Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/710 E. 2022/148 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/710
KARAR NO: 2022/148
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2017
NUMARASI: 2016/765 E. 2017/1155 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten ticari ilişki kapsamında 18.151,50-TL alacağının bulunduğunu, davalı şirketin müvekkili şirkete Bakırköy … Noterliği’nin 07/01/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 26/11/2015 tarih seri … sıra … numaralı … Ltd.Şti’nin reklamasyon faturası kestiğini ve faturayı gönderdiğini, davalının müvekkili şirkete usulüne uygun bir ayıp ihbarının olmadığını ve dava dışı şirket tarafından düzenlenen reklamasyon faturasının müvekkilinin kestiği hangi faturaya ilişkin olduğunun, neden kesildiğinin belirtilmediğini ve söz konusu reklamasyonun hangi ürünler için ve hangi nedenlerle kesildiğinin faturada yazmadığını, söz konusu faturanın usulüne uygun kesilmemiş olması göz önüne alınarak Bakırköy … Noterliği’nin 02/06/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu faturanın davalı şirkete iade edildiğini, müvekkili şirketin alacağına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki kapsamında müvekkilinin davacıdan aldığı ürünleri çeşitli firmalara komisyon karını koyarak sattığını, ayıplı ürünün hangi faturadaki üründen kaynaklandığını tespit etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili firmanın davacıdan satın aldığı bir kısım ürünleri … Ltd. Şti. Firmasına fatura ederek sattığını, ancak dava dışı firmanın davacının üretmiş olduğu boyaların ayıplı olduğunu tespit ederek … seri numaralı 25/11/2015 tarihli 13.500-TL KDV hariç bedelli reklamasyon faturasını keserek müvekkili şirkete tebliğ ettiğini, müvekkili şirketin konuyu derhal davacı şirkete bildirdiğini ve 26/11/2015 tarihinde reklamasyon faturası düzenlediğini, bu durumun davacı firma tarafından kabul edildiğini ve anlaşma sağlandığını ancak davacının anlaşmaya rağmen kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, bu nedenlerle davanın reddine, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 18.151,50-TL borç bakiyesi verdiği, davalı ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 1.721,50.-TL alacak bakiyesi verdiği, aradaki farkın davalının düzenlediği 15.930.-TL.lik reklamasyon faturası ile 500.-TL.lik ödeme kaydından kaynaklandığı, Teknik incelemeye nazaran, kumaştaki sürtme sonrası lekeleme probleminin, baskı patının uygun fikse şartlarında uygulanmamasından kaynaklandığı, bu uygulamayı yapanın ise davalının müşterisi olan dava dışı firma olduğu, mevcut verilere göre davacıya herhangi bir kusur atfedilemeyeceği, davacının davalıdan 18.151,50.-TL.lik alacak talebinin yerinde olduğu, takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle davalı-borçlunun icra inkar tazminatından da sorumlu olması gerektiği kanaatine varılarak, Davanın kabulü ile … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe itirazın iptaline, takibin 18.151,50 TL asıl alacak üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmasına, asıl alacağın %20’si (3.630,30 TL) oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Hükme esas alınan bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkili olduğunu, pratikte her boya için ayrı ayrı fiske işleminin uygulanmasının mümkün olmadığını, tüm renkler aynı anda kumaş üzerine basıldıktan sonra yine renkler için ayrı fikse şartlarının uygulanacağını, bilirkişinin yapılan işin pratiğini bilmediğini, Aynı anda basılan boyaların aynı fikse şartlarına tabi tutulduğunda haslık değerlerinin birbirinden bu denli farklı çıkmasının satılan boyaların ayıplı olduğunu gösterdiğini, daha önce aynı fikse şartlarında baskısı yapılan mallarda hiçbir sorun yaşanmaz iken bu kere kırmızı ve siyah renklerde sorun yaşandığını, bilirkişi raporu ile dahi kırmızı ve siyah renklerin ayıplı olduğu tespit edilmiş iken yerel mahkemenin hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2- Hakimin bilirkişinin hatalı görüş ve kanaatine göre hüküm kuramayacağını, mahkemenin bilirkişi görüş ve kanaatine tamamen uyarak raporu mantık çerçevesinde değerlendirmeden kamu vicdanını rahatsız edecek şekilde hüküm kurduğunu, Bilirkişi raporunun mahkemeyi yanıltmaya yönelik, kendi içinde çelişkili, tespitleri ile kanaatleri uyumsuz ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, izah etmiş olduğu re’sen gözetilecek nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden esas hakkında inceleme yaparak bilirkişiden itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını veya davaya konu olayın pratiğini de bilen başka bir bilirkişiden rapor alınarak karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; aralarındaki ticari ilişki sebebiyle ödenmeyen 18.151,50 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın, haksız ve kötü niyetli olduğundan bahisle itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı tahsiline ilişkindir. Mahkemece, takibe itirazın iptaline, takibin 18.151,50 TL asıl alacak üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmasına, asıl alacağın %20’si (3.630,30 TL) oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Davalı vekili kararı istinaf incelemesine getirmiştir. 1-Mahkemece İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesi öğretim Üyesi bilirkişiden rapor alınmış olup, ihtilafın davacı tarafça üretilen tekstil boyasının ayıplı olup olmadığı, buradan hareketle davalı tarafın düzenlediği reklamasyon faturasının usule uygun olup olmadığı noktasında toplandığı nazara alındığında, bilirkişinin uzmanlık alanının rapor vermeye yeterli ve uygun olduğu tespit edilmiştir. Teknik bilirkişinin; Söz konusu numunelerin incelemesi ve sürtme haslığı testleri tarafımca ISO/ AATCC standartlarına uygun olarak yapılmış olup beyaz gömlek üzerindeki muhtelif baskı renkleri için AVTCC/ISO Gri Skala değerlendirme neticesi aşağıdaki gibidir: Kırmızı 2/3 Siyah 2/3 Yeşil 3/4 Sarı 3/4 Mavi 4/5 *Sürtme haslığı testi; sürtme haslığı test cihazında yapılır. Bu cihaz insan parmağının üzerine standart bir beyaz kumaş geçirilerek belli bit basınç altında belli tekrar sayısında test edilecek kumaşa sürtme işlemi yapılması temel prensibi ile çalışır. Test neticesine test edilecek kumaşa sürtülen standart beyaz kumaştaki lekelenme derecesi Gri Skala kullanılarak değerlendirilir. Gri Skaladaki 5 değeri; sürtme neticesinde hiç lekeleme olmadığını yani Sürtme Haslığının çok iyi olduğunu gösterirken 1 değeri çok kötü haslık değerini belirtir. 2/3 değeri; haslık değerinin 2 ile 3 arasında olduğunu, 3/4 değeri; haslık değerinin 3 ile 4 arasında olduğunu, 4/5 değeri; haslık değerinin 4 ile 5 arasında olduğunu gösterir. *Söz konusu numune üzerindeki farklı renk pigmentleri için haslık değerleri incelendiğinde bütün renklerde sürtme işlemi sonunda lekeleme oluştuğunu ancak en çok lekelemeyi kırmızı ve siyah renklerin sonra yeşil ve sarı tenklerin ve en son olarak da mavi rengin yaptığı görülmüştür tespiti yapıldıktan sonra; Teknik incelemeye nazaran, kumaştaki sürtme sonrası lekeleme probleminin; baskı patının uygun fikse şartlarında uygulanmamasından kaynaklandığı, bu uygulamayı yapanın ise davalının müşterisi olan dava dışı firma olduğu, mevcut verilere göre davacıya herhangi bir kusur atfedilemeyeceğinin belirtildiği tespit edilmiştir. Davalı taraf bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu belirtmiş ancak somut olarak çelişki oluşturan hususları belirtmemiştir. Teknik bilirkişi raporunun incelenmesinden, çelişkili ifadeler içermediği, rapor sonunda varılan sonuca ulaşılmasına gerekçe olan teknik açıklamalar yapılarak ve inceleme tekniği belirtilmek suretiyle düzenlendiğinden, davalı vekilinin pratikte her boya için ayrı ayrı fiske işleminin uygulanmasının mümkün olmadığı, tüm renkler aynı anda kumaş üzerine basıldıktan sonra yine renkler için ayrı fikse şartlarının uygulanacağı, aynı anda basılan boyaların aynı fikse şartlarına tabi tutulduğunda haslık değerlerinin birbirinden bu denli farklı çıkmasının satılan boyaların ayıplı olduğuna ilişkin iddiasını kanıtlayıcı delil sunarak bilirkişinin dayanakları açıklanan raporunun aksini kanıtlamadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-HMK 282. maddesi uyarınca mahkeme hakimi bilirkişi raporunu diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir ise de; hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözülemeyecek hususlarda rapor alınması zorunludur. Davacı tarafın imal ettiği tekstil boyalarının ayıplı olup olmadığı mahkeme hakiminin genel ve hukuki bilgisi ile çözülebilecek bir husus olmadığından, mahkemenin teknik bilirkişiden rapor alması zorunlu olduğundan, tekstil konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması usul ve yasaya uygundur. Davalı tarafça; dosyada mevcut teknik bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve tekniğe aykırı, mahkemeyi yanıltıcı olduğu hususu, usule uygun delillerle kanıtlanmadığından, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/208 esas ve 2017/1340 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; hakim bir kere teknik yardım gerektiği kanaati ile bilirkişiye başvurduktan sonra bu kararından dönerek uyuşmazlığın çözümünü hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözülmesine karar veremeyeceğinden, rapora uyularak karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2017 tarih ve 2016/765 E., 2017/1155 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalıdan alınması gerekli 1.239,92 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 309,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 929,94 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022