Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/687 E. 2021/1384 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/687
KARAR NO: 2021/1384
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mah.
TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI: 2016/205 E. – 2017/241 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin gümrük müşavirliği konusunda hizmet verdiğini, … nolu “…” markasının sahibi olduğunu, markanın 36. sınıf kapsamında bulunan gümrük müşavirliği hizmetlerinde tescilli olduğunu, müvekkilinin marka kullanımına ilişkin broşür ve reklam örneklerini/ malzemelerini dosyaya sunduğunu yine müvekkiline ait www…com.tr uzantılı internet sitesi çıktılarını dosyaya sunduğunu, davalı tarafın müvekkili ile aynı hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı tarafın müvekkiline ait asli unsurunu oluşturan “…” ibaresini hem ticari ünvanında hem de markasal olarak aynı sektörde kullanmasından kaynaklı iltibasa neden olmakla marka ihlali ve tecavüz ile haksız rekabet teşkil eden faaliyetlerde bulunduğunu, bu durumda müvekkil şirketin itibarının zedelendiğini, markasal kullanımda özellikle “…” ibaresini ön plana çıkartarak, bu durumdan haksız fayda elde ettiğini, davalı şirketin bu eylemlerine son vermesi için 05/04/2016 tarihinde Kadıköy … Noterliğinden … yevmiye ile ihtarname gönderdiklerini ancak karşı tarafın bu ihtara karsı sözlü olarak ticaret unvanlarını düzelteceklerini belirtmelerine rağmen makul sürede bu düzeltmeleri yapmadıklarını, dolayısı ile dava açma zaruretlerinin doğduğunu, davalı tarafın müvekkili adına tescilli “…” markasının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresini ticaret unvanında ve diğer tüm alanlarda kullanarak iltibas teşkil ettiğini beyan ederek, bu durumun tespit edilip önlenmesini, davalının ticari unvanından “…” ibaresinin çıkarılmasını, davalının “…” kelimesini kullandığı diğer tüm alanlarda ve tanıtım vasıtalarından “…” ibaresinin kaldırılmasını, bu hususa dair mahkemece verilen kararın Türkiye çapında tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafları davalı tarafça karşılanmak kaydı ile ilan edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilinin 07/12/2015 tarihinden itibaren ticaret sicilinde “… A.Ş.” olarak kayıtlı olduğunu, “…” ibaresinin açılımının; … : … … : … / … : … şeklinde olduğunu, müvekkilinin ticari ünvanının davacıdan farklı olduğunu, Google arama motoruna “…” yazıldığında müvekkiline ilişkin herhangi bir yönlendirme bulunmadığını, bu sebeple karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin asıl markasının “…” olduğunu bu markayı yıllardır kullandığını, bu ünvanı daha sonra “…” olarak değiştirdiğini, “…” ibaresini markasal olarak kullanmadığını, asıl markasının “…” olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumuna … dosya numarasıyla başvurduklarını ve henüz işlemde olduğunu, müvekkilinin tüm tanıtım vasıtalarında “…” markasını kullandığını, dosyaya sunduğu delillerden bu durumun daha iyi anlaşılacağını, davacının içeriği belli olmaya tek bir delile dayanarak marka hakkına tecavüz, haksız rekabet ve ticari ünvanın terki gibi taleplerinin davayla bağdaşmadığı ve ticari rekabete zarar verici olduğunu, öncesinde de kullanılmadığı gibi müvekkilinin “…” ibaresini ihtarname tarihinden sonra ve dava tarihi ve öncesinde markasal olarak kullanmadığını, müvekkilinin dürüst tacir gibi hareket ettiğini, marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet oluşturacak hiçbir girişimde bulunmadığını, davacının haksız yere açtığı davanın tüm taleplerinin reddedilmesi gerektiğini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile davalı şirketin www…com alan adlı internet sitesinin 03/08/2016 tarihinde oluşturulduğu ,siteye giriş yapılmak istendiğinde giriş paralosı istediği sayfanın seçme kısmında … ibaresinin bulunduğu ,yine mahkememizce … A.Ş ye yazılan müzekkereye verilen cevap ekinde gönderilen belgede ,davalı şirketin kaşesinin bulunduğu, belgenin baş kısmında … ibaresinin büyük harflerle yazıldığı, markasal olarak kullanıldığı ,davacı şirketin davalı şirkete Kadıköy … noterliğinin 05/04/2016 tarihli … sayılı ihtarnamesi ile markanın kullanılmamasının ihtar ettiği ,ancak bilirkişi raporu ile markanın asli unsuru olan … ibaresinin aynı faaliyet alanında … olarak kullanıldığının tespit edildiği ,Gumruk ibaresinin davalı şirketin faaliyet alanında jenerik ibare olduğu ayırt edici olmadığı, davacı markasının asli unsurunun birebir davalı tarafça kullanıldığı tespit edilmiştir.” gerekçesiyle markaya tecavüzün tespit ve menine, ayrıca davalı eyleminin haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle haksız rekabetin tespit ve menine, nihayetinde davanın kabulüne,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, davanın 2. celsesinde, şehir dışında duruşma olması nedeniyle gönderilen mazeretin reddedilerek savunma haklarının haksız yere kısıtladığını, Esasa ilişkin olarak; Cevap dilekçesinde ileri sürülen açıklamalara benzer açıklamalarda bulunularak, markaya tecavüzün söz konusu olmadığını, sunulan delillerin delil niteliğinin Mahkemece hatalı olarak değerlendirildiğini, haksız rekabet olgusunun ayrı değerlendirilmek yerine, markaya tecavüzün kabulüne bağlanan bir sonuç olarak kabul edildiğini, Mahkemenin tek kullanıma bağlı olarak karar verdiğini, bu durumun ağır sonuçlara yol açacağını, ”…” ibaresinin sektörde oldukça yaygın kullanıldığını, benzer marka tescillerinin bulunduğunu, beyan ederek Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespit ve men-i, davacı adına tescilli ”…” markasının, davalının ticaret ünvanından terkinine karar verilmesi istemlidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının, davacı adına tescilli ”…” markasında bulunan ”…” ibaresini ticaret ünvanında kullanarak markasal kullanım yoluyla marka hakkına tecavüzde bulunup bulunmadığı, davalı eylemlerinin ayrıca haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı vekili her ne kadar davanın 2. celsesinde, şehir dışında duruşma olması nedeniyle gönderilen mazeretin Mahkemece reddedilerek savunma haklarının haksız yere kısıtladığını ileri sürmüş ise de, mazeret dilekçesinin ekinde yer alan duruşma zaptı incelendiğinde, duruşmaya davalı vekili dışında başka vekillerin katıldığı, böylelikle davalı vekilinin mazeretinin reddine yönelik Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla esasa yönelik olarak aşağıdaki şekilde incelemeye geçilmiştir. TPMK ndan celp edilen kayıtlar incelendiğinde; davacı adına 01.11.2010 başvuru tarihli … sayılı ”…” ibareli şekil markasının 36. sınıfta “sigorta hizmetleri, finansal ve parasal hizmetler, gayrimenkul komisyonculuğu ve müşavirliği ile idaresi hizmetleri, gümrük müşavirliği hizmetleri” sınıfında kayıtlı olduğu, ticaret sicil kayıtlarına göre davalı ticaret ünvanının ” … ” olduğu görülmüştür. Tarafların sunduğu deliller, iddia ve savunmalar ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, davalıya ait ”www…com” uzantılı web sitesinin sekme kısmında, davacı adına tescilli ve markanın asli unsurunu teşkil eden “…” ibaresinin kullanıldığı, marka kullanımının ve öne çıkan ibarenin ”…” ibaresi olduğu, Mahkemece … AŞ.’ne yazılan müzekkereye verilen cevabın ekinde yer alan … numaralı ve 02.11.2016 gümrük tescil tarihli konişmento üzerinde, yine ”…” ibaresinin koyu renk ve büyük puntolarla öne çıkacak şekilde davalı tarafça kullanıldığı, diğer yandan her ne kadar davalı tarafça delil olarak sunulan 09.08.2016 ve 31.08.2016 tarihli faturalar ile 16.08.2016 tarihli dekont üzerinde “…” markasının bulunduğu tespit edilmiş ise de; bahsi geçen belgelerin tarihinin, davacı tarafından davadan önce davalıya gönderilen ve 07.04.2016 tarihinde tebliğ edilen 05.04.2016 tarihli ihtarnameden sonraki bir tarihe ait olduğu, dolayısıyla uyuşmazlığın doğduğu bu tarihten sonra istenildiği şekilde düzenlenmesinin her zaman mümkün olduğu, yine davalı tarafça delil olarak sunulan kartvizit, sunum dosyası ve antetli kağıtın savunmayı ispata yarar, kesin bir maddi delil olarak değerlendirilmekten uzak olduğu, dosyaya celbedilen ticaret sicili kayıtlarına göre, her iki şirketin de faaliyet alanının aynı olduğu, böylelikle davalının, davacı adına marka olarak tescilli ”…” ibaresini markasal olarak kullandığının sabit olduğu, davalının eyleminin aynı zamanda TTK’nun 55. maddesi kapsamında haksız rekabet oluşturduğu, bu sebeple Mahkemece davanın kabulüne yönelik karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/12/2017 tarih ve 2016/205 E., 2017/241 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021