Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/734 E. 2021/1603 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/734
KARAR NO: 2021/1603
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2017
NUMARASI: 2016/871 E. – 2017/1128 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … ünvanlı firmaya … Şamandıra şubesi … seri nolu … hesap nolu 30.11.2016 talihli 75.000 TL tutarlı çeki verdiklerini ancak karşılığında mal almadıklarını, … ünvanlı firmadan çekin karşılığı malı göndermesini veya çeki iade etmesini talep ettiklerini ancak firmanın iflas etmesi nedeni ile muhasebe kayıtlarına el konduğunu, serverlara el konduğunu, diğer davalı … adlı firmanın müvekkilini arayarak çekin kendilerine devredildiğini beyan ettiklerini, müvekkili ile … Ltd. şti. arasında mal tedariki yönünde çalıştıklarını ancak avans olarak verilen çek karşılığında her hangi bir mal almadıklarını, davalı … A.Ş., faktoring sözleşmesinin 22/2 md. gereği, bir mal veya hizmetin satışından doğmuş olduğunu tevsik eden benzeri belgelerle ilişkili olarak satın almak durumunda olduklarını, çekin günü geldiğinde veya gününden önce tahsili yoluna gidilmesinin muhtemel olduğunu, müvekkilinin borcu olmayan bir borcu ödemesinin müvekkilinin mağduriyetinin doğuracağını, bu nedenle fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak koşulu ile, … Şamandıra şubesi nezdindeki 75.000,00 TL tutarlı çekin iptalini, borcun olmadığının tespiti ile, dava sonuna kadar çekin ödenmemesi ve olası bir İcra takibi neticesinde müvekkilinin uğrayacağı muhtemel zararların engellenmesi için çek üzerine İİK72/2 fıkrası uyarınca alacağın %15 aşağı olmamak üzere gösterilecek teminatı mukabilinde icra takibinin tedbiren durdurulmasını ve çekin kendilerde iade edilmesini talep etmişlerdir. Davalı … A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin meşru hamili olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Davalı … Ltd.Şti. Mahkememize hitaben dilekçe ibraz etmemiş, duruşmalara katılmamışlardır. İlk Derece Mahkemesince; ” Davalı … Ltd.Şti.nin Ticari defterlerini ibraz etmediği, davacı tarafın ibraz edilen defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulduğu, 6100 Sayılı Kanunun 222. md uyarınca davacı tarafın lehine delil olma niteliğinin bulunduğu,incelenen ticari defterler ile davacının davalı … Ltd.Şti.’ den 142.640,71 TL. alacaklı olduğu, davalı tarafın bunun aksini kanıtlar delil ibraz edemediği bu haliyle dava konusu çekin davalı … Ltd.Şti.nin açısından bedelsiz kaldığı yönünde kesin kanaat hasıl olmakla davacı tarafın davasının bu davalı açısından kabulüne, Dosya kapsamında toplanan deliller çerçevesinde düzenlenen bilirkişi raporuyla belirlendiği üzere davalı … Ltd.Şti. nin davalı …ye ibraz ettiği faturaların toplam değerinin çek bedeli kadar 75.000 TL. olduğu, fatura içeriklerinin ibraz edilen sevk irsaliyeleri ile de uyumlu olduğu, dava konusu çekin vade tarihinin fatura tarihlerinden sonrası için düzenlendiği , davalı tarafın kayıtlarına girilmiş başkaca mal alım satımı olmadığı hususunun tespit edildiği davacı tarafın çekin davalı … Ltd.Şti. ne verildiğini belirttiği tarihte, davacının davalı şirketten ticari defterleri ile alacaklı görüldüğü, alacaklı olan gerçek ve tüzel kişinin ileride gerçekleşecek mal alımı için avans çeki verdiği iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacı tarafça söz konusu çekin avans çeki olduğu iddiasını kanıtlar delil sunamadığı anlaşılmakla davacı tarafın davalı … aleyhine açtığı davasının reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkili şirketin, davalılardan … ünvanlı şirket ile cari hesap üzerinden, zimmet-matlup olarak uzun yıllardır çalışmakta olduğunu, müvekkili şirketin, ileride alacağı mallara karşılık fiyat sabitlemek amacıyla ve ticaretin çerçevesini oluşturmak amacıyla avans mahiyeti ile aralarındaki cari hesaba göre alacaklı olmasına rağmen 8 adet toplamda 500.000,00 TL bedelli çekleri keşide ederek verdiğini, bu çeklerden dava konusu olan çeki, davalı …’nın da diğer davalı …” e tevdi ettiğini, müvekkili şirketin cari hesap ekstresine göre, 142.640,71 TL’lik halen alacaklı olması, verilen çekler neticesinde cari hesap alacaklarını karşılayacak miktarda mal gönderimi yapılmadığını ve neticesinde dava konusu çekin bedelsiz kalması karşılığında mahkemeden çekin istirdatı isteminde bulunulduğunu, 2- Mahkemeden, dilekçeleri ile müteaddit kereler ‘Yargıtay kararları doğrultusunda, fatura bedellerinin dava konusu çekle mi karşılanacağı ve çekin borcunun doğum zamanı ve sebebinin incelenmesi ve bilirkişiden ek rapor alınması” nın talep edildiğini ve en son 20/12/2017 tarihli celsede taleplerinin zapta geçirildiğini, ancak bu taleplerinin reddedilerek eksik inceleme üzerine hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, 3-Yargıtay” ın inceleme esasına göre iddialarının incelenmediğini, sunulan Yargıtay 23. HD. E. 2012/203 K.2012/2792 T. 11/04/2012 kararında “Davacı … A.Ş. vekilinin yargılama aşamasında takibe konu çekin dayanağı olduğu belirtilen fatura suretleri ile temlik sözleşmesini dosyaya koyduğu dikkate alınarak konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek, tarafların defter ve belgeleri incelenerek çekin düzenlenme sebebini oluşturan alacağın doğum tarihi saptanmak suretiyle oluşacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken…” şeklinde açıkça karar verildiğini, yani, yine davaya konu çekin borcunun kaynağının tam olarak belirlenmesini ve teşvik edilmesini aradığını, 4-Sunulan karar okunduğu vakit, davalı faktöring firmasının da, aynı bu davadaki gibi fatura karşılığında ve geçerli temlik sözleşmesi ile temlik almış olmasına rağmen, faturaların dava konusu çekle mi ödenmesi lazım geleceğinin araştırılmadan karar verilmesini Yargıtayın bozduğunu, 5-Yargıtay kararlarına göre sadece faktoring şirketleri için geçerli olmak üzere bu bedelsizliğin ispatı için, çeki, sevk irsaliyeli fatura karşılığı temlik etse faktoring kanununa uygun olsa bile, fatura bedellerinin dava konusu çek ile mi karşılanacağı hususunun incelemesi gerektiği, aslında davanın konusu ve iddiaları olan bu hususu, bilirkişinin bu yönü ile incelemediğini ve mahkemenin de bu yönü ile incelenmesi talebinin reddedildiğini, yoksa tespitlerinin son derece doğru olup, sadece eksik inceleme yaptığını, 6-Mahkemenin ve bilirkişinin, dosyaya mübrez Yargıtay kararlarına esas meselelerde incelendiği gibi, faktoringin elindeki faturaların bedellerinin dava konusu çekle mi karşılanacağı incelenmesinin yapılmadığı, aynen mahkemenin kararındaki gibi, çeklerin toplamı fatura bedeli kadar olduğu, faturalar ile sevk irsaliyelerinin uyumlu olduğunu, fatura ve sevk irsaliyelerine esas malların müvekkilince alındığını, çekin vade tarihinin fatura tarihinden sonra olduğunu, davalı faktoringin yasal ve iyi niyetli hamil olduğunu kabul ettiklerini,fakat fatura bedellerinin toplamının çek bedeli kadar olmasının, faturanın ödeneceği anlamına gelmeyeceğini, iddialarının, bu faturaların bedellerinin, dava konusu çekin tahsiline hacet olmadan, daha önce ödenerek kapandığını, Yargıtay 15. H.D.’nin, E.2014/2513 K.2015/1229 T.16/03/2015 Kararında, “davalı faktör … A.Ş., alacaklı ile borçlu arasındaki temel borç ilişkisini kanıtlamak amacıyla 30/09/2010 tarih, … sayı ve KDV dahil 324.000,00TL bedelli faturayı ibraz etmişse de, yargılama sırasında SMM bilirkişi … tarafından düzenlenen 10/05/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda, bu faturanın bedelinin 2010 yılında 324.000,00 TL bedelli çek verilmekle sıfırlandığının belirtilmiş olması … gözetildiğinde 30/09/2010 tarihli faturanın faktör şirkete devredilen çek için temel ilişkiyi teşvik edici nitelikte olduğu kabul edilemeyeceği gibi davacı borçlu 818 sayılı Borçlar Kanununun 167/1 maddesi gereğince davalı yükleniciye karşı ileri sürdüğü bedelsizlik def” davaya konu çeki ciro yolu ile iktisap eden hamile karşı da ileri sürebileceğinden davalı …, … A.Ş. hakkında açılan davanın kabulüyle menfi tespite karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır…” açık kararına vardığını, bu karara esas meselenin de, keşideci firmanın, aynı müvekkili firma gibi, faktoring elindeki fatura bedellerinin, dava konusu çeke hacet kalmaksızın önceden ödediğini, en önemlisi de aynı şekilde faktoring firmasının, sevk irsaliyeleri ile uyumlu-geçerli- davacı yanca itiraz edilmeyen fatura karşılığında çeki temlik aldığını, 7-Mahkemenin, “..davalının kayıtlarına başkaca mal girişi yapılmamış olması… gerekçesinin de zaten kendi haklılıklarının ispatı olduğunu, zira eğer mal girişi yapılmış olsa idi, dava konusu çekin, karşılıksız kalmayacağını ve ödeneceğini, ancak, müvekkilinin keşide ettiği çekleri karşılayacak tutarda mal gönderimi yapılmayarak çekin bedelsiz yani karşılıksız kaldığını, 8-Mahkemenin “..zaten alacaklı olan davacının ileride gerçekleşecek mal alımı için avans çeki vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu…” gerekçesinin de ticari teamüllere aykırı olduğunu, ticarette, fiyat avantajını yakalamak için, aradaki ticaret hacmini belirlemek ve sınırlandırmak için ticaret şirketlerinin devamlı mal alım satım ilişkisinde önceden avans çeki vermesinin gayet normal bir durum olduğunu, kaldı ki, dava konusu çekin davaya dayanak olan özelliğinin bedelsiz kalması ve faktoring firması elinde bulunması olduğunu, yani avans veya ödeme vasıtası olarak kabul edilsin edilmesin/ ispat edilsin edilmesin, sonucun değişmediğini, her ihtimalde fatura bedellerinin çekle karşılanmamakta olduğunu, bedelsiz kaldığını belirterek dava konusu çekin istirdadına hükmedilmesini, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekilince,davalılardan … ünvanlı firmaya … Şamandıra şubesi … seri nolu … hesap nolu 30.11.2016 talihli 75.000 TL tutarlı çeki verdiklerini, ancak karşılığında mal almadıklarını, … ünvanlı firmadan çekin karşılığı malı göndermesini veya çeki iade etmesini talep ettiklerini ancak firmanın iflas etmesi nedeni ile muhasebe kayıtlarına ve serverlara el konduğunu, müvekkili ile … Ltd. şti. arasında mal tedariki yönünde çalıştıklarını, ancak avans olarak verilen çek karşılığında her hangi bir mal almadıklarını, davalı … A.Ş., çeki devraldığını ve çekin günü geldiğinde veya gününden önce tahsili yoluna gidilmesinin muhtemel olduğunu, müvekkilinin borcu olmayan bir borcu ödemesinin müvekkilinin mağduriyetinin doğuracağını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile, … Şamandıra şubesi nezdindeki 75.000,00 TL tutarlı çekin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, Davalı …, çeki yasal yollarla ve usulüne uygun ciro ile diğer davalı şirketten devraldıklarını, davacının diğer davalıya karşı öne süreceği şahsi defilerin kendilerine karşı ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, davalı …Ltd. Şti, davaya cevap vermemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili işbu kararı istinaf etmiştir. Dosya kapsamına göre, … Bankası Samandıra şubesinden verilmiş bulunan 75.000.TL. bedelli dava konusu çekin 30/10/2016 tarihli, keşidecisinin davacı şirket, lehdarının davalı … Ltd.Şti. olduğu, davalı … İle diğer davalı … Ltd.Şti.arasında 01/12/2015 tarihinde Faktoring anlaşması düzenlendiği, bu anlaşma kapsamında davalı … nin dava konusu çeki ciro yoluyla davalı … Ltd.Şti.den aldığı ve tahsil ettiği, uyuşmazlığın, davacı tarafça, çekin davalı … şirketine avans çeki olarak verilip verilmediği, karşılığında mal alınıp alınmadığı, çekin bedelsiz kalıp kalmadığı, bundan dolayı davacının davalı … şirketine söz konusu çekten dolayı borçlu olup olmadığı hususlarında toplandığı görülmektedir. Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış, 27.10.2017 tarihli bilirkişi raporu dosya kapsamına ve denetime uygun görülmüştür. Faktoring şirketlerinin yapamayacakları iş ve işlemler Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinde ve 22/2. maddesinde düzenlenmiş; 19. madde ile; “Bu Yönetmelik hükümlerine göre kendilerine faaliyet izni verilen şirketlerin, müşterileri ile yapacakları işlemler için yazılı sözleşme düzenlemeleri zorunludur.” şeklinde düzenleme yapılarak yazılı sözleşme yapma zorunluluğu getirilmiş, 22. maddenin 2. fıkrasında ise; “Faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler” hükmüne yer verilmiştir. Şu anda yürürlükte bulunan 6361 Sayılı FKFFŞK m. 9/f.II’de ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan Yönetmeliğin m. 8/f.I’de de aynı yönde bir düzenleme yapılmıştır. Kanun ve Yönetmelikte açıkça, faktoring şirketlerinin kambiyo senedine dayalı olsa bile, bir mal satışından veya hizmet arzından doğmayan alacakları devralamayacakları düzenlenerek, kambiyo senedinin içerdiği hakkın soyutluğu ilkesi ortadan kaldırılmıştır. Buna göre faktoring şirketleri, ancak bir mal satışından ya da hizmet arzından doğan alacağın ifası için verilen kambiyo senetlerini, ciro ve teslim yolu ile devralabilmektedirler. Burada kambiyo senedindeki hakkın devri için yapılan ciro ve teslim, alacağın devrinin hukukî sonuçlarını doğurmaktadır. Senet borçlusu, faktoring işleminden haberdar olduğu andan itibaren, faktoring müşterisine karşı ileri sürebileceği şahsî defileri, faktöre karşı da ileri sürebilmektedir. Şahsî defilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülebilmesi, işlemin taraflarının, kambiyo ilişkisinin sıralı tarafları olmasına bağlıdır. Buna göre, senette düzenleyen ya da keşideci, lehtar ile faktoring şirketi arasında faktoring sözleşmesinin bulunması ve senedin de ciro ve teslim yolu ile lehtardan faktoring şirketine geçmesi hâlinde, lehtar ile arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan şahsî defıleri, faktoring şirketine karşı ileri sürebilmektedir. Ciro ve teslim yoluyla devraldığı bir senedi, aradaki temel ilişki nedeniyle devreden borçlu, senedi kendisinden devralan ile faktoring şirketi arasında faktoring sözleşmesinin bulunması ve senedin, ciro ve teslim yoluyla kendisinden devralandan faktoring şirketine geçmesi hâlinde, temel ilişkiden kaynaklanan şahsi defileri faktoring şirketine karşı ileri sürebilmektedir. Özetlemek gerekirse; Factoring işlemi içinde yer alan kambiyo borçlusu, 818 Sayılı BK’nın 167/1 (TBK, md. 188/1) maddesi uyarınca temlik eden durumundaki önceki alacaklısına yani satıcı firmaya (müşteriye) karşı ileri sürebileceği defi ve itirazları faktoring şirketine karşı da ileri sürebilir. Burada Yönetmeliğin 22/2 ve yürürlük tarihine göre 6361 sayılı FKFFŞK’nun 9/2 maddesi uyarınca kambiyo senedi sebebe bağlandığından kambiyo senetlerinin soyutluk ve kamu güvenliği ilkesi ortadan kalkacak ve bunun sonucu olarak şahsi defilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için 6762 Sayılı TTK’nın 599. (6102 sayılı TTK ,md.687) maddesinde öngörülen “hamilin senedi kötüniyetle iktisap etmesi gerektiği” koşulu aranmayacaktır. Zira, Yönetmeliğin 22/2. ve yürürlük tarihine göre FKFFŞK’nın 9/2. maddesi uyarınca kambiyo senedindeki alacağın mutlaka bir mal veya hizmet satışından kaynaklanması gerekmekte ve senetteki alacak sebebe bağlanmaktadır. Sebebe bağlanan bu alacağın faktoring şirketine devri ciro yoluyla olmakla birlikte işlemin temelinde alacağın temliki hükümleri yatmaktadır. Bu durumda davacı keşideci, lehtara karşı ileri süreceği şahsi def’ileri davalı … şirketine karşı da ileri sürebilir. Anılan yönetmelik maddesi gereğince faktoring şirketi ciro suretiyle aldığı çekin dayanağı olan mal ve hizmet satışına dair fatura ve teslim belgesini mahkemeye sunmak zorundadır. Bu konuda ispat yükü davalı … şirketindedir. Mali Müşavir Bilirkişi vasıtası ile yapılan inceleme ile Davalı … Ltd.Şti.’ nin çek ile birlikte 28/04/2016 tarihli ödeme araçları tevdi bodrosunu, davacı tarafa teslim ettiği ürünlerle ilgili sevk irsaliyelerinin münderacatını ve ilgili faturaları davalı … ye teslim ettiği hususu tespit edilmiştir. Bu durumda davalı … şirketine teslim edilen ödeme araçları tevdi bordrosu, fatura ve sevk irsaliyelerinin çek bedelini ve davalı …’nın davacıdan olan alacağını teyit ettiği, her ne kadar davacı tarafça, bilirkişi raporunda, kendisinin davalı …’dan alacaklı olduğunun ticari defterlerine göre tespit edildiği ve dava konusu çek dayanağı faturaların toplamının çek bedeli kadar olduğu doğru ve bu faturaların ödenmesi gereken bir borcun varlığını göstermeyeceği ileri sürülmüşse de, davacının bu faturalara ve dayanağı sevk irsaliyelerine herhangi bir itirazda bulunduğuna dair delilin bulunmadığı, davacı ve davalı … arasındaki cari hesap ilişkisinden dolayı çek bedeli malın teslim edilmediğini, kendisine faktoring sözleşmesi uyarınca … Şti tarafından teslim edilen ödeme belgeleri karşısında davalı … firmasının bilemeyeceği, bu sorunun davacı şirket İle davalı … arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan ve kendi aralarında çözümlenmesi gereken bir sorun olduğu, kötü niyeti ileri sürülmeyen davalı …’in meşru hamil olduğu, kaldı ki, 6361 sayılı Kanunun Madde 9/3’ün : ‘’Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez, meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” şeklinde düzenlendiği, basiretli bir tacir gibi davranmakla kanunen yükümlü olan davacının, davalı … Faktoringe temlik edilen çeklere ilişkin diğer davalı … ile yaşadığı ticari uyuşmazlıklara yönelik itirazlarını ileri süremeyeceği İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2017 tarih ve 2016/871 E., 2017/1128 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021