Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/713 E. 2021/1599 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/713 Esas
KARAR NO: 2021/1599
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/10/2017
NUMARASI: 2016/726 E. – 2017/904 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … adlı şirketi bünyesinde, uzun yıllardan beri sıfır otomobil ve tır aynı zamanda ikinci el satım işiyle iştigal olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında herhangi ticari iş ilişkisinin olmadığını, davalı yanın müvekkilden davaya konu çekten yahut başka bir sebepten ötürü herhangi alacağının bulunmadığını, davalı yan ile müvekkili şirket yetkilileri arasında karşılıklı güven, arkadaşlık ve hatır ilişkisinin bulunduğunu, davalı … lehine müvekkili şirketçe keşide edilen çekin bir hatır çeki olduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki “karşılıklı güven ve hatır ilişkisi” uyarınca, davalının şahsi borçlarına teminat sağlaması gayesiyle, davalıya talep etmesi üzerine, iş bu “Hatır çeki”nin verildiğini, davalı …’a çekin verilmesindeki amacın, davalının müvekkilin lehtar sıfatı taşıdığı çekin sağladığı teminattan yararlanmak suretiyle bankadan kredi kullanmasını kolaylaştırdığını, taraflar arası anlaşma uyarınca, davalı yan, bankadan çektiği krediler aracılığıyla kişisel borçlarını ödeyecek ve kredi temini sonrası çeki müvekkili şirkete iade edeceğini, davalı aleyhine yetkilisi olduğu … Limited Şirketi adına ” güveni kötüye kullanma” suç isnadıyla savcılığa şikayet yapıldığını ve soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca devam ettiğini, çekin bankaya ibraz edilerek tahsili yoluna gidilmesi yönünde müvekkilde haklı bir şüphe uyandırdığını, bu durum iş bu çekin ” hatıra ve güvene dayalı teminat sağlama” işlevinin ortadan kalktığı ve bedelsiz kaldığının açık bir göstergesi olduğunu, müvekkili şirketçe, … ile aralarındaki güven ilişkisi uyarınca ” … Bankası Sirkeci Şubesine ait, Lehtarı … keşidecisi …. Ltd. Şti olan … çek nolu, 34.304,00 TL bedelli çek “keşide edilerek” davalıya verildiğini, davalı … tarafından iş bu çek fotokopisi üzerine ” aslını elden teslim aldım” kaydı düşülerek adı-soyadı yazılmak ve imzalanmak suretiyle çek aslının teslim alındığını, davaya konu çek aslının halen davalı … uhdesinde olduğunu, davalıya, müvekkili tarafından defalarca yapılan sözlü ve yazılı uyarılara rağmen, davalı tarafından bugüne kadar çekin müvekkile iadesinin sağlanamadığını, … Bankası Sirkeci Şubesine ait … Hesap Nolu … çek nolu 34.304,00-TL bedelli 1 adet iş bu çekin tahsili neticesinde müvekkilinin mağdur olmaması için çekin, bankaya ibraz edecek kişilere ödenmemesi hususunda İİK 72. gereği teminat mukabili ivedi olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini,haklı davanın kabulüyle, çekin iptali ve davalıdan istirdadı ile müvekkile iadesine, iş bu çekten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması dosyasının bekletici mesele yapılmasına, ihtiyati tedbir kararı verilmeyerek davanın devamı esnasında çek bedelinin ödenmesi halinde davanın istirdat ve sebepsiz zenginleşme davası olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, 2004 yılının Aralık ayında davacı şirket ortaklarından …’nın ortağı olduğu … Ltd. Şti.’ye gayri resmi olarak %50 oranında ortak olduğunu, Bu ortaklığın 2014 yılının aralık ayında, …’nın hisselerinin %33’ünün müvekkiline devriyle kısmen resmiyet kazandığını, 2016 yılı Nisan ayının sonlarına doğru davacı şirket ortaklarından …’nın müvekkiline telefon ederek, kendisinin diğer şirketi olan davacı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. hakkında iflas erteleme kararı açıklayacaklarını, bu durumdan müvekkilinin ortağı ve çalışanı olduğu, … Ltd. Şti.’nin zarar görmemesi için, kendi hisseleriyle birlikte …’nın hisselerini devretmek istediklerini bildirdiğini, müvekkilinin anılan hisseleri devralmaya talip olmasına rağmen, söz konusu hisselerin apar-topar, … isimli dava dışı şahsa devredildiğini, Bu devir işlemi sonucunda müvekkilinin … Ltd. Şti.’ye müdür olduğunu ve SGK’lı çalışan olarak çalışmaya devam ettiğini, Şirketin eski ortağı ve müdürü …’nın bu devirdeki asıl amacının … Ltd. Şti.’yi korumaktan ziyade, kendi çıkarlarını korumak olduğunu, … Bankası tarafından … Ltd. Şti. hakkında icra takibine girişildikten ve şirketin çeşitli bankalardaki hesapları bloke edildikten sonra anlaşıldığını, bu takibin eski ortak ve müdür …’nın, davalı şirket … Ltd. Şti.’yi, diğer şirketi olan, huzurdaki davanın davacısı, … Ltd. Şti.’ye kefil olarak göstermesinden kaynaklandığını, müvekkilinin bu durumu öğrendikten hemen sonra …’nı durumdan ve banka hesaplarının bloke edilmesi dolayısıyla ödemelerin yapılamadığı konusunda haberdar ettiğini, bunun üzerine …nın durumu halledeceğini bildirdiğini, fakat sorunun halline ilişkin herhangi bir olumlu harekette bulunmadığını, müvekkilinin, bu süre zarfında … Ltd. Şti.’den çalışan olarak maaşını alamadığını, sunduğu çözüm önerileri de karşılıksız bıraktığını, bu sebeplerden dolayı müvekkilinin, 01.06.2016 tarihinde ortaklık ilişkisini sona erdirdiğini, 08.06.2016 tarihinde de iş akdini feshetmek zorunda bırakıldığını, anılan dönemde, … Ltd. Şti.’nin maddi anlamda ekonomisinin zarar gördüğünü ve bazı ödemelerin yapılamadığını, müvekkilinin o dönemde ortağı olduğu şirketin yapılamayan, maaş ve sigorta şirketi ödemelerini, mevcut durumun, sürdürülmekte olan işleri etkilememesi ve dolayısıyla şirketin bekasının korunması için şahsi hesabı ve kredi kartları kullanılarak gerçekleştirildiğini beyan ederek dilekçede açıklanan hususlar gereğince haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. Maddesine göre takipten önce açılan çek nedeniyle menfi tespit ve çekin istirdadı davasıdır. Her ne kadar kambiyo senetleri üçüncü kişiler için illetten mücerret ise de taraflar arasında bu ilke geçerli değildir. Yani kambiyo taahhüdünün altındaki ilişki geçerli olmadıkça kambiyo ilişkisi de taraflar arasında geçerli olmaz. Somut olayda davanın tarafları keşideci ve lehdar konumunda olduklarından birbirlerine karşı üçüncü kişi konumunda değillerdir. Bu nedenle, mahkememizce taraflar arasında kambiyo taahhüdünü gerektirir ne gibi bir borç ilişkisi olduğu yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davacı defterleri ve dosyadaki kayıtlardan davacı tarafın davalıya çek vermesini gerektirir bir nedene rastlanılmamıştır. Buna mukabil davalı taraf da çekin altında yatan asıl borç ilişkisini ispat edemediğine göre bu çekin hatır çeki olarak verildiği vicdani kanaati ile davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Hatır çeki iddiasının, sadece yazılı anlaşma vasıtasıyla ispatlanabileceği hususunun, yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığı, göz ardı edildiği, 2-Yerel mahkemenin, istinafa konu hükmü oluştururken, davacı yanın yarattığı haksız algı ile bilirkişi tarafından yapılan yanlış tespitlerin etkisi altında kaldığı, hukuka aykırı olarak, ispat yükünün kendilerine yüklendiği, oysa ki, çekin, hatır çeki olmadığını ispatla mükellef olmadıkları, 3-İspat yükü kendilerinde olmadığı halde, yerel mahkemenin yanlış bir şekilde yönlendirilmesini engellemek ve yargılamanın adil bir şekilde sonuçlandırılmasını sağlamak için, çekin tanzim ve müvekkilimize teslim sebeplerine ilişkin izahatta bulunulduğunu, izah ettikleri bu hususların da ispat şartı hakkındaki diğer izahları gibi dikkate alınmadığı, görmezden gelindiği, belirtilerek bu sebepler dolayısıyla, İstinaf talebinin kabulüne, usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına, hüküm kesinleşinceye kadar, icranın ertelenmesine, esas hakkında incele yapılarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesine göre takipten önce açılan çek sebebiyle menfi tespit ve çekin istirdadı davasıdır. Davacı vekili, davalı yanın müvekkilden davaya konu çekten yahut başka bir sebepten ötürü herhangi alacağının bulunmadığını, davalı yan ile müvekkili şirket yetkilileri arasında karşılıklı güven, arkadaşlık ve hatır ilişkisinin bulunduğunu, davalı … lehine müvekkili şirketçe keşide edilen çekin bir hatır çeki olduğunu, … Bankası Sirkeci Şubesine ait … Hesap Nolu … çek nolu 34.304,00-TL bedelli 1 adet iş bu çekin tahsil edilmesi halinde müvekkilinin mağdur olmaması için çekin, bankaya ibraz edecek kişilere ödenmemesi hususunda İİK 72. gereği davanın kabulüyle, çekin iptali ve davalıdan istirdadı ile müvekkile iadesine, iş bu çekten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili, davaya konu çekin, müvekkilinin, davacı şirket ortaklarından …’nın da ortağı olduğu … Ltd. Şti.’den alacağı olan bedele karşılık verildiğini, Çekin karşılığı olan 34.304,00-TL müvekkili tarafından, davacı şirket ortaklarından …’nın da ortağı bulunduğu … Ltd. Şti. adına yapılan maaş ödemeleri, komisyon ödemeleri, acente ödemeleri ve şirket masraflarına ilişkin olduğunu, yapılan bu ödemelerin ayrıntılı dökümü müvekkili tarafından …’na bildirildiğini onun bilgisi dahilinde olduğunu,çekin hatır çeki olduğunu iddia eden borçlu tarafından, bu iddiasının yazılı bir anlaşmayla ispatlanmasının gerekli olduğunu, müvekkili ve davacı yan arasında işbu çekin hatır çeki olduğuna dair bir anlaşma bulunmadığını, davacı yanın ispattan yoksun taleplerini içeren işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili iş bu kararı istinaf etmiştir. Uyuşmazlık davacı tarafından davalıya verilen … Bankası Sirkeci Şubesine ait … çek nolu 34.304,00-TL bedelli keşidecisi … A.Ş., lehtarı, … olan 08/07/2016 keşide tarihli çekin hatır çeki olup olmadığı ve davacının bu çekten dolayı davalı borçlu olup olmadığına ilişkindir. Çek incelendiğinde üzerinde hatır çeki olduğunun yazılı olmadığı gibi, taraflar arasında dava konusu çekin hatır çeki olduğuna dair yazılı bir anlaşma bulunmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190). İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Davacı her ne kadar dava konusu çekin hatır çeki olarak verildiğini iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispata yarar bilgi, belge ve delilin dosyaya yansımadığı, senetle ispat kuralı gereği çekin hatır çeki olarak verildiği iddiasının kesin delillerle ispat edilmesi gerektiği, dolayısıyla ispat yükü üzerinde olan davacının bu iddiasını ispatlayamadığı, davacı taraf, senedin hatır çeki olarak verildiğini kesin delillerle ispat edemediğinden ve yemin deliline de dayanmadığından (emsal yaragıtay 19 HD’nin 2015/2735-15286 esas ve karar sayılı, 23/11/2015 günlü ilam) davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Dairemizce re’sen kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/10/2017 tarih, 2016/726 E., 2017/904 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 585,83 TL ‘den mahsubu ile fazla yatırılan 526,53 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 5.145,60 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 60,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 158,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021