Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/728 E. 2021/524 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/728 Esas
KARAR NO: 2021/524
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/12/2017
NUMARASI: 2010/33 E., 2017/227 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)|Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Türkiye’ de uzun yıllardır kalorifer radyatörü tasarımı ile uğraşan ve tasarladığı radyatörleri sahibi bulunduğu şirket aracılığıyla satışa sunan davacının TPE nezdinde “…” ibareli markayı … sayı ile tescil ettirdiğini, merkezi İstanbul da bulunan davalı şirketin davacı ile aynı alanda faaliyet gösterdiğini ve davacının tescilli markalarını haksız ve izinsiz olarak kullandığı www…com.tr” adresli web sayfasında davacının marka haklarına tecavüz ettiğini, davalının www…com.tr sayfasında “… Ürünleri ” başlığı altında kendi radyatör ürünlerini “…” markası ile satışa arz ettiğini “Kataloglarımız” bölümündeki dokuman içinde davacının tescilli markası altında radyatör ürünleri ürettiklerini, sattıklarını, yayınlayarak davacı markasını haksız ve izinsiz olarak ticaret alanına çıkardığını, davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden bu eylemlerinin Ankara 4 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2010/3 D.iş sayılı dosyasında tespit edildiğinden bahisle ihtiyati tedbir talebinde bulunarak 2005/ 06693 sayılı “…” markasına tecavüzün durdurulmasına ve Men’ine, ayrıca maddi tazminat hakkı saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınmasına, hükmün ilanına, harç masraf ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davaya konu “…” markasını davalı şirket ortağının İngiltere’ de kurdukları …LTD ve … LTD tarafından yurt dışında marka olarak tescil edildiğini ve kullanıldığını, davacının Türkiye’ deki marka tescilinin hükümsüzlüğü için davalının Ankara 1,2,ve 4 FSHH mahkemelerine davalar açtığını, yurt dışında tescilli bulunan davalı yurt içinde bu marka ile satış yapmadığından web sitesinde bu marka ile teşhirde bulunmasının bir sakıncasının olmadığını düşündüğü ve iyi niyetli olduğunu, aleyhine karar çıktığını öğrendiğinde de web sitesini kapattığını, davalının Türkiye’ de dizaynları kendisine ait bulunan ürünleri imal edip yurt dışında bu isimle satışını yaptığı ve davacının iddia ettiği gibi bir marka tecavüzü bulunmadığını, davacının Türkiye’de tescil ettirdiği markanın gerçekte davalıya ait olduğunu bildiğini fakat erken davranarak TPE nezdindeki tescili elde ettiğini, davacının uğradığı bir zarar bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının, davaya konu … sayılı … markasının celbedilen kayıtlarından; 02.03.2015 tarihinde koruma süresinin dolduğu ve yenilenmediği, davacı tarafın markaya tecavüzün önlenmesi ve men’ i davasının konusuz kaldığı gerekçesiyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihinde geçerli olan markaya tecavüzün önlenmesi ve men’ i davası açmakta davacı tarafın haklı olduğu kanaatiyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, Davalının, davacının dava tarihinde tescilli markasının asıl unsuru … ibaresinin markanın tescilli olduğu 11.sınıfta kayıtlı radyatörler emtiasının tanıtımında www…com.tr isimli internet sitesinde kullanıldığı, 556 sayılı KHK 9/2-e bendi gereğince ” markanın kullanımına ilişkin hakkı ve meşru bir bağlantısı bulunmaksızın, markanın aynısını, internet sitesinde ürün tanıtımında ticari etki yaratacak biçimde kullandığından” davacının markadan kaynaklanan haklarına tecavüz ettiği ve davacının manevi tazminat talebinin haklı olduğu kanaatiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, 3.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesinde yapmış olduğu açıklamalara benzer açıklamalarda bulunarak, “…” adlı markanın davalı şirket ortaklarının İngiltere’de kurmuş oldukları …LTD. ve … LTD. tarafından İngiltere ve OHİM nezdinde tescil edilip, halen de tüm Dünya’da kullanıldığını, somut olayda tazminata esas zarar olgusunun gerçekleşmediğini, kusurlu sorumluluğun bulunmadığını, yıllardır kendilerine ait olan markayı üretip sattıklarını, taklit amacı gütmediklerini, manevi tazminatın koşullarının gerçekleşmediğini, Paris Konvansiyonunun 1. Mükerrer 6.maddesi ve TRIP’S 16.maddesi kapsamında topluluk içinde kamuya sunulan markanın Türkiye’de de korunacağını, davacının, markanın Türkiye’de tescil edilmemiş olmasının yarattığı boşluktan faydalanarak markaya sahip olma girişiminin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu beyan ederek Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, markaya tecavüzün tespit ve men’i ile tazminata hükmedilmesi talebini içeren davadır.Davaya konu ”…” markası … sayılı tescil numarası ile davacı adına kayıtlı olup, 02.03.2015 tarihinde koruma süresinin dolduğu, Mahkemece de tecavüzün tespit ve men’i taleplerinin bu nedenle konusuz kaldığı gerekçesiyle, söz konusu talepler yönünden ”karar verilmesine yer olmadığı” kararı verilmiştir. Uyuşmazlık konusu ise, manevi tazminat ve yargılama giderleri yönünden davacının dava tarihi itibariyle davayı açmakta haklı olup olmadığı, tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemenin, 2011/214 Esas sayılı dosyasından tefrik edilen 2012/250 Esas sayılı dosyasında, davalı şirket ile dava dışı … LTD. Şirketi tarafından eldeki davanın davacısı aleyhine açılan, “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ilişkin davada, davacı tarafın markanın gerçek sahibi olduğuna dair iddiasının ispatlanamadığı ve davalı tescilinin kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 11.H.D.nin 22.02.2016 tarihli 2016/587 Esas – 2016/1849 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Diğer yandan, Ankara 4. FSHHM nin 2010/3 Değişik iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile davalı şirketin www…com.tr isimli internet sitesinde inceleme yapılarak … markasının da içinde bulunduğu markaların kullanılıp kullanılmadığına ve hangi ürünler üzerinde kullanıldığına dair rapor düzenlendiği, aynı şekilde Mahkemece de dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 03.10.2017 tarihli raporunda tespit dosyası içinde bulunan ve internet sitesinden alınan fotoğrafları incelendiği, sonuç olarak; davalının … markası altında internet sitesinde ticari tanıtım yapıldığı, davacının markasının radyatörler emtiasında da tescilli olduğu, by korle ibaresinin jenerik ifade olduğu ve korle tarafından üretilmiş ya da sunulmuş anlamı taşıdığı, ürünün asıl markasının … olduğu, markanın asıl unsuru olduğu, davalının internet sitesinde de ticari tanıtımını yaptığı ürünün radyatör ürünü olduğu, davanın açıldığı tarihte markanın geçerli bulunduğu tespit edilmiştir. Anılan rapor denetime elverişli bulunmuştur. Davalının, davacı adına tescilli markasının asıl unsuru olan ”…” ibaresini markanın tescilli olduğu 11.sınıfta kayıtlı radyatörler emtiasının tanıtımında olmak üzere ”www…com.tr” isimli internet sitesinde kullandığı, dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 556 Sayılı KHK 9/2-e bendi gereğince ” markanın kullanımına ilişkin hakkı ve meşru bir bağlantısı bulunmaksızın, markanın aynısını, internet sitesinde ürün tanıtımında ticari etki yaratacak biçimde kullandığından” davacının markadan kaynaklanan haklarına tecavüz edildiği, davacının manevi tazminat talebinin yerinde olduğu, anlaşılmakla Mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/12/2017 tarih ve 2010/33 E., 2017/227 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 71,80 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 12,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalı tarafa İADESİNE, 3- Davalı tarafça mükerrer yatırdığı anlaşılan 176,60 TL temyiz başvuru harcının talebi halinde davalı tarafa İADESİNE, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/04/2021