Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/676 E. 2022/1 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/676 Esas
KARAR NO : 2022/1
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2017
NUMARASI: 2017/671 E. – 2017/1109 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili 01/03/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile …/Bahçelievler İstanbul adresinde bulunan iki adet taşınmazın müvekkil şirkete satışı konusunda tarafların sözlü olarak anlaştıklarını, taşınmazlardan birinin davalılarca müvekkil şirkete devredildiğini, diğerinin ise devrinin sağlanamadığını, karşı tarafın devri sağlayamaması sebebiyle garanti olarak müvekkili şirkete aynı meblağı karşılayan çekler verdiğini ancak davalı tarafın kendi çeklerini ödemediği gibi müvekkili tarafından verilen çekleri tahsil etmeye başladığını, karşı tarafın çeklerinin bedelsiz kaldığı halde çekleri iade etmeye yanaşmadığı gibi tahsilat yapmaya devam ettiğini, buna ilişkin olarak Antalya … Noterliğinin 26/02/2016gün ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, müvekkil ile davalılar arasında gayrimenkul satışına sözlü akitin hukuken geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmeye istinaden verilen çeklerin hükümsüz ve konusuz olduğunu, bu sebeple müvekkilinin mağduriyetinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, hukuken geçersiz sözleşmeye dayalı olarak haksız olarak tahsil edilen 50.000,00 TL’nin davalılardan ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte istidadına, … Bankası Şirinevler/İstanbul şubesine ait 28/03/2016 keşide tarihli iş bankası Şirinevler /İstanbul şubesine ait 50.000,00 TL bedelli, 26/04/2016 keşide tarihli iş bankası Şirinevler /İstanbul şubesine ait 100.000,00 TL bedelli , 26/05/2016 keşide tarihli iş bankası Şirinevler /İstanbul şubesine ait 100.000,00 TL bedelli çekler için tedbir kararı verilerek takip yapılmasının engellenmesine, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı, ortada kendisine karşı herhangi bir icra takibi yapılmadığı halde davalı şirkete ve diğer davalı şirkete karşı menfi tespit davası açtığını, icra takibinden önce açılan menfi tespit davası davalı/ davalıların yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiğini, bu sebeple yetkisizlik kararı verilerek Bakırköy Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, ayrıca davacı ile arasında taşınmaz satış sözleşmesinin bulunmadığını, davaya konu çekleri alacaklı olduğu ve aralarında ticari ilişki bulunan diğer davalıdan ciro yoluyla teslim aldığını, diğer davalı borçlarını ödeyemez hale gelince hakkında icra takibi başlattıklarını, davacı ile diğer davalı arasındaki taşınmaz satışı ile ilgisinin bulunmadığını ve davanın kendisine yöneltilmesinin hukuka uygun olmadığını beyan ederek husumet itirazında bulunmuş, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı ile temel ilişki içinde olmayan dava dışı şirketten ciro yolu ile dava konusu çeki iktisap eden davalının, dava konusu çeki iyi niyetle kazanıp kazanmadığı, davacının dava dışı şirkete borçlu olmadığını bile bile ve davacıyı zararlandırmak için çeki iktisap edip etmediği, bu konuda davacının davalıya çekten dolayı borçlu olup olmadığı noktasında toplandığı açıktır. Davalı şirketin çek üzerinde hak iddia etmesi karşısında pasif husumet yetkisinin bulunduğu, davalı şirket ile davacı arasında ise temel ilişkinin bulunmadığı açıktır. O halde davacı taraf, davalı olan hamile karşı hamilin kötüniyetini ispatlamalıdır. Aksi takdirde, keşideci ile lehdar arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan şahsi def’iler iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemez. Bu kapsamda davalı şirket ile lehdar olan dava dışı şirket arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı noktasında davalının ticari kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelendiği, bu kayıtlar uyarınca davalı ile dava dışı lehtar şirket arasında ticari ilişkinin mevcut bulunduğu ve dava konusu çeklerin bu ticari ilişki kapsamında alındığı, davalı şirketin iyi niyetli olmadığına dair muhasebesel bir kaydın davalı şirketin defter ve kayıtlarında bulunmadığı anlaşılmıştır. Toplanan deliller ve yapılan açıklamalar gözetilerek, davacının, davalı şirketin kötüniyetli olduğunu ispatlayamadığı açıktır. Bu şartlarda davacının çeklere bağlı şahsi def’ileri davalı şirkete karşı ileri sürebilmesi mümkün değildir. Bu sebeple davacının sübut bulmayan davasının reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı ile dava dışı şirket … A.Ş arasında bir taşınmaz satış sözleşmesinin devir ve temlikine ilişkin olarak çeklerin verildiğini, … A.Ş’nin davacıdan aldığı çekleri muvazaalı olarak davalı şirkete verdiğini ve bu çeklerin bankaya ibraz edilerek tahsil edilmiş olduğunu, … A.Ş aleyhine açılan menfi tespit davasının Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/295 E. Sayılı dosyası ile henüz derdest halde olduğunu, bu dosyada alınan bilirkişi raporu uyarınca davacının … A.Ş’den alacaklı olduğu sonucuna varıldığını ancak ilk derece mahkemesince karar verilirken derdest dava sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, -Davalı ile dava dışı şirket arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığını ancak muvazaa iddiasına yönelik hiçbir inceleme yapılmadan yalnızca ticari defter incelemesi ile yetinildiğini, ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle eksik olduğunu, -Mahkemece davacının çeklere bağlı şahsi def’ileri davalı şirkete ileri süremeyeceği sonucuna varılmış olsa da bunun kabulünün mümkün olmadığını, TTK m. 687 hükmü uyarınca lehdara karşı ileri sürülebilen şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülebileceğine dair yasal düzenlemenin mevcut olduğunu, davalı şirket yetkililerinin davacı tarafından dava dışı şirkete verilen çekleri iktisap ederken bile bile davacı zararına hareket ettiklerini ve bu durumun dava dışı şirkete karşı ileri sürülebilecek def’ilerin davalı tarafa karşı da ileri sürülebilmesine imkan verdiğini, -Davalı ile dava dışı şirket yetkilileri ve ortaklarının kardeş olduğunu, aralarında gerçek bir ticari ilişki bulunmadığını ve bu hususlara ilişkin olarak ticaret sicil kayıtları mahkeme dosyasına celp edilmeden doğrudan karar verildiğini, -Yetkisizlik kararından önce Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/295 E. Sayılı dosyası ile görülen dava dilekçelerinde tanık, yemin ve isticvap gibi delillere dayandıklarını ancak bu deliller toplanmadan ve yemin hakkı hatırlatılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, -Dava dışı şirket ile aralarında verilen çeklerle ilgili olarak bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından muvazaalı durumun ispatında senetle ispat kuralının uygulanmayacağını, tanık ve diğer bütün yasal delillerin bu durumun ispatında kullanılabileceğini, Davalı taraf ile aralarında Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/48 E. Sayılı dosyasında da davalının alacağının muvazaalı olduğu ve sıra cetvelinden çıkarılmasına ilişkin davanın derdest olduğunu ve bu davanın bekletici mesele yapılarak karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacının borçlu olmadığının tespiti ile … A.Ş tarafından İstanbul/Şirinevler şubesine ait 26/02/2016 keşide tarihli 50.000 TL, 28/03/2016 keşide tarihli 50.000 TL, 26/04/2016 keşide tarihli 100.000 TL ve 26/05/2016 keşide tarihli 100.000 TL bedelli olmak üzere ödenen 4 adet çek bedelinin istirdadı ve çeklerin iptaline ilişkindir. Dava konusu çeklerde, davacı … A.Ş keşideci, dava dışı şirket …Tic.A.Ş lehtar ve diğer davalı … A.Ş ise hamil sıfatını haizdir.Davacı … A.Ş ile dava dışı şirket … A.Ş arasında 2 adet taşınmazın satışına ilişkin sözlü anlaşma yapıldığı ve 4 adet çekin taşınmazların devri karşılığında tahsil edileceğinin kararlaştırılmış olduğu ancak taşınmazlardan sadece birinin devredildiği, diğer taşınmazın devredilememesi sebebiyle dava dışı şirket tarafından aynı meblağda garanti çekleri verdiği görülmüştür. Dava dışı şirket kendi çeklerini ödemediği gibi davacı tarafından verilen çekleri tahsil etmiştir. Davacı, dava dışı şirket ile taşınmaz satışına ilişkin yapmış oldukları sözlü akitin hukuken geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmeye istinaden verilen çeklerin hükümsüz ve konusuz olduğunu, dava dışı şirketin çekleri iade etmeyerek muvazaalı olarak davalı … A.Ş’ne ciroladığından bahisle bu davayı açmış olup borçlu olmadığının tespitini ve çeklerin iptalini talep etmiştir. Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davalı şirket … A.Ş yönünden davanın tefrikine ve davanın genel yetkili mahkeme olan Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesine karar verilmiştir. Mahkemece; Davacı ile davalı şirket arasında temel ilişkinin bulunmadığı, davalı şirketin çek üzerinde hak iddia etmesinin pasif husumet yetkisine dayandığı bu sebeple davacı tarafın davalı olan hamile karşı hamilin kötüniyetini ispatlaması gerektiği ancak davalı şirketin ticari defter ve ticari kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelendiği, bu kayıtlar uyarınca davalı ile dava dışı lehtar şirket arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu çeklerin bu ticari ilişki kapsamında alındığı, davalı şirketin iyiniyetli olmadığına dair muhasebesel bir kaydın davalı şirketin ticari defter ve ticari kayıtlarında bulunmadığı bu sebeplerle, davacının davalı şirket olan hamilin kötüniyetini ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacının sunmuş olduğu istinaf sebepleri incelendiğinde; Davacı ile dava dışı şirket arasında Antalya 1. Asliye Mahkemesi’nde görülen 2016/295 esas sayılı menfi tespit davasının derdest olduğu, 2016/295 esas sayılı dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporuna göre davacının dava dışı şirketten alacaklı olduğunun tespit edildiğini ve dosyada verilecek kararın istinaf edilen dosya bakımından bekletici mesele yapılması gerektiği beyan edilmiştir. Her ne kadar konusu ve sebepleri aynı olsa da derdest olduğu belirtilen davanın tarafları farklıdır dolayısıyla derdestlik itirazı yerinde değildir. HMK m.165/1 gereğince; Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir. Somut uyuşmazlık hakkında hüküm verilebilmesi için Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilecek hükmün bekletici mesele yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Davacı, dava dışı şirkete (lehtar) karşı ileri sürdüğü şahsi def’ileri hamile karşı da ileri sürebileceğini iddia etmekte ise de, TTK. m.687 gereğince lehdara karşı ileri sürülebilen def’ilerin hamile karşı da ileri sürülebilmesi için hamilin keşidecinin aleyhine hareket ettiğinin, kötüniyetli olduğunun ispat edilmesi gerekir. Davacı, davalı şirketin kötüniyetli olarak çekleri iktisap ettiğine dair delil sunamamıştır bu sebeple şahsi def’ileri hamile karşı ileri sürebilmesi mümkün değildir. Ancak muvazaa iddası, şahsi defi olmakla birlikte, üçüncü kişinin kötüniyeti ispat açısından incelenmesi gerekmektedir. Davacı, davalı ve dava dışı şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, tarafların kardeş olduğunu, aralarındaki ilişkinin gerçek bir ticari ilişki olmadığını, muvazaa iddiasına yönelik hiçbir inceleme yapılmadan davalının ticari defterlerinin incelenmesiyle yetinildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin gerçek bir ticari ilişki olup olmadığına ilişkin ticaret sicil kayıtlarının dosyaya celp edilmeden mahkemece doğrudan karar verildiğini, davacı ile davalı şirket arasında dava konusu çeklere ilişkin sözleşme bulunmadığından muvazaalı durumun ispatında senetle ispat kuralının uygulanamayacağını tanık ve diğer tüm yasal delillerin bu durumun ispatında kullanılabileceğini, davacı ile davalı … A.Ş arasında Küçükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davalının dava dışı şirketten olan alacağının muvazaalı olduğundan bahisle sıra cetveline itiraz davasının derdest olduğunu, bu davanın istinafa konu dava yönünden bekletici mesele yapılması gerektiği halde mahkemece bu durumun dikkate alınmadığını belirtmiştir. Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen muvazaa sebebiyle sıra cetveline itiraz davasında verilecek hüküm somut uyuşmazlığı aydınlatıcı niteliktedir. Muvazaa incelemesi, davalı ile dava dışı şirket arasında gerçek bir ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacı ile dava dışı şirket arasındaki sözlü taşınmaz satışının davalı tarafından bilinip bilinmediği dolayısıyla davacının aleyhine hareket edip etmediği hususları Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesince araştırılmalı, araştırma sonucu ve toplanan deliller ışığında verilecek hüküm, ilk derece mahkemesince verilecek hükme etki edebileceği değerlendirmesinin yapılması gerekirken, bekletici mesele yapılmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Davacı dilekçesinde davalı ve dava dışı şirketin ticari defterlerine dayanmış olduğunu, mahkemece yalnızca davalının ticari defterlerinin incelenmesi ve mahkemenin kararına esas aldığı bilirkişi raporunda sadece davalı şirketin dava dışı şirkete kesmiş olduğu faturalara ilişkin hesaplama yapılmış olması ile yetinildiğini, ayrıca tanık, isticvap ve yemin deliline dayandığını ancak mahkemece bu delillerin toplanmadığını, yemin hakkının hatırlatılmadığını beyan etmiştir. Davalı ve dava dışı şirketin ticari defterlerinin karşılaştırılması, faturaların incelenmesi muvazaa iddiasıyla birlikte Asliye Hukuk Mahkemesince değerlendirilecek hususlardır. HMK. m. 200-201 gereğince taşınmaz satışı sözlü yapılmış olsa da, bu durum tanıkla ispat edilemez. Dava dilekçesi incelenmiş ve davacının yemin deliline dayanmadığı görülmüştür. Açıklanan sebeplerle Mahkemece verilen kararda eksiklik bulunduğu, Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan davanın bekletici mesele yapılarak hüküm kurulması gerekirken derdest davanın sonucu beklenmeden ret kararı verilmesinin isabetsiz olduğu, kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2017 tarih, 2017/671 E. 2017/1109 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 06/01/2022