Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/701 E. 2022/347 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/701
KARAR NO: 2022/347
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2016
NUMARASI: 2010/159 E. 2016/243 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın 1996 yılında yapımcılığını “… Tic. Ltd. Şti.”nin üstlendiği “…” adı altında seslendirdiği albümde yer alan çoğu eserin söz ve bestesinin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin kısa süre önce 1996 yılında çıkan albümünün yapım adı ve karton etiketinin değiştirilerek, davalı tarafından “…” adı altında piyasaya arz edildiğini tespit ettiğini, müvekkilinin davalı “… Tekstil San.ve Tic. A.Ş” ile albüm sözleşmesi yapmadığını, eserinin kullanımı için muvafakat vermediğini, davalının mali ve manevi hak ihlali nedeniyle vaki tecavüzünün men’i, ref’i ve mali hak ihlaline dayalı olarak icracı sanatçılıktan dolayı 50.000 TL’den şimdilik 5.000 TL’nin, 3 katını, manevi hak ihlaline dayalı olarak 20.000 TL, yayma hakkının ihlaline dayalı her eser için 10.000 TL’den toplam 90.000 TL’den şimdilik 15.000 TL’nin 3 katını, digital platformda kullanım sebebiyle 1.000,00 TL olmak üzere toplam 41.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, sahibi olduğu “…” ile davaya konu albümün FSEK’te fonogram yapımcısına tanımış olduğu hakları kullanma ehliyetine haiz olduğunu, dava konusu albümün 1996 yılında piyasaya dava dışı “… Tic. Ltd. Şti.” tarafından sürüldüğünü ve “…”ne ilk sahip olan firma olduğunu, 14.07.2004 tarihine kadar yürürlükte kalan, 5224 Sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’nun geçici 2. maddesi ile eser işletme belgeleri ve bu belgeye tanınmış tüm hakların geçerliliğinin devam ettiğinin hüküm altına alındığını, 17.05.2006 tarih ve 26171 sayı ile Resmi Gazete’de yayımlanan Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin geçici 1. maddesi ile bir kez daha teyit edildiğini, eser işletme belgesi sahibi hak sahibi …Ltd Şti’nin mülga yazısının geçerli olduğu dönemde 03.03.2004 tarihinde eser işletme belgesini dava dışı … Ltd Şti’ne devrettiğini, devrin yasal olduğunu, davacı iddialarının hukuk dışı ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın 5846 sayılı yasa hükümleri uyarınca açılmış mali ve manevi hak ihlali nedeniyle tecavüzün men’i, ref’i maddi ve manevi tazminat talepli olduğu,Taraflar arasında eserlerin FSEK’e göre eser niteliğinde olduğu, eser ve icra sahibinin davacı olduğu, dava dışı …’e söz konusu albüm için eser ve icralar bakımından davacı tarafından izin verildiği, davalının dava konusu “…” isimli albümü piyasaya çıkarttığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı,Toplanan deliller hüküm kurmaya elverişli ve yeterli alınan bilirkişi raporları ışığında davacının dava dışı …’e “… isimli albümün Kaset ve CD halinde çıkartılması hususunda vermiş olduğu “…” albümde yer alan parçaların FSEK m. 22 ve 23 anlamında çoğaltılması ve yayımı hakkına matuf münhasır lisans niteliğinde olduğu, dava dışı …’in fonogram yapımcısı olarak sahip olduğu mali hakların kullanım haklarını başkasına devredebilmesinin FSEK m. 49 uyarınca buna açıkça muvafakat edilmesi halinde mümkün olacağı, devir yetkisi bulunmadığından davalı … AŞ’nin davacının albümde ver alan eserleri üzerinde eser sahipliğinden doğan haklarını kullanma yetkisini geçerli şekilde iktisap edemediği, ancak icranın tespiti iznine dayalı olarak davacının gerçekleştirdiği icralar bakımından fonogram yapımcısının tespitte yer alan icralar ile ilgili hakları aslen iktisap edeceği, …’in davacının haklarını devraldığı tarihte yürürlükte bulunan 3257 Sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu 8. maddesinin FSEK hükümleri doğrultusunda yorumlanması gerektiği, eser işletme belgesine sahip olan işletmelerin eserin çoğaltma yada yayma hakkına gerçekten sahip olduğu gibi mutlak bir sonuç çıkarılamayacağı, kanundaki eser işletme belgesinin hak sahipliği konusunda bir karine ihdas ettiği, aksinin ispatının her zaman için mümkün olduğu, her bir eser için belirlenen 6.000 TL rayiç bedelin toplamı olan 48.000 TL nin FSEK’in 68. maddesi uyarınca 3 katı olan 144.000TL nin ve digital kullanıma ilişkin 460,37 TL nin toplamı olan 144.460,37 TL’nin 11.06.2010 tarihinden itibaren yürütülecek avas faizini geçmeyecek şekilde ticari reeskont faizi yürütülmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5846 sayılı yasanın 83/1-4 fıkrası uyarınca eserde adın değiştirilmesi nedeniyle haksız rekabete dayalı olarak takdiren 10.000 TL manevi tazminatın 11.06.2010 tarihinden itibaren yürütülülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, taraflar arasında doğan farazi sözleşmesel ilişki nedeniyle davacı yanın ref talebinin reddine, davalının bundan sonraki muhtemel tecavüzlerinin men’ine ve davacının hukuki menfaati göz önüne alınarak kesinleşen hüküm özetinin ilanına ” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2010/159 e. 2016/243 k. sayılı kararın gerekçesinde 3257 sayılı yasal düzenlemedeki hak sahipliği kavramı yasal düzenlemede mutlak olarak belirtilmiş iken mahkemenin bu hakka karine demesinin yasal düzenlemenin inkârı olduğunu, Dava konusu hakların devredildiği 1996 yılında yürürlükte olan 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’nun 8. maddesinde; “Eserlerin çoğaltma, yayma, ve gösterim hakkı, eserin istetme belgesi sahibine aittir. Hak sahibinin izni olmadıkça eserler üzerinde her türlü tasarruf yasaktır. Çoğaltma, yayma ve gösterim hakkı; alım, satım ve kiralama şeklinde her türlü intikale konu olabilir” hükmüne yer verildiğini, karineden bahsedilmediğini, aksine hak sahipliğinin eser işletme belgesi sahibine ait olduğunun açık şekilde belirtildiğini, mahkemenin yasal düzenlemeyi yok saymak sureti ile kısmen kabul kararı verdiğini, 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu 5224 sayılı 14.07.2004 tarihli yasanın 16. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı ancak geçici m.2′ de; “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sinema ve müzik eserlerine ilişkin verilmiş yapımcı kayıt ve tescil eser, işletme ve bandrol belgeleri bu kanun yürürlüğe girdikten sonra da geçerliliklerini muhafaza ederler” hükmü ve geçici m.l’ de; “Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce usulüne uygun şekilde hak sahiplerine verilmiş bulunan kayıt ve tescil belgeleri ile eser işletme belgeleri geçerliliklerini muhafaza ederler” hükümlerine yer verilerek davacının yeni yasa yürürlüğe girmeden önce dava dışı ‘ … Ltd. Şti.’ne albümün piyasaya çıkarılması için muvafakat ettiğini, … Ltd, Şti.’nin eser işletme belgesinin devrini yasaklayan bir kayıt olmadığını ve bahsi geçen kanun maddeleri gereğince devri yasaklayan bir şartın mevcut olmadığını beyan ederek, … Tic. Ltd. Şti.’nin mülga yasanın yürürlükte olduğu dönemde eser işletme belgesini dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ne devrinin yasal olduğunu ve yasanın aradığı şekillerde müvekkili şirkete devredildiğini,İcracı sanatçının, eserin seslendirmesinde yani ilk tespitinde, fonogram yapımcısına izin verdiğini, eser işletme belgesi ile çoğaltılan hakların bu fonogram yapımcısına verilen haklar olduğunu, devir sözkonusu olmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 1999/3506 e. 1999/6012 sayılı kararında; “3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’nun 8. maddesi hükmüne göre yasa kapsamındaki eserlerin çoğaltma yayma ve gösterim hakkını, eserin işletme belgesi sahibine aittir. Eserler üzerinde her türlü tasarruf eser işletme belgesi sahibinin iznine tabidir” şeklinde karar verdiğini, emsal kararda açıkça belirtildiği üzere eser işletme belgesi sahibinin eserler üzerinde hertürlü tasarruf yetkisine sahip olduğunu, mahkemece Yargıtay 11. HD’nin emsal kararlarına aykırı olarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, 2- Kararın gerekçesinde davacı sanatçının verdiği muvafakatname FSEK 49. madde uyarınca üçüncü kişilere devir yetkisi içermediği için devir alanların hak iktisabında bulunamayacakları ve dava dışı … şirketinin devir yetkisi olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın gerekçesinde beyan edilen hususların yasal düzenlemelere açıkça aykırı olduğunu, icracı sanatçının, eserin seslendirmesinde yani ilk tespitinde fonogram yapımcısına izin verdiğini, eser işletme belgesi ile çoğaltılan hakların fonogram yapımcısına verilen haklar olup, devrin sözkonusu olmadığını, FSEK 80. madde, komşu hak sahipleri açısından “eser sahibinin izniyle” ve “icracı sanatçının izni ile” ibareleri ile “izin” adında üçüncü bir hak alımı yöntemi ortaya çıkardığını, müzik yapımcısının eser sahibi veya icracı sanatçıdan ilk tespit hakkı için izin aldığını, icracı sanatçının da eser sahibinden icra için izin aldığını, bu iznin, “devir” veya “ruhsat” olmadığını, bu hak alımının, alan kişi açısından “devir”e benzeyen hükümler taşıyan, mutlak hak niteliğinde özel bir hukuki durum olduğunu, FSEK maddenin girişinde belirtilen iznin, mali hakların tek tek sayılmasını gerektiren bir devir sözleşmesi olmadığını, bu izin sonucu icracı icrasını ve fonogram yapımcısının fonogramı oluşturduğu anda da elinde tamamıyla kendine ait, buna izin verenlerin bile hiçbir biçimde müdahale edemeyeceği komşu hak içeren master bulunduğunu, bu kayıt için daha önce izin verenler ya da mahkeme bile “sen haklarını kullanmıyorsun, kötüye kullanıyorsun, bu yüzden ses kaydını/fonogramı bana ver” diyemeyeceğini, bu kayıt kendi icrası açısından icracı sanatçıya ve/veya icracıdan izni aldıktan sonra fonogram yapımcısına ait olduğunu, Bu aşamada FSEK 80. maddede fonogram yapımcısının haklarının sayıldığı (B) kısmında belirtilen mali hakları kullanma yetkisinin “devir” alınmasının devreye gireceğini, her ne kadar burada “mali haklan kullanma yetkisi” ibaresi yazılmışsa da burada “devir” işleminden bahsedildiğini, bu tip sözleşmelerin “izin” işlemi ile birleşik olarak aynı sözleşme ile yapıldığını ve genellikle devir amacı ve iradesi taşıdığını, Eser Sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliği’nde İcracı Sanatçıların icralarını çoğaltmak hakkının iki şekilde düzenlendiğini, buna göre, ilk tespiti izinsiz olarak yapılan bir icranın daha sonradan çoğaltılabilmesi için yine icracı sanatçının izninin alınması zorunlu olduğunu, buna karşılık icracı sanatçının icranın çoğaltılabilmesi için 3. kişilere yazılı izin vermiş ise ancak izin alınan amaçlar doğrultusunda yapabileceğini, izin alınan amaç dışında başka bir amaç için söz konusu icraları çoğaltılmak isteniyorsa icracı sanatçının yine yazılı izni gerekeceğini, amaç dışında çoğaltılma ise icracı sanatçının haklarına tecavüz teşkil edeceğini, dava konusu olayda bu tip bir kullanım sözkonusu olmadığı için davacıdan tekrar izin alımına gerek olmadığını, Davacı sanatçının bu izni ilk tespitte, master kayıtta verdiğini, eser işletme belgesinin master kayıt haklarını kullanma hakkı içerdiğini, kararın gerekçesinde davacıdan tekrar devir alınması gerektiği beyanlarının hukuk dışı olduğunu, davacının bu fonogramı oluştururken bu izni verdiğini, dava konusunun devir edilen eser işletme belgeleri olduğunu, davacı tarafın eser işletme belgelerinin devrine muvafakat etmesi ve/veya izin vermesi gibi zorunluluk bulunmadığından tartışılan hususların birbirine karıştırıldığını ve yasal düzenlemelere açıkça aykırı olduğunu, 3- Davacının hem ref hemde FSEK 68 maddesi uyarınca 3 kat tazminat talep ettiğini, mahkeme kararının gerekçesinde hem ref hem 3. kat tazminata karar verilemeyeceği belirtilmiş olmasına rağmen, kararın hüküm kısmında hem ref hem de 3 kat tazminata karar verdiğini, kararın kendi içinde çelişkili olduğunu, 4- Mahkemenin eserde adın değiştirilmesi dolayısıyla manevi tazminata hükmettiğini, dava konusu albümde, davacı … isminin büyük puntolarla yazıldığını, albüm içinde yer alan eserlerin hiçbirinde ad değiştirilmesinin sözkonusu olmadığını, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun l/B md. göre eserin; sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri olup, albümün içinde yer alan parçaların eser niteliğini taşıdığını, albümün eser olmadığını, mahkemenin albümü eser olarak nitelendirerek kararda açıkça maddi hataya düştüğünü, izah edilen ve re’sen belirlenecek nedenlerle; kararın aleyhe olan kısımlarının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Çoğu eserin söz ve bestesinin kendisine ait olduğu, “…” isimli 1996 yılında çıkan albümünün yapım adı ve karton etiketinin kendisinden izin almaksızın davalı tarafça değiştirilerek, “…” adı altında piyasaya arz edilmek suretiyle mali ve manevi hakları ihlali edildiğinden vaki tecavüzünün men’i, ref’i ve mali hak ihlaline dayalı olarak icracı sanatçılıktan dolayı 50.000 TL’den şimdilik 5.000 TL’nin, 3 katını, manevi hak ihlaline dayalı olarak 20.000 TL, yayma hakkının ihlaline dayalı her eser için 10.000 TL’den toplam 90.000 TL’den şimdilik 15.000 TL’nin 3 katını, digital platformda kullanım nedeniyle 1.000 TL ki, toplam 41.000 TL tazminatın tahsiline ilişkindir. Mahkemece; Davacının dava dışı …’e “… isimli albümün Kaset ve CD halinde çıkartılması hususunda vermiş olduğu “…” albümde yer alan parçaların FSEK m. 22 ve 23 anlamında çoğaltılması ve yayımı hakkına matuf münhasır lisans niteliğinde olduğu, dava dışı …’in fonogram yapımcısı olarak sahip olduğu mali hakların kullanım haklarını başkasına devredebilmesinin FSEK m. 49 uyarınca buna açıkça muvafakat edilmesi gerektiği, devir yetkisi bulunmadığından davalı … AŞ’nin davacının albümde ver alan eserleri üzerinde eser sahipliğinden doğan haklarını kullanma yetkisini geçerli şekilde iktisap edemediği, ancak icranın tespiti iznine dayalı olarak davacının gerçekleştirdiği icralar bakımından fonogram yapımcısının tespitte yer alan icralar ile ilgili hakları aslen iktisap edeceği, …’in davacının haklarını devraldığı tarihte yürürlükte bulunan 3257 Sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu 8. maddesinin FSEK hükümleri doğrultusunda yorumlanması gerektiği, eser işletme belgesine sahip olan işletmelerin eserin çoğaltma yada yayma hakkına gerçekten sahip olduğu gibi mutlak bir sonuç çıkarılamayacağı, kanundaki eser işletme belgesinin hak sahipliği konusunda bir karine ihdas ettiği, aksinin ispatının her zaman için mümkün olduğu, her bir eser için belirlenen 6.000 TL rayiç bedelin toplamı olan 48.000 TL nin FSEK’in 68. maddesi uyarınca 3 katı olan 144.000 TL nin ve digital kullanıma ilişkin 460,37 TL nin toplamı olan 144.460,37 TL’nin 11.06.2010 tarihinden itibaren yürütülecek avas faizini geçmeyecek şekilde ticari reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5846 sayılı yasanın 83/1-4 fıkrası uyarınca eserde adın değiştirilmesi nedeniyle haksız rekabete dayalı olarak takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın 11.06.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, taraflar arasında doğan farazi sözleşmesel ilişki nedeniyle davacı yanın ref talebinin reddine, davalının bundan sonraki muhtemel tecavüzlerinin men’ine ve davacının hukuki menfaati göz önüne alınarak kesinleşen hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir. Davalı vekili karar aleyhine istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1-3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’nun 8. maddesinde; “Eserlerin çoğaltma, yayma, ve gösterim hakkı, eserin işletme belgesi sahibine aittir. Hak sahibinin izni olmadıkça eserler üzerinde her türlü tasarruf yasaktır. Çoğaltma, yayma ve gösterim hakkı; alım, satım ve kiralama şeklinde her türlü intikale konu olabilir” düzenlemesi mevcuttur. Yargıtay 11. HD’nin 29/04/2021 tarihli 2019/4514 esas ve 2021/4251 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; eser işletme belgesinin eser sahipliği yönünden adi karine niteliğinde olduğu, tek başına hak doğurucu bir belge olarak kabul edilemeyeceği, aksinin ispatının her zaman mümkün olduğu, Daire’nin yerleşik içtihadı olup, davalı vekilinin bu hususun karine olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosya içerisinde mevcut Beyoğlu … Noterliği 24/04/1996 tarih ve … yevmiye numaralı muvafakatnamede davacı; “…, …, …, …, …, …” isimli eserler ile söz ve müziği tarafıma ait olan “…” isimli eserlerin … San. Ltd. Şti tarafından kaset, CD, Compact Disc olarak çıkartılmasına muvafakat ettiğimi beyan ve ikrar ederim” ifadelerine yer verilmiştir. Muvafakatanameye konu hakların yapımcı … tarafından Kadıköy … Noterliği’nin 03/03/2004 tarih ve … yevmiyeli “Eser Devir ve Satış Sözleşmesi” ile … Yapım şirketine, İstanbul … Noterliği’nde tanzim olunan 11/02/2005 tarihli “Eser Devir ve Satış Sözleşmesi” ile … Müzik Şirketi’ne ve İstanbul … Noterliği’nin 05/03/2010 tarihli Eser Devir ve Satış Sözleşmesi ile davalı … Müzik Şirketi’ne devredildiği tespit edilmiştir.Davacı albümde yer alan eserlerin bir kısmının aynı zamanda söz yazarı ve bestecisidir. Bu nedenle haklarının FSEK kapsamında değerlendirilmesi gerekir. FSEK’te eser sahibine, mali hakkını veya mali haklarının kullanılma yetkisini devir hakkı tanınmıştır. Mali hak devrinde hak devreden kişinin malvarlığından çıkarak devralana geçtiği halde, mali hakların kullanma yetkisinin devri (ruhsat) halinde, hak, sahibinde kalmakta, devralana sadece kullanma yetkisi geçmektedir. (FSEK 48/2.maddesi) FSEK m. 80/I/B’de “bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcılarının eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra (…) haklara sahip olacağı belirtilmiş olup, takiben (1) numaralı bendinde “eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitten söz ettiğinden, Türk Hukuku’nda ilk tespitten doğan hakların kullanılabilmesi için; hem eser sahibinden hem de icracı sanatçıdan “mali hakları kullanma yetkisinin” devralınmış olması gerekir. Maddede mali hakları kullanma yetkisi ruhsat, lisans anlamında kullanılmıştır. Dosyada mevcut Beyoğlu … Noterliği’nin 24/04/1996 tarih ve … yevmiye numaralı muvafakatnamesi nazara alındığında; davacının “…” isimli albümde yer alan eserlerin açıkça kaset, CD, Compact Disc olarak çıkartılmasına muvafakat ettiğini beyan ettiğinden, FSEK hükümleri doğrultusunda bir devir söz konusu olmadığı sabittir.Davalı vekili; İcracı sanatçının, eserin seslendirmesinde yani ilk tespitinde, fonogram yapımcısına izin verdiğini, eser işletme belgesi ile çoğaltılan hakların bu fonogram yapımcısına verilen haklar olduğunu, devir sözkonusu olmadığını iddia etmiş ise de; … tarafından Kadıköy … Noterliği’nin 03/03/2004 tarih ve … yevmiyeli … Yapım şirketine devrine ilişkin sözlemede açıkça ( … adlı compack diski yurt içi ve yurt dışı devir haklarını hali hazır durumu ile…. Şti adına …’e devir ettim. İş bu eserleri sayı ve süre ile sınırlandırılmamış biçimde, plak, kaset, CD, her türlü görüntülü ve görüntüsüz ses taşıyıcılarında karışık kasetlerde, kullanılmasına, yayınlanmasına, dağıtılmasına, çoğaltılmasına, yurt içi ve yurt dışı devir haklarının devir alana ait olduğunu, kendi adına kayıt ve tescil ettirmesini piyasaya çıkartmasını kabul ve beyan ederim) İstanbul … Noterliği’nin 11/02/ 2005 tarihli “Eser Devir ve Satış Sözleşmesi”nde (… … adlı compack diskin yurt içi ve yurt dışı haklarını…sattım, hali hazır durumu ile…. Müzik Şti adına …’e devir ettim. İş bu eserleri sayı ve süre ile sınırlandırılmamış biçimde, plak, kaset, CD, her türlü görüntülü ve görüntüsüz ses taşıyıcılarında karışık kasetlerde, kullanılmasına, yayınlanmasına, dağıtılmasına, çoğaltılmasına, yurt içi ve yurt dışı devir haklarının devir ve satın alana ait olduğunu, temsile yetkili olduğu şirket adına kayıt ve tescil ettirmesini piyasaya çıkartmasını kabul ve beyan ederim) ve İstanbul …. Noterliği’nin 05/03/2010 tarihli Eser Devir ve Satış Sözleşmesinde; (.. … adlı compack diskin yurt içi ve yurt dışı haklarını … Bilişim A.Ş’ne sattım, İş bu eserleri sayı ve süre ile sınırlandırılmamış biçimde, plak, kaset, CD, her türlü görüntülü ve görüntüsüz ses taşıyıcılarında karışık kasetlerde,… kullanılmasına, yayınlanmasına, dağıtılmasına, çoğaltılmasına, yurt içi ve yurt dışı devir haklarının devir ve satın alan şirkete ait olduğunu, temsile yetkili olduğu şirket adına kayıt ve tescil ettirmesini piyasaya çıkartmasını kabul ve beyan ederim) şeklinde açıkça devir beyanlarını içerdiğinden, devir olmadığı, eserin ilk tespitinde fonogram yapımcısına tanınan haklar olduğu yönündeki istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Devrin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 3257 Sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu 8. maddesinin FSEK hükümleri doğrultusunda yorumlanması gerekir. Bu hüküm, eserlerin (sinema ve musiki eserlerin) çoğaltma yayma ve gösterim hakkına kimlerin sahip olabileceğini düzenleyen bir hüküm olup, sırf eser işletme belgesine sahip diye bir işletmenin eserin çoğaltma ya da yayma hakkına gerçekten sahip olduğu gibi mutlak bir sonucuna varılamaz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin istikrar arz eden kararlarında belirtildiği gibi, işletme belgesi, hak sahipliği konusunda bir karine ihdas etmiş olup, bu karinenin çürütülmesi, aksinin ispatı her zaman için mümkündür. Bu hüküm kapsamında, dava dışı … hem şekli hem de maddi anlamda davacının eserlerini çoğaltma ve yayma hakkına sahiptir, ancak sahip olduğu bu hakları bir başkasına devretme yetkisi kendisine verilmemiştir. Hiç kimse sahip olmadığı bir hakkı başkasına devredemeyeceğinden, devir yetkisi bulunmayan … Şirketi’nden dava dışı diğer yapımcı şirketler ve davalının sırf şekli hak sahipliğine (Eser İşletme Belgesine) dayanarak hak iktisap etmeleri mümkün olmadığından, davalı vekilinin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 2- Davacı albümde yer alan ve seslendirdiği eserlerin bir kısmının aynı zamanda söz yazarı ve bestecisidir. Bu nedenle haklarının FSEK kapsamında değerlendirilmesi gerekir. FSEK’te eser sahibine, mali hakkını veya mali haklarının kullanma yetkisini devir hakkı tanınmıştır. Mali hak devrinde hak devreden kişinin malvarlığından çıkarak devralana geçtiği halde, mali hakların kullanma yetkisinin devri (ruhsat) halinde, hak sahibinde kalmakta, devralana sadece kullanma yetkisi geçmektedir. (FSEK 48/2.maddesi) FSEK m. 80/I/B’de “bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcılarının eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra (…) haklara sahip olacağı belirtilmiş olup, takiben (1) numaralı bendinde “eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitten söz ettiğinden, Türk Hukuku’nda ilk tespitten doğan hakların kullanılabilmesi için; hem eser sahibinden hem de icracı sanatçıdan “mali hakları kullanma yetkisinin” devralınmış olması gerekir. Maddede mali hakları kullanma yetkisi ruhsat, lisans anlamında kullanılmıştır. Davalı taraf, devrin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 3257 Sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu 8. maddesinin uygulanması gerektiğini, 8. maddede ise eserlerin çoğaltma, yayma, ve gösterim hakkının eserin işletme belgesi sahibine ait olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla davalı müvekkilinin bu hakkı, hukuka uygun ve zincirleme olarak hak sahiplerinden devraldığı savunmasında bulunmuş ise de; 3257 sayılı Yasanın bu hükmünün, FSEK hükümleri doğrultusunda yorumlanması gerekir. Bu hüküm, eserlerin (sinema ve musiki eserlerin) çoğaltma yayma ve gösterim hakkına kimlerin sahip olabileceğini düzenleyen bir hüküm olup, eser işletme belgesine sahip diye bir işletmenin eserin çoğaltma ya da yayma hakkına gerçekten sahip olduğu gibi mutlak bir sonucuna varılamaz. İşletme belgesi, hak sahipliği konusunda bir karine ihdas etmiş olup, bu karinenin çürütülmesi, aksinin ispatı her zaman için mümkündür. Bu hüküm kapsamında, dava dışı … hem şekli hem de maddi anlamda davacının eserlerini çoğaltma ve yayma hakkına sahiptir, ancak sahip olduğu bu hakları bir başkasına devretme yetkisi kendisine verilmediğinden, …’den hak iktisap edilemeyeceğinden, dava dışı diğer yapımcı şirketler ve davalının sırf şekli hak sahipliğine (Eser İşletme Belgesine) dayanarak hak iktisap etmeleri mümkün değildir. … isimli albümü ilk tespit eden … şirketine, davacının bir kısım eserlerde söz yazarı ve besteci sıfatı ile eser sahipliğinden kaynaklanan mali hakkını devretmediği gibi, 1996 yıllında davacının tek taraflı beyanı ile verdiği muvafakatin FSEK 52’nci maddede düzenlenen karşılıklı sözleşme ve hakların ayrı ayrı gösterilmesi şartlarını içermediğinden, davalıya devredilen sadece yayma ve umuma arz hakkı olduğundan, yeniden albüm yapılabilmesi için FSEK uyarınca davacının söz yazarı ve besteci olarak izninin alınması gerektiğinden, devredilenin muvafakatname kapsamında olduğu, yeniden izin alınması gerekmediğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.3- Mahkemece gerekçeli kararın 35. paragrafında; “Davacı taraf FSEK m. 68 uyarınca üç katı bedel talebinde bulunmuş, bunun yanında eser işletme belgelerinde davalının isminin silinmesini talep etmiştir. Taraflar arasında sözleşme yapılmış olsaydı istenebilecek rayiç telif ücretinin üç kat fazlasının istenmesi halinde, eser sahibi ile mütecaviz arasında farazi bir sözleşme ilişkisi kurulacağından davacı üç katı bedel ile birlikte ref talebinde bulunamaz.” gerekçesine ve hüküm fıkrasının 5. bendinde; “Taraflar arasında doğan farazi sözleşmesel ilişki nedeniyle davacı yanın ref talebinin reddine, davalının bundan sonraki muhtemel tecavüzlerinin men’ine,” karar verildiği tespit edilmiştir. Ref mevcut tecavüzün önlenmesine ilişkin olup, mahkeme kararından sonra oluşacak tecavüzleri kapsamadığından, mahkemece açıkça ref talebinin reddine, bundan sonra oluşabilecek tecavüzlerin men’ine karar verildiğinden, kararda çelişki bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 4- Yargıtay 11. HD’nin yerlemiş uygulamaları ve 28/01/2016 tarihli 2015/3049 esas ve 2016/933 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; eser üzerindeki manevi haklar, eser sahibi ile eseri arasındaki kişisel ve manevi ilişkisini düzenleyen haklardır. Bunlar, eseri kamuya sunma, eserin sahibi olarak tanıtılma, eserde değişiklik yapılmasını önleme hakları olarak sayılabilir. Eser sahipliğinden kaynaklanan mutlak ve inhisari yetkiler içeren manevi haklar, miras yolu ile geçmedikleri gibi, sağlar arası hukuki işlemlere ve ölüme bağlı tasarruflara dahi konu olamazlar. Manevi hakların ihlali halinde, kural olarak eser sahibi ile belli koşullarda 5846 sayılı Yasa’nın 19’uncu maddesinde sayılan kişiler manevi tazminat talep edebilir. İlk tespitteki adı “…” olan albümün davacının izin ve onayı alınmadan “…” olarak değiştirilmek suretiyle piyasaya sürüldüğü dosya kapsamı ile sabittir. Davacı vekili müvekkilinin “…” olan albümünün adının davacının izin ve onayı alınmadan “… ” olarak değiştirildiğini iddia ederek manevi tazminat talep etmiştir. Bir davada maddi vakıaları anlatmak taraflara, hukuki niteliğini tespit etmek mahkeme hakimine aittir. Mahkemece “Davacının “…” olan albüm adının “…” olarak değiştirilmesi sebebiyle manevi tazminat talebinde bulunduğu, “…” bir albüm adı olup, bizatihi bir eser adı olmadığından, eser üzerindeki adın değiştirilmesi yasağının burada uygulanamayacağı, bir müzik albümü adının FSEK m. 83 anlamında “ad ve alamet” olarak görmek gerektiği, FSEK m. 83’de “Ad ve alâmetler” başlığı altında, “bir eserin adı, alâmetleri ve çoğaltılmış nüshalarının şekillerinin”, iltibasa meydan verebilecek tarzda, başka eserlerde ve çoğaltılmış nüshalarda kullanılamayacağının düzenlendiği, bu düzenlemenin, “haksız rekabet yasağı ilkesine dayandığı, albümde eserin adının değiştirilmesi nedeniyle oluşturulan haksız rekabete ilişkin olarak davacının manevi zararına yönelik manevi tazminat talebi yerinde görülerek somut olayın özelliğine göre bir miktar manevi tazminata hükmolunması gerektiği” gerekçesi ile albüm adının eser üzerindeki adın değiştirilmesi niteliğinde olmadığı belirtildiğinden, davalı vekilinin mahkemece albümün eser olduğu kabul edilerek karar verildiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değil ise de; FSEK’te Haksız rekabet: “I – Ad ve alametler: Madde 83 – Bir eserin ad ve alametleri ile çoğaltılmış nüshaların şekilleri, iltibasa meydan verebilecek surette diğer bir eserde veya çoğaltılmış nüshalarında kullanılamaz. 1 inci fıkra hükmü umumen kullanılan ve ayırt edici bir vasfı bulunmayan ad, alamet ve dış şekiller hakkında uygulanmaz. Bu maddenin uygulanması kanunun 1 inci, 2 nci ve 3 üncü bölümlerindeki şartların tahakkukuna bağlı değildir. Basın Kanununun 14 üncü maddesinin mevkute adları hakkındaki hükmü mahfuzdur. Tecavüz eden tacir olmasa bile, birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete müteallik hükümler uygulanır” şeklinde düzenlendiğinden, 83. maddenin uygulanabilmesi için ad ve alametin eserde yer alması gerekip, mahkemece albüm adının eser niteliğinde olmadığı kabul edilmesine rağmen, 83/1. maddesi kapsamında olduğundan bahisle manevi tazminata hükmedilmesi yasal düzenlemelere aykırı ve davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde olduğundan, kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan hususlar gereğince davalı vekilinin 1, 2 ve 3 numaralı istinaf sebebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 4 numaralı istinaf sebebinin kabulü ile bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince manevi tazminat talebinin reddi yönünde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, 2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2010/159 E. 2016/243 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davanın kısmen kabulü ile,3/a-Davacının eser sahibi ve icracı sanatçısı olduğu 8 adet eserine ilişkin davalı tarafından izinsiz olarak … adlı yapımda kullanılması nedeniyle davacının mali hak ihlaline dayalı olarak belirlenen 6.000,00 TL rayiç bedel üzerinden 48.000,00 TL’nın takdiren 3 katı olan 144.000,00 TL’nin ve digital kullanıma ilişkin 460,37 TL’nın toplamı olan 144.460,37 TL’nin 11.06.2010 tarihinden itibaren yürütülecek avas faizini geçmeyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3/b-Manevi tazminat talebi ile fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine, 3/c-Taraflar arasında doğan farazi sözleşmesel ilişki sebebiyle ref talebinin reddine, davalının bundan sonraki muhtemel tecavüzlerinin men’ine, 3/d-Masrafı davalıdan alınarak kesinleşen hüküm özetinin yurtgenelinde yayın yapan trajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 9.868,09 TL nispi karar harcından peşin yatırılan 608,85 TL ve ıslah harcı 563,60 TL olmak üzere toplam 1.217,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.650,64 TL bakiye harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafça sarf edilen 17,15 TL başvurma harcı, 608,85 TL peşin harç, 563,60 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.189,60 TL harcın davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c-Davacı tarafça sarf edilen 5.300,00 TL bilirkişi ücreti, 347,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 5.647,90 TL yargılama giderinden ret ve kabul oranına göre 5.439,32 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,4/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 17.673,74 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ret edilen maddi tazminat talebi yönünden 5.539,63 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 4/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/(3). maddesine göre 7.375,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 54,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 152,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince, tebliğden itibaren 2 hata içinde temyizi kabil olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022