Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/748 E. 2020/314 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/748 Esas
KARAR NO: 2020/314 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2016/115 E. – 2017/389 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 30/11/2017 tarihli kararına karşı tarafların istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden, Dairemizin 06.11.2020 tarihli ara kararı ile dosya öne alınarak yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin TPE nezdinde tescilli … sayılı … … kod nolu “…” … kod nolu “…” ve … kod nolu “…” markalarını ilk kez ihdas etmiş olan müteveffa …’in kızları olduğunu, davalının tescilli marka kullanımının müvekkiline ait … sayılı “…”, … kod nolu “…”, … kod nolu “…” ve … kod nolu “meşhur …” markalarına tecavüz eder nitelikte olduğunu beyanla tecavüzün tespiti, markaya tecavüz niteliğindeki eylemlerin men’i ve giderilmesi, yine davalı adına kayıtlı … tescil nolu “…” ibareli markanın 556 sayılı KHK’ nın 14. maddesinde belirtilen “Markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir.” hükmü gereğince iptali ve sicilden terkinini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından bahse konu markalara ilişkin hükümsüzlük davası açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde açılan dava ile davacıların kötü niyetle tescil ettirdikleri 2004/12940 sayılı “…” markasına ilişkin tecavüzün tespiti ile sicilden terkini talep etiklerini, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21.10.2014tarih ve 2014/134 E. 2014/190 K. sayılı kararı ile marka üzerinde gerçek hak sahibi olduklarının belirlendiğini, ilgili markanın tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verildiğini, bu karar davalılar tarafından temyiz edilmiş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 07.03.2016 T. 2015/7362 E. 2016/2491 K. sayılı ilamı ile kararın onandığını, karar kesinleşmek üzere olduğunu, müvekkilinin ‘…’ markasının gerçek hak sahibi olduğu yargı kararı ile sabit olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu , davacılar gerçek hak sahibi olmadıklarından işbu davayı açmakta hukuki yararlarının olmadığını, dayandıkları diğer 3 marka hakkında Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/7 esas sayılı dosyasında hükümsüzlük davası açtıklarını, bu dosyanın da Yargıtayda olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davacının davasına dayanak gösterdiği tüm markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği ve marka tescil belgeleri incelendiğinde ve yapılan yargılamalar esnasında Bakırköy FSHHM dosyasındaki toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları ışığında … ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliğinin davalıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karara verilmiştir. Huzurdaki davanın, hangi tarafın üstün hak sahibi olduğunun belirlenmesi değil, davalının, tescilli markasını tescil ettirdiği şekliyle kullanmayarak davacının marka hakkına tecavüzde bulunduğunun tespiti ve men’ine yönelik olduğunu, Davalının, son 5 yıl içerisinde tescil ettirdiği markayı, tescil ettirdiği haliyle ciddi bir kullanımının olmadığını, bu durumun davalının da ikrarında olduğunu, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/134 Esas, 2014/190 Karar sayılı kararının hatalı olduğunu, Davalının, markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmayarak dürüstlük kuralına da aykırı davrandığını beyanla ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, önlenmesi davasıdır. Eldeki davada davacı, davalı adına kayıtlı … tescil nolu “…” ibareli markanın tescil ettirildiği şekilde kullanılmadığını, kullanımın bu haliyle, davacı adına tescilli … sayılı …, … sayılı “…” … sayılı “…” ve … sayılı “…” markalarından doğan haklara tecavüz teşkil ettiğini iddia etmiştir. Davacı her ne kadar istinaf sebepleri arasında, davalının, markasını uzun süre kullanmadığını ileri sürmüş ise de, ilk derece mahkemesince bu talebin, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gerekçe gösterilerek dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedildiği anlaşılmış olup, bu yöndeki istinaf sebepleri incelenmemiştir. Dava konusu markalardan … sayılı ”…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ilişkin olarak Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/134 Esas, 2014/190 Karar sayılı dosyasında markanın hükümsüzlüğü istemli dava görüldüğü, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/7362 Esas, 2016/2491 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Dava konusu olan diğer … sayılı “…” 2010/43608 sayılı “…” ve … sayılı “…” ibareli markalara ilişkin olarak ise Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/7 Esas, 2017/181 Karar sayılı dosyasında markanın hükümsüzlüğü istemli dava görüldüğü, yapılan yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verildiği, verilen kararın istinaf edildiği ancak halen dosyanın istinaf incelemesinden dönmediği, dairemizin 2020/361 Esas numarasına kaydedildiği, eldeki dava ile anılan davanın birleştirilerek görülmesi gerekirken ayrı ayrı görülmesinin hatalı olduğu, anılan dosyada verilecek kararın, geriye etkili sonuçlar doğuracağı ve eldeki davanın sonucunu etkileyeceği dikkate alınarak Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/7 Esas, 2017/181 Karar sayılı dosyasında verilen kararın neticesinin beklenilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksiklikler giderilmek suretiyle yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, istinaf başvurusunun kabul sebebine göre diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE; İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/115 Esas ve 2017/389 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacılar avansından kullanıldığı anlaşılan; 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 45,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacılara verilmesine, 5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.13/11/2020