Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/70 E. 2020/413 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/70
KARAR NO: 2020/413
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2017
NUMARASI: 2015/185 E. 2017/481 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle davalıya mal sattığını, bu hususta fatura düzenlendiğini, dava konusu alacağın dayanağı olan fatura içeriğindeki malların davalı şirkete teslim edildiğini, malların teslim edildiğine ilişkin imzalı kağıdın davalı çalışanlarından alındığını, davalı şirketin malların bedellerini ödemediğini, davalının faturaya süresinde itiraz etmeyerek fatura münderecatını kabul etmiş sayıldığını, alacak nedeniyle başlatılan icra takibine haksız yere itirazda bulunulduğunu beyanla takibe yapılan itirazın iptaline, davalının % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra takibine konu faturanın davalı şirkete tebliğ edilmediğini, faturaya konu mallarında davalıya teslim edilmediğini, malların davalı çalışanları tarafından teslim aldınıdığına ilişkin belge bulunuğu iddiasının sipariş fişine dayandığını ancak sipariş fişinin mal teslimine ilişkin bir belge olmadığını, ortada bir sevk irsaliyesinin de bulunmadığını, davacının icra takibinde talep ettiği alacaktan daha fazlasını davada talep ettiğini (0,57 TL), dava konusu faturanın tek taraflı olarak düzenlenip davacının ticari defterlerine kaydedildiğini, teslim hususunda ispat yükünün davacıda olduğunu, taraflar arasında akdi bir ilişki bulunmadığını, sipariş fişlerinin tarihi ile fatura tarihi arasında çok uzun bir sürenin bulunduğunu beyanla davanın reddine, davacının % 20 oranında tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Davacı tarafça davalı adına kesilen faturanın davalıya tebliği hususunda her hangi bir belge sunulamadığı gibi dava konusu faturanın davalı defterlerinde de kayıtlı olmadığı, sipariş fişlerinin malların teslimine ilişkin düzenlenmesi gereken bir belge olmadığı, teslim hususunda ispat yükünün davacıda olduğu, bu hususun kesin delille ispatı gerektiği, davacının ispat yükünü yerine getiremediği, bu hususta davacı tarafça teklif edilen yeminin davalı tarafça eda edildiği gerekçesiyle davanın ve kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında davaya konu fatura öncesinde de cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalı ile güvene dayalı esnek bir çalışma yürüttüklerini, somut olayda da fatura içeriği malzemelerin, kendisini davalı şirketin sahibi ve yetkilisi olarak tanıtan … ile yapılan görüşmeler sonucunda onun şahsına, bir sonraki seferde ise yine … ile yapılan görüşmeler sonucunda onun bilgisi ve onayı ile … ve … adlı kişilere teslim edildiğini, sipariş fişi başlıklı belgeye o andaki çalışanların imzalarının attırıldığını, Teslim olgusunun muhattabının teslim edilen kişiler olduğunu, bu kapsamda yeminin de …’a yaptırılması gerektiğini, taraf sıfatı kavramının içinde işçilerin de bulunduğunu, teslim hususunun üç ayrı işçiye isticvab edilerek sorulması ve gerektiğinde yemin yaptırılması gerektiğini beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, fatura alacağından kaynaklanan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafça davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yürütüldüğü, takibin dayanağının 06.01.2014 tarih, … sıra numaralı fatura olduğu, takibe konu asıl alacak üzerinden somut davanın harçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle davalıya takip konusu malzemeleri satıp teslim ettiğini iddia ederken davalı, malzemeleri teslim almadığını, faturanın da tebliğ edilmediğini beyan etmiş, ilk derece mahkemesince teslim hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı taraf istinaf etmiştir. İcra takibine dayanak faturaya konu malların teslim edildiği hususunda ispat yükü davacı üzerindedir. Davacı bu kapsamda bir kısım sipariş fişlerini delil olarak sunmuş, bu fişler üzerinde imzaları bulunan …, … ve … adlı kişilere fatura konusu malların teslim edildiğini idida etmiştir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile benimsendiği üzere, mal teslimi hususu hukuki işlem niteliğinde olduğundan malın alıcıya teslimi tanıkla ispat edilemeyecektir. Davacı bu hususta tanık dinletmek istemiş ancak davalı taraf muvafakat etmemiştir. Dolayısıyla bu hususta tanık dinlenmesine yasal imkan bulunmamaktadır. Diğer yandan dosyaya celbedilen hizmet döküm cetveline göre, sipariş formlarının düzenlendiği tarih itibariyle davalı şirket çalışanı oldukları anlaşılan …, … ve … adlı kişilerin davanın tarafı olmadığı, bu sebeple isticvab edilmelerine veya yemin eda etmelerine yasal olanak bulunmadığı, zira 6100 Sayılı HMK’nun 232. ve 169. maddelerine göre yemin ve isticvabın ancak davanın tarafları arasında söz konusu olabileceği tartışmasızdır. Kaldı ki sipariş formu, malın teslimine değil, malın siparişinin verildiğine (alımına) yönelik bir delil niteliğinde olduğu, sipariş formunda malın teslim edildiğine dair bir şerhin bulunmadığı da dikkate alındığında adı geçen kişilerin dinlenilmesinin hukuken bir fayda sağlamayacağı da aşikardır. Bu sebeple davacı tarafın bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davaya dayanak 06.01.2014 tarih, … sıra numaralı faturanın, Dairemizce dosyaya celbedilen davacı 2014 yılı BS formunda bildirildiği, ancak davalı BA formunda bildirilmediği gibi davacı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturanın davalıya tebliğ edildiğine dair dosyaya yansıyan bir bilgi, belge ve delilin de bulunmadığı görülmüştür. Basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacının, sattığı malları davalıya teslim ettiğine dair sevk irsaliyesi başta olmak üzere kanunların öngördüğü yasal belge vs. evrakı düzenlemesi gerekirken bu yükümlülüğü yerine getirmediği anlaşılmıştır.Bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2017 tarih ve 2015/185 E. 2017/481 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40TL maktu harcın, peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubuyla bakiye kalan 23,00TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına, 3- İnceleme duruşmasız olarak yapıldığından taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın kendisine iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/12/2020