim hakkı karşılığı KDV dahil 47.790 TL bedel belirlendiğini, bu sözleşmeye dayanarak … adlı filmin … televizyon kanalında 22.11.2014 tarihinde saat 20.20 ve 23.11.2014 tarihinde saat 02.00’de toplam iki kez yayımlandığını, iyi niyet çerçevesinde başka yayım yapılmadığını, davacının filme ilişkin lisans hakkının tek sahibi olduğunu kanıtlayamadığını, müvekkilinin … filminin yayın haklarını lisans sözleşmesi ile aldığını, filmin yapımcısının dünyada birkaç şirkete lisans verdiğini gerçek lisans sahibinin araştırılıp sonucuna göre davaya devam edilmesini, filmin haklarının davacı şirkete ait olduğunun kabul edilmesi durumunda bile, 24 saat içinde yalnızca iki kez gösterildiğini, başkalarının hatası ve hilesi sonucu müvekkilinin yanıltılması neticesinde oluşan eylemle sorumlu tutulmasının hak ve nefaset kurallarıyla bağdaşmadığını, ayrıca filmin home video için DVD formatında çoğaltılmış ve satışa sunulmuş olması nedeniyle büyük ölçüde halka arz edildiğini, TRT ile 100.000 Amerikan doları ilk gösterim hakkı anlaşması yapılmasının mümkün olamayacağını, … ile … Ltd. Şti. arasında imzalanan sözleşme ile aralarında … isimli filmin de bulunduğu 10 filmin 3 yıllık lisans bedelinin 25.000 Amerikan doları olduğunu, ayrıca müvekkilinin yeni bir yayın kuruluşu olduğundan reyting oranlarının düşük olduğunun dikkate alınarak, … filminin bu kanalda iki kez gösterilmiş olması ile büyük zararların ortaya çıktığı iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;” Toplanan deliller, dosyadaki lisans sözleşmeleri, Cumhuriyet Savcılığı Soruşturma dosyası ve alınan bilirkişi raporları ışığında; davacının hak sahibi yapımcı şirketten almış olduğu lisans kapsamında dava konusu … dili yoktur isimli filmin yayın hakkı sahibi olduğu, davalı şirkette her ne kadar hak sahipliği iddiasında bulunmuşsa da hak devrine yönelik devir zincirinin kopuk olduğu, davalının hak sahibi olmadığının … Şirketinden gelen cevabi yazı ile anlaşıldığı, davacı tarafından emsal olarak bildirilen benim adım … isimli filmin emsal olamayacağı, alınan son uzlaştırıcı bilirkişi raporu ile rayiç bedelin 25.000- 30.000 USD aralığında olabileceğinin bildirildiği, somut olayın özelliği, kullanılan süre, kanal, izleyici sayısı değerlendirilerek takdiren 25.000 USD’nin dava tarihi itibarıyla karşılığı olan 68.250,00 TL rayiç bedelin söz konusu gösterim açısından uygun olacağı, yine ihlalin kapsamı, süresi, kullanılan mecra, tarafların kusur durumu gözönüne alınarak takdiren rayiç bedelin bedele hükmedilmesinin uygun olacağı, fazlaya dair talebin reddi gerektiği gerekçeleriyle davanı kısmen kabulüne, davalının davacının mali haklarına tecavüzünün tespiti ve menine, FSEK’in 68.maddesi uyarınca takdiren belirlenen 68.250,00 TL rayiç bedelin takdiren 3 katı olan 204.750,00 TL’nin 22/11/2014 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının huzurdaki davayı açma yetkisinin olmadığını, maddi manevi tazminat talep etme hakkı da bulunmadığını, davacı sıfatına sahip olmadığını, davacı ile … şirketi arasında yapıldığı iddia edilen günü belli olmayan Ocak 2013 tarihli sözleşme incelendiğinde, …’nin davacıya sadece Ticari Sinema Dağıtım Haklarının, karasal ortamdan yayın yapan ücretsiz televizyon yayın haklarının, Home Video Haklarının lisansını verdiğini, müvekkili şirkete ait …’in ise karasal ortamdan yayın yapan ücretsiz televizyon kanalı olmadığını, …’in, sadece Kablo Yayın lisansı ve Uydu Yayın Lisansı ile Turksat üzerinden yayın yaptığını, davacının, sahip olmadığı bir hakka dayanarak kötüniyetli olarak müvekkili şirket aleyhine dava açtığını, Davacı tarafından 20.10.2017 tarihinde dosyaya sunulan ve … tarafından verildiği iddia edilen 16.10.2017 tarihli yeni yazıya muvafakatlarının olmadığını, bu durumun iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesine yasağına aykırılık teşkil ettiğini, burada önemli olan hususun, dava tarihinde davacının uydu üzerinden yapılan ve ücretsiz izlenebilen yayınların, lisans sözleşmesine yani davacının lisans haklarına dahil olup olmadığı hususu olduğunu, Yerel Mahkeme, davacının … ile yaptığını iddia ettiği, davanın dayanağı olan günü belli olmayan Ocak 2013 tarihli sözleşmenin geçerliliği hususunda bir inceleme yapmadığını, sözleşmede … onayının bulunmaması, sadece bir imzanın bulunmasının şüphe oluşturduğunu, sözleşmenin gerçekten Hindistan’da bulunan … ile yapılıp yapılmadığının tespiti için gerekli yazışmaların yapılmadığını, Müvekkilinin, dava konusu filmi 08.11.2014 tarihli lisans sözleşmesi ile lisans devir hakkı bulunan … Ltd. Şti.’den 1 yıl 3er gösterim hakkı olmak üzere satın aldığını, bu sebeple müvekkilinin yapmış olduğu yayın sözleşmeden doğan hakkın kullanıldığını, söz konusu “…” filminin müvekkili şirket tarafından yayınlanmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, İhbar Olunan … tarafından dosyaya sunulan, “… isimli film ile firmamızın hiçbir ilgisi yoktur. Film tarafımızdan ithal edilmediği gibi filme ait telif hakları ile de ilgimiz yoktur. … firmasına veya başka bir firmaya konu filmin yayın lisansını devir veya satış yapmadığımızı….” şeklindeki 09.09.2015 tarihli yazının açıkça mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, kaldı ki bu hususun, 15.09.2017 tarihli bilirkişi raporundan da anlaşıldığını, söz konusu 09.09.2015 tarihli yazının, yetkisiz kişiler tarafından düzenlenerek; farklı kaşe basılarak Mahkeme dosyasına gönderildiğini, bunun da yazının içeriğinin gerçekdışı olduğunun ispatı olduğunu, Müvekkili şirketin, dava konusu filmin gösterim lisansını satın aldığı … Ltd. Şti. hakkında yapılan şikayetin incelendiği Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/20000 numaralı soruşturma dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, bunun lisans hakkı sahibinin tespiti bakımından önem arz ettiğini, Dava konusu … Filminin sinemada başarı elde edemediğini, filmi 13 hafta boyunca sadece 17.330 kişinin seyrettiğini ve 153.693-TL gişe hasılatı yaptığını, dava konusu filmin müvekkil şirket tarafından yayınlanmadan birçok internet sitesinde yayınlandığını ve DVD olarak piyasa sürüldüğünü, tüm bunlardan 3 yıl sonra filmin müvekkili şirketin sahibi olduğu … isimli kanalda yayınlandığını, bu nedenle davacının herhangi bir gelir kaybı olmadığını, müvekkilinin de bu filmden dolayı herhangi bir gelir artışı sağlamadığını, filmin Türk seyircisi tarafından sevilmediğini, tüm bunlara rağmen ulusal yayın kanalı olmayan, izleyici sayısı düşük bir kanal için 25.000 USD bedelin oldukça fahiş olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava 5846 sayılı FSEK kapsamında açılmış tecavüzün meni ve maddi tazminat talepli davadır. Davacı, dava dışı Hindistan’da faaliyet gösteren … Limited Şirketi ile yapmış olduğu lisans sözleşmesi ile “…” isimli Hint filminin Türkiye’deki yayın hakkını aldığını, filmin ilk gösterimi için TRT ile görüşme aşamasında iken davalı şirketin … logolu televizyon kanalında 22.11.2014 tarihinde saat 20.20 ve 23.11.2014 tarihinde saat 02.00’de toplam iki kez izinsiz olarak yayımlandığını iddia etmiştir. Dosyaya sunulan lisans sözleşmesi incelendiğinde; … Limited ile … arasında yapıldığı görülmektedir. … Limited Şirketi’nin adı geçen filmin yapımcılarından olduğu, davacı şirketin hakkının, bu lisans anlaşmasına dayanarak, 1 Mart 2018 tarihine kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı İthal Sinema Eserlerine İlişkin Kayıt Tescil Belgesine işlendiği, lisans anlaşmasının 2. maddesinde …’ne sadece Karasal Ortamdan Yayın Yapan Ücretsiz Televizyon Kanallarına tali lisans verebilmek üzere yetki verildiği görülmektedir. Dolayısıyla davalı yanın, davacının davacı sıfatına sahip olmadığına yönelik itirazları yerinde görülmemiştir. Dava konusu filmin davalı tarafından 22.l1.2014 tarihinde saat 20.20 ve 23.11.2014 tarihinde saat 02.00’de olmak üzere toplam iki kez yayımlandığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı her ne kadar, … Ltd. Şirketi’nin, … ile 21.05.2014 tarihinde imzaladığı Lisans Anlaşması uyarınca, içinde dava konusu filmin de bulunduğu listede yer alan 10 filmin mali haklarını alarak … Ltd. Şti.’ne devrettiğini, … Ltd. Şti. ile imzalanan lisans sözleşmesi uyarınca 08.11.2014 tarihinden itibaren bir yıl süreyle filmin yayın hakkını devraldıklarını ileri sürmüş ise de; İlk Derece Mahkemesince yazılan 24.06.2015 tarihli yazıya verilen cevapta, “… isimli film ile firmalarının hiçbir ilgisinin bulunmadığı, filmin kendilerince ithal edilmediği ve filme ait telif hakları ile de ilgilerinin bulunmadığın, … firmasına veya başka hiçbir firmaya filmin yayın lisansını devir veya satış yapmadıklarının belirtildiği, dolayısıyla davalının lisans sözleşmesi uyarınca hak sahibi olmaksızın dava konusu filmi izinsiz olarak yayınladığı, filmin korsan yöntemlerle temin edilip yayınlandığına ilişkin iddia üzerine yürüyen soruşturmanın beklenmesinde somut dava açısından hukuki bir fayda bulunmadığı, aksi yöndeki davalı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin … adlı filmin yayınlanması konusunda TRT ile anlaşma aşamasında olduklarını ve TRT televizyon kanallarında yayınlanan ”…” adlı Hint filminin TRT’de yayınlanması için ödenen telif ücretinin emsal olabileceğini belirtmesi karşısında, İlk Derece Mahkemesince TRT’nin adı geçen filme ödediği telif ücreti bilgisinin sorulduğu, TRT Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinden sözleşme kopyasının gönderildiği anlaşılmaktadır. FSEK’in 68. maddesi kapsamında tazminat hesabına ilişkin olarak; Dosyaya sunulan ilk heyet raporunda; … adlı filmin Ulusal olmayan bir kanalda yayın bedelinin yaklaşık 5.000,00 ile 10.000,00 TL aralığında olduğu, her yayın için 7.000,00 TL tazminat hesaplanabileceği, her ne kadar bir çok ödül almış olsa da, bu filmin emsal ”…” ya da ”…” adlı Oscar ödülü almış ve dünyaca bilinen bir filmle aynı kategoride gösterilmeyeceği, izleyici açısından popüler olamamış ancak bir çok festivalde ödül alan film kategorisinde değerlendirilebileceği, bu tür filmlerin de Ulusal TV kanallarında 25 ile 30 bin dolar arasında bir aralıkta değer bulduğu kanaatinin bildirildiği, tarafların itirazı üzerine Mahkemece aldırılan ikinci heyet bilirkişi raporunda; … adlı filmin davalı kanalda gösterimi sebebiyle, ulusal kanallarda ilk gösterim şansını kaybettiği, bu nedenle 95.000 USD+KDV yayın bedelinin uygun kabul edilebileceğinin belirtildiği, ek raporda kanaatin değiştirilmediği, her iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkiler nedeniyle dosyanın üçüncü bir bilirkişi heyetine tevdi edildiği, sunulan raporda; taraflar arasında dava konusu filmin yayın hakkı için yapılacak olası bir sözleşmenin bedelinin televizyon kanalının iletim ortamı özelliği nedeniyle TRT ile yapılacak olası bir sözleşmenin bedeli kadar belirlenmesinin mümkün olmadığı, ancak davacının kablo yayın lisansı ve uydu yayın lisansına sahip bir televizyon kanalına yayın lisansı vermeye yetkili olması durumunda … adlı filmin izleyici açısından popüler olamamış ancak bir çok festivalde ödül alan film kategorisinde değerlendirilebileceği, bu tür filmlerin ulusal TV kanallarında 25-30 bin dolar arasında bir aralıkta değer bulduğu, ancak … televizyon kanalının 6112 Sayılı yasada tanımlanan “ulusal yayın” kanalı olmadığı için, iletim ortamlarının platform işletmecisinin abone sayısı kadar izleyiciye ulaştığı, ulusal kanallar için belirlenen bedelin, böyle bir kanal için yüksek olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere, birinci ve üçüncü heyet raporlarında benzer değerlendirmelerde bulunulduğu, Mahkemece de üçüncü heyet raporunun hükme esas alındığı görülmüş ise de; denetime elverişli gerek birinci ve gerekse üçüncü heyet raporlarında, yayın yapan davalı kanalının “ulusal yayın” kanalı olmadığı, iletim ortamlarının platform işletmecisinin abone sayısı kadar izleyiciye ulaştığı, ulusal kanallar için belirlenen bedelin (25-30 bin USD) böyle bir kanal için yüksek olduğunun belirtilmiş olmasına rağmen Mahkemece, davalı ulusal yayın kanalı olmamasına rağmen ulusal yayın kanalları için belirlenen 25-30 bin USD bedel dikkate alınarak hüküm tesis edilmesi hatalı görülmüştür. Mevcut delillere ve denetime elverişli birinci ve üçüncü bilirkişi heyet raporlarına göre; Emsal gösterilen … filminin de dahil olduğu 8 filmlik listenin yayın hakları konusunda TRT ile yapılan sözleşmenin 3.2. maddesinde 24 saatlik zaman içinde birden fazla gösterimin tek bir gösterim sayılacağının belirtildiği, dava konusu filmin de 24 saatlik zaman dilimi içerisinde iki defa gösterilmesi sebebiyle tek bir gösterim sayılması gerektiği, bu kapsamda ihlalin kapsamı, süresi, kullanılan mecra, tarafların kusur durumu ve davalının kablo yayın ve uydu yayın lisansı esasına göre yayın yapması sebebiyle emsal filmler için belirlenen 25-30 bin USD bedelin somut olaya uygulanamayacak olmasından dolayı yayın bedelinin yaklaşık 5.000,00 ile 10.000,00 TL aralığında olduğu, tek gösterim için 7.000,00 TL tazminatın FSEK’in 68. maddesine göre 3 katı olan 21.000,00 TL tazminatın hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun düşeceği anlaşılmakla Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. Maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/01/2018 tarih, 2015/90 E., 2018/2 K. Sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 3- Davanın kısmen kabulüne, 4- Davacının lisans ve hak sahibi olduğu ”…” isimli filmin davalıya ait … isimli kanalda izinsiz yayınlanması sebebiyle davacının mali haklarına tecavüzünün tespiti ve menine, FSEK 68. maddesi gereğince belirlenen 7.000,00 TL rayiç bedelin takdiren 3 katı olan 21.000,00 TL’nin 22.11.2014 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 6- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.434,51 TL karar harcından peşin alınan 5.123,25 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 3.688,74 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 6/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 1.431,51 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 2.350,00 TL bilirkişi ücreti, 452,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 4.265,81 TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranına göre 298,60 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 6/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, 1.850,00 TL bilirkişi ücreti, 56,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.906,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranına göre 1.772,58 TL’sinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına, 6/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’ne göre, marka hakkına tecavüzün durdurulması ve kaldırılmasına ilişkin talep yönünden 7.325,00 TL maktu vekalet ücretinin, davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’nin 13/(1). maddesine göre, maddi tazminat talebi yönünden 7.325,00 TL maktu vekalet ücretinin, davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’nin 13/(3). maddesine göre, reddedilen maddi tazminat talebi yönünden 7.325,00 TL maktu vekalet ücretinin, davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 7/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 90,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 188,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021