Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/725 E. 2021/1531 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/725 Esas
KARAR NO: 2021/1531
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 18/01/2018
NUMARASI: 2017/218 E. – 2018/23 K.
DAVANIN KONUSU : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalılar arasında 27.02.2012 tarihinde 5 yıl süreli Keloğlan ve Keloğlan Masalları Lisans sözleşmesi imzalandığını, davalılarca; davacı ile yapılan lisans sözleşmesi ile verilen lisans hakkından davacının sözleşmeye uymaması sebebiyle cayıldığının ihtarname ile bildirildiğini, FSEK 58. madde anlamında cayma hakkının şartlarının oluşmadığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirememesinin, davalıların yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmemesinden kaynaklandığını, aksine davalıların kendi yükümlülüklerini ciddi şekilde ihlal ederek bu aksaklıkları davacıya atfetmeye çalıştığını, davacı tarafın az sayıda görsel sunduğunu, üretim için gerekli olan Legal Yazısını süresi içerisinde ulaştırmadığını, davacının bütün imkanlarını seferber ederek Eylül 2012 tarihine defter grubunu yetiştirdiğini, davalıların sözleşmenin Kitap Grubu Baskıya Hazırlama Süreci maddesini de ihlal ettiğini, davalıların kitap grubu ile ilgili üzerinden 18 ay geçmiş olmasına rağmen hiçbir çalışma yapmadığını, diğer ürün gruplarının üretilememesinin sebebinin ise numune ürünlere rağbet olmadığının tespit edilmesi olduğunu, sözleşme gereklerini yerine getirmemelerine rağmen davalılarca hak edilen telif ücretlerinin tahsil edildiğini ileri sürerek, iddia ile davalı tarafça kullanılan cayma hakkına ilişkin şartların oluşmaması sebebiyle 27.02.2012 tarihli Keloğlan ve Keloğlan Masalları Lisans Sözleşmesine İlişkin kullanılan cayma hakkının geçerli olmadığının tespiti ile sözleşmenin devamına, sözleşmenin davacının kusurlu hareketleri sebebiyle fesih olduğu gerekçesi ile talep edilen 50.000,00 TL cezai şarta ilişkin şartların oluşmadığının tespitine, aksi kanaatte olunması halinde sözleşmenin 14.1 maddesi uyarınca davalılara ödenen garanti ücreti olan 250.000 TL’den telif bedelleri düşüldükten sonra bakiye kısmının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Lisans sözleşmesi gereğince lisansa konu ürünlerin kitap, defter, kırtasiye, ajanda, takvim, okul ve ofis ürünleri başlıkları altında belirlendiğini, 141 tane ad altında tanımlanan ürünün lisans haklarının davacıya devredildiğini, 141 adet ürünün içinde kapsamı geniş olan tanımlarda bulunduğundan lisans hakkı verilmiş olan ürün sayısının 141 den fazla olduğunu, bu ürünlerin pazarlama tarihinin Eylül 2012 olarak belirlendiğini, 2012 Eylül ayında sadece 10 çeşit ürünün piyasaya sürülebildiğini, davacı yanca ürünlerin üretimi, satış ve pazarlamasıyla ilgili bir strateji geliştirilmediğini, davacının cezai şart ücretinin bakiyesini talep etmesinin mümkün olmadığını, lisans hakkını kullanmayarak davalıya verdiği zararı tazmin etmesi gerektiğinden davacının tüm taleplerinin reddini talep ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince; “Her iki bilirkişi raporu, caymanın hukuki niteliği, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, taraflarca sunulu deliller bir sütün olarak incelendiğinde; Keloğlan gibi bir çizgi kurgu karakterin tanınırlığı göz önüne alındığında, davacı tarafından yapılan üretim ve pazarlama faaliyetinin az sayıda ürüne yönelik gerçekleştirildiğinin raporlar kapsamı ile sabit olduğu, Davacının geniş çaplı ürün grubuna yönelik lisans sözleşmesinin ifası için gerekli organizasyon ve pazarlama faaliyetlerini yapması gerektiği, ancak toplanan deliller kapsamına göre sözleşmede planlanan pazarlama tarihinde lisans konusu ürünlerin yetiştirilemediği,100’den fazla ürün çeşitliliği olduğu halde az sayıda ürün çeşitlinde ürün ve pazarlama faaliyetinde bulunduğu; ürettiği ürünler hakkında da sözleşmede öngörülen onay şartını yerine getirmediği,gerekli üretim ve pazarlama faaliyetinin gerçekleştirilememesinde, bu tür ürünlere ilgiyi azaltacak olgunun tespit edilmediği, aksine keloğlan karakterlerin popüler ve tanınır olduğu,davacının ürünlere yönelik satış, pazarlama ve üretim planı yönünden çözüm ürettiğine dair delilde sunmamış olduğu, kaldı ki mahkememizin ihtisas mahkemesi olması sıfatıyla benzer uyuşmazlıklarda lisans sektörün değerlendirildiği raporlarda dikkate alındığında, davacının 141 adet üründen sadece çok kolay üretilecek kitap defter grubuna yönelik, az ürün üretilmiş olması bunun dışında , üretim ve pazarlama stratejisine ilişkin davacı yanca dosyaya mail, belge, dahil hiçbir yazışma örneği sunulmadığı, bilindiği gibi lisans sözleşmelerinin hayata geçirilme sürecinde en önemli husus, üretim ve pazarlama stratejisinin geliştirilmesi, ürün üretildikten sonra da reklamının yapılarak satışının sağlanması bu kapsamda arge çalışmaları yönünden de sürekli lisans veren ile görüşme içinde olunması, yeniliklerin paylaşılması esastır. Sözleşme içeriği incelendiğinde sözleşmenin hayata geçirilmesi için gerekli ve asıl yükümlülüklerin davacı yanda olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönden bilirkişi raporunda sözleşmenin sona erdirilmesinde davalılardan …’ın haklı sebeplerinin olduğu sonuç ve kanaatinin doğru bir tespit olduğu hususu mahkememizce de kabul edilmiştir. Bunun dışındaki tespitler hukuki nitelendirmeler olup, hukuki niteleme ve dosyaya sunulu delillerin takdiri ise mahkemeye aittir. Lisans sözleşmesinin sürekli bir borç ilişkisi yaratması sebebiyle, tarafların sözleşmenin diğer tarafına zarar verecek ya da aradaki güven ilişkisini zedeleyecek her türlü davranışı gerçekleştirmekten kaçınması gerekir. Önceden öngörülmesi mümkün olmayan bu tür yükümlülüklerin somut olaya göre değerlendirilmesi gerekir . Sunulan mail kapsamları ile davalı firma çalışanı tarafından davacı şirkete yönelik yazılan mail kayıtlarında “dvd’ler yola çıktı” ibaresi bulunmaktadır. Keza 02.02.2015 havale tarihli dilekçe ekinde sunulan dvd’lerin gönderimine ait kargo fişinin tarihi ile mail tarihinin aynı olması karşısında dvd’erin davacı yana gönderildiği, dolayısıyla davalının kusurlu davrandığının da sunulu delillere göre ispat edilemediği anlaşılmaktadır.Öte yandan franchaise piyasasının özelliği gereği, üretilecek ürünlere göre gerekli görselleri talep etmek keza bu yönde davalı firmayı yönlendirmek bu kapsamda ürünlere yönelik planlama, strateji geliştirmesi beklenen davacı firmadır. Tabidir ki lisans veren bir nevi lisans alanca temsil edildiğinden ticari hayattaki başarısı da lisans alanın başarısı ve sözleşme ile yüklendiği yükümlülükleri yerine getirmesine bağlıdır. Bu kapsamda sunu delillere göre 2012 eylül ayında üretilmiş ve piyasa sunulmuş olması gereken 141 adet üründen sadece 10 adet üretilmesi dahi davacının sözleşme ile yüklendiği yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediğinin göstergesidir. Bu sebeple toplanan delilere göre davalı yanca cayma hakkının haklı gerekçelerle ve usulüne uygun şekilde kullanılmış olduğu anlaşılmıştır.Öte yandan davacı sözleşmenin 14.1 maddesi uyarınca davalılara ödenen garanti ücreti olan 250.000 TL den telif bedelleri düşüldükten sonra bakiye kısmının iadesine karar verilmesini de talep etmiştir. Ancak davalı yana ne kadar telif ücreti ödediğine dair dilekçesinde açıklama olmadığı gibi davanın açıldığı tarih itibarıyla halen ürünleri üretme hakkına sahip olduğundan imza tarihinden itibaren 5 yıllık süreçte lisansa konu ürünleri üretme, satma dolayısıyla gelir elde etme hakkına sahiptir. Dolayısıyla lisans hakları dava açıldığı tarih itibarıyla halen davacıda iken, sözleşme kapsamına göre teminat niteliğine sahip olan , her bir satış ile miktarı değişen garanti telif ücretin iadesi talebi de mahkememizce yerinde olmayan bir talep olarak değerlendirilmiş, davalının sözleşmede öngörülen cezai şartı talep etme hakkının doğduğunun anlaşıldığı, bu yönde açılmış bir karşı dava olmadığından cezai şartın tenkisi vb. konuların ayrı bir dava konusu olduğu, bu kapsamda davalı yanca kullanılan cayma hakkının yerinde olduğu, davalının cezai şart talep etme hakkının bulunduğu, bedelin iadesi talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, davacının davasının esastan reddine ” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkemece çelişkili iki rapor bulunmasına rağmen ortada bulunan çelişki giderilmeden karar verildiğini, somut olayda bilirkişi deliline başvurulmasının sebebinin teknik bilgi gerekliliği olduğunu, bilirkişilerin hazırlamış olduğu rapor gözardı edilerek mahkemece raporun tam aksine karar verilmesinin Yargıtay’ın içtihatı birleştirme kararı doğrultusunda da aykırı olduğundan bozulması gerektiğini,18.12.2015 tanzim tarihli bilirkişi raporunda müterafik kusurun kabul edildiğini, -Bilirkişi heyeti tarafından yapılan tespitlerin hukuka aykırı olduğunu, Lisans Sözleşmesinin “Marka ve Lisans Sahibinin Hak ve Yükümlülükleri” başlıklı 8.2 maddesi gereğince, baskıya uygun görsellerin ve kullanım biçimlerinin bulunduğu stil rehberi ve dvd’sinin davalılarca Lisansiyere/müvekkiline teslim edilmesi gerekirken, Müvekkilinin ısrarla hem telefon hem maillerle(dava dilekçesi eklerinde mevcuttur) görselleri talep etmesine rağmen davalıların ilgili görselleri sözleşmeden 40 gün kadar sonra yetersiz bir biçimde gönderdiğini, ilgili görsellerin yetersiz olduğunun davalılarca da “gelen görseller yeterli olamayabilir. En azından başlangıç için bir kısmını yolladım” şeklinde gönderilen mail ile kabul edildiğini, bu yetersizliğin hiçbir zaman giderilmediğini, müvekkiline herhangi başka bir görsel de gönderilmediğini, Davalıların sözleşmede belirtilen Legal Yazısını da süresi içerisinde oluşturmadıklarını, üretime başlayabilmek için Legal Yazısının müvekkilince hazırlanıp, davalıların onayına sunulduğunu, davalıların ilgili sözleşmenin 6.5 maddesinde belirtilen “Marka ve lisans sahibi kitap grubunun baskıya hazırlama sürecinin tüm hazırlığını kendi üstlenecektir.” şekilde olan yükümlülüklerini de yerine getirmediğini, kitap grubu ile ilgili hiçbir çalışma yapmamasına rağmen yine müvekkillinin kendi imkânlarını kullanarak kitap grubunda da çalışmalar yapıp, piyasaya sunduğunu, oyuncak grubuna ilişkin hazırlanan çalışmaların ise davalılarca sebepsiz bir şekilde onaylanmadığını, davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirememesi durumunun oluştuğunu bu sebeple kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı yanca, dava açılırken maktu harç yatırıldığını, 03.03.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında verilen 1 nolu ara kararda harç ikmaline karar verildiğini, ancak gerekçeli kararda 3.145,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, cayma hakkı yönünden red kararı, maktu vekalet ücretini doğursa da; 250.000,00 TL bakiye telif bedeli açısından davanın reddi kararı ile birlikte nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini “3 nolu hüküm fıkrasındaki ‘3.145,00 TL’ ibaresinin istinaf yoluyla incelenerek kaldırılmasına ve ‘20.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine’ şeklinde düzeltilerek onanmasına” ve talebimiz gibi davanın reddine; yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6100 Sayılı HMK 282. maddesi uyarınca hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği gibi, HMK 293.maddesi uyarınca taraflar dava konusu olayla ilgili uzmandan bilimsel mütalaa alarak mahkemeye sunabilirler. HMK 198.madde uyarınca kanuni istisnalar dışında hakim delilleri serbestçe değerlendirir. Davacı tarafça raporlar arasındaki çelişki sebebiyle yeniden rapor alınması talep edilmiş ise de, HMK 266 madde gereği feshin haksızlığı ve haklılığına ilişkin gibi hukuki tespitler içeren olgular yani hukuki değerlendirmelerin mahkemece rapor alınmadan da yapılabileceği, bilirkişi raporundaki çelişkili beyanların, mahkemece bilirkişi raporuna dayanma sebepleri gerekçeleri ile açıklanmış olduğu görülmüştür. Bununla birlikte davacı tarafın sözleşmenin 14.1 maddesi uyarınca davalılara ödenen garanti ücreti olan 250.000,00 TL’den telif bedelleri düşüldükten sonra bakiye kısmının iadesine karar verilmesini de talep ettiği, Mahkemece feshin geçerli kabul edilmiş olduğu ancak fesih tarihi itibariyle ödenen bedel ve telif ücreti bedellerine yönelik rapor aldırılmadığı, somut olayda davacı taleplerinin içerisinde, 250.000,00 TL garanti bedelinden telif bedelinin kalan miktarının tespiti de istenmiş olup, fesih kabul edildiğine göre, fesih tarihi itibariyle satış yapılan miktarın belirlenerek kalan miktar konusunda karar verilmesi gerekirken, Mahkemece yerinde olmayan bir talep olarak değerlendirilmiş olmasının yerinde olmadığı, bilirkişiden gerekli tespitlerin yapılmasına yönelik araştırma yapılması gerektiği, istinaf sebebi olarak yeniden rapor alınmasına yönelik talebin bu sebeple kabulünün gerektiği, eksik inceleme sebebiyle davacının istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davalı vekilinin istinaf isteminin ise kaldırma kararı sebebiyle bu aşamada değerlendirilemeyeceğine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/01/2018 tarih, 2017/218 E. 2018/23 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.09/12/2021