Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/705 E. 2021/200 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/705 Esas
KARAR NO: 2021/200
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/12/2017
NUMARASI: 2017/423 E., 2017/288 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 23.03.2017 tarihli dilekçesinde özetle; Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin geçmiş dönem hakimlerinden olan, FETÖ terör örgütü üyeliğinden dolayı tutuklu bulunan ve HSYK tarafından meslekten ihraç edilen … tarafından FETÖ aleyhine yazılar yazan ve haberler yapan müvekkillerine karşı intikam duygusuyla ve örgüt üyeliği dolayısıyla ızrar kastıyla hukuka aykırı bir şekilde tesis edildiğinin, müvekkilleri tarafından ikame edilen davanın reddine dair 12.05.2011 tarih 2009/86 esas, 2011/152 sayılı karara karşı HMK. 374 vd hükümleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir. Davalı taraf yargılamanın yenilenmesi talebine cevap dilekçesinde özetle; Dava konusunun yargıtay denetiminden geçerek kesin hüküm haline aldığını, süreç ile ilgisi bulunmayan gerekçeler ile yargılamanın yenilenmesi talebinin yerinde olmadığını reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Yargılamanın iadesine talebinde bulunulan Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2009/86 esas sayılı dosyasının incelenmesinde ; davacı tarafın …, … reklam yayıncılık, davalı tarafın … Ltd Şirketi … Davanın FSEK ten kaynaklanan haklara yönelik alacak davası olduğu, mahkemece 12.05.2011 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2011/10173 esas, 2013/13292 karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği, karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği dosyanın kesinleştiği yapılan incelemeden anlaşılmış,yine dosya içerisinde hakimin reddi talebinde bulunulduğu hakimin reddi talebine ilişkin red kararının temyiz edildiği ve bunun da kesinleştiği dosya içinde olan belgelerin incelenmesinden anlaşılmıştır. Dosyaya celp edilen kesinleşen mahkeme hükmü hakimin yargılandığına ilişkin dava dosyası HSYK Genel sekreterliğinden alınan cevabi yazı ve tüm deliller dikkate alındığında talep HMK.nın 374 madde de düzenlenen yargılamanın iadesine ilişkin olup yargılamanın iadesi sebepleri 375. madde de sayılmış olup mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması, Davaya bakması yasak olan veyahut hakkında red talebi mercice kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması, Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuru ile davanın görülmüş veya karara bağlanmış olması, Yargılamanın yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması, Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olması , İfadesi karara esas alınan tanığın karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması, bilirkişi veya tercümanın hükme esas alınan esas hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması Lehine karar verilen tarafın karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin ikrar veya yazılı delil ile sabit olması, Karara esas alınan bu hükmün kesinleşmiş başka bir hüküm ile ortadan kalkmış olması, Lehine karar verilen tarafın karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması, Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları konusu, sebebi aynı olan 2. Davada öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün kesinleşmiş olması, Kararın insan haklarını ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile tespit edilmiş olması gerekir. Yargılamanın iadesi talebinin kararı veren mahkeme inceler. HMK.nın 279 maddesinde yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme tarafları davet edip dinledikten sonra talebin kanuni süre içerisinde yapılmış olup olmadığını, yargılamanın iadesi yolu ile kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını, kendiliğinden inceler bu koşullardan biri eksik ise, hakim davayı esasa girmeden red eder. Somut olayda kesinleşen 2009/86 sayılı dosyada görülen dava FSEK ten kaynaklanan haklara yönelik alacağa ilişkin olup tüm aşamalardan geçip kesinleşmiş olup bahsedilen olaya ilişkin hakimin reddi ve çekilmesini gerektiren bir durum somut dosya üzerinde olmadığı gibi mahkemenin yasal olarak teşekkkül etmediği hususu da somut dosya içerisinde mevcut değildir, kararı veren hakimin hakkında daha sonra meslekten çıkarılma kararı verilmesi ve FETÖ üyeliğinden yargılanması bu davaya ilişkin yasal olarak HMK. da sayılan nedenler arasıda yer almadığı gibi henüz kararı veren hakimin yargılaması bitmemiş ve hüküm kesinleşmiş olduğundan somut olaya ilişkin herhangi bir yargılama ve karar da ortada olmadığından şartları taşımayan yargılamanın iadesi talebinin esasa girilmeden reddine karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gerek HSYK’nın ihraç gerekçesinde gerek Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dosyaya gönderilen iddianamede yer alan ifadeler ve gerekse taraflarınca yerel mahkeme dosyasına ibraz edilen deliller, eski hâkim ve FETÖ terör örgütü üyesi …’in, davacıya karşı husumet beslediğini, intikam ve ızrar kastıyla hareket ettiğini kesin bir şekilde kanıtladığını, davacılar tarafından davalılara karşı Bakırköy Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nde ikâme edilen, konusu alacak ve tazminat olan davada, hukuken ve mantıken anlamakta güçlük çektikleri vahim hukuka aykırılıkları içeren tahkikat sürecinin ardından oluşturulan kararın nedeninin, …’in Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun 24.08.2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararı ile meslekten ihraç edildiğini öğrenmeleri ile ortaya çıktığını, davacı …’in gazetecilik hayatı boyunca FETÖ yapılanmasına karşı durduğunu ve bu yasa dışı yapılanma aleyhinde programlar yaptığını, söz konusu hukuka aykırı kararın FETÖ’nün yargı ayağının en önemli isimlerinden biri olan … tarafından intikam duygularıyla alındığı konusunda hiçbir tereddüt olmadığını, kamuoyunda tanınmış bir gazeteci olan … aleyhine, bu “hâkim” tarafından gerçekleştirilen hukuka aykırı işlemlerin ve verilen davanın reddine ilişkin kararın FETÖ terör örgütünden gelen etkilerden kaynaklandığını, davacı tarafından, Fetullah Gülen Terör Örgütü’nün en önemli ekonomik ayağı olan … ve şu an firari olan … aleyhinde, Kaz Dağlarında gerçekleştirilen siyanürle altın arama faaliyetleri hakkında yapılan haberler ve yazılan yazıların kamuoyunda büyük yankı uyandırması ve önemli bir ekonomik güce darbe vurulmasının, hatta ve hatta Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesinden gönderilen iddianame de de yer aldığı üzere …’in bu şirkette hissesinin olmasının davacıya karşı beslenilen hasmâne tutumun en somut örneği ve en kesin kanıtı olduğunu, yayınlanan haberlerin ardından … Şirketi’nin Genel Müdür Yardımcısı …’ün 3 yıl 4 ay korumalığını ve şoförlüğünü yapan …’ın “…” yazı dizisiyle … Grubu ve grubun genel müdür yardımcısı …’ün, gazetecileri nasıl tehdit ettiği, siyanürlü altın arama faaliyetleri için hangi usulsüzlüklerin gerçekleştirildiği, memurlara verilen hediyeler hakkındaki itirafları … tarafından yayınlanarak Fetullah Gülen ve çevresi tarafından bir kez daha hedef haline gelindiğini, … yönetiminin … ile ilgili yayınların durdurulması için …’e baskı uyguladığını, başarılı olamayınca da sözleşmesini haksız biçimde feshettiğini, bu haberlerle FETÖ’nün önemli kazanç ayaklarından biri olan altın arama faaliyetlerinin sekteye uğratıldığını, … Programı yapımcısı – sunucusu …’in yaptığı haber ve yayınlarla Kaz Dağlarında siyanürle altın arama faaliyetlerini, bu faaliyetlerin insana ve doğaya verdiği zararı Türkiye’nin gündemine taşıyarak bu faaliyetlerde bulunan şirketlerin (…) çıkarlarına, Fetullah Gülen’in çıkarlarına ve dahası …’in çıkarlarına engel olmasının bilirkişi raporu ve uzman görüşleri ile haklılığı sübût eden yargılamada tarafsız kalamamasının nedenini ortaya koyduğunu, davacıların reddi hakim talebinde bulunduklarını, bu reddi hâkim talebinin, Yargıtay’da, dosyanın gelişi, karar verilmesi ve dosyanın iadesi dâhil olmak üzere üç günden kısa bir süre içinde karara bağlandığını, tek başına bu çarpıcı hızlılık dahi, …’in bir zamanlar Fetö’nün hâkim olduğu yargı içindeki etkin rolünü net bir şekilde göstermekte olduğunu, -Davacı … ve … Ltd. Şti. ile davalılar … Ltd. Şti. ve … arasında 05.09.2007 tarihinde “…” programının yapım ve yayımlanması konusunda “… Programı Yapım Sözleşmesi” ve “… Programı Telif Sözleşmesi” başlıklı iki sözleşme aktedildiğini, Sözleşme’de öngörülen 1 yıllık sürenin 05.09.2008 tarihinde dolduğunu ve bu tarihten sonra da, tarafların edimleri ifa etmeye, yani davacıların program yapmaya ve yayımlamaya, davalıların da bunların ücretlerini ödemeye devam ettiklerin, bu konuda taraflar arasında hiçbir ihtilaf olmadığını, sadece, davalıların, bu tarihten sonra yayımlanan programların herhangi bir sözleşme olmaksızın yayımlandığını iddia ettiklerini, davacılırın ise, yenilenen ve uzayan sözleşmelere göre program yapılıp yayımlandığı hususunu ifade ettiklerini, taraflardan hiçbirinin sözleşmelerin devamını istemediğini 05.09.2008 tarihinden önce (ve sonra) bildirmediğini, sözleşmelerin 06.09.2008 tarihinde yenilenmesinden sonra, yeni dönemin ilk 4 ayında (Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında) sözleşmelere uygun olarak davacıların “…” programını hazırlayıp yayımladıklarını, davalıların da ücret ödeme borçlarını yerine getirdiklerini, ancak, daha sonra, davalılar Ocak ve Şubat aylarında toplam 6 hafta davacıların program yapıp yayımlamaları için gereken stüdyo, teknik hizmetler vb. gibi davacıların edimini ifasına olanak sağlayan hazırlık muamelelerini yapmayarak ve ücret de ödemeyerek Sözleşme’ye aykırı davrandıklarını, davacı ve davalının karşılıklı ihtarları sonucu davalının 09.03.2009 tarih ve … yevmiye nu.lı ihtarnamesiyle, sözleşmelerin yenilenmediğini ve sözleşme olmaksızın program yaptırıldığını iddia etmişler ve sözleşmelerin zımnî kabul ile yenilendiği bir an için kabul edilse dahi sözleşmeleri feshettiklerini beyan ettiklerini, bunu üzerine, davacılar tarafından toplam 600.000.-TL tutarındaki cezaî şart alacağının tahsili ile her bir davacı bakımından ayrı ayrı 100.000.-TL olmak üzere toplam 200.000.-TL manevî tazminata hükmedilmesi talebiyle huzurdaki davanın açıldığını, sözleşmelerin sona ermesi öngörülen 06.09.2008 tarihinden sonra, her iki tarafın da sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmeye devam ettiklerini ve … programının yayınını bu suretle devam ettirdiğini, bu hususun sözleşmenin aynen yenilendiğini kesin olarak kanıtladığını, dosya içinde bulunan raporda 06.09.2008 tarihinde sözleşmelerin yenilendiğinin tespit edildiğini, Mahkemece, e-maillerin hukuken hiçbir değerinin ve delil vasfının bulunmadığını açıklamalarına ve itirazlarına rağmen, davalı tarafın bilgisayarları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, hukuka aykırılıklara rağmen davalıların iddiaların ispat edilemediğini, tüm nedenler araştırılarak sözleşmeler ’in m. 10.1. maddeleri doğrultusunda cezaî şart olarak, her bir davacıya müştereken ve müteselsilen 300.000’er TL ve davacı …’e müştereken ve müteselsilen 100.000 TL manevî tazminat ve … Ltd. Şti.’ne 100.000 TL manevî tazminat ödemeye mahkûm edilmelerine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince reddedilen davanın Yargıtay incelemesinden geçtiğini ve red kararının onandığını, bunun üzerine karar düzeltme talebinde bulunulmuş olup talebin reddedildiğini, Davacının, istinaf incelemesi talepli dilekçesinde yargılamanın iadesi talebine ilişkin somut bir sebep gösteremediğini, aksine davanın esasına yönelik beyan ve iddialarda bulunduğunu, iş bu beyanlara itibar edilemeyeceğini, yargılamanın iadesi sebepleri HMK 375. maddesinde tahdidi olarak sayılmış olup mevcut davada yargılamanın iadesini gerektirecek hiçbir hukuki dayanak bulunmadığını, Davacı, dilekçesinde yargılamanın iadesi talebini somut hukuki bir gerekçeye dayandıramadığını, Davacının istinaf itirazlarının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafça süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur. İstinaf kanun yolu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ila 361. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, “İncelemenin Kapsamı” başlığını taşıyan 355. maddede de düzenlendiği üzere; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu re’sen gözetir. Bilindiği üzere, yargılamanın iadesi yolu, kesin hükme bağlanmış olan bir davaya yeniden bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnasıdır. Buna göre, bazı ağır yargılama yanlışlıklarından dolayı, kesin hükmün tekrar gözden geçirilmesine ve aynı dava hakkında yeni bir hüküm verilmesine istisnai olarak müsaade edilmektedir. Yargılamanın yenilenmesi sebepleri Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Bunlar dışındaki bir sebepten dolayı yargılamanın iadesi yoluna başvurulamaz. Yani yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 379. maddesine göre; yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, tarafları davet edip, dinledikten sonra; talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceler, bu koşullardan biri eksik ise; davayı esasa girmeden reddeder. Somut olayda; Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi Hâkim … tarafından karar verildiği, ilamın temyiz incelemesinden ve karar düzeltme aşamasından geçerek kesinleştiği, Hâkim …’in Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kararı ile hakimlik mesleğinden ihracına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafın yargılamanın yenilenmesi talebinin incelenebilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 379. maddesinin aradığı şartların bir arada bulunması gerekmektedir. Eldeki yargılamanın iadesi davasında, HMK 379. maddesinde aranan koşulların bulunmadığı, ilk derece mahkesince de davanın reddine ilişkin verilen kararın isabetli olduğu anlaşıldığından, usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına karşı davacıların istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/12/2017 tarih ve 2017/423 E., 2017/288 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacılardan alınması gerekli 59,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davacılar tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davacılar tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/02/2021