Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/7 E. 2020/13 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/7
KARAR NO: 2020/13
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2017
NUMARASI: 2016/235 E. 2017/114 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı firmanın kot pantolon alanında küresel bir lider olduğunu, davacı şirkete ait cep dikiş şekli markalarının da mevcut olduğunu, TP nezdinde …, …, …, …, … ve … tescil nolu markalarının mevcut olduğunu, davalının, www…com.tr adresli web sitesinde, davacının cep dikiş şekli markalarını taklit ettiğini, davacının ürünleri ve iş mahsulleri ile iltibas yarattığnı, haksız rekabette ve markaya tecavüzde bulunduğunu davalı şirket web sitesinde yer alan kot pantolon ürünlerinde, davacıyla özdeşleşen … pantolonlarının ayırt edici özelliği ve 1973 yılından beri ülkemizde tescilli marka olan arka cep dikiş şekli (Tescil No:…, …, …, …) nin taklit edilmiş olduğunun görüleceğini, … ibaresi ile de davacının markasına tecavüz edildiğini, söz konusu cep dikiş şekliyle ilgili olarak davalı yan web sitesinde delil tespiti yapıldığını ve iltibasın 2015/67 D.iş dosyası ile tespit edildiğini, davacı ile aynı sektörde olan davalı yanın davacının markalarından haberdar olmamasının düşünülemeyeceğini beyan ederek markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i ve haksız rekabetin ortadan kaldırılmasını, ürünlerin toplanmasını, imhasını, davalı aleyhine 50.000 TL manevi tazminata hükmedilerek hükmün ilanını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı markası ile davacı markası arasında iltibas bulunmadığını, tanınmış marka olgusunun tartışılmasına gerek bulunmadığını, tanınmış marka, iltibas değerlendirmesinde, müvekkilinin markasındaki şekil unsurunun ön planda olması fakat davacının uzun yıllara dayanan markasal kullanımında bu türden benzeri bir şekil unsurunun hiçbir zaman mevcut olmaması nedeniyle bu unsurların, karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmaya yetecek unsurlar olarak görülmesi gerektiğini, davalı markasının davanın açıldığı tarihte tescilli bir marka olduğunu, haksız rekabet ve markadan doğan tazminat talebi ve diğer taleplerin yerinde olmadığını beyan ederek açılan davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davalının kullanmakta olduğu ve dosyada görselleri bulunan cep dikiş şekillerinin, davacının tescilli … sayılı ve … sayılı cep dikişi şekil markalarıyla iltibas yarattığı, davalının kötü niyetli olarak davacı markalarını ısrarlı olarak taklit ettiği gerekçesiyle marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, tecavüzün ref’i, men’i ve haksız rekabetin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, tecavüze konu ürün ve her türlü tanıtım vasıtasının toplanarak imhasına ve davacının markalarının süresi, niteliği, kullanımı göz önüne alınarak manevi zararına yönelik takdiren 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve hükmün ilanına karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf isteminde özetle; Dava dilekçesinin yetkisiz kişilere tebliğ edildiğini, dosya hakkında bilgiyi e-devletten aldıktan sonra gerekli cevapların verildiğini, ancak mahkeme heyetinin 2 haftalık kesin süreden dolayı cevapları dikkate almadığını, Ankara 4. Fİkri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/270 Esas ile Ankara 1. Fİkri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/337 Esas numaraları dosyalarında tescilli markaları ile ilgili olarak devam eden davalar bulunduğunu, Müvekkilinin TÜRK PATENT ve MARKA KURUMU tarafından … kod numaralı “…” ile … kod numaralı “…” marka tescil verilen tescil belgesine ilişkin yasal kullanım yaptığını, bu belge iptali olmadan davanın aleyhe sonuçlanmasının 556 Sayılı Markalar Yasasına aykırı olduğunu,Müvekkilinin markasının, davacı markaları ile iltibasa sebep olmadığı için tanınmış marka olgusunun tartışılmaması veya uygulanmaması gerektiğini,Müvekkilinin markasındaki şekil unsurunun ön planda olması fakat davacının uzun yıllara dayanan markasal kullanımında bu türden benzeri bir şekil unsurunun hiçbir zaman mevcut olmaması nedeniyle bu unsurların karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmaya yetecek unsurlar olarak görülmesi gerektiğini,Müvekkilinin markasının dava açıldığı tarihte tescilli bir marka olduğunu, 2015/67 D.iş sayılı dosyanın da yine müvekkilinin TPE başvurusundan sonra görüldüğünü. dolayısı ile haksız rekabet ve markadan doğan tazminat talebi ve diğer taleplerin yerinde olmadığını beyan ederek kararı istinaf etmiştir.Davacı vekili katılma yoluyla süresinde vermiş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davalı firmanın davacı fitma ile birebir aynı sektörde faaliyet gösteren bir firma olmasına istinaden davacının çok meşhur … ürününü bilmemesinin mümkün olamayacağını, davacı firmanın tanınmış ürününden haksız kazanç sağlamak gayesiyle bu taklit ürünü tercih eden ve bundan gelir elde eden davalı firma aleyhine tayin edilen 20.000 TL tutarındaki manevi tazminatın, davalının davacı firma haklarını ihlal eder fiilleri ileride tekrarlamaması açısından caydırıcı olmadığını, bu nedenle daha yüksek bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini,Marka tecavüzünün men’i ve ref’ine karar verildikten sonra, kısmen reddolunan manevi tazminat yönünden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının Medeni Kanun Madde 4’de yerine bulan “Hakkaniyet Kuralı”na aykırı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının aleyhlerine olan kısmının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, önlenmesi ile manevi tazminat davasıdır.Davacı somut davada, kot pantolon üretiminde faaliyet gösteren davacı firmaya ait … ve … tescil numaraları ile tescilli bulunan arka cep dikiş şeklinin, davalı firma tarafından taklit edildiğini beyan ederek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, önlenmesi ile manevi tazminata karar verilmesini talep etmiş olup davalı, her iki marka arasında iltibas bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacının TPE nezdinde tescilli cep dikişi markalarının davalı tarafından taklit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacıya ait … tescil nolu cep dikişi şekil markası ve … sayılı cep dikişi şekil marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti, ref’i ve men’ine, haksız rekabetin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının tecavüze konu cep dikişi kullanılan ürünleri, ürünlere ait her türlü tabela, etiket, kutu, koli, ambalaj, katalog, broşür, basılı evrak ve her türlü tanıtım vasıtasının toplanarak imhasına, 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine karar vermiştir.Davacı ve davalı taraf mahkemece verilen kararı istinaf etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalı taraf her ne kadar dava dilekçesinin yetkisiz kişilere tebliğ edildiğini, dosya hakkında gerekli bilgileri E-devletten aldıktan sonra cevap dilekçesinin verildiğini, ancak mahkeme heyetinin 2 haftalık kesin süreden dolayı cevapları dikkate almadığını ileri sürmüş ise de, dava dilekçesinin tebliğine ilişkin mazbata incelendiğinde, tebliğin adreste bulunmama sebebi belirtilerek ve isim yazılmak suretiyle şirket çalışanına 15.12.2016 tarihinde yapıldığı, bu haliyle yapılan tebligatın usül ve yasaya uygun olduğu, cevap dilekçesinin ise 03.04.2017 tarihinde yasal 2 haftalık süresi geçtikten sonra verildiği, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 128.maddesi uyarınca davalının ileri sürülen vakıaların tamamını inkar ettiğinin kabul edilmesi gerektiğine karar vermek gerekmiştir.Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, her ne kadar davalının kullanmakta olduğu cep dikişi şekillerinin, davacının tescilli … sayılı ve … sayılı cep dikişi şekil markalarıyla iltibas yarattığı gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de, hükmün gerekçesinin İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/67 değişik iş sayılı dosyasına sunulan 08.11.2015 tarihli bilirkişi raporuna dayandırıldığı, söz konusu rapor incelendiğinde, raporun 3.sayfasında, bazı ürünlerin cep dikiş şekillerinin orjinal … ürünlerinin dikiş şekline benzediği yönünde tespitte bulunulduğu, ancak hangi ürünlerin hangi yönleriyle benzediği yönünde açık bir tespitte bulunulmadığı, somut davanın konusunun davacı firmaya ait … ve … tescil numaraları ile tescilli bulunan arka cep dikiş şekilleri olduğu dikkate alındığında, söz konusu bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı, kaldı ki, hükme esas alınan raporun bulunduğu İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/67 değişik iş sayılı dosyasında, tespit isteyen vekilinin esas olarak; davacı adına tescilli ve kot pantolonlarında yoğun olarak kullanılan cep dikiş şeklinin karşı tarafa ait web sitesinde kullanılıp kullanılmadığının tespiti ile web sitesi içerik sağlayıcısının kimliğinin tespitini talep ettiği, sunulan raporun da bu talebe uygun olarak düzenlendiği, bu haliyle bilirkişi raporunun somut dava açısından yeterli inceleme içermediği, bilirkişi raporunda benzerlik karşılaştırması yapılırken ürün bazlı bir somutlaştırma yapılmadığı, bazı ürünlerin benzediği şeklinde genel ve soyut bir değerlendirme ile yetinildiği dikkate alınarak, işaret edildiği üzere; mahkemece, sektörde uzman bir bilirkişi ile bilişim alanında uzman bir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden yeni rapor alınarak değerlendirme yapılması gerekirken, davanın esası ile ilgili olarak gösterilen delil toplanmadan eksik inceleme ile karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır. Verilen hükmün mahiyetine göre, davacı tarafın istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı yanın istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KABULÜNE, İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talebi halinde kendisine iade edilmesine 4- Dosya üzerinden inceleme yapılmış olmakla vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafından İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin ilk derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 17/09/2020