Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/743 E. 2021/1686 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/743
KARAR NO: 2021/1686
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2017
NUMARASI: 2017/121 E. – 2017/427 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Asli Müdahale talep eden vekili, dava konusu çekin, müvekkili şirket tarafından tanzim edilerek …-…’a ciro edilmek suretiyle devir edildiğini, ancak çek hamili, davacı şirket uhdesinde bulunduğu esnada söz konusu çekin hırsızlık olayı neticesinde çalındığını, çekin çalınması üzerine davacı şirket tarafından Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 20.04.2014 tarihinde 2014/917 E. Sayıyla çek iptal ve zayi davası açıldığını, iş bu davada 25.04.2014 tarihinde verilen karar ile çek bedelinin ödenmesinin önlenmesi amacıyla tedbir kararı verilmek suretiyle ödeme yasağı konulduğunu, ancak ihtiyati tedbir kararı devam ettiğinden dolayı çek bedeli ilgili banka nezdinde halen depo edilmiş halde bulunduğunu, ayrıca davalı tarafından şirketimize yönelik olarak icra edilen ihtiyati haciz neticesinde söz konusu çekin, tüm ferileri ile birlikte Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına ihtirazi kayıtlı olarak yatırıldığını, şirketin icra takibine konu edilen 10.000,00 TL, bu rakama işletilen faiz ve eklenen feriler bakımından borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, şirket hakkında haksız ve kötüniyetli olarak yapılan icra takibi nedeniyle, menfi tespit talep edilen rakam olan 10.000,00 TL nin %20 sinden aşağı olmamak üzere, davalı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesin talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili, müvekkilinin iyiniyetli tacir olup, menfi tespit-istirdatı istenen çekin kendisine ciro yolu ile …’den geçtiğini ve ticari alım satımına ilişkin olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olup çekin yetkili hamili olduğunu, bankaya ibraz neticesinde ödenmeyen çekle ilgili Bakırköy 5.ATM 2014/270 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararına istinaden Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından icra takibine başlandığını ve borçlulardan … şirketi tarafından tüm borçun dosyaya ödendiğini, dosyaya ibraz edeceğimiz faturadan ve tahsilat makbuzundan da anlaşılacağı üzere satılan mallara karşılık müvekkile çek verildiğini, çek keşidecisinin müdahale talep etmekte hiçbir hukuki yararının olmadığını, çek keşidecisinin yetkili hamile ödeme yaparak çek aslına ulaşacağını ve borçtan kurtulacağını, açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava, davacı tarafından keşide edilen 10000 TL bedelli çekten dolayı İİK 72.madde uyarınca açılmış menfi tespit talebine ilişkindir. Somut olayda çekteki keşideci imzası asıl dosyadaki ciranta olan davacıya ait olmayıp sahte olduğu tespit edildiğine göre ciranta bu cironun sahteliği tespit olunan çek nedeniyle sorumlu olmaz ise de çekteki diğer ilgililerin ve asıl borçlu keşidecinin imzasına bir halel getirmeyeceğinden asli müdahilin talebi yerinde görülmeyerek esastan reddine,” karar verilmiştir. Asli müdahil vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1. Müvekkili tarafından tanzim edilerek …- …’a ciro edilmek suretiyle devir edilen çekin, çek hamilinin uhdesindeyken hırsızlık hadisesiyle çalındığı ve daha sonra çek üzerindeki ciro silsilesinin sahte imzası suretiyle bozulduğu, 2. Haksız şekilde çeki elinde bulunduran ve çeki ciro eden haksız cirantalar tarafından müvekkili aleyhine, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan haksız takip, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/917 E. Sayılı dosyası ile ve 20.04.2014 tarihli kararı ile tedbir kararı verilmek suretiyle durdurulduğu, 3. İhtiyati haciz kararına yapılan itirazım reddedilmesi halinde, takip dosyasında bulunan para kötüniyetli davalı tarafından çekilebileceğinden, müvekkilinin, hem bankaya hem de takip dosyasına ihtirazı kayıtlı şekilde durdurulmuş parayı ödemek zorunda kalabileceği, 4. Mahkeme’ce imzaların sahteliği tespit edilmesine rağmen ve haksız davalılar tarafından takip başlatılmasının bilinmesine rağmen, eksik karar ile müvekkil aleyhine başlatılan takibe ilişkin hiçbir karar vermediği, yalnızca müvekkilinin asli müdahale talebini reddetttiği, 5, Müvekkilinin, keşideci olması ve imzasını inkar etmiyor olmasının, müvekkilinin ayrı borcu iki defa ödemek zorunda bırakacak şekilde karar verilmiş olmasına haklı bir gerekçe yaratmayacağı, öyle ki, Yerel Mahkeme’ce asli müdahale talepleri reddedilirken, eksik bir karar verildiği, sahte imza ile ciranta silsilesinin bozulduğu, ve meşru hamil olmayan cirantalar tarafından başlatılmış takip açısından borçlu olmadığı karar verilmediği, asli müdahale talebinin reddedilmesi karşısında, her ne kadar çek keşidecisi olarak meşru hamile borçlu olduklarını kabul etseler de meşru olmayan hamile karşı çek açısından borçlu olmadıklarının da tespit edilmesi ve bu karardan yararlanabilmeleri adına, asli müdahil olma talebinin kabul edilmesi gerektiği, 6. Son olarak, Yerel Mahkeme tarafından asli müdahaleye ilişkin taleplerinin tefrik edilmek suretiyle ayrılması kararının da usul ekonomisine uygun olmayıp, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1152 E, Sayılı ve 2017/103 K. sayılı dosyasının aynı çeke ilişkin aynı taleplere ilişkin olması nedeniyle, işbu dosya ile birleştirilmesine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, tüm bu açıklanan nedenler ve re’sen gözetilecek diğer nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Yerel Mahkeme tarafından verilen eksik inceleme konusu kararın bozularak kaldırılmasına, müvekkilinin asli müdahil olarak dosyaya kabulü ile, keşideci olarak dosya kapsamında tespit edilen sahte imza ve sonrası cirantalara karşı borçlu olmadıklarının tespit edilmesine, usul ekonomisi gereğince, aynı çeke ve konuya ilişkin olan Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1152 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesine karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, asli müdahil tarafından keşide edilen 10000 TL bedelli çekten dolayı İİK 72.madde uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır. Bu dosyanın, daha önce açılan aynı mahkemenin 2014/1152 sayılı ve davacısının … Ltd.Şti., davalısın ve dava konusunun aynı, … Güneşli Şubesine ait, 31/07/2014 tarih ve … nolu keşidecisi, … A.Ş. olan10.000TL’lik çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti davasından, asli müdahilin davayı takip etmemesi sebebiyle işlemden kaldırılması sonrasında, dosyanın asli müdahil yönünden tefrik edilerek, davanın asli müdahilce yenilenmesi üzerine bu esasla yargılamaya devam edilen dosya olduğu, asli müdahilin bu çekin keşidecisi olduğu, 2014/1152 sayılı dosyada davacı ciranta yönünden davanın kabulüne karar verildiği, zira çekin bu davacı…ciranta elindeyken çalındığı ve sahte imza ile cirolandığı, bu ciranta yönünden imzanın sahteliği iddiası mutlak defi olarak herekese karşı ileri sürülebileceği, bu sebeple ciranta-davacının bu çekten dolayı borçlu olmadığı tespiti yapıldığı görülmektedir. Asli müdahil vekilince de, çekin davalı hamile çalınmak ve sahte imzayla cirolanmak yoluyla geçtiği, sahte imza sebebiyle ciro zincirinin koptuğu, bu sebeple çekin geçersiz olduğu, kendisininde bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmektedir. 2014/1152 sayılı dosyada alınan grafoloji bilirkişi raporunda uygunluk ve benzerlikler saptamadığından inceleme konusu çekteki imzanın, mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı … Ltd.Şti. şirket yetkilisi …’ın eli ürünü olmadığının tespit edildiği, fakat keşideci imzasının sahteliğine ilişkin bir iddianın ve imzanın asli müdahil keşideciye ait olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 790. maddesinde “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde yetkili hamil sayılır.” denilmiştir. Bu madde hükmüne göre dava konusu çekteki görünürdeki şekli ciro silsilesine göre davalı, yetkili hamil konumundadır. Yine, TTK.nun 818/1-c maddesinin göndermesi ile çekler hakkında da uygulanan aynı kanunun 677. maddesinde; “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez” hükmünü amirdir. Somut olayda ise keşideci tarafından borç ödenmiş olup imzaların istiklali prensibi gereğince davacı cirantanın imzasının sahteliği, diğer kambiyo borçlularını sorumluluktan kurtarmayacağından ve ciro silsilesinde görünüş itibariyle kopukluk bulunmadığından keşideci tarafından son hamile yapılan ödemenin davacıya iadesinin mümkün olabilmesi için, çekin 6762 sayılı TTK’nun 704. maddesi uyarınca, hamil tarafından kötüniyetli iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunun kanıtlanması gerektiği, oysa dosyada bulunan delillerin son hamil olan davalının çeki iktisapta kötü niyetli ya da ağır kusurlu olduğunu kanıtlamaya yeterli ve elverişli bulunmadığı, bu sebeple ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/04/2017 tarih ve 2017/121 E., 2017/427 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021