Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/677 E. 2021/1492 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/677
KARAR NO: 2021/1492
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2017
NUMARASI: 2016/246 E. – 2017/1080 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafa değişik tarihlerde iplik satıldığını, satışa konu malların davacı tarafından USD üzerinden alındığını ve aynı şekilde USD üzerinden satışının yapıldığını, davalı tarafın sipariş formları kapsamında malın teslim edildiğini, ancak davalının 4-5 ay vadeli çekler verdiğini, bu nedenle kur farkından dolayı davacı tarafın kur farkı faturası düzenlediğini, faturanın davalı şirket tarafından kabul edildiğini, buna rağmen bu bedelin kendilerine ödenmemesi nedeniyle icra takibine giriştiklerini, davalı yanca haksız olarak takibe itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, davalının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında kur farkına ilişkin yazılı bir anlaşma bulunmadığını, sunulan belgelerdeki imzaların davalı şirket yetkililerine ait olmadığını, taraflar arasındaki cari hesabın TL’ye dayalı olduğunu, kur farkı faturasının teslim alınmadığını, davalıya borçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ” Davacının davalıya mal sattığı, mal bedellerinin ödendiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, dosyaya sunulan davalının sipariş formlarında iplik bedelinin dolar olarak gösterildiği, alınan bilirkişi raporuna göre davacının kur farkından dolayı 81.380,87 TL bakiye alacağının kaldığı, her ne kadar davalı taraf kur farkı ile bir anlaşma olmadığını savunsa da, takibe dayanak kur farkı faturasının davalının defterlerinde kayıtlı olduğu, BS formunda gösterildiği, BS mutabakat formundaki imzanın davalı şirketin çalıştığı mali müşavire ait olduğu, bu belge dikkate alınmasa dahi faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle tespit edilen borçtan davalının sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin 81.380,87 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında kur farkı ödemesine yönelik herhangi bir anlaşma olmadığını, bilirkişi tarafından davalı şirkete ait ticari defterler incelenmeden rapor oluşturulduğunu, müvekkiline ait ticari defterlerin kurum vergi denetlemesine girdiğinden Marmara Küçük Ve Orta Ölçekli İşletme Denetim Amirliği Vergi Müfettişliğine teslim edilmiş olduğu ve Ataköy 5. kısımda bulunan vergi müfettişi … tarafından incelendiği yönünde beyanda bulunmalarına ve mahkemece bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine rağmen, bu isimde bir kişi olmadığı gerekçesiyle davalı defterleri incelenmeden rapor hazırlandığını, dilekçe ekinde, defterlerin bu kişiye teslim edildiğine dair belgeyi sunduklarını, Yargıtayın son verdiği içtihatlara göre, çekle yapılan ödemelere ilişkin kur farkı hesaplanamayacağını, Davalı defterleri incelenseydi, davalının borçlu değil alacaklı olduğunun görüleceğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine, davacının kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kur farkı faturasından kaynaklı icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Mahkemece mali bilirkişiye yaptırılan inceleme neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi raporu ve davalı BA formlarına göre, uyuşmazlık konusu 26.11.2015 tarih, … seri numaralı, 87.786,76 TL bedelli kur farkı faturasının davalı BA formunda bildirildiği, bu sebeple faturanın davalının kabulünde sayılması gerektiği anlaşıldığında Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı defterlerinin incelenmediğine ve sair sebeplere yönelik istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2017 tarih ve 2016/246 E., 2017/1080 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.559,12 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.389,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.169,34 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/12/2021