Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/737 E. 2021/1580 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/737
KARAR NO: 2021/1580
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2017
NUMARASI: 2014/898 E. – 2017/1494 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı adına icra takibine giriştiğini, çekteki imzanın davacıya ait olmadığını beyan ederek, davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı bankanın Kağıthane şubesi ile … Ltd.Şti.arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kredi kullandırdığını, kredi koşullarına uyulmaması, borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle borçluya ihtarname keşide edildiğini, ancak ihtara rağmen borcun ödenmediğini, kredi borçlusu tarafından davalı bankaya verilen çok sayıda çek ve bononun yanısıra, davacı tarafından dava dışı … emrine keşide edilen ve kredi borçlusu tarafından cirolanarak davalıya teslim edilen 28.000 TL bedelli çeke istinaden alınan ihtiyati haciz kararına dayanılarak İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibine başlandığını, icra takibinde davacının adreslerine haciz işlemi yapılmak üzere gidildiğinde davacının borcu ödemek istediğini beyan ederek … Bayrampaşa şubesinden verilmiş olan keşide tarihi 14/02/2013 olan, 35.800 TL bedelli çeki cirolayarak kendilerine teslim ettiğini, akabinde çekin yasal süresi içerisinde ibraz edildiğini ve karşılıksız çıktığını, her iki çek üzerindeki davacıya ait imzalarının aynı olduğunun çıplak gözle dahi anlaşıldığını, verilmiş olan çek miktarından sonra kalan dosya borcunun tahsili için 13/12/2012 tarihinde borçlunun adresine hacze gidildiğinde de borca ve imzaya hiçbir itirazda bulunulmadan ödeme taahhüdünde bulunulduğunu, ancak borcun ödenmediğini, davacı borcu kabul edip ödeme taahhüdünde bulunduğundan ve ödendiğinde dosya borcundan mahsup edilmek üzere çek teslim ettiğinden İcra İflas Kanununun 170/a maddesi uyarınca yeniden imza incelemesi yapılamayacağını, ayrıca davacı haciz sırasında icra memurunun önünde borcu kabul edip ödeme taahhüdünde bulunduğundan HMK.188 madde gereği borç miktarını ikrar ettiğini, bu ikrardan dönülmesinin mümkün olmadığını, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise davalı bankanın meşru hamil ve iyi niyetli 3.kişi olduğunu, davacı-borçlu ciranta ile davalı bankanın hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığını, imzanın sıhhatini araştırma yükümlüğünün de olmadığını belirterek, açıklanan nedenlerle davanın reddine, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere davacının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalı tarafından … Bankası Beşiktaş Çarşı şubesine ait 27/04/2012 tarihli, … numaralı, 28.000 TL bedelli çeke istinaden alınan ihtiyati haciz kapsamında icra takibi yoluyla davacı adına haciz işlemi başlatılması neticesinde haciz baskısı kapsamında davacının bir kısım ödeme yaptığı, ancak davacının çekteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle icra takibi kapsamında bir borcunun bulunmadığını iddia ettiği, dosya kapsamında celp edilen bilgi ve belgelerin İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince hükmü elverişli alınan bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere, dava konusu çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, bu kapsamda davalı tarafından davacı adına haksız yere başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile haciz baskısı kapsamında ödenen 43.033,42 TL’nin davacıya verilmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İcra İflas Kanununun 170/a maddesi imza inkarından vazgeçen ya da borcu kabul eden borçlular bakımından yeniden imza incelemesi yapılmayacağının düzenlendiğini, dava konusu olayda da, davacı taraf borcu kabul edip ödeme taahhüdünde bulunduğundan ve ödendiğinde dosya borcundan mahsup edilmek üzere çek teslim ettiğinden bu hükmün kıyasen uygulanması gerektiğini, Müvekkili bankanın ciro ile hamili olduğu çekteki keşideci ve cirantalar arasındaki ilişkiye yabancı olduğundan çekteki imzanın keşideciye yahut cirantalara ait olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili bankanın, çekin iyiniyetli yasal hamili sıfatıyla icra takibi başlattığını, Bilirkişi raporlarının karar vermeye elverişli nitelikte kararlar olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hangi ortamda, ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığının açıklanmadığını, sadece grafolojik ve grafomeetrik metotların uygulandığının belirtilmesiyle yetinildiğini, ulaşılan sonucun maddi dayanaklarının denetime elverişli şekilde ortaya konulmadığını, bu hususlar gözetilerek, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde ve mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celp edilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ihtiyati hacze konu olan keşidecisi davacı, hamili davalı banka olan 27.04.2012 tarihli, … no’lu 28.000,00 TL bedelli çek sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Davacı, çekteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş, davalı ise, iyiniyetli son hamil olduğunu, davacıya hacze gidildiğinde bir kısım yapılmış olan ödemenin ve verilen çekin ikrar mahiyetinde sayılması gerektiğini savunmuş, Mahkemece, Adli Tıp Kurumu raporu dikkate alınarak çek üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince yukarıda belirtilen sebeplerle istinaf edilmiştir. Uyuşmazlık, davaya konu 27.04.2012 tarihli 6941739 no’lu 28.000,00 TL bedelli çek üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı, davacı tarafından yapılan ödemenin borcun ikrarı mahiyetinde sayılıp sayılmayacağı, dosyaya sunulan bilirkişi raporunun denetime elverişli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından tanzim olunan 15.12.2015 tarihli raporda; inceleme konusu çekin ön yüzünde …’a atfen atılı keşideci imzası ile …’ın mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığının belirtildiği, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde ve mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celp edilip incelendiği, davalı vekilinin rapora itirazları doğrultusunda, davacı tarafından haciz baskısıyla verildiği iddia olunan 14.02.2013 tarih, … no’lu 35.800,00 TL bedelli çek ile davaya konu çek aslı incelenmek suretiyle çekteki imzaların aynı olup olmadığı, davacının elinin ürünü olup olmadığı, hususlarında ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın yeniden Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderildiği, düzenlenen 08.03.2017 tarihli raporda; Dosya kapsamında mevcut … Bayrampaşa şubesine ait 14.02.2013 tarih ve … no’lu 35.800 TL bedelli çekin arka yüz üçüncü ciro bölümünde …’a atfen atılı imza mukayeseye dahil edilerek yeniden yapılan incelemede evvelce tanzim edilen 15.12.2015 tarihli rapora eklenecek başkaca bir husus bulunmadığının belirtildiği, raporların bilimsel ve teknik açıdan denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, böylelikle davaya konu çek üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığı sonucuna varılmıştır. İmzada sahtecilik mutlak defilerden olup, bu definin, iyiniyetli hamil olup olmadığına bakılmaksızın herkese karşı ileri sürülebileceği, aksi yöndeki davalı iddiasının dinlenemeyeceği, diğer yandan haciz baskısı altında yapılmış olan ödemenin borcun ikrarı mahiyetinde sayılamayacağı, açıklanan sebeplerle Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davalının istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2017 tarih ve 2014/898 E., 2017/1494 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.939,61 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 735,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.204,61 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021