Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/672 E. 2022/36 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/672
KARAR NO: 2022/36
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI: 2015/41 E. 2017/256 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 20.3.2012 tarih ve 1.1.2009 – 31.12.2012 tarihli sözleşme ve faturalardan kaynaklanan 69.437.75 TL alacağın tahsiline için ilamsız takip başlatıldığını, borçlu şirket vekilinin itirazı üzerine takibin durduğunu, lisans sözleşmesinin mali şartlar başlıklı 4/b maddesi gereği, davalı yayın kuruluşunun ödemesi gereken mali hak bedellerinin 2009 yılı için 10.662,20+KDV, 2010 yılı için 11.060.97+KDV, 2011 yılı için 12.006,68,TL+KDV ve 2012 yılı için 13.060,86.TL+KDV toplamda 46.790,71.TL olarak belirlendiğini, taraflar arasındaki Lisans Sözleşmesinin 4/c maddesi gereği, davalı borçlunun yukarıda belirtilen mali hak bedellerini beş taksit halinde en geç 2012 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarının son iş gününde nakden ve peşinen ödeyeceği belirtilmek suretiyle ödeme tarihlerinin kesin vade ile belirlendiğini, borçlunun belirtilen tarihlerde ödeme yapmamak suretiyle temerrüde düştüğünden, mali hak bedellerine lisans sözleşmesinin 4/f maddesi gereği aylık %2,03 temerrüt faizi işletildiğini, davalı takibe kötü niyetli itiraz ettiğinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Bilirkişi kök raporunda; takibe konu olan davacı-alacaklı … tarafından davalı-borçlu …adına yürütülen cari hesap muavin defterde en son 27,03,2012 tarihinde 27,03,2016 tarih 534016 notu fatura ile KDV dahil 13,051,94 TL alacak kaydedilerek kayıt altına alındığı, taraflar arasında imzalanan Müzik eserleri Yayın Sözleşmesi hükümlerine göre icra takip tarihi itibariyle ana para toplamının 55,213,03 TL, temerrüt faizinin 15,734,65 TL toplam alacağın 71,947,67 TL olduğunun bildirildiği ek raporda; fotokopileri bulunan 4 adet faturanın ana para toplamının 55,213,03 TL, temerrüt faizinin 16,734,65 TL olduğunun bildirdiği, davacı iddiası, davalı savunması, fatura belgeleri, denetim ve hüküm kurmaya elverişli mali bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı dikkati alınarak, davalı borçlu yanca yapılan itirazının iptaline, takibin 4 adet faturaya konu asıl alacak miktarı olan 55.213.03. TL üzerinden devamına, kabul edilen takip tutarının %20’si oranına tekabül eden 11.042.60-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Taraflar arasında imzalanan lisans sözleşmesinin 4/c maddesi gereği davalı şirketin ödemesi gereken mali hak bedelleri için ödeme tarihleri kesin vade ile açıkça belirlendiğini, 4/f maddesinde aylık temerrüt faizi oranının düzenlendiğini, vadesi sözleşme ile açıkça belirlenen bir alacak için temerrüt faizi işleyeceğini, Yargıtay 13. HD’nin 2002/1668 E. ve 2002/4081 K. Sayılı, 15.04.2002 tarihli kararında belirtildiği üzere vadenin gün olarak taraflarca belirlenmiş veyahut belirlenebilir şekilde kararlaştırılmış olması halinde, termerrüdün oluşumu için ihtarın varlığının aranmadığını, ayrıca 15.11.2012 tarihinde davalı şirkete ihtarname gönderildiğini ve dosyada mevcut olduğu halde faiz yönünden karar verilmediğinden ve faiz alacağının reddi hususunda gerekçe oluşturulmadığından usule aykırı olduğunu, 2-Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ve ek raporda, ticari defterlerde yapılan inceleme sonucunda müvekkili MESAM’ın 55.213,03 TL ana para, 16.734,65 TL temerrüt faizi ve 14.386,53 TL icra inkar tazminatı olmak üzere toplamda 86.337,20 TL tutarında alacağı bulunduğu, kanaatine varıldığını, mahkemece kurulan hükmün, mevcut delillere ve bilirkişi raporlarına aykırı olduğunu, 3-Faiz yönünden sehven hüküm kurulmadığı düşünülerek, hüküm tesis edilmesi açısından tavzih talebinde bulunulduğunu, ancak talebin reddedildiğini, dava dilekçesinde talep edilen ve kanunla düzenlenmiş temerrüt faizi alacağı hususunda hüküm kurulması gerektiğini (Yargıtay 19, HD., 16.4.2009 tarih, 2008/7309E, ve 2009/3258K. sayılı kararı, Yargıtay 15. HD., 11.12.2007 tarih, 2007/293E. ve 2007/7966K. sayılı kararı) mahkeme kararının temerrüt faizi yönünden kaldırılarak taraflar arasında imzalanan sözleşme ve dosyada mevcut raporlar gereği faiz hususunda hüküm kurulmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Dava konusu uyuşmazlığın, sözleşmeden/cari hesaptan doğan alacak iddiasına ilişkin ve alacağın bulunup bulunmadığına dayandığını, fikri sınai haklara ilişkin bir durum söz konusu olmadığından, 5486 Sayılı FSEK’in “Amaç” başlıklı 1. Maddesi de dikkate alındığında davanın fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin görev alanına girmediğini, ticaret mahkemelerinin görev alanında kaldığını, bu nedenle görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, 2- Bilirkişi raporu oluşturulurken cari hesap ekstreleri, sözleşme ve davacı yanın ticari defterlerinin incelendiğini ve özellikle davacı yanın ticari defterleri dikkate alınarak 55.213,03-TL bakiye bulunduğu yönünde rapor tanzim edildiğini, raporun “V- Yapılan İncelemeler” başlıklı bölümünde yer alan“Davacı-alacaklı şirketin 2012 yılına ait kapanış tasdiklerini ise Meslek Birliği oldukları gerekçesi ile yaptırmadıkları tespit edilmiştir” ifadesinden, davacının ticari defterlerinde kapanış tasdiki olmadığının anlaşıldığını, TTK m. 64, ticari defterlerin açılış ve kapanışlarının noter tarafından onaylanması gerektiğine ilişkin düzenlemede meslek birlikleri için istisnai durum öngörülmediğini ve bilirkişinin de meslek birliklerinde kapanış onayı olmamasına yönelik dayanak sunmadığını, bu yöndeki beyanlarına bilirkişi tarafından ek raporda da açıklık getirilmediğinden, kapanış tasdiki bulunmayan defterlerin usulüne uygun tutulmadığının açık olduğunu, HMK’nın 222. maddesi düzenlemesi uyarınca davacı yanın usulüne uygun tutulmamış, kapanış onayı bulunmayan defterlerinin sahibi aleyhine delil olabileceğini, davacı yanın usulüne uygun tutulmamış, kapanış onayı bulunmayan defterleri esas alınarak rapor tanzim edildiğinden, raporun açıkça usul hukukuna aykırı olduğunu, kararın hukuka aykırı delillere dayanması sebebi ile açıkça hukuka aykırı olduğunu, 3- Alacağın likit olmadığı ve yargılamaya muhtaç olduğunun yapılan tahkikat sonucunda ortaya çıktığını, bu nedenle müvekkili şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasına, yasal şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; davalı ile aralarındaki lisans sözleşmesi uyarınca 2009 yılı için 10.662,20+KDV, 2010 yılı için 11.060.97+KDV, 2011 yılı için 12.006,68,TL+KDV ve 2012 yılı için 13.060,86.TL+KDV toplam 46.790,71.TL olan mali hak bedellerinin en geç 2012 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarının son iş gününde nakden ve peşinen ödeneceğinin belirlenmesine rağmen borçlunun belirtilen tarihlerde ödeme yapmamak suretiyle temerrüde düştüğünden, hakkında İstanbul 28. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibe, haksız itirazının iptali ile takibin devamı, itiraz kötü niyetli olduğundan %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına ilişkindir. Mahkemece, davalı borçlu yanca yapılan itirazının iptaline, takibin 4 adet faturaya konu asıl alacak miktarı olan 55.213.03 TL üzerinden devamına, kabul edilen takip tutarının %20’si oranına tekabül eden 11.042.60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş olup karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri yönünden; 1-Davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasında 47.790,70 TL fatura bedeli, 8.422,33 TL KDV ve 12.301,64 TL işlemiş faizin tahsili için takip başlatmış ve dava dilekçesi ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya ile başlatılan icra takibine konu 69.437,75 TL tutarındaki alacağa ilişkin itirazın iptali ve takibin devamına, karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, bilirkişi kök ve ek raporu özetlendikten sonra; Davacı iddiası, davalı savunması, fatura belgeleri, denetim ve hüküm kurmaya elverişli mali bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı dikkati alınarak, davalı borçlu yanca yapılan itirazının iptaline, takibin 4 adet faturaya konu asıl alacak miktarı olan 55.213.03. TL üzerinden devamına, kabul edilen takip tutarının %20’si oranına tekabül eden 11.042.60-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerektiği belirtilerek, hüküm fıkrasında; 1-İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasında davalı borçlu tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin 4 adet faturaya konu asıl alacak miktarı olan 55.213.03 tl üzerinden devamına, 2-Kabul edilen takip tutarının takdiren % 20′ si üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle 11.042.60 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, ilişkin hüküm kurulduğu, faiz yönünden hüküm kurulmadığı, gerekçe yazılmadığı tespit edilmiştir. Hükmün kapsamını düzenleyen HMK 297/1-c maddesinde; tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalar ile bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hükmün sonuç kısmını düzenleyen 297/2. maddesinde; hükmün sonuç kısmında gerekçeye dair her hangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı taraf takipte asıl alacak ile birlikte takip tarihine kadar işlemiş faiz talep etmesine rağmen, mahkemece sadece asıl alacağın kabulüne karar verildiği halde, işlemiş faiz yönünden hüküm fıkrasında hüküm kurulmadığı gibi, gerekçe bölümünde faizin kabul edilmeme nedeni konusunda herhangi bir gerekçe oluşturulmadığından, kararın HMK 297. madde kapsamına uygun olmadığı tespit edildiğinden, davacı vekilinin, faiz yönünden gerekçe oluşturulmadığı ve hüküm kurulmadığına ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. 2-Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu 31/05/2016 tarihinde kaydedilen kök raporda; davacı alacağının 55.213,03 TL, işlemiş faizin 16.734,65 TL olup toplam alacağın 71.797,67 TL ve %20 İnkar Tazminatının 14.389,53 TL olmak üzere toplam borcun 86,337,20 TL olduğu, 06/06/2017 tarihli ek raporda; dava konusu alacağın oluşumunu sağlıyan ekte fotokopileri bulunan 4 adet faturanın ana para toplamı 55,213,03 TL olduğu Temerrüd Faizinin 16,734,65 TL, %20 İnkar Tazminatının 14.389,53 TI olmak üzere 86,337,20 TL’ den oluştuğu’nun bildirildiği, mahkemece “hüküm kurmaya elverişli mali bilirkişi raporu” gerekçesi ile bilirkişi raporu hükme dayanak yapılmasına rağmen rapora aykırı karar verildiği tespit edilmiştir. HMK 282. maddesi uyarınca mahkeme hakimi bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirme hakkına sahip ise de; raporu hüküm kurmaya elverişli bulduğunu belirttikten sonra, rapordan ayrıldığı yönler mevcut ise gerekçede belirtmesi gerekip, mahkemece bu yönde gerekçede açıklama yapılmadığından, davacı vekilinin mahkemece kurulan hükmün, mevcut delillere ve bilirkişi raporlarına aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir. 3-Davacı vekili tarafından sunulan 06/12/2017 tarihli dilekçe ile faiz talepleri yönünden hüküm kurulmadığından HMK 305. ve devamı maddeleri uyarınca hükmün tavzihi talep edilmiş olup, mahkemece 15/01/2018 tarihinde; Davacı vekilinin talebi yerinde görülmediğinden tavzih isteminin reddine karar verilmiştir.22/07/2020 tarihinde 7251 sayılı yasa ile eklenen HMK 305/A maddesinde; Taraflardan her biri kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir hükmü mevcut olup, usul hükümleri hemen uygulanması gereken hükümlerden olduğundan, tavzih isteğinin reddine ilişkin karara karşı istinaf yolunun açık olduğu tespit edilmekle inceleme yapılmıştır. Mahkemece kararın verildiği tarih itibariyle yürürlükte olan 6098 Sayılı HMK’nın 305. maddesinde; (1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz ve değiştirilemez düzenlemesi mevcuttur. Mahkemenin 15/01/2018 tarihli kararında gerekçe belirtilmediğinden, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği kuralına aykırı ise de; faiz dava konusu alacağın fer’i niteliğinde olup, faiz yönünden verilecek karar davacı tarafın hakkı, davalı tarafın yükümlülüğü niteliğinde olduğundan, HMK 305/2. maddesi kapsamında kalacağından, mahkemece hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılıp, değiştirilemeyeceğinden verilen karar usule uygun olmakla istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf sebepleri yönünden; 1-Dava; davalı ile davacı meslek birliği arasında 20.03.2012 tarihinde düzenlenmiş ve 01.01.2009- 31/12/ 2012 tarihini kapsayan “Müzik Eserleri Yayın İzin Sözleşmesi”nden kaynaklanan telif hakkı alacağı olup, sözleşmenin konusu, T.C. sınırları İçerisinde, MESAM Repertuarı”nın Yayın Kuruluşu tarafından kullanılması için, tarafların hak ve yükümlülüklerinin saptanması, sözleşme ile verilen münhasır olmayan (Basit Ruhsat niteliğindeki) yayın izni kapsamının belirlenmesine ilişkindir. Alacağın (telif ücreti alacak miktarı) belirlenmesi için sözleşme kapsamına göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. 5486 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun 1/B-a maddesinde musiki eserlerinin eser kapsamında olduğu, yasanın 42. maddesinde eser sahiplerinin ve eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı hak sahiplerinin bu kanunun 52. maddesine uygun biçimde düzenlemiş sözleşmeler ile eser yada hak sahibinden mali hakları kullanma yetkilerini devralarak …üyelerinin ortak çıkarlarını korumak, tanınmış hakların tahsilini sağlamak…üzere meslek birliği kurabileceğini düzenlemiş olup, davacı meslek kuruluşu bu kapsamda kurulmuş meslek birliğidir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1. maddesinde tanımlaması yapılan eserlerin yorumlanması ve kullanılmasından kaynaklanan mali ve manevi uyuşmazlıklara bakmakla görevli mahkemenin aynı kanunun 76. maddesi gereğince dava konusunun miktarına ve kanunda gösterilen cezanın derecesine bakılmaksızın ihtisas mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. Bu konuda kurulan ihtisas mahkemeleri Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir. Davacı tarafın 5486 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında kurulmuş meslek birliği olması, musiki eserlerinin 1.madde kapsamında kalması nazara alındığında davada görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğundan göreve ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 2- Bilirkişi raporunda, davacı tarafın 2012 yılı ticari defterlerinin meslek birliği olduklarından bahisle kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığının ifade edildiği şerh verilmesine rağmen, dayanağı belirtilerek bu usulün yasal olup olmadığı değerlendirilmeden HMK 222. maddesi uyarına sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, asıl alacak tespit edildikten sonra hesaplama açılımı yapılmaksızın işlemiş toplam faiz miktarının belirtildiği tespit edilmiştir. Belirtilen hususlar bilirkişinin uzmanlık alanında kalmaktadır. Bilirkişi raporlarının mahkeme denetimine açık olması gerekip, bu hali ile mahkeme denetimine açık olmadığından, mahkemece denetime açık olmayan rapora dayanılarak karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. 3- 6098 Sayılı TBK’nın 117. maddesinde; muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüte düşer, borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesi ile …borçlu temerrüte düşmüş olur. TBK 120. maddesinde; uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamış ise, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. 6102 sayılı TTK’nun 8. maddesinde; ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. TTK’nun 10. maddesinde; aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar düzenlemeleri mevcuttur. Dosya içerisinde mevcut 01/01/2009-31/12/2012 dönemini kapsayan sözleşmenin mali şartları düzenleyen 4. maddesinde; 01.01.2009 – 31.12.2012 tarihleri arasındaki dönemi kapsayacak şekilde yayın izni karşılığında; yayın kuruluşu tarafından ödenmesi gereken sözleşme bedeli 2009 yılı 10.662,20 TL+KDV, 2010 yılı 11.060,97 TL+KDV, 2011 yılı 12.006,68 TL+KDV, 2012 yılı 13.060,86 TL+KDV olmak üzere toplam 46.790,71 TL+KOV”’ dir, LİSANS ALAN 46.790,71 TL+KDV mali hak bedelini beş (5) eşit taksit halinde en geç 2012 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarının son iş gününde nakden ve peşinen MESAM’a ödeyecektir hükmü mevcut olup, alacağın miktarı ve ödeme tarihleri muayyendir. Sözleşmede ödeme tarihleri kesin olarak belirlendiğinden TBK 117. maddesi uyarınca ihtara gerek olmaksızın temerrüt gerçekleştiğinden ve sözleşmeye konu hizmet alanında KDV oranı yasa ile temerrüt halinde uygulanacak faiz oranı sözleşme ile belirlendiğinden, işlemiş faizde davalı tarafça hesaplanabilir niteliktedir. Alacak miktarının muayyen olması veya borçlu tarafça biliniyor yada hesaplanabilir nitelikte olması halinde alacak likit olacağından, dosya kapsamına göre dosya borcunun aslı sabit olup, KDV ve işlemiş faiz davalı tarafça hesaplanabilir nitelikte olması sebebiyle alacak likittir. Alacağın likit olması halinde itirazın haksız olduğuna karar verildiğinde, itirazı ile alacaklının alacağına geç ulaşmasına sebebiyet veren borçlunun icra inkar tazminatı ile mahkum edilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Davacı vekilinin 3 ve davalı vekilinin 1 ile 3 numaralı istinaf sebebinin reddine, davacı vekilinin 1 ve 2 numaralı, davalı vekilinin 2 numaralı istinaf sebeplerinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen KABULÜ ile, 2-İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/12/2017 tarih ve 2015/41 E. 2017/256 K. Sayılı Kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.132,50 TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7- İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 06/01/2022