Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/726 E. 2021/195 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/726 Esas
KARAR NO: 2021/195
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/12/2017
NUMARASI: 2012/197 E., 2017/273 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı- karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın 2004 yılında yazımına başlayıp 2006 yılında bitirdiği “…” isimli senaryosunu, Kültür Bakanlığına senaryo yazım ve yapım desteği için başvurduğunu, aynı zamanda bu senaryosunu …, … ve … şirketlerine de gönderdiğini, 2008 yılında sinema oyuncuları … ve …’ın kurmuş oldukları yapım firmasına elden teslim ettiğini, 2010 yılında vizyona giren, 2011 yılında ise … televizyonunda defalarca yayınlanan … isimli film ile kendi yazmış olduğu senaryo arasındaki benzerliklerin dikkat çekici olduğunu, yazmış olduğu … isimli senaryo ile … isimli filmlerin arasındaki benzediklerin tespiti için …’e başvurduğunu, … Bilim Kurulundan alınan rapora göre sözü geçen film ve senaryo arasında benzerliklerin olduğu ve alıntı yapıldığının belirtildiğini Davalıların Müvekkile ait “…” adlı eserinin izinsiz ve sözleşmesiz olarak Mali ve Manevi haklarını ihlal etmesi sebebiyle, FSEK m.68 gereği fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5000 TL telif tazminatının ve FSEK m.70/1 gereği 5000 TL Manevi Tazminatının haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile hüküm altına alınmasını talep ve dava ettikleri anlaşılmıştır. Davacı vekili 11.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi sunarak 5000 TL’lik ilk maddi tazminat istemlerini 70.000 TL artırarak toplamda 75.000 TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalılardan … A Ş vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin ‘…” isimli filmi yasaya uygun olarak haklarını devalıp … logolu televizyon kanalında yayınladığını, diğer davalı … ile yapılan sözleşmeye dayanılarak, bu sözleşmenin 3 maddesine göre tüm haklarına sahip olan … Prodüksiyonun sözleşme konusu esere ait eser sahibi olmaktan kaynaklı her türlü hakka sahip olduğunu ifade ettiğini, yapılan sözleşmenin hüküm ve şartları altında müvekkillerine devrettiğini beyan edip, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir, Davalılardan … Ltd.Şti vekili beyan dilekçesinde; Müvekkillerinin bugüne kadar bir çok başarılı projeye imza attığını , 2010 yılında diğer davalı … ile görüşüp senaryosunu sinema filmi haline getirilmesi için görüşüp anlaştıklarını, buna istinaden aralarında bir sözleşme imzaladıklarını, bu sözleşmenin 13. Maddesine göre; senarist ve diyalog yazarının yarattığı senaryonun tip, kişilik ve karakterlerin, isimlerin, sinema yapımının içeriğinin, unsurlarının, formatının 3.kişilerin haklarını ihlal etmediğini, tamamının özgün olduğunu, daha önceden yayınlanmış veya yayınlanmamış bile olsa mevcut bir eserden, hikayeden alıntı olmadığını taahhüt ettiğini, müvekkillerinin tüm iyi niyetleriyle sözü edilen senaryonun özgün olduğu taahhüdünü veren diğer davalı …’e güvenip bu sözleşmeyi imzaladığını ve senaryoyu sinema filmi haline getirdiğini, kaldı ki davacıya ait … isimli senaryonun yayınlanmamış olmasından dolayı müvekkillerinin bu durumdan haberdar olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,davacının öncelikle eser ve hak sahipliğini ispatlaması gerektiğini, … Bilim Kurulunun tespitlerine katılmadıklarını beyan etmiştir. Davalı-karşı davacı … vekili beyan dilekçesinde; Müvekkilinin 2004 yılında” …” isimli sinema filmini ”…, …, …” ismiyle tamamladığını, bu senaryoyu 2005 yılında … film yapım şirketine götürerek sinema filmi yapımı için görüştüğünü, 2007 yılında … Prodüksiyonla sözleşme imzalamasına rağmen senaryonun filme çekilmediğini, 2010 yılında filmin çekimi için davalılardan … ile anlaşmaya varıldığını, ”…” isimli filmin 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığınca tescillendiğini, … İsimli senaryodan hiçbir alıntı yada esinleme olmadan yazıldığını, müvekkilin özgür eseri olduğunu davanın reddi gerektiğini bildirdikleri anlaşılmıştır. Davalı-karşı davacı dava dilekçesinde özetle; Davacı …’in … ismi ile vizyona giren eser üzerinde eserin sahibininin ve eserin özgün senaryosunun davacı …’e ait olduğunun tespitine,ayrıca 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-karşı davalı davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Tüm bilirkişi raporları, teknik bilirkişi raporu, tanık …’nın yeminli beyanı ve dosyaya sunulan mail içerikleri, CD içerikleri, FSEK 11. maddesindeki karineler ve yüksek Yargı ilamları dikkate alındığında; Davacı-karşı davalı … senaryonun yazımına 2004 yılında başladığını, 2006 yılında tamamladığını savunmakta, davalı karşı davacı ise, senaryosunu 2004 yılında kaleme almaya başladığını 2005 yılında da senaryonun pazarlanması için yapım şirketleri ile görüşmelere başladığını ileri sürmüştür. Bu yönden yeminle dinlenen tanık … tarafından 2005 yılında senaryonun mail ile kendisine gönderildiğini beyan etmiş duruşmadaki beyanın da da net olarak bu durumu açıklamıştır. Davacı … ise senaryoyu 2006 yılında bitirdiğini savunduğundan bu durumda eserin tarihsel öncelik olarak … tarafından meydana getirildiği hususu aşikardır. Davacı … vekili world dosyalarının teknik olarak değiştirilebileceğini savunmuş ise de, bunu ispat eden delil bulunmadığı gibi bu durumun tahminden öteye gidemediği, bilirkişinin zaten bu hususta talep olduğundan dolayı raporunda açıklamada bulunduğu, bunun dışında dosya tarihlerinde bir oynama olduğuna ilişkin tespit bulunmadığı, olmayan konularda muaraza çıkarılması husunun doğruluk ödevi ile bağdaşmadığı, dolayısıyla karşı davacı … tarafından 2005 yılında ilgili senaryonun yapım haline getirilmesi için yapımcılarla görüşülmeye başladığı hususu değerlendirildiğinde davacı-karşı davalının 2006 yılında tamamlamış olduğu senaryodan esinlenerek yapıldığı iddiasının da eşyanın tabiatına aykırı olduğu, davacı … tarafından sunulan CD’ ve tarihler, yeminli tanık …’nın anlatımı FSEK 8/11/15. Maddesi dikkate alındığında “…” adlı sinema filminin senaryosunun davacının özgün eseri olduğu, … tarafından düzenlenen raporun ise sonuca etkili bulunmadığı zira ‘…” adlı sinema filminin senaryosu olmadan iki senaryo metni karşılaştırılmadan sadece “…” adlı sinema filminin ”…” adlı senaryoya benzer olup olmadığı hususu üzerinde değerlendirme yapıldığından , tek taraflı beyana istinaden düzenlenen belgenin delil olma niteliği bulunmadığı anlaşılmıştır. Toplanan delillere göre; asıl davada davacı … tarafından açılan davanın reddine,karşı davada davacı … tarafından açılan davada; …’in … ismi ile vizyona giren eser üzerinde eserin sahibininin ve özgün senaryosunun davacı …’e ait olduğunun FSEK 15. madde kapsamında tespitine, başkasının eserini kendi eseri gibi sahiplenmeye çalışan …’in eyleminin … üzerinde yarattığı üzüntü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın cereyan şekli göz önüne alınarak menfaatlerin denkleştirilmesi ilkesi de gözetilerek Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile davalı …’den alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaye ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davacı – karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme’nin görevlendirmiş olduğu ilk Bilirkişi Heyeti’nin, her iki senaryo arasında pek çok benzerlik olduğu yönünde rapor tanzim ettiğini, Yerel Mahkeme’nin bu rapora tarafların itirazları doğrultusunda ve yeterince açıklık içermediğinden dolayı itibar etmediğini, 24/06/2014 Tarihli duruşmasının 1 No’lu ara kararında yeni bir heyet oluşturulmasına karar verdiğini, yeni heyetin içinde iki bilirkişi ayrı diğer bilirkişi ise ayrı rapor tanzim ettiğini, bilirkişilerden … raporunun sonuç kısmında “Gerek e-mail yazışmaları gerekse senaryonun yazıldığı bilgisayar dosyalarının oluşturulma tarihleri bilişim uzmanlarında tespit edilmesinin daha sağlıklı olacağını” değerlendirdiğini, bunun üzerine dosyanın yeni bir heyete tevdiine karar verildiğini, Yeni heyetin sunmuş olduğu raporun inceleme ve değerlendirme başlıklı bölümünün “mesleki anlamda yapılan tespit ve değerlendirme” başlıklı bölümünde, her iki senaryo arasında en az %85 nispetinde aynı olduğu ve bu nispette intihal olduğu tespiti yapıldığını, bilirkişi heyetinde, hangi tarafın daha önce senaryoyu yazdığı konusunda bir kanıya da aynı raporda varılamadığını, Yerel Mahkeme’nin 03/12/2015 tarihli duruşmasının 3 No’lu ara kararında dosyanın yeniden Bilirkişi Heyetine tevdiine karar verdiğini, raporda özetle; her iki senaryo arasında intihal nispetinde benzerlik olduğunu tekrarlandığını, -Sayın Mahkeme 22/11/2016 tarihli duruşmanın 3 No’lu ara kararında Kültür Bakanlığı’nın Sinema Destek Kurumu’na yazı yazılarak 2006/4 sayılı dönem için Davacının başvuruda bulunduğu eserin sinopsisi ve tretmanının celbine karar verdiğini, Mahkeme’nin kaleminin 4 yıl boyunca müzekkereyi yanlış hazırladığını, “…” isimli bir filmin evraklarını istediğini, kültür bakanlığı da her defasında “…” isimli bir amerikan yapımı filmin dava konusuyla alakasız evraklarını gönderdiğini, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini,”…” isimli bir filmin evraklarının Sinema Genel Müdürlüğü-… caddesi/ANKARA’dan istenmesi gerektiğinin bildirildiğini, Mahkeme kaleminin dava açılırken sundukları delil listesinde yer alan tanığa davetiye çıkarmadığını, word dosyalarının özel programlar ile geriye dönük hazırlanabileceğinin bilirkişi raporu ile bilimsel olarak tespit edildiğini, Mahkemece tanık …’nın mailinde inceleme yapılması konusunda karar alındığını, alınan bu karara rağmen ne davalı …, ne dinletmiş oldukları tanık …’nın keşfe katılmadığını, -Yapılan inceleme neticesinde Davacının 13.05.2006 ile 09.02.2008 tarihleri arasında senaryosu ile ilgili 6 e-mail tespit edildiğini, Raporda “Eposta eklerinde yer alan dokümanların, içerikleri kısmen farklılıklar gösterebilmekle birlikte temel olarak davacı tarafından delil olarak ibraz edilen … senaryosunun farklı tarihlerdeki ve seviyelerindeki kayıtları olduğu görülmüştür.” vurgusu yapıldığını, bu durumda davalı …’in açmış olduğu, filmin vizyona girdiğinden sonra davacının vizyona giren filmin senaryosunu çaldığı iddiasına dayalı karşı davasını çürüttüğünü, bilişim uzmanının raporunda yer alan en önemli kanaat ise “incelenen e-postalar yahoo sunucularında bulunmakta olduğundan içerik ve tarih olarak üzerinde oynama yapılma olanağı bulunmamaktadır. bu nedenle, dosyaların içerdiği tarih bilgisi bilgisayardan alındığı ve güvenirlik taşımadığı halde, eposta tarihleri sunucu tarihini içerdiğinden güvenilirdir” denildiğini, Davalı …’in, senaryoyu 2004 yılından bugüne yazdığını doğrulayacak CD’ler sunduğunu fakat bunların da güvenilir olmadığını, bilgisayar saatlerinin değiştirilebileceği karşısında savunmalarını doğrulayamadığını, Davalı …’in senaryosunu Tanık …’ya göndermiş olsaydı keşfe katılıp, kendi epostasının gönderilen kutusunda yer aldığını ispatlayabileceğini ancak Tanık …’nın duruşmada sunduğu epostanın bir değeri olmadığını, tanığın keşfe katılmaması ve epostası üzerinde inceleme yaptırmaması ile ortaya çıktığını, Bilişim uzmanı Bilirkişinin tanzim ettiği raporlar çerçevesinde Davacının senaryosunun “…” filminin vizyon tarihinden çok önce yazıldığı bilimsel olarak tespit edildiğini, Davalı …’in davacıya açmış olduğu karşı davanın mesnetsiz olduğunun ortaya çıktığını, dosyada mevcut raporlarda her iki senaryonun birbirine tamamına yakın derecede benzediği ve iki kişinin ayrı ayrı zamanlarda ve aynı senaryoyu yazması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, Davacının senaryosunun izinsiz olarak kullanıldığının ortaya çıktığını, …’nın davalı-karşı davacının tanığı olduğunu ancak kararda davacı hazır edememiş gibi vurgu yapıldığını, oysaki davacı tanığının daha dava açılırken dosyaya bildirildiğini ve bir defa dahi celbi için karar oluşturulmadığını, tanıkların dinlenmemesinin hak ihlaline yol açtığını tüm nedenlerle İstinaf taleplerinin kabulüne, davacı-karşı davalının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, FSEK’na dayalı eser sahipliği tespiti ve maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince karşı davanın kısmen kabulüne, asıl davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı-karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu uyuşmazlık asıl davada; Davalıların davacı …’e ait “…” adlı eserinin izinsiz ve sözleşmesiz olarak film haline getirilmesi iddiasına dayalı olarak FSEK kapsamında açılmış maddi ve manevi tazminat davası olduğu, karşı davanın ise …’in … ismi ile vizyona giren eser üzerinde eserin sahibininin ve eserin özgün senaryosunun davacı …’e ait olduğunun tespitine, eser üzerinde karşı tarafın hak iddia etmesi nedeniyle uğradığı manevi zarar nedeniyle manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istemlerine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacının istinaf istemleri incelendiğinde, davalı-karşı davacının senaryosunun daha önce yazıldığının kanıtlanamadığını, gerekli ve yeterli araştırmanın yapılmadığını, tanık …’nın e-posta incelemesinin yapılması halinde senaryonun 2004 yılında oluşturulmamış olabileceğinin kanıtlanabileceğini beyan etmiştir. Davacı tüm dava sürecinde ve dava dilekçesinde de kendi senaryosunu 2006 yılında bitirdiğini ve bu tarihten sonra görüşmelere başladığını beyan ettiği, istinaf isteminde ise Kültür ve Turizm Bakanlığı Destekleme Kurulu’na yazı yazılmasını talep etmesine rağmen, bu yazının yazılmadığını beyan ettiği, ancak yapılan incelemede davacının kendi senaryosunu 2006 yılında tamamladığı noktasında ispatın gerekmediği, ispat edilmesi gereken hususun davalının 2006 yılından sonra senaryosunu tamamlamasına ilişkin olduğu, bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı Destekleme Kurulu’na yazılacak yazının davalı ile ilgisi bulunmadığından, davacının da kendi beyanı ile 2006 yılında senaryoyu tamamladığına ilişkin beyanı bulunduğundan bu konuda araştırmanın eksik yapıldığına ilişkin istinaf istemi yönünden hak ihlalinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı …’in, senaryoyu 2004 yılında yazdığını doğrulayacak CD’ler sunduğu, e-postalara ilişkin tanık olarak dinlenen …’nın tanıklığının yalan tanıklık olduğunu ispat eder hususların dosya içerisinde bulunmadığı, bu nedenle tanığın beyanını doğrulayacak nitelikte araştırmanın yapılmasını gerektirecek hususların bulunmadığı, tanık ile davacı arasında husumet iddiasının olmadığı, Mahkemece tanık beyanına ilişkin yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı kendi tanığının dinlenmediği iddiasında ise de, davacı tanığının hangi hususlarda dinletileceğine ilişkin dosya arasında bilgi bulunmadığı, davacının tanık olarak dinlenilmeyen kişinin tanıklığının dosyanın çözüme kavuşasında önemli bir ispat olacağına dair bilgi yer almadığı bu sebeple bu aşamada davacının tüm istinaf istemlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda; dosyadaki mevcut delil durumu, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemece; kurulan hükümde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/12/2017 tarih ve 2012/197 E., 2017/273 K. sayılı kararına karşı davacı-karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı – karşı davalıdan asıl dava yönünden alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacı- karşı davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı – karşı davalıdan karşı dava yönünden alınması gerekli 341,55 TL nispi istinaf karar ve ilam harcını peşin olarak yatırdığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı – karşı davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 6- Davacı – karşı davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/02/2021