Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/664 E. 2021/1504 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/664
KARAR NO: 2021/1504
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2017
NUMARASI: 2016/65 E. – 2017/283 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2009 yılında tasarlamaya başladığı ve “…” ismini verdiği televizyon dizisinini kaleme almaya başlayıp karakterleri ile hikayesini oluşturduğunu, “…” isimli televizyon dizisinin projesinin özgün hikâyesini, karakterlerini, format ve içeriğini kaleme alarak Bakırköy … Noterliğinin 23.11.2012 tarih ve … yevmiye numaralı beyannamesi ile kendi adına ayrıca yine tescil ettirdiğini, dizinin ilk 13 bölümünün tretmanını ve birinci bölümün senaryosunu / eserini tümü ile kaleme aldığını, dizi senaryosunu / eserini birçok televizyona, yapım şirketine gönderdiğini, cevap beklerken 11.02.2013 günü davalı yayıncının işletmekte olduğu … kanalında yayınlanan “…” isimli diziyi izlediğinde yayınlanan dizi ile kendi tescilli senaryosu / eseri arasında çok ciddi benzerlik ve bazı hususlarda ayniyet olduğunu, dizinin künyesinde dizinin yapımcısı olarak davalı … şirketi, dizinin senaristi olarak da davalı …’un göründüğünü tespit ettiğini, Müvekkilin yazdığı “…” isimli senaryoda / eserde ve “…” dizisinde de, üniversite eğitimi alan iki gencin birbirlerine aşık olması ve ailelerinden gizlice evlenmelerine yönelik bir senaryo eser anlatıldığını, Her iki senaryoda / eserde temel farklılık sadece bazı karakterlerin isimleri olup, müvekkili tarafından ayniyet derecesinde benzer olan hususları dilekçelerinde ayrıntıları ile bildirdiklerini, davalıların, diziyi 89 bölüm yayınlamak suretiyle hem FSEK kapsamında müvekkilinin fikri haklarına hem de haksız rekabet yaratmak suretiyle müvekkilinin mali haklarına birlikte tecavüz ettiklerini, bu nedenle şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın, 50.000 TL manevi tazminatın, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, …” dizisinin çekimi tamamlanan 89 adet bölümlerinin tümünün başlangıç ve bitiş jeneriğinde “hikaye sahibi” olarak müvekkilinin isminin okunabilecek boyutta yazılmasına ve uygun bir süre boyunca gösterilmesine dair gerekli montaj işlerinin yapılmasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı … Ltd. Şti. vekili beyan dilekçesinde özetle; Taleplerin zamanaşımına uğradığını, Müvekkilinin diğer davalı …’ de yayımlanan, “…” isimli dizinin yapımcısı olduğunu, senaryonun senarist … tarafından yazıldığını, davacı, davadaki temel iddiasını ispat etmediğini, bu yolda hiçbir delil ibraz etmediğini, davacının yazdığını iddia ettiği senaryonun alenileşmediğini, müvekkilinin davacıya ait olduğu iddia olunan eserin varlığından haberdar olabilmesi için, eserin en azından alenileşmiş olması gerektiğini, eser alenileşmediğinden dolayı senarist …’un bunun herhangi bir yerden okuması ve haberdar olmasının mümkün olmadığını, … ve … adlı eserlerde senaryonun saklanan evlilik motifinin, evliliğin saklanma sebepleri kimi karakterlerin ve bu karakterlerin sebep olduğu kimi olayların benzer olduğu söylense bile kimse binlerce yıldır yazıla gelmiş hikâyelerin gerçek yaratıcısının kendisi olduğunu iddia edemeyeceğini, birinin diğerinden esinlenme, çalınma olduğunu iddia edebilmek için, olay örgüsü şemaların eşsiz biçimde üst üste gelmesi gerektiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/84736 sor. Numaralı dosyada mevcut 08.04.2016 tarihli bilirkişi raporu ile de bu durumun sabit olduğunu, iki eser arasında konu benzerliği olmasının mümkün olduğunu, ancak bu durumun, birinin diğerinden kopyalandığı ya da çalındığı anlamına gelmeyeceğini, dizinin konusu herkes tarafından bilinen ve rastlanan bir evlilik hikâyesi olup, Eski Türk ve yabancı filmlerde de buna benzer konular defaten işlendiğini, her iki yazar, zengin oğlan fakir kız, saklanan evlilik temalı konuyu kendi üsluplarıyla anlatmış, kendi eserlerine hususiyetlerini kattıklarını, ancak bir intihalden bahsedebilmek için konuların benzer olmasının sebep olarak gösterilemeyeceğini, 2013/84736 soruş- turma numarası ile yapılan şikayet neticesinde Savcılık tarafından 08.04.2016 tarih ve 2016/26747 Karar numarası ile davalılar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı … vekili beyan dilekçesinde özetle; Usul yönünden itirazları yanında esas yönünden de beyan sunarak; hiç kimse binlerce yıldır yazıla gelmiş hikayelerin gerçek yaratıcısının kendisi olduğunu iddia edemeyeceğini, her hikayenin daha önce yazılmış bir başkasından esinlenme olabileceğini, ayniyete varan benzerlik veya intihalden söz edebilmek için olay örgüsü şemanın eşsiz bir şekilde üst üste gelmesi gerektiğini, Bilirkişi raporunda da değinildiği üzere farklılıkların çok daha fazla olması nedeniyle ayniyet derecesinde benzerlik olmadığı gibi esinlenmeden de söz edilemeyeceğini, intihal için, hususiyet taşıyan kısımların suçlanan esere izinsiz olarak aktarılması gerektiğini, korunmayan kısımların iki eserde de bulunmasının intihal için yeterli olamayacağını, çünkü bu kısımlar/unsurlar kimsenin tekelinde olmayan herkesin kullanımına açık unsurlardan olduğunu, hususiyet için fikri hakkın mevcut malzemenin başka türlü şekillendirilmesini, tasnifini, yahut mevcut bir fikir ve anlayışın farklı tarzda incelenmesini, açıklanmasını veya yorumunu da kabul etmekte olduğunu, davanın usul itirazları dikkate alınarak öncelikli olarak bu yönden aksi halde esas yönünden de reddi gerektiğini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Bilindiği üzere bir senaryonun en önemli unsuru temadır. Tema, yani yazarın ana düşüncesi bir çok senaryoda başta ortak olabilir. En çok bilinen ve sık kullanılan temalara birkaç örnek daha vermek gerekirse, aşk, sevgi, iyiler her zaman kazanır, vefa, aşk her şeyin üstesinden gelir gibi evrensel temaların sayılabilecek olması yanında somut olayda olduğu gibi toplumda sıkça yaşanan iki gencin aynı üniversiteyi kazanıp evlilik kararı almaları vb. temalar çok sıradan konular olup belirli bir hususiyet arz etmemektedir. Dolayısıyla aynı tema bir çok yazar veya senarist tarafından farklı konular ve öykülerle ele alınabilir. Filmin/dizinin konusunun, o filmde/dizide anlatmak istenilenin formüle edilmesi hali olduğunu, yani temanıza göre uygun bir anlatıma denk düşecek bir hikaye filmin/dizinin konusunu oluşturacağını, konular oluşturulurken mekan ve karakterlerin olay kurgusuyla birleştirip temanın vurgulandığı, aynı temanın işlenmesiyle bir çok kişinin senaryo yazabileceği, temanıza uygun konuyu anlatırken nasıl bir anlatım dili seçtiğiniz önemli olduğu, bu bağlamda gerçek zamanlı mı, gerçek zamana yakın bir zaman mı, geri dönüşlerle mi, öyküde olan biteni düz bir anlatımla mı yoksa pandeli bir anlatımla mı anlatıyor olmanız vb tüm yazım tarzları senaristin hayal gücü ve karakterlere yüklediği anlam ile oluşmaktadır. Niketim tüm dizi ve filmlerde aşk, entrika, zorbalık, haksız kazanç, şiddet, seks, uyuşturucu, kara para gibi bir çok klişe bulunmaktadır. Bu temalardan birinin kullanılması diğerinin intihal olduğu sonucuna ulaştıramaz.FSEK’de yasanın aradığı hususiyet de ancak senaristin yaratıcılığı, farklı bir konu işlemesi, konunun da mekan, tretmanlar, karekterler vb birçok argümanla birleşmesi sonucunda hususiyet kazanabilir. Bunun dışında üniversite kazanan gençlerin tanışması, evlenmesi, karakter isimlerinin günlük dilde izleyicinin dikkatini çekecek isimlerden seçilmiş olması gerek dünyada ve gerekse ülkemiz dizi ve sinema sektöründe sıkça kullanılan unsurlardır. Tüm dosya kapsamı, mahkememizin ihtisas mahkemesi olması, dolayısıyla dosyaya sunulu bilirkişi raporunun ayrıntılı olarak tanzim edilmiş olması, keza denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kabul edildiğinden tüm iddia ve savunmalar kapsamına göre davacının subut bulmayan davasının esastan reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1. Müvekkilinin yazdığı senaryo / eser ile “…” dizisi karşılaştırıldığında aşağıdaki benzerliklerin ve ayniyetlerin olduğunun müvekkili tarafından tespit edildiğini,, müvekkilinin yazdığı “…” isimli senaryoda / eserde ve “…” dizisinde de, üniversite eğitimi alan iki gencin birbirlerine aşık olması ve ailelerinden gizlice evlenmelerine yönelik bir senaryo / eserin anlatıldığını, her iki senaryoda / eserde temel farklılığın sadece bazı karakterlerin isimleri olup, müvekkilimi tarafından ayniyet derecesinde benzer olan aşağıdaki hususların, yapılan karşılaştırmanın akabinde tespit edildiğini, bu benzerlikler ve ayniyetlerin aşağıdaki şekilde olduğunu; a) … projesinde … / … karakteri okumak için İskenderun’dan İstanbul’a gelir ve geldiği ilk gün … / … karakterine aşık olur. … dizisinde de … karakteri okumak için Akçaabat’tan İstanbul’a gelir ve geldiği ilk gün … karakterine aşık olur. b) … projesinde …/… karakteri efendi, kendi halinde, düzgün bir genç imajı çizmektedir. Üniversite eğitimini de mühendislik bölümünde görmektedir. Üniversite 2.sınıfta okumaktadır. … dizisinde ise … karakteri efendi, kendi halinde, düzgün bir genç imajı çizmektedir. Üniversite eğitimini mimarlık bölümünde görmekte ve 2.sınıfta okumaktadır. c ) … projesinde …/… – …/… karakterleri aynı okulda okumakta ve birbirlerine olan yıldırım aşlarını ani bir evlilikle devam ettirme kararı almaktadır. … dizisinde … ve … karakterleri aynı okulda okumakta ve birbirlerine olan yıldırım aşklarını ani bir evlilikle devam ettirmek niyetindedir. ç) … projesinde …/… karakteri üniversiteyi birincilik derecesiyle kazanarak İskenderun’dan İstanbul’a okumaya gelir. … dizisinde ise … karakteri üniversiteyi burslu kazanarak Akçaabat’tan İstanbul’a okumaya gelir. d) … projesinde …/… karakteri İstanbul’daki üniversiteyi kazandığında ailesine okulu bitirip yeniden İskenderun’a geri döneceğini söyler. … dizisinde … karakteri üniversite eğitimini bitirip Akçaabat’a geri döneceğini söyler. e) … projesinde …/… karakteri İskenderun’dan İstanbul’a okumaya giderken ailesine herhangi bir gönül ilişkisine kapılmayacağına dair söz verir. … dizisinde … karakteri de üniversite eğitimi için Akçaabat’tan İstanbul’a giderken evlenmeyeceğine ya da herhangi bir gönül ilişkisine kapılmayacağına dair söz verir. f) … projesinde …/… karakterinin en yakın arkadaşı …, girişken, çapkın ve tabiri caizse fırlama bir tiptir. … dizisinde de … karakterinin en yakın arkadaşı … karakteri, … animasyon projesindeki çizgi tip ile birebir benzerlik göstermektedir. g) … projesinde …/… karakteri evinden uzakta, gurbette olmanın tedirginliği içerisindedir. … dizisinde … karakteri evinden uzakta, gurbette olmanın tedirginliği içerisindedir. h) … projesinde …/… karakteri gurbette kendini savunmasız hissettiğinden büyük bir çanta ile dolaşmaktadır. Bu çanta içerisinde ihtiyacı olabilecek nesneleri taşımaktadır ve böylece kendini güvende hissetmektedir. … dizisinde … karakteri, bölüm boyunca büyük bavulu ile birlikte gezmektedir. Bavulu ile birlikte gezerken kendini güvende hissetmektedir. ı) … projesinde …/… karakterinin anne ve babası olan … ve …, … dizisinde … karakterinin amca ve yengesi olarak karşımıza çıkmaktadır. … baskıcı, dominant, otoriter bir kadındır. … ise sakin, uysal ve orta yolu bulmaya çalışan bir adamdır. …em’in yengesi de tıpkı … gibi baskıcı, otoriter ve dominant bir tiptir. Amcası ise tıpkı … gibi sakin, uysal ve orta yolu bulmaya çalışan bir adamdır. i) … projesinde … ve … karakterleri kızları …/…’in evine sık sık ani baskınlar yaparak kızlarının neler yapıp ettiğini kontrol etmektedir. … dizisinde de … karakterinin amca ve yengesi …’in öğrenci evine baskın yapıp neler yapıp ettiğini kontrol ederler. j) … projesinde …/… karakterinin annesi …, oğlunun evleneceği kısmeti kendisi seçmek istemektedir. … dizisinde de … karakterinin annesi oğlunun evleneceği kısmeti kendisi seçmek istemektedir. k) … projesinde …/… karakterinin annesi … oğlunun evleneceği kısmet olarak en yakın arkadaşının kızı …’yi uygun görmektedir. … dizisinde ise … karakterinin annesi oğlunun evleneceği kısmet olarak hem kendi arkadaşı …’nin kız kardeşi hem de oğlunun en yakın arkadaşı olan …’yı uygun görmektedir. l) … projesinde baş erkek karakter …/…’e platonik olarak aşık olan bir … karakteri vardır. … …/…’i elde etmek için elinden gelen her şeyi yapar. … dizisinde de baş erkek karakter olan …’e aşık olan bir … vardır. Bu …’in en yakın arkadaşıdır ve …’i elde etmek için elinden gelen her şeyi yapar. Benzerlik bu maddede sadece içerik olarak değil, isim olarak da karşımıza çıkmaktadır. m) … projesinde …/… ve …/… karakterlerinin ev sahibi … paragöz, cimri ve baskın karakterli bir ev sahibidir. … dizisinde … karakterinin iki ev arkadaşı ile birlikte yaşamak üzere taşındığı evin sahibi de paragöz, cimri ve baskın bir karakter portresi çizilmektedir. n) … projesinin dizi versiyonunda (9.Bölüm) …’nin en iyi arkadaşı …, …’ın en iyi arkadaşı …’e aşıktır. … dizisinde ise … karakterinin ev arkadaşı …, … karakterinin en yakın arkadaşı …’e aşıktır. o) … projesinde … karakteri oğlu …/… ile en yakın arkadaşı …’nın kızı …’yi evlendirme planları içerisindedir. … dizisinde Semiha karakterini …’nın ablası İnci rolünde görmekteyiz. Özellikle 4.Bölümde …’in olası evliliği üzerine kurulan planlar ve …’nin …’in annesini bu evliliğin olmaması gerektiği bu yönde etkileme çabaları … projesi ile birebir benzerlik taşımaktadır. ö) … projesinde …/… karakteri ailesine herhangi bir gönül ilişkisine kapılmamak şartı üzerine söz vererek İstanbul’a okumaya gelmektedir. Ailesi sözünü tutmaması taktirde kızlarını yeniden memleketine geri götürmekle tehdit etmektedir. … dizisinin 4.bölümünde de … karakteri İstanbul’da okumaya gidip … karakterine aşık olduğu ve babasını mahcup ettiği gerekçesiyle memleketine geri döner. Şeklinde olduğunu, bu benzerlikler ve ayniyetlerin, davalı yayıncı tarafından yayınlanan ve diğer davalıların yapımcı ve senaristi olarak görülen “…” dizisinin özgün bir senaryo / eser olmayıp, tüm telif hakları müvekkiline ait olan “…” senaryosunun / eserinin taklidi olduğunu gösterdiğini, bilirkişi raporlarında ve mahkeme kararında her iki eserin birbiriyle benzerlikleri ve bazı aynılıkların olduğunun ifade edildiğini ancak, işlenen konunun orjinal olmadığından bahisle davanın reddedildiğini, ancak, bahsedilen ve benzerlik olarak addedilen durumlar ve olayın gelişim şeklinin, açıkça ve kesinlikle bir intihalin mevcut olduğuna işaret olduğunu, mahkeme tarafından bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazlarının kabul edilerek dosyadan ek rapor alınmışsa da, bilirkişilerin görüşlerinde ısrar etmeleri neticesinde bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğundan bahisle son itirazlarının kabul edilmediğini ve bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulduğunu,, bu sebeple dayanak rapordaki aşağıdaki tespitlerin gerçeğe ve hukuka aykırı olup bu rapora dayanılarak verilen kararın da hukuka aykırı hale geldiğini, 2. Bilirkişi raporunda iki projenin işleyiş, tarz, biçim, isim vs. bir çok konuda tamamen ayrı projeler olduğunun belirtildiğini, ancak bu durumun intihalin olup olmaması konusunda kesin bir kıstas olmadığını, İki proje arasında intihalin var olup olmaması projelerin tamamen aynı olması demek olmadığını, projelerin esaslı unsurlarının, hikayeyi oluşturan temel konuların birbirlerinin aynısı olacak derecede birbirine benzemesi, bir projenin hazırlanırken diğer projeden masum esinlenmeyi aşacak şekilde esinlenildiğini gösteren açık kanıtların bulunması ve birebir bazı aynı ifadelerin, bazı aynı konuların bulunmasının intihalin varlığına işaret etmek bakımından yeterli olduğunu, 3. Bilirkişi raporunda müvekkilinin projesinin alenileşmediği, zira esas olanın projenin / eserin gönderildiği yapımcı şirketin projeyi/ eseri gizli tutması olduğu, projesini/eserini yapımcı şirkete gönderen senaristlerin, projesinden/eserinden esinlenme ya da çalınma, intihale uğrama riskinin olduğu ve her eser sahibinin bu riski bilmesi gerektiğinin ifade edildiğini, ancak böyle bir riskin varlığı ve eser sahibi tarafından bilinmesinin, eserin çalınmasını ya da intihale uğramasını ya da esinlenilmesini haklı kılmadığını, müvekkili tarafından gerekli tescillerin yaptırıldığını, yapımcı şirketlere gönderildiğini, ilk birkaç bölümün tretmanının çekildiğini, bilirkişiler tarafından bu hususun, eseri okunup değerlendirilmek üzere gönderilmesi olarak kabul ediliğini, ancak, eser okunduğunda yapımcı firmaların esere vakıf olduklarını, bu sebeple bilirkişi raporundaki alenileşmeye ilişkin görüşlerin de kabulünün mümkün olmadığını, 4. Ayrıca karar dayanak raporda bilirkişilerin, benzerliklerin dünyada bulunan birçok eserle de benzer olduğunu zira bu klişelerin hayatın içinde yaygın bir şekilde bulunduğunu ve eserlere de taşındığını belirttiklerini, ancak hem raporda açıkça belirtilen hem de dilekçelerinde belirtilen benzerlikler ve aynılıkların bu klişe kategorisine girmesinin mümkün olmadığını, bu derece benzerliklerin ve aynılıkların bulunmasının, olayların gelişim şekli de göz önüne alındığında yalnızca “bunlar klişe şeylerdir, her eserde bulunabilir” diyerek açıklanamayacağını, bilirkişilerin bu kanısının dosya bütünüyle göz önüne alındığında çok basit bir değerlendirme olarak kaldığını belirterek, yukarıda açıklanan sebeplerle, hatalı ve eksik bilirkişi raporu esas alınarak verilmiş olan, hatalı değerlendirmelere ve eksik incelemeye dayalı olan mahkeme kararının yapılacak istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, FSEK kapsamında açılmış maddi ve manevi tazminat ile “…” dizisinin çekimi tamamlanan 89 adet bölümlerinin tümünün başlangıç ve bitiş jeneriğinde “hikaye sahibi” olarak müvekkilinin isminin okunabilecek boyutta yazılmasına ve uygun bir süre boyunca gösterilmesine dair gerekli montaj işlerinin yapılması, hükmün ilanı talepli bir davadır. Davacı vekili, müvekkilinin 2009 yılında tasarlamaya başladığı ve “…” ismini verdiği televizyon dizisinini kaleme almaya başlayıp karakterleri ile hikayesini oluşturduğunu, “…” isimli televizyon dizisinin projesinin özgün hikâyesini, karakterlerini, format ve içeriğini kaleme alarak Bakırköy … Noterliğinin 23.11.2012 tarih ve … yevmiye numaralı beyannamesi ile kendi adına tescil ettirdiğini, dizinin ilk 13 bölümünün tretmanını ve birinci bölümün senaryosunu / eserini tümü ile kaleme aldığını, dizi senaryosunu / eserini birçok televizyona, yapım şirketine gönderdiğini, cevap beklerken 11.02.2013 günü davalı yayıncının işletmekte olduğu … kanalında yayınlanan “…” isimli diziyi izlediğinde yayınlanan dizi ile kendi tescilli senaryosu / eseri arasında çok ciddi benzerlik ve bazı hususlarda ayniyet olduğunu, dizinin künyesinde dizinin yapımcısı olarak davalı … şirketi, dizinin senaristi olarak da davalı …’un göründüğünü tespit ettiğini, davalıların, diziyi 89 bölüm yayınlamak suretiyle hem FSEK kapsamında müvekkilinin fikri haklarına, hem de haksız rekabet yaratmak suretiyle müvekkilinin mali haklarına birlikte tecavüz ettiklerini, bu nedenle şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın, 50.000 TL manevi tazminatın, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, …” dizisinin çekimi tamamlanan 89 adet bölümlerinin tümünün başlangıç ve bitiş jeneriğinde “hikaye sahibi” olarak müvekkilinin isminin okunabilecek boyutta yazılmasına ve uygun bir süre boyunca gösterilmesine dair gerekli montaj işlerinin yapılmasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiş, davalılar vekilleri, davacının yazdığını iddia ettiği senaryonun alenileşmediğini, müvekkilinin davacıya ait olduğu iddia olunan eserin varlığından haberdar olabilmesi için, eserin en azından alenileşmiş olması gerektiğini, eser alenileşmediğinden dolayı senarist …’un bunun herhangi bir yerden okuması ve haberdar olmasının mümkün olmadığını,hiç kimsenin, binlerce yıldır yazıla gelmiş hikayelerin gerçek yaratıcısının kendisi olduğunu iddia edemeyeceğini, her hikayede, daha önce yazılmış bir başkasından esinlenme olabileceğini, ayniyete varan benzerlik veya intihalden söz edebilmek için olay örgüsü şemanın eşsiz bir şekilde üst üste gelmesi gerektiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/84736 sor. Numaralı dosyada mevcut 08.04.2016 tarihli bilirkişi raporu ile de bu durumun sabit olduğunu, iki eser arasında konu benzerliği olmasının mümkün olduğunu, ancak bu durumun, birinin diğerinden kopyalandığı ya da çalındığı anlamına gelmeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince iş bu karar istinaf edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, davacının yazdığı “…” isimli senaryonun “…” dizisinde, üniversite eğitimi alan iki gencin birbirlerine aşık olması ve ailelerinden gizlice evlenmelerine yönelik bir senaryo olması ve senaryonun ayniyet derecesinde benzer olan hususları nedeniyle kendisinden izin alınmaksızın dizi olarak yayınlanması iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talepleri ile hikaye sahibi olarak adının belirtilmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, HMK 266. madde kapsamında “…” adlı dizinin 89 bölümünün incelenerek davacı ve davalıya ait senaryoların karşılaştırılarak intihal bulunup bulunmadığı; Senaryonun Türk toplumunda sık rastlanan bir öykü olup olmadığı, bir intihal varsa bedelin tespitine yönelik bilirkişi raporu alınmış, bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen kök ve ek raporların dosya kapsamına uygun ve denetlenebilir olduğu görülmüştür. İstanbul C.Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine 2013/84736-2016/26747 nolu soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verilmiş, bu dosyada Yapımcı/yönetmen … tarafından düzenlenen 98.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle senaryoların birbirine uzak açıdan benzer olduğu, fakat yakın açıdan benzer yada alıntı olduğunun söylenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında da, arada benzerlikler olsa da her iki projenin tamamen farklı projeler oldukları, hatta denilebilir ki davacı, eğer isterse kendi özgün projesini hali hazırda orijinal ismi ile gerçekleştirebileceği, eğer ortada bir intihal olsa idi o projeyi yapamayacağı, ama her iki projenin de, şahsına münhasır, birbirleriyle birebir örtüşmeyen, benzerlikleri olsa da birbirlerini anımsatmayacak projeler oldukları, yine yukarıda da örneklendiği üzere, …, … gibi dizi projeleri ile de bu davanın konusu projeler benzerlik göstermekte, ancak her biri kendi içinde özgün farklı projeler oldukları, her ne kadar projeler arasında bazı benzerlikler hatta yukarıda pek çok kez açıklandığı gibi aynılıklar olsa da, intihal demek için gerekli, yeteri kadar benzerlik saptanamadığı sonucuna varılmıştır. Her iki senaryoda ortak olan konunun orijinal olmayıp sürekli olarak işlenen bir konu olması, benzer karakterler olmakla birlikte dava konusu dizi ve senaryoda çok farklı karakterlerin bulunması, başta benzer olan olay örgüsünün gelişiminde çok belirgin farklılıkların oluşması, tema benzerliği nedeniyle benzer karakter ve ve olayların tek başına senaryonun intihal olduğunu göstermeyeceği, bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında isabetli olarak tespit edildiği üzere, her iki projede benzerliklerden çok farklılıkların var olduğu, benzerliğe rağmen davalı “…” projesinin orijinal olduğu intihal bir senaryo olduğunun söylenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/12/2017 tarih ve 2016/65 E., 2017/283 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/12/2021