Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/683 E. 2021/1507 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/683
KARAR NO: 2021/1507
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2017
NUMARASI: 2016/1069 E. – 2017/911 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın 2014 Mayıs ayında müvekkiline ait şirkette yönetim kurulu başkanı olarak işe başladığını ve anlaşma sağlanmadığı içinde Kasım 2014′ de işten ayrıldığını, müvekkiline 04/06/2015 tarihinde Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 55.000.00 TL’lik ilgili örnek:10 ödeme emrinin tebliğ edildiğini, senet aslı incelendiğinde senedin usulsüz düzenlendiğini, senette ödeme tarihinin yazıyla yazılması gereken yerde, rakam yazıldığını, bu usulsüzlüğün yanında, senet karşılığının malen ödendiği yazıldığını ve senedin bizzat … tarafından imzalandığını ve diğer davalıya iş ve diğer davalı tarafından takibe konulduğunu, müvekkili ile takip alacaklısı hakkında hiçbir şekilde alışveriş olmadığı gibi tarafların ticari kayıtları da incelendiğinde görüleceği gibi tutulması gereken belgelerin mevcut olmadığını, açıklanan sebeplerle müvekkilinin borcunun olmadığının tespitine takibin dava sonuçlandırılıncaya kadar durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça cevap dilekçesi ve delil sunulmamıştır. İlk Derece Mahkemesince; ” Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline ilişkin olduğu,dava konusu bononun TTK 776 ve devamı maddelerinde belirtilen zorunlu unsurları taşıdığı, takibe konu bonoda ”malen” kaydı bulunduğu, bu durumda bonolarla ilgili malların verilmediği hususunda ispat yükünün davacı borçluya ait olacağı, davacı borçlunun da, iddiasını ancak yazılı deliller ile ispat edebileceği, fakat davacı vekilinin ispata yeterli delil sunmadığından davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1069 Esas, 2017/911 Karar ve 30.10.2017 tarihli kararı usul ve yasalara aykırı olduğunu, davalı …’ın müvekkiline ait şirketten Kasım 2014 yılında ayrıldığını, davalı … ile müvekkili şirketin hiçbir ticari ilişkisi, alış-verişi olmadığı halde tamamen usulsüz şekilde senet düzenlenmiş olup hiçbir yetkisi olmadığı halde usule ve yasalara aykırı düzenlenen senedin davalı … tarafından imzalandığını, davalıların hukuka ve yasalara aykırı şekilde tamamen haksız kazanç elde etmek amacı ile kötü niyetli olarak dava konusu senedi düzenlediklerini, 2- İkame edilen bu dava neticesinde yapılan bilirkişi incelemesi ile müvekkiline ait ticari defter ve belgelerin incelendiğini ve 14.07.2017 tarihli bilirkişi raporu ile iddialarının doğrulandığını, bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda, müvekkili şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğunun anlaşıldığını, bu doğrultuda ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde müvekkili şirket ile davalı … arasında hiçbir ticari ilişki olmadığının, hatta …’ın tacir olup olmadığının dahi belirsiz olduğunun tespit edildiğini, dava konusu senedin usulsüz, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibinin haksız ve nihayet müvekkilinin tamamen borçsuz olduğunun bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu. tüm bu açıklanan nedenlerle, mahkeme tarafın- dan hukuka, yasalara aykırı olarak ve uzman bilirkişi tarından yapılan inceleme ile dayanaklar dikkate dahi alınmadan karar verildiğini belirterek, bu nedenler, dosya kapsamı ve duruşmada belirlenecek durumlarla Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1069 Esas, 2017/911 Karar ve 30.10.2017 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak davanın kabulüne mahkeme sonucuna kadar icranın durdurulmasına duruşma gününün tebliği ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72.maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline ilişkindir. Davacı taraf, davalılardan …’ın şirkette yönetim kurulu başkanı olarak bulunduğu dönemde yetkisi olmadığı halde söz konusu bonoyu düzenleyip, davalı …’a verdiğini, senette bulunan ödeme tarihinin hatalı yazıldığını, senette malen kaydı bulunduğunu ancak herhangi bir mal alışverişi olmadığını, bu nedenle usulsüz düzenlenen senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davalı tarafın ise cevap vermediği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacı tarafça iş bu red kararının istinaf edildiği görülmektedir. Dosyada mevcut dava konusu senet incelendiğinde, her ne kadar davacı taraf davalı …’ın senet düzenleme yetkisinin bulunmadığını iddia etmiş ise de, şirket ticari kayıtlarına göre, senedin tanzim tarihi itibariyle, davalının senet düzenleme yetkisinin olduğu ve söz konusu bononun TTK 776 ve devamı maddelerinde belirtilen zorunlu unsurları taşıdığı, bu nedenle davacı tarafın bu yöndeki iddialarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırmış, bu konuda 14.07.2017 tarihli bilirkişi raporu dosyaya sunulmuş, sadece davacı tarafça ticari defterler sunulmuş ve inceleme davacı tarafa ait ticari defterleri üzerinde yapılmıştır. Davacı taraf, davaya konu bonoda malen kaydı olduğu, ancak herhangi bir davalı ile mal alışverişi olmadığını iddia etmiş olup, bu yönden senet incelendiğinde, takibe konu bonoda ”malen” kaydı bulunduğu görülmektedir. Bu durumda senetle ilgili malların verilmediği hususunda ispat yükü davacı borçluya ait olacak, davacı borçlu da, iddiasını ancak yazılı deliller ile ispat edebilecektir. Davacı taraf, davalı ile ticari ilişkisi olmadığının ispatı için ticari defterlerine dayanmış olup, HMK 222.maddesine göre, ticari defterler, belirtilen şartların varlığı halinde, ticari uyuşmazlıklarda, ispat aracı (delil) olarak kullanılabilir. HMK’nın 222/5. maddesi uyarınca, bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurmasının, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanması halinde söz konusu olacaktır. Somut olayda, davacı, defterler dışında da deliller bildirmiş olup, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir. Davacı, dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesi aleyhine sonuç doğurmayacağı gibi, davacı tarafın kayıtlarında davalı ile ticari ilişkinin görünmemesi de, malın teslim edilmediğine dair tek başına yeterli olmayacaktır. Sonuç olarak, davacı taraf bu hususta kendi kayıtları dışında, senetteki “malen” kaydının aksine konu malların teslim edilmediğini tevsik edecek yazılı bir belge dosyaya sunamadığı , davasını kanıtlayamadığı, ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2017 tarih ve 2016/1069 E., 2017/911 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/12/2021