Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/707 E. 2021/1572 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/707
KARAR NO: 2021/1572
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2017
NUMARASI: 2014/1572 E. – 2017/1053 K.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin Uyarlanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Borçlu hakkında İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, faturaya dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, borçlunun süresinde haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu beyan ederek haksız yapılan itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı şirkete cari hesaptan doğan bir borcu olmadığını, davacının cari hesaba ilişkin yaptığı ilamsız takipte alacağın kaynağı olarak gösterdiği 29/04/2014 tarihli faturanın kendilerine tebliğ edilmediğini, icra takibine konu faturaya davalı bir mal ve hizmet alımının bulunmadığını, fatura taraflarına ulaşmasa da ticari hayatta sık karşılaşılan bir durum olarak geçmiş tarihli fatura kesilerek müvekkilinin borçlu duruma düşürülmek istendiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı vekilince 29/04/2014 tarihli fatura ve cari hesap alacağı açıklaması ile icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine işbu davanın açıldığı, davalı tarafça takibe konu faturanın kendilerine tebliğ edilmediği gibi fatura içeriğinin de yerine getirilmediğinin savunulduğu, taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu süregelen ticari ilişkinin bulunduğunun takibe konu faturanın davalı kayıtlarında bulunmasına rağmen davalı kayıtlarında bulunmadığının tespiti edildiği, fatura ve içeriği hizmetin sunulduğuna dair kayıtların sunumu için davacı vekiline süre verildiği, ancak başkaca sunulacak kayıt bulunmadığının bildirildiği, yemin teklif edilmeyeceğinin de duruşmada bildirildiği, davacı tarafça takibe konu fatura içeriği hizmet sunumunun davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece tayin edilen bilirkişi … tarafından davacının defterlerinin incelendiğini, Mahkemece tayin edilen günde davalı tarafça kendilerine yapılan ihtarata rağmen 2013/2014 ticari defterlerin incelemeye esas olmak üzere hazır edilmediğini, incelemeler sonrasında bilirkişi … tarafından verilen kök ve ek raporda, davacının davalıdan alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiğini, iş bu raporların denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğunu, neticede, Mahkeme hakiminin ilk olarak tanzim edilen bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmaması nedeniyle dosyayı ikinci kez bilirkişi incelemesine gönderdiğini, ikinci bilirkişi incelemesinde 2013-2014 yılı ticari defterlerinin davalı tarafça ibraz edilmediğini, davalı tarafın ticari defterleri ibrazdan kaçındığını, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri mevcut olup, usulüne uygun olarak düzenlenmiş olduğundan, davacı lehine delil olarak kabul edilmesi gerektiğini, buna göre de karar verilmesi gerektiğini, Taraflar arasındaki ticari ilişkinin sabit olduğunu ve dava her türlü delil ile kanıtlanabileceğini, tanık dahi dinletilebileceğini, dosyaya sunulan ve taraflar arasında imzalanmış olan 01.11.2013 tarihli Hafriyat Kamyonu Kiralama Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin taraflar arasında süregelen bir ticaretin olduğuna delil olduğunu, ayrıca tanık dinletme talebinin Mahkemece yersiz ve gerekçesiz olarak dikkate alınmadığını, Davacının form BS’yi de ibraz ettiğini ancak Mahkemece değerlendirmeye esas alınmadığını, davalı BA formunun ise sorulmadığını, bu belgenin sorulmama nedeni de hükümde ve ara kararda açıklanmadığını, Davalı ticari defterlerinde işlenmiş olan ve ödeme olarak gösterilen 21.01.2014 tarihli 75.000,00 TL lik ödemenin dekontunun ibraz edilemediğini, davalı ticari defterlerinde bu ödemenin banka havalesi şeklinde işlendiğini, davalı tarafça ödeme olmadığı halde deftere bu şekilde kayıt edilmesinin dahi davalının defterlerini eksik tuttuğunun, hatalı tuttuğunun ve alacaklıları mağdur etme maksadının bir göstergesi olduğunu, Bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, Mahkeme dosyasına sunulmuş olan iki ayrı bilirkişiden alınan ek/kök raporlar arasında çelişkiler olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı icra takibine vaki itirazın iptali davası olup, davacı; bakiye fatura alacağının olduğunu iddia etmiş, davalı ise, ticari ilişkiyi inkâr ederek faturaya konu mal veya hizmeti almadığını savunmuş, Mahkemece; fatura konusu mal veya hizmetin sunulduğunun ispatlanamamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafça istinaf edilmiştir. Uyuşmazlığın konusu A-587008 seri numaralı, 29.04.2014 tarihli, 145.413,76 TL miktarlı fatura olup, talep edilen alacak 48.607,62 TL’dir. Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan ilk bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi raporunda tarafların defter kayıtlarının örtüşmediği, davacı defterine göre davacının, davalı defterine göre ise davalının alacaklı olduğunun belirtildiği, ikinci bilirkişi incelemesinde ise, davalının defterlerini sunmaması sebebiyle yalnızca davacı tarafın defterlerinin incelenebildiği, incelenen defterlere göre davacının alacaklı olduğunun belirtildiği görülmüştür. Davalı taraf ticari ilişkiyi inkâr ederek, fatura konusu mal veya hizmeti almadığını savunduğuna göre, teslim hususunu ispat yükü davacı üzerindedir. Tarafların örtüşmeyen ticari defterleri ile sonuca gitmek hukuki olarak olanaklı görünmemektedir. Alacağın yalnızca davacı defterlerinde kayıtlı olması ispata yeterli görülmemiştir. Davacı her ne kadar tanık deliline dayandığını iddia etmiş ise de, somut davaya konu miktar itibariyle HMK’nın 201.maddesi kapsamında senede karşı tanıkla ispat yasağı söz konusu olduğundan aksi yöndeki davalı istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır. Diğer yandan davacı vekili bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu beyan etmiş olmasına rağmen hangi yönlerden ne gibi çelişkiler olduğunu açıklamadığından kararın bu yönden denetimi mümkün olmamıştır. Dairemizce ilgili vergi dairesi müdürlüğünden celbedilen 2014 yılı davalı form BA kayıtlarına göre, davaya konu faturanın davalının bildiriminde olmadığı, davacının 19.10.2017 tarihli celsede yemin deliline de dayanmayacağını bildirdiği, böylelikle eldeki delillere göre davacının ispat yükünü yerine getiremediği, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2017 tarih ve 2014/1572 E., 2017/1053 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1, maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021