Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/745 E. 2022/106 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/745
KARAR NO: 2022/106
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/06/2017
NUMARASI: 2016/41 E. – 2017/130 K.
DAVANIN KONUSU: Faydalı Model Belgesi (Faydalı Model Belgesinin Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından çift taraflı pişirici buluş başlığı ile TPE de yapılan 16.06.2011 başvuru tarihli … numaralı faydalı model başvurusu üzerine TPE tarafından yapılan inceleme ve yayın işlemleri sonucunda söz konusu buluş ile ilgili olarak müvekkili adına 21.03.2012 tescil tarihli … tescil numaralı faydalı model belgesi ile düzenlendiğini, bu belge ile müvekkilinin … tasnif sınıfı dahilinde bulunan … buluşunun imtiyaz sahibi olup 551 sayılı KHK ile hüküm altına alınan tüm haklarının koruma altında olduğunu, davalı tarafın tescil ettirdiği … ve … tescil nolu faydalı model belgelerinin benzerlik teşkil edip davalı faydalı model belgelerinin yenilik vasfı taşımadığından hükümsüzlüğüne, TPE terkin edilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; Tecavüzü ilişkin değerlendirmelerin ancak FM belgesi olmayanlara karşı ileri sürülebileceğini, tescilli FM belgesinin hükümsüz kılınmadıkça tecavüz eyleminin gerçekleşmeyeceğini, ürünlerinde davacının FM inde ayrılan özelliklerin bulunduğunu ve kendi modellerinin özgün olduğunu ve FM için tekniğin bilinen sınırlarını aşmamış olma kriteri olduğunu ve davacının iddialarının bu yüzden dayanaksız olduğunu, TPE incelemesinden geçtiklerini ve davalının çok büyük ve köklü bir firma olduğu için orijinal fikir ürünlerini her zaman belge ile piyasaya sunduklarını, müvekkilinin faydalı modelinin yenilik ve ayırt edicilik vasfı bulunduğunu farklı bir faydalı model belgesi olduğunu, bu sebeple yerinde olmayan davanın reddini yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu ve deliller dikkate alındığında davalı tarafa ait faydalı model belgesindeki ana istemde yer alan unsurlar ile mevcut referans karşısında yeni olmadığı ispatlanamadığı yine ona bağlı istemlerin yeni olduğu kanaati söz konusu olduğundan mevcut davacı faydalı modeli karşısında davalı faydalı model belgelerinin yenilik vasfına sahip oldukları söz konusu olup faydalı model belgelerinin başka bir delil ile de yenilik vasfına sahip olmadıkları ispat edilemediğinden yerinde olmayan davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilin davalı şirketin başvuru tarihinden önce faydalı model belgesi için başvuruda bulunduğunu ve tescil ettiğini, KHK’nin 156. Maddesine göre buluşun yeni olması gerektiğini, mutlak yenilik koşulana göre, faydalı model tescil başvurusu yapılan buluşun başvuru tarihinden önce Türkiye içinde veya dünyada herkesin ulaşabileceği şekilde yazılı olarak veya bir başka yolla açıklanmamış veya ülke çapında kullanılmış olmaması gerektiğini, Patentlerle ilgili hükümlerin faydalı modellere de uygulanacağına ilişkin 166. madde hükmünden faydalanılarak patentlere ilişkin 8. madde hükmünün bu madde açısından uygulanması gerektiğinin doktrinde savunulduğunu, faydalı model belgesi başvurusu tarihinden önce, Türkiye’de yapılmış olan patent veya faydalı model belgesi başvuruları, faydalı model belgesi başvurusu tarihinden sonra yayınlanmış olsalar dahi, başvuru konusu buluşun yeniliğini ortadan kaldıracağı hükmüne itibar edilmesi gerektiğini (PatKHK 156/III) -Buluşun yenilik incelemesi yapılırken, öncelikle ana (bağımsız) istemlerin yeni olup olmadığı, daha sonra bu ana isteme bağımlı yazılmış olan diğer istemlerin incelenmesi gerektiğini, ancak rapordaki karşılaştırma tablolarında her iki faydalı modelde de ana istemlerin var olduğu yeni olmadığı, ona bağlı istemlerin yok olduğu yeni olduğunun belirtilmiş olduğunu, -Bilirkişilerin davacının buluşunun kamuya/gazetelere/internete yansıyan görüntülerine değinmediğini, bu sebebin tek başına yenilik vasfını ortadan kaldıracağını -Raporda fikri mülkiyet alanında taklit yasak iken, esinlenmenin serbest olduğu sonucuna varılacağının mütalaa edildiğini, hukuki yorum yapmanın hakimin görevi olduğunu, -Davacının faydalı model belgesinin Türkiye’de ilk kez başvurulan ve ilk tescili yapılan olduğunu, raporda tescil konusu ürünün asıl unsurunun yeni olmadığı ispatlanmadığından, davacının ürününden farklı olduğu ve bu sebeple yenilik vasfını taşıdığını mütalaa edildiğini ancak dava konusu ürünün asıl unsurunun yeni olmadığı ispatlanmış iken sebep böyle bir sonuca ulaştıklarını anlamanın mümkün olmadığını, raporun ”yeni olmadığı ispatlanmadığından” sözünden ne anlaşılması gerektiğinin bilirkişilere açıklattırılması gerektiğini bu sebeple kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir. Faydalı modeller 551 Sayılı KHK ile düzenlenmiştir. Kararnamede faydalı model için bir tanımlama yapılmamıştır. Doktrinde yapılan tanımlamalarda faydalı model “sanayiye ve üç boyutlu ürünlere uygulanabilen buluş basamağına sahip bulunmayan basit bir çözümü ihtiva eden küçük bir buluş” şeklinde izah edilmiştir. (Tekinalp Ünal – Fikri Mülkiyet Hukuku – sayfa 667) Faydalı model konusu olan buluşa ilişkin yenilik, başvuru tarihinden önce Türkiye içinde veya dünyada herkesin erişebileceği şekilde yazılı veya başka bir biçimde açıklama yapılmamış yahut ülke genelinde kullanılmamış ise söz konusu olmaktadır. Bu bağlamda yenilik, patentlerde olduğu gibi mutlak anlamda yenilik olarak kabul edilmektedir. Ancak burada patentlerden farklı olarak kullanımda nispilik, yani ülke içinde kullanım şeklinde öngörülmüştür. Hükümsüzlüğün tespiti, dava tarihine göre değil faydalı model belgesinin başvurusunun yapıldığı tarih esas alınarak belirlenmelidir. Faydalı modellerdeki hükümsüzlük tarihinin belirlenmesi istem veya istemler bağlamında yapılmalıdır.Faydalı modelde hükümsüzlük iddiasının söz konusu olduğu her yerde istemlerin anlam ve kapsamının belirlenmesi için yorumlanması ve bu yorumlanan istemin benzer ürünle karşılaştırılması, faydalı modelden iktisadi bakımdan yararlanılıp yararlanılmadığının incelenmesi gerekir (Saraç – Patentten Doğan Haklar – sayfa 196). Faydalı Model Belgelerinin hükümsüzlüğü konusunda olaya uygulanacak mülga 551 Sayılı KHK’nın 165.maddesinde yer alan “a – Faydalı model belgesi konusunun, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 154 üncü, 155 inci ve 156 ncı maddelerinde belirtilen, hükümlere aykırılığı ispat edilmişse,” şeklindeki düzenleme ile KHK’nın 142.maddesindeki “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 156 ncı maddesi hükmüne göre yeni olan ve 10 uncu madde anlamında sanayiye uygulanabilen buluşlar, faydalı model belgesi verilerek korunur” hükmüne atıfta bulunulmuştur. Buna göre, faydalı model başvurusunun kabul edilebilmesi için ortada teknik ilerleme anlamında “buluş” olması, söz konusu buluşun KHK’nın 156.maddesi anlamında yeni, KHK’nın 10.maddesi anlamında sanayiye uygulanabilir olması koşulu bulunmaktadır. Öte yandan bir buluş faydalı model belgesi verilerek korunmuş ise, faydalı modelin yeni ve sanayiye uygulanabilir olmadığını ispat yükü bu iddiayı ileri süren tarafa aittir. KHK’nın 156. maddesi uyarınca, faydalı model belgesi başvurusuna konu olan buluş başvuru tarihinden önce, Türkiye içinde veya dünyada herkesin ulaşabileceği şekilde yazılı olarak veya bir başka yolla açıklanmış veya yöresel veya ülke çapında kullanılmış ise, yeni değildir. Patent, faydalı model ve tasarımlarda dünya çapında, yani mutlak yenilik aranmakta olup, bu durum kamu düzenindendir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/11-152, K.2019/356) Somut olayda; Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve mahkemece çift taraflı pişirici olarak davalı tarafın tescil ettirdiği … ve … tescil nolu faydalı modellerin bağlı istemlerinin farklılık gösterdiğinin belirlendiği, davacı taraf kendi buluşunun ilk olarak gazete ve dergilerde yer aldığını ve bu buluşun patentini aldığını ileri sürmüş ve bilirkişilerin belirtilen konularda açıklık getirmediğini öne sürmüş ise de, bilirkişi raporunun kıyaslama yaparak bütüncül olarak buluşu değerlendirdiği buna göre bağlı istemlerin yenilik kriterinin taşıdığını tespitinin yapıldığı, aksinin de ispatlanamadığı belirtilmiş olup, davacının ise ana istem konusunda delillerini sunmuş olduğu, davalı tarafın faydalı modelinin bağlı istemler sebebiyle, davacı tarafça ileri sürülen deliller karşısında yenilik kriterini taşıdığının, hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu ile belirlendiği, Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmasında bir isabetsizlik olmadığı sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/06/2017 tarih ve 2016/41 E., 2017/130 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022