Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/666 E. 2021/1524 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/666
KARAR NO: 2021/1524
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2015/191 E. – 2017/209 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Tespiti İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı/Karşı davalı (…) vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin temel gıda ve tüketim malzemelerinin en düşük fiyatta halka sunan “hard discount” zincir marketler zinciri olduğunu, müvekkilinin TPE nezdinde 14/10/2014 tarih … sayılı ile tescilli afiş tasarımlarının sahibi olduğunu, davalı (… ) ‘ın bu tescilli tasarımları taklit suretiyle oluşturduğu afiş tasarımlarını kullandığını, davalı …’a iş bu dava açılmadan noterden ihtarname gönderilmek suretiyle müvekkili …’e ait tasarımlardan haber edildiğini ve bu kullanımlara son vermesinin talep edildiğini, buna rağmen davalı …’ın bu kullanımlara devam ettiğini ve bundan dolayı da davalı …’ın müvekkili …’e ait tasarımlara tecavüz etmesi sebebiyle iltibasa ve haksız rekabete sebep olduğunun tespitini, davalı … ‘ın müvekkili …’in 554 sayılı “Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ” ve 554 Sayılı KHK dan kaynaklanan haklarına tecavüz ettiğinin tespitini, tecavüzün men’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, harç masraf ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı/ karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu tasarımların tescili için davacı tarafından 14/10/2014 tarihinde başvuru yapıldığını, fakat müvekkili davalı …’ın bu tasarımları tescil tarihinden önce kullandığını, ayrıca müvekkilinin … tescil nolu tasarım belgesine sahip olduğunu, dava konusu tasarımların aynı işi yapan mağazalar tarafından sıkça kullanıldığını, ürün görsellerine yer vererek bu görsellerin diğer ürünlerle karışmasını önlemek için çerçeve içine alınmasının zorunluluk arz ettiğini, dolayısıyla tasarımlar arasında seçenek özgürlüğünün kısıtlı olduğunu, dava konusu tasarımlarla müvekkiline ait tasarımların arasında bir benzerlik olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleştirme Kararı verilen Mahkemenin 17/05/2016 tarih 2016/91 Esas 2016/89 Karar sayılı dava dosyası bakımından Davacı … vekili dava dilekçesi ile; davalı adına tescilli … nolu 1,2,3,4,5,6,7 sayılı Endüstriyel tasarım tescil belgesinin 3. Kişilere devrinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini, TPE nezdinde tescilli olan … (1) ,(2),(3) ,(4), (5), (6) ve (7) sayılı Endüstriyel Tasarım Tescil belgesinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine harç masraf ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı/ karşı davalı vekili karşı davaya ait cevap dilekçesinde; müvekkili adına tescilli … sayılı tasarım tescil belgesinde yer alan 7 adet tasarımın tamamının yenilik ve ayırt edicilik vasıfları taşımadığı gerekçesiyle hükümsüzlüğünün talep edildiğini müvekkili şirketin iştigal konusunun ” her çeşit ticari malların toptan ve perakende satıcılığı, büyük satış mağazalarının açılması işletilmesi” olduğunu öz markalardan yaklaşık 600 ürün ile sınırlı ürün çeşidine sahip olduğunu ,davalı şirketin mağazalarında müvekkil şirketin kurumsal kimliğinin bir parçası olan … mağaza konseptinin birebir uygulanmasının yanısıra müvekkili şirketin web sitesi tasarımı ile birlikte dava konusu afiş / el ilanlarının da taklit etme gayreti içerisinde olduğunu, hakkında yasal yollara başvurulduğunu ve hukuk davası açıldığını beyanla açılan karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “05.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda web.archive.org sitesinde yapılan taramada birinci bilirkişi raporundaki görsel broşürlere erişelemediğini, ancak site yöneticilerine e-mail atarak sitede yer alan bilgilerin silinmesinin olanaklı olduğunu, davacı tarafa ait … sayılı çoklu tasarım belgesi ile davalı-karşı davacı şirketin 2013 yılına ait toplam 5 adet arşiv kaydının incelendiği, tespit edilen görsellerin rapor içeriğinde sunulduğunu, yine davacı şirketin internet sitesi arşiv kayıtları üzerinde yapılan incelemede 03.02.2012 yılında davacı-karşı davalı …’in davaya konu olan katalog tasarımını kullandığının tespit edildiğini, yine 17.02.2012, 13.04.2012, 27.04.2012, 19.11.2012 tarihlerinde de davaya konu katalog tasarımını kullandığının tespit edildiğini beyan ettikleri anlaşılmakla, asıl davada dayanılan ve karşı davada hükümsüzlüğü istenen … sayılı çoklu tasarım belgesinin başvuru tarihinin 14.10.2014 tarihi olduğu ancak davacı-karşı davalı tarafından internet sitesinde, …’in kendisi tarafından 03.02.2012 tarihinde kamuya sunulduğunun tespit edildiği,554 Sayılı KHK 8. Maddede ” tasarımın,başvuru tarihinden önceki on iki ay içerisinde tasarımcı veya halefi … Tarafından kamuya sunulursa tasarımın yeniliğini ortadan kaldırmayacağı ” düzenlenmişse de, kamuya sunulma tarihi ile başvuru tarihi arasında on iki aydan daha uzun bir zaman bulunduğundan, … sayılı tasarımın yenilik ve ayırt edici karakterinin bulunmadığı, daha önce bizzat davacı – karşı davalı tarafından kamuya sunulduğu göz önüne alınarak davacı-karşı davalının TPMK nezdinde tescilli … sayılı çoklu tasarım belgesi 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu tasarımlarının hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir. 554 sayılı KHK 45/1.maddesi ve 6769 sayılı SMK 79/1.maddesi gereğince hükümsüzlüğün etkisi baştan itibaren hüküm doğuracağından asıl davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkili şirketin tescil ettirdiği ve tescil için başvuruda bulunduğu tasarımların tamamen yeni ve özgün tasarımlar olduğunu, -Mahkeme kararında TTK’ nın haksız rekabet hükümleri bakımından değerlendirme yapılmamasının da hatalı olduğunu, kurumsal bir şirket olan müvekkili şirketin, marka-logolarını tescil ettirerek, www…com.tr alan adını alarak, davaya dayanak tasarımları tescil ettirerek, … mimari teknik şartnamesini hazırlayarak vs. kurumsal kimliğini oluşturduğunu, davalı şirketin ise, gerek logosunu, gerek mağaza konseptini, gerek web sitesini ve gerekse dava konusu afiş el ilanı tasarımlarını, müvekkili şirket logosu mağazaları, web sitesi, ürün ambalaj tasarımları ve tescilli afiş tasarımlarına benzetmek suretiyle müvekkili şirketin kurumsal kimliğini kopyalamakta, müvekkil şirket markaları ile benzer marka tescilleri gerçekleştirmekte olduğunu, davalı şirketin işbu dava konusu afişlerini/el ilanları da dahil olmak üzere kurumsal kimliğini oluştururken TTK md. 20/II de belirtilen basiretli bir tacirin göstermekle yükümlü olduğu özeni göstermediğini, M.K.’ nun 2. md. yer alan dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket etmediğini, Yargıtay’ın kararlarında tasarım yeni ve ayırt edici olmadığı için hükümsüz kılınsa dahi iltibas durumunda haksız rekabet açısından incelemenin ayrıntılı yapılmasını istediğini, dosya içerisinde bulunan dava dışı firmalara ait broşür örneklerinden de görüldüğü üzere, davalının broşürlerini çok çeşitli şekilde tasarlama imkanı bulunduğunu, dava konusu tasarımların aynı olmasının teknik zorunluluktan kaynaklanmadığını, dava konusu tasarımların kullanımının haksız rekabet oluşturduğunu, bu sebeple asıl davalarının kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile; davacı-karşı davalı tasarım belgesinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı/karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Tescilli bir markanın ve tasarımın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir. Ancak somut olayda uyuşmazlığın çözümü için başvuru ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (556 Sayılı KHK) ile 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (554 Sayılı KHK) uygulanması gerekmektedir. KHK’nın 5. maddesi “Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip tasarımlar belge verilerek korunur. Bileşik bir ürünün bir parçası ile ilgili tasarımın kendi yeni ise ve ayırt edici bir niteliğe sahipse ayrıca korumadan yararlanır” hükmünü içermekle anılan hükümde bir tasarımın tescil ile koruma kapsamına alınması için sahip olması gereken yenilik ve ayırt edicilik niteliklerine işaret edilmiştir. Ayrıca tasarımın korunması için var olması gereken yenilik ve ayırt edicilik koşullarının yanında tasarımın daha önce kamuya sunulmamış olması da diğer bir şart olarak kabul edilmektedir. Belirtilen koşullara ek olarak tescil edilmek istenen tasarımın aynı zamanda 554 Sayılı KHK’nın 9. maddesi gereği kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmaması gerekir. Anılan özelliklere sahip tasarımlar tescil sonrasında 554 Sayılı KHK’nın 12. maddesi uyarınca beşer yıllık sürelerle yenilenmek kaydıyla maksimum yirmi beş yıl süreyle korunurlar. Tasarım tescilinde yapılacak yenilik incelemesinde başvuru veya rüçhan tarihi dikkate alınarak tasarım daha önce kamuya sunulmuş olsa dahi incelemede rüçhan yahut başvuru tarihine dikkat edilecektir. Zira 554 Sayılı KHK’nın 8/1. maddesi, tescil talep edilen tasarımın, başvuru tarihinden önceki on iki ay içerisinde veya rüçhan talebi varsa, rüçhan tarihinden önceki on iki ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulur veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulursa, bu açıklamanın tasarımın yeniliğini etkilemeyeceğini düzenlemiştir. Tescil edilmek istenen tasarımın sahip olması gereken bir diğer nitelik olan ayırt edicilik kavramından anlaşılması gereken ise 554 Sayılı KHK’nın 7/1. maddesinde; “Bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olması, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile ikinci fıkrada belirtilen herhangi bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması anlamındadır” şeklinde ifade edilmiştir. Bu kapsamda ayırt edicilikten anlaşılması gereken husus, tescili istenen tasarıma özgü özellikler olup ayırt edicilik tescili istenen tasarımı benzerlerinden ayırt etmeye yarayan unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayırt ediciliğe dair incelemede tasarımın görsel açıdan farklılığının nazara alınması gerekir. Zira tasarım mevzuatında ürünlerin dış görünümleri korunmakta olup tescili istenen tasarım dış görünüş itibariyle özgünlüğü/farklılığıyla diğerlerinden ayırt edilebildiği oranda ayırt edici niteliği haiz olduğu söylenebilir (Suluk, s. 246). Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus; ayırt edicilik bağlamında yapılan incelemede aranan farklılığın niteliği itibariyle bilgilenmiş kullanıcı üzerinde oluşturulan etki yönünden belirgin farklılık olarak düzenlenmesi olup tasarımın genel görüntüsüne katkısı olmayan ayrıntılar bu kapsamın dışındadır. Bu kapsamda tasarımın ayırt edici niteliğinin değerlendirilmesinde kıyasa esas alınacak tasarımlar 554 Sayılı KHK’nın 7/2. maddesinde gösterilmiş olup devamında da ayırt ediciliğin değerlendirmesi sırasında kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilerek tasarımcıların tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduklarının nazara alınacağı belirtilmiştir. Tasarımın korunabilmesi için “yenilik” ve “ayırt edicilik” özelliklerinin yanı sıra daha önce kamuya sunulmamış olması da gerekmekte olup kamuya sunma hususu 554 sayılı KHK’nın 6/2. maddesinde; “…sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Üçüncü şahıslara yapılan ve açıkça veya zımnen gizlilik niteliği taşıdığı anlaşılan açıklamalar kamuya sunmanın kapsamı dışındadır” şeklinde ifade edilmiştir. Belirtilen kamuya sunma hâlleri tadadî nitelikte olup buna benzer durumlar da kamuya sunma kapsamı içerisine alınabilir. Bu anlamda tasarımın kişinin gizlilik alanından çıkarak kamu tarafından erişilebilir hâle gelmesi kamuya sunma olarak kabul edilir. Ancak kamuya sunulan tasarımın yeniliği ve ayırt ediciliği iki durumda etkilenmez. Bu durum 554 Sayılı KHK’nın 8. maddesinde; “Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden önceki oniki ay içerisinde veya rüçhan talebi varsa, rüçhan tarihinden önceki oniki ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulur veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulursa, bu açıklama 6 ncı ve 7 nci maddeleri çerçevesinde tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olay değerlendirildiğinde, davacı … tasarımının yenilik ve ayırt edicilik kriterini sağlamadığı, ilk kullanımının 02/2012 olması ve tescil başvuru tarihinin 2014 yılı olması sebebiyle 12 aylık süre şartının da sağlanmadığı, taraf broşürlerindeki dış çerçeve renginin benzer olup, broşürlerin üst kısmındaki kutucukların farklı biçimde kullanıldığı, şekilsel farklılık bulunduğu, HMK 266 maddesindeki “Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir…” ve yine HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında kurulan hüküm gerekçesinde davacı vekilinin istinaf sebepleri de karşılanmış olmakla yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin tasarım hükümsüzlüğüne yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Uygulanacak Mülga 554 Sayılı KHK dönemine ilişkin olarak tescilli bir tasarıma dayalı kullanımların kötü niyetli tescil olmadığı müddetçe tasarıma tecavüz oluşturduğundan bahsedilemeyeceği ve eylemi haksız rekabet de oluşturmayacağı, davalı adına tescilli olan tasarımın hükümsüzlüğünün kötüniyete dayanmaması ve davalının tescilli tasarımının hükümsüz kılınıncaya kadar Mülga 554 Sayılı KHK koruması altında bulunması karşısında, davanın reddine karar verilmesinde de hukuka aykırılık olmadığından davacının bu istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı karşı davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/11/2017 tarih ve 2015/191 E., 2017/209 K. sayılı kararına karşı davacı karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacı karşı davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine,3- Davacı karşı davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2021