Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/698 E. 2021/1591 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/698
KARAR NO: 2021/1591
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 27/11/2017
NUMARASI: 2017/338 E. – 2017/366 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan bayi sözleşmesinin davalı tarafın sözleşmeye aykırı hareketi sonucunda 19.06.2015 tarihinde müvekkili tarafından sonlandırıldığını, davalının bayii sözleşmesinin sonlandırılmasından sonra sözleşmenin 14. maddesi gereğince, sözleşmenin sona ermesi halinde, bayinin kendisini … bayisi olarak adlandırmaya derhal son vereceğini, sözleşmenin 4. maddesindeki, Bayi … imajını kullanarak değişik ürünler üretemez, ürettirmez hükmü gereğince davalının eyleminin markaya tecavüz oluşturduğunu, ayrıca 3.470,00 TL olan tescilli … marka olan hava perdelerini kendilerinde varmış gibi göstererek ve de ticari ahlak dışına çıkarak %35 oranında daha düşük fiyat 2.555,00 TL ilan ederek, aynı marka ithalatçısı veya bayisi, yetkili servisi izlenimi vererek, tüketici/müşterileri yanıltmaya yönelik eyleminin, haksız rekabet oluşturduğunu beyan ederek markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile men’ine, 556 sayılı KHK’nın 66/1-a.maddesine göre hesaplanacak 10.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın haksız açıldığını müvekkilinin markaya tecavüz ve haksız rekabet yapmadığını, hakkındaki aynı konu ile ilgili olarak Karşıyaka Cumhuriyet Baş Savcılığına yapılan şikayetin reddedilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, soruşturma dosyasında marka hakkına tecavüz suçunun oluşup oluşmadığı konusunda alınan bilirkişi raporuna göre, olayda marka hakkının tükenmesi ilkesinin söz konusu olduğunu, atılı marka hakkına tecavüz suçunun unsurları itibari ile oluşmadığının tespit edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona erdiği, daha sonra davalının elinde kalan bir ürünü internet üzerinden satışa sunması eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle tazminat hesaplamasına da gerek görülmediği gerekçeleriyle açılan davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığını, ancak buna rağmen, hem bilirkişi heyetinin hem de Mahkemece verilen kararın soruşturma dosyasında verilen bilirkişi raporuna dayandığını, Mahkemece, davalının web sayfasında, ne zamandan beridir ne kadar bir süreyle ve nasıl bir imajla ”…” marka ürünlerin reklamının yapıldığının incelenmediğini, şüpheli/davalının soruşturma aşamasındaki gerçek dışı beyanlarına itibar edilerek karar verildiğini, bilirkişi tarafından iddiaların karşılanmadığını, kendilerinden ticari defter talep edilmediğini, buna rağmen gerekçeli kararda ticari defterlerin sunulmadığından bahsedildiğini, Mahkemece davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin A.A.Ü.T’ne aykırı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılıp, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i ile istemli maddi ve manevi tazminat davasıdır. Gerek taraflarca dosyaya sunulan deliller, gerek soruşturma dosyasının içeriği ve gerekse denetime elverişli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında daha önce bayilik sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme kapsamında, davalıya davacıyı temsilen ”…” marka hava perdesi satış yetkisi verildiği, daha sonra sözleşmenin fesih yoluyla sona erdiği anlaşılmış olup, davalının, fesihten sonra elinde kalan bir adet ürünü internette % 35 indirimle satışa sunmaktan ibaret eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığı yönündeki Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, diğer yandan Mahkemece davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin A.A.Ü.T’ne aykırı olduğu yönündeki istinaf sebeplerinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/11/2017 tarih ve 2017/338 E., 2017/366 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021