Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/663 E. 2021/1596 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/663 Esas
KARAR NO: 2021/1596
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2013/27 E. – 2017/388 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)|Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)|Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili 07.02.2013 havale tarihli dilekçesinde özetle; “… Enerji Yönetim Karar Destek Sistemi” yazılımın İstanbul Teknik Üniversitesi Ulusal Yazılım Sertifikasyon Merkezinin veri tabanına … proje numarası ile sabitlendiğini ve enerji sektöründe faaliyet gösteren firmalara çözümler üretme kabiliyetine sahip üstün ve benzersiz bir eser olduğunu, müvekkili şirket yöneticisi … tarafından know-how bilgisi doğrultusunda kaynak kodları, algoritmaları, ara yüzleri ve diğer bileşenleri ile kademe kademe geliştirilen ve bu bağlamda tüm hazırlık tasarımları ve versiyonları müvekkili şirket yedinde bulunan … yazılımının firmaların tercih ettiği bir yazılım olduğunu, … adlı yazılım eserinin hukuki koruması için; İTÜ Ulusal Yazılım Sertifikasyon Merkezi Yazılım Kayıt Sertifıkasyonu, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün tescil belgesi ve marka tescil belgesi bulunduğunu,, sektöre 2010 yılında giren davalı şirketin “… Piyasa Yönetim Sistemi” adı ile aidiyet iddia ettiği bir yazılımın pazarlamasını agresif ve hukuka aykırı yöntemlerle sürdürme çabasında olduğunu, ancak, piyasada müvekkiline ait … yazılımın tercih edildiğini, bu sebeple davalı şirketin dürüst rekabet sergilemek yerine müvekkili şirketin yazılımını karalayıcı beyanlarda bulunduğunu, davalı şirketin üzerinde aidiyet iddia ettiği “… Piyasa Yönetim Sistemi” adlı yazılımın hırsızlandığı, dolandırıldığı vs. iddialarla Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu, hem davacı şirket hem de şirket müşterilerinin merkezlerinde muhtelif tarihlerde arama el koyma kararları icra edildiğini, hiçbir suç unsuru bulunamadığından 31.10.2011 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, buna rağmen davalı şirketin saldırgan ve hukuka aykırı davranışlarına devam ettiğini, davalı şirketin 18.01.2013 ve 24.01.2013 tarihli müvekkili firma hakkında ağır beyanlar içeren ihtarnamelerinin dava konusu edildiğini, davalı şirketin , davacının ticari ilişkisi bulunan … A.Ş. ve söz konusu şirketin Yönetim Kurulu Başkanı …’e Kadıköy … Noterliği eliyle gönderdiği ihtarnamenin de … adlı tüm hakları müvekkili şirkete ait yazılımın ” Çalındıktan sonra … adı altında kopyalanarak çoğaltıldığı ve piyasa sürüldüğü, hukuka aykırı hareket ettikleri kesin olarak tespit edilmiştir” şeklinde ibarelere yer verildiğinin görüldüğü marka tescilli … yazılımının bulundurulmasının “suç teşkil ettiği” hususunun büyük puntolu ibareler ile bildirildiği ve muhatap müşteri durumundaki firmanın yazılımlarının kullanımına son verilmesinin istendiği, aksi takdirde her türlü yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği, Yine müşteri durumunda bulunan … A.Ş. ve yönetim kurulu Başkanı …’ye Kadıköy … Noterliği’nin 24 Ocak 2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde de yukarıdaki ihtarnamede belirtilen ifadelere aynen yer verildiği davalı şirketin her iki ihtarnamede de “çalıntı” yazılımdan söz edilerek küçük düşürücü hakaret içeren ifadelere yer verildiğini, davalının haksız fiil sonucu elde etmesi mümkün görülen menfaatin ihtarnamede muhatap gösterdiği fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminat talep ettiklerini, müşterilere gönderilen ihtarnamelerde müvekkiline atfedilen ifadenin tahkir edici saygınlığı tahkir edici itibar zedeleyici, davacının kişilik haklarına halel getiren beyanlarından dolayı ihtarname gönderilen her bir şirket için ayrı ayrı 15.000’er TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından davacı şirket aleyhine İstanbul 3. FSHHM’nin 2011/251 E. sayılı dosyasından 5846 sayılı kanunun 69 maddesi uyarınca mali ve manevi haklara yönelik tecavüzün tespiti, ref’i, önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın tahsili ile 68/1 maddesi uyarınca 3 kat tazminatın ödettirilmesine” ilişkin dava açıldığını, … şirketinin bu davaya verdiği cevap dilekçesinin 7. sayfasında “karşı dava” taleplerinin dile getirildiğini, ayrıca, huzurdaki dava talepleriyle aynı olacak şekilde 2011/251 E. sayılı dosyasındaki karşı davasına ilişkin istem ve sonuç kısmının 10. vd maddelerinde de, “Haksız rekabetin tespitine, maddi-manevi tazminata” karar verilmesini talep ettiğini, derdestlik itirazında bulunduklarını, marka sahibi davacı şirket olmadığından bu davayı açmakta da hukuki menfaati bulunmadığını, … marka tescil belgesinin “Başvuru sahibinin … Ltd. Şti. olduğunu, bu sebeplerle davacının markayı kötüleyici ve karalayıcı beyanların tespitini isteme ve haksız rekabete ilişkin olarak bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacı şirketin 2008 yılından bu yana know-how bilgisi doğrultusunda kaynak kodları, algoritmaları, ara yüzleri ve diğer bileşenleri ile tüm hazırlık tasarımları ve versiyonları kendilerinde bulunan … Enerji Yönetim Karar Destek Sistemi” adlı yazılım eserinin tüm haklarının … şirketine ait olduğunu iddia ettiğini, oysa sözü edilen iddiaların tamamının ya eksik yahut yanıltıcı beyanlar olduğunu, zira, … adı ilk defa tescil edilirken işlevselliğinin otomatik sayaç okuma sistemine yönelik olduğunu, müvekkili şirket yetkilisinin bilgisi ve rızası hilafına “… Enerji Yönetim Karar Destek Sistemi” adıyla değiştirilip piyasaya sürüldüğünü, haksız fiillerle elde edilerek piyasaya sürülen rakip ürüne “…” adı verilmesindeki amacın “…” adının daha önceden bir modem için tescil edilmiş ve kullanılmış olmasından kaynaklandığını, “… modemi” ile “Sayax Enerji Yönetim Karar Destek Sistemi Yazılımı”nın birbiriyle hiçbir bağlantısı ve uzantısı bulunmadığını, davacı şirket yöneticisi …’ın ortağı olduğu …de üretilen yazılım ürününün aynısını, kendi emeğini ortaya koymadan ve …yi rekabetini engellemeyi amaçlayan davranışları karşısında ortada bir haksız rekabetin mevcut olduğu, ancak, bu rekabetin müvekkil şirketçe gerçekleştirilmediği, haksız fiil ve haksız rekabet teşkil eden davranışlarına 04.03.2011 tarihli Sulh sözleşmesini hiçe sayarak devam eden davacı şirket ve yetkilisi …’ın müşterilerin/tüketicilerin de söz konusu mal ve hizmetler hakkında yanlış bilgilenmelerine ve ihtiyaçlarını en iyi karşılayan ürünü seçememelerine sebep olduklarını belirterek davacı şirketin ne mevcut ne de müstakbel bir kaybının söz konusu olmadığını, Zira, … şirketinin davacıdan yalnızca açıklama yapmasını istediğini, sözleşmeyi feshetmediğini, ödediği miktarı geri istemediğini yahut geri isteyeceğine dair bir ifade kullanmadığını, mezkur şirketlere ihtarname gönderilmesindeki amacın tüketicileri söz konusu mal ve hizmetler hakkında bilgilendirmek, ihtiyaçlarını en iyi karşılayanı seçmelerinde yardımcı olmak ve toplumun rekabetin işlemesindeki yararına hizmet etme ve faydalı olmak olduğunu, aynca devam etmekte olan bir davadan şahısları ve şirketleri haberdar ederek, ileride doğabilecek iyiniyet karinelerine karşı dürüstlük ve hukuka uygunluk çerçevesinde müvekkil şirketin ve onun yazılımı olan … (… Piyasa Yönetim Sistemi)’nin korunmasına ilişkin bilgilendirme ve ihbar görevinin yerine getirildiğini, davacı tarafın herhangi bir zararının doğmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Toplanan deliller ve hüküm kurmaya elverişli kök ve ek rapor kapsamında, davacı şirketin müvekkili şirkete ait yazılım, ürün, iş mahsulleri, ticari faaliyetleri, ortak ve yöneticilerini kötüleyen beyan ve açıklamalarda bulunduğunu ileri sürerek tecavüz ve haksız rekabete dayalı dava açmışsa da dosyada delil olarak sunulan 3. FSHHM nin taraflar arasındaki karşı dava olarak görülen 2011/251 esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu, işbu dosyaya sunulan 23/06/2014 tarihli uzman görüşü, İstanbul 13. ATM nin 2014/962 esas sayılı dosyasındaki alınan bilirkişi kök ve ek raporu, İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesi dosyası kapsamında taraflar arasındaki ihtilaf, 04/03/2011 tarihli sulh protokolü ve açılmış davalar gözönüne alınarak davalının kanundan doğan haklarını korumak amacıyla göndermiş olduğu dava konusu Kadıköy … Noterliğinin 24/01/2013 tarihli ve 18/01/2013 tarihli ihtarnamelerden dolayı herhangi bir tecavüz yahut haksız rekabetin oluşmadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Yerel mahkeme yargıcının, hukuki nitelendirmeyi bizzat kendisinin yapması gerektiği, HMK 279/son ve 6754 Sayılı Kanun 3/2. Maddelerinden çıkan tabîi sonucun bu olduğu, ancak yerel mahkeme yargıcının tercihinin, farklı dava dosyalarında alınan bilirkişi raporlarına temas ederek gerekçe oluşturma şeklinde olduğu, bu bağlamda Yerel Mahkemenin, davalı şirketin … yazılımına hangi hakla ve neden “çalıntı” diyebileceğini açıklayamamakta ve fakat İstanbul 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin veya İstanbul 13. Ticaret Mahkemesi’nin dava dosyalarından alınan bilirkişi raporlarına atıfta bulunmakta olduğu, atıfta bulunurken de hangi somut olguya veya teknik bilgiye atıfta bulunduğunun da karar metninden anlaşılamadığı, 2- Kaldı ki kabulüne göre de, dava dosyası içerisinde münhasıran eldeki davaya ilişkin olarak Yerel Mahkemece resen teşkil edilmiş olan heyet tarafından ibraz edilen 22.10.2014 tarihli bilirkişi raporu davacının lehine tespitler içermekte iken, eğer bir bilirkişi raporu dayanak tutmak zaruri ise niçin bu rapordaki tespitlerin göz ardı edildiğinin de karar metninden anlaşılamadığı, Yerel Mahkemenin yargılamasının isabetsiz,hakkaniyetsiz ve adaletsiz olduğu, 3- Dava konusu ihtarnamelere ilişkin olarak yaptıkları suç duyurusunda İstanbul Anadolu 72. Asliye Ceza Mahkemesi 2014-45 E. – 2015/7 K. sayılı ve 06.01.2015 tarihli ilamı ile davalı şirket eyleminin “haksız rekabet” teşkil ettiğinin saptanmış ve ceza tayinine gidildiği, “…gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusuyla hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (Yargıtay H.G.K.’nun 10.1.975 gün ve 1971/406 E., 1975/1 K.; H.G.K.’nun 23.1.1985 gün ve 1983/10-372 E., 1985/21 K.; H.G.K.’nun 27.4.2011 gün ve 2011/17-50 E., 2011/231 K. sayılı ilamları). ” (YHGK. E. 2013/4-1008 K. 2014/490 09.04.2014)(Ek-1). ancak HGK Kararında belirtilen saptamaların aksine, Yerel Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararında, İstanbul Anadolu 72. Asliye Ceza Mahkemesi yargıcının, fiilin haksız rekabet teşkil ettiği yönündeki “maddi vakıa” ve “hukuka aykırılık” değerlendirmesini hangi gerekçe ile hiçe saydığının anlaşılamadığı 4- Davalı şirketin, davacının iş mahsulü olan … adlı yazılımın “çalındıktan sonra, … adı altında kopyalanarak çoğaltıldığı ve piyasaya sürüldüğü”, yazılımın bulundurulmasının “suç teşkil ettiği” devamında müvekkil şirket yetkililerinin “hukuka aykırı hareket ettikleri kesin olarak tespit edildiğini” ileri süren ve bu açıklamaları barındıran davaya konu ihtarnamelerinin müvekkilin iş mahsullerini kötüleyici açıklamalar olduğu ve müşterilerin satın alma iradelerini sakatlayıcı nitelikte olduğu açık olduğundan, fiilin tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği yönündeki hukuki nitelendirmenin tartışmasız bir açıklıkta olması, ceza yargıcının da aynı saptamayı yapmış olması ve bu saptamayı destekleyen 22.10.2014 tarihli raporda yer alan tespitler söz konusu iken davanın tam kabulüne karar verilmesi gerekirken, gerekçeli kararda yazılı olduğu ve hükmün esasen gerekçeye dayandırılmadığı şekilde davanın reddine karar verilmesinin, usule yasaya ve hukuka aykırı olduğu, izah edilen nedene dayalı olarak, İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30.11.2017 tarih 2013-27 E. – 2017-388 K. sayılı kararında kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olması nedenine dayanarak yeniden esas hakkında davanın kabulüne karar verilmesini, dairenizce gerek görüldüğü takdirde HMK. 356. Madde uyarınca duruşma açılıp tahkikat icrası ile neticede Yerel Mahkemenin usule, yasaya ve hukuka aykırı olan kararın ortadan kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı şirket üzerine bırakılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 5846 sayılı FSEK kapsamında açılmış dava konusu yazılımdan kaynaklanan gönderilen ihtarnamelerden dolayı haksız rekabetin tespiti, maddi ve manevi tazminat talepli davadır. Davacı taraf, elinde bulunan ve koruma altına alınan … yazılımının, firmaların tercih ettiği bir yazılım olduğunu, sektöre 2010 yılında giren davalı şirketin “… Piyasa Yönetim Sistemi” adı ile aidiyet iddia ettiği bir yazılımın pazarlamasını, agresif ve hukuka aykırı yöntemlerle sürdürme çabasında olduğunu, ancak, piyasada müvekkiline ait … yazılımın tercih edildiğini, bu sebeple davalı şirketin dürüst rekabet sergilemek yerine, kendi yazılımını karalayıcı beyanlarda bulunduğunu, davalı şirketin üzerinde aidiyet iddia ettiği “… Piyasa Yönetim Sistemi” adlı yazılımın hırsızlandığı, dolandırıldığı iddiasıyla Şişli C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, suç unsuruna rastlanmadığına dair kararın kesinleşmesine rağmen, davalı şirketin saldırgan ve hukuka aykırı davranışlarına devam ettiğini, davalı şirketin davacının ticari ilişkisi bulunan … A.Ş. ve söz konusu şirketin Yönetim Kurulu Başkanı …’e Kadıköy … Noterliği eliyle gönderdiği 18.01.2013 tarihli ihtarname de, … adlı tüm hakları müvekkili şirkete ait yazılımın ” çalındıktan sonra … adı altında kopyalanarak çoğaltıldığı ve piyasa sürüldüğü, hukuka aykırı hareket ettikleri kesin olarak tespit edilmiştir” şeklinde ibarelere yer verildiğinin görüldüğü marka tescilli … yazılımının bulundurulmasının “suç teşkil ettiği” hususunun büyük puntolu ibareler ile bildirildiği ve muhatap müşteri durumundaki firmanın yazılımlarının kullanımına son verilmesinin istendiği, aksi takdirde her türlü yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği, yine müşteri durumunda bulunan … A.Ş. ve yönetim kurulu Başkanı …’ye Kadıköy … Noterliği’nin 24 Ocak 2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde de yukarıdaki ihtarnamede belirtilen ifadelere aynen yer verildiği davalı şirketin her iki ihtarnamede de “çalıntı” yazılımdan söz edilerek küçük düşürücü hakaret içeren ifadelere yer verildiğini, davalının haksız fiil sonucu elde etmesi mümkün görülen menfaatin ihtarnamede muhatap gösterdiği fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminat talep ettiklerini, müşterilere gönderilen ihtarnamelerde müvekkiline atfedilen ifadenin tahkir edici saygınlığı tahkir edici itibar zedeleyici,davacının kişilik haklarına halel getiren beyanlarından dolayı ihtarname gönderilen her bir şirket için ayrı ayrı 15.000’er TL manevi tazminat talep ettiği, davalı şirket ise beyanında, kendisi tarafından davacı şirket aleyhine İstanbul 3. FSHHM’nin 2011/251 E. sayılı dosyasından 5846 sayılı Kanunun 69 maddesi uyarınca mali ve manevi haklara yönelik tecavüzün tespiti, ref’i, önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın tahsili ile 68/1 maddesi uyarınca 3 kat tazminatın ödettirilmesine” ilişkin dava açıldığını, Tekniks şirketinin bu davaya verdiği cevap dilekçesinin 7. sayfasında “karşı dava” taleplerinin dile getirildiğini, ayrıca, huzurdaki dava talepleriyle aynı olacak şekilde 2011/251 E. sayılı dosyasındaki karşı davasına ilişkin istem ve sonuç kısmının 10. vd maddelerinde de, “Haksız rekabetin tespitine, maddi-manevi tazminata” karar verilmesini talep ettiğini, derdestlik itirazında bulunduklarını, marka sahibi davacı şirket olmadığından bu davayı açmakta da hukuki menfaati bulunmadığını, … marka tescil belgesinin “Başvuru sahibinin … Ltd. Şti. olduğunu, bu sebeplerle davacının markayı kötüleyici ve karalayıcı beyanların tespitini isteme ve haksız rekabete ilişkin olarak bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, tam tersine haksız rekabeti davacının söz konusu programı haksız olarak sahiplenmeye çalıştığını, gönderilen ihtarnamelerden dolayı davacının her hangi bir zararının meydana gelmediğini belirterek davanın reddini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.Taraflar arasındaki ihtilafın, dava konusu … Enerji Yönetim Karar Destek Sistemi yazılımının kopyalanıp kopyalanmadığı, dava konusu Kadıköy … Noterliğinden davalı tarafça davacı müşterileri olan dava dışı 2 ayrı şirkete keşide edilen … ve … yevmiye nolu ihtarnamelerin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, maddi ve manevi tazminat talep şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda olduğu görülmektedir. 2008 yılında dava dışı …, … ve ..’in 3 ortaklı olarak … (…) adı altında ticari firmayı kurdukları, bu firmada … yazılım ve modem geliştirilerek ar-ge faaliyetleri yürütüldüğü, … Şirketi diğer ortaklarının … ile birlikte 4kişinin, 20.04.2010 tarihinde davalı şirketi kurdukları, bu şirkette tarafların “…” adlı yazılım eserini oluşturdukları, bunun 20.12.2010 tarihli … numaralı proje klasöründe kayıt edildiği, daha sonra tarafların anlaşamadıkları, bu firmada geliştirilmiş olan “… Piyasa Yönetim Sistemi” adındaki ve 17.02.2011 tarihinde tescil edilmiş olan “… Piyasa Yönetim Sistemi” adındaki yazılımın şirketin malı olduğu, şirket ile şirket ortaklarının birbirlerinden hiçbir alacakları, borçları ve haklarının kalmadığını ifade eden bir sulh sözleşmesi imzaladıkları, … ile …’ın 15.12.2010 tarihinde, davalı şirketten ayrılmadan önce, davacı şirketi kurdukları, davacı şirketin 13.04.2011 tarihinde … Enerji Yönetimi Karar Destek Sistemi’ni kendi adına Bakanlığa kaydettirdiği anlaşılmaktadır. Bakırköy 3.FSHHM nin 2011/251 e.sayılı dosyasında, eldeki davanın davalısının, davacıya karşı, kendisine ait … isimli eseri kopyalayarak çoğalttığı ve satışını yaptığı iddiasıyla eser hakkına olan tecavüzün refi ve FSEK 70 md. Kapsamında maddi ve manevi tazminat talepli dava açtığı, davacınında aynı dosyada, bu dava konusu ve davacı adına koruma altında olan … isimli programı üzerinde hak iddia ettiği, mali ve manevi haklarına tecavüz ettiği, kötüleme yoluyla haksız rekabette bulunduğu, bu nedenle tecavüzün refi ve FSEK 68 md.kapsamında maddi ve manevi tazminat talepli karşı dava açtığı, davalı tarafça bu davadaki karşı dava nedeniyle derdestlik iddiasında bulunduğu, yapılan incelemede, eldeki dava konusu edilen ihtarnamelerin Bakırköy 3.FSHHM nin 2011/251 e.saylı dava açıldıktan sonra gönderilen ve o dava konusunu oluşturmayan ihtarnameler olduğu anlaşılmakla derdestlik itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı şirket yetkilileri … ve … hakkında İstanbul Anadolu 72.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/45 E. 2015/7 K. Sayılı dosyada yapılan yargılama sonucunda TTK 62/1 ve 63.maddeler gereğince haksız rekabetten dolayı mahkumiyetlerine ve hükmün açıklanmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Her ne kadar dava konusu … Enerji Yönetim Karar Destek Sistemi Yazılımı programının hak sahipliği Bakırköy 3.FSHHM nin 2011/251 e.sayılı dosyasının konusunu oluşturmakta ve eldeki davada taraflar arasında tartışılmakta ise de, yasal anlamda söz konusu eserin davacı adına 13.04.2011 tarihi itibarıyla … nosuyla Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü Bilgisayar Programları ve Veri Tabanlarına İlişkin Kayıt ve Tescil Belgesi ile kayıtlı olduğu, bu sebeple dava tarihi itibarıyla eser sahipliği haklarından davacının faydalanabileceği ve bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu görülmektedir.Davalının Kadıköy … Noterliği eliyle muhatap … Satış Anonim Şirketi’ne ve yönetim kurulu Başkanı …’e,18.01.2013 tarihli … Yev, No.lu ihtarname ile yine aynı şekilde, … Anonim Şirketi ve adı geçen şirketin yönetim kurulu başkanı …’ye tebliğ ettiği, Kadıköy … Noterliği, 24 Ocak 2013 tarihli, … Yev. nolu ihtarname’lerde davaya konu … ile ilgili olarak “çalındıktan sonra, sayax adı altında kopyalanarak çoğaltıldığı ve piyasaya sürüldüğü”; “… yazılımın, başka kişi ya da kişilerin …kopyaladığı ve yine izinsiz olarak kullandıkları/kullandırdıkları”; “. Ticari sır/veri/yazılım eserini …kullandığı/kullandırdığı, sattığı ve bu yolla ticari gelir elde ettiği neticede; tüm bu işlemleri ile hukuka aykırı hareket ettikleri kesin olarak tespit edilmiştir” ibarelerin yer aldığı bu ibarelerdeki ithamların, oldukça ağır olduğu görülmektedir.Haksız rekabet hükümleri, 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 54 ila 63.maddeler arasında düzenlenmiş olup, buna göre, “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” (m, 54 11) düzenlemesinin bulunduğu, hemen takip eden 55. maddede sınırlı sayıda olmamak üzere sayılan haksız rekabet hallerinden birinin, “dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” şeklinde düzenlendiği, davalı tarafça gönderilen ihtarnamelerin muhtemel ortak müşteri çevresine yönelik olduğu, her ne kadar davalı tarafça, bunların genel nitelikte hukuka aykırı yazılım kullanımının sonuçları hakkında bilgilendirme amaçlı genel ifadeler olduğu iddia edilmekte ise de, söz konusu ihtarnamelerin davacıya yönelik olduğunun açıkça anlaşıldığı, zira ihtarnamelerde, yazılım adı verilmesi, bunun daha önceki yazılımın haksız kopyası olduğunun belirtilmesi, hukuka aykırı davrananların tespit edildiğinin vs belirtilmesiyle yeterince somutlaştırma yapıldığı açıktır. Öte yandan dosya kapsamı ve bilirkişi raporlarına göre, davalının fiillerinden dolayı davacının uğramış olduğu bir maddi zararın tespit edilemediği, bu yönden davanın kanıtlanamadığı görülmektedir. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalının ihtarnamelerinde davacıyı hedef aldığı anlamına gelecek yeterli ibarenin bulunması, kullanılan ibarelerin olağan bir bilgilendirmeyi aşar nitelikte, davacıyı kötüleyici ve itham eder mahiyette oldukları, dürüstlük ilkesi ile de bağdaştırılmasının mümkün olmadığı, bu durumun, dava dosyası kapsamı çerçevesinde haksız rekabet olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu açıdan davalının bu davranışlarının, TTK m. 54, 55/1-a.l ve 55/1-a.8’de belirtilen durumlarla örtüşür nitelikte olduğu, davalının bu eyleminin davacı şirketin tüzel kişiliğinin ticari itibarına zarar verdiği, bu bağlamda, TTK 56/1/e uyarınca, koşulları varsa BK m. 58’e göre manevi tazminat da talep edilebileceği, manevi tazminatın koşullan hukuka aykırı bir fiil, kusur, manevi bir zarar ve fiil ile zarar arasında illiyet bağı olduğu, dava konusu olayda, hukuka aykırı fiil ve kusur unsurları, yukarıda belirtildiği şekilde somut olayda gerçekleştiği, davalının ihtarnamelerinde kullandığı yanıltıcı ve kötüleyici ifadelerden dolayı kusurlu olduğu, hukuka aykırı fiilinden dolayı, davacının manevi tazminat hakkı doğduğu değerlendirilip, davacı lehine manevi tazminata da hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeye ve eksik incelemeye dayalı olarak verilen davanın tümden reddi kararı hatalı olduğundan, davacı vekilinin sadece manevi tazminat talebi yönünden yaptığı istinaf başvurusunun kabulü, maddi tazminat talebine ilişkin başvurunun reddi gerekmekle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden re’sen Dairemizce, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüyle, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, olayın oluş şekli, ihlalin sayısı ve şekli, tarafların ekonomik ve sosyal konum ve durumları dikkate alınarak takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebi ile kanıtlanamayan maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 30/11/2017 tarih, 2013/27 E., 2017/388 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan maddi tazminat ve haksız rekabetin önlenmesi davasının REDDİNE,4- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜYLE, 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.024,65 TL nispi karar harcından peşin alınan 853,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 170,75 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 24,30 TL başvurma harcı, 853,90 TL peşin harç, 3,75 TL vekalet harcı, 1.700,00 TL bilirkişi ücreti, 239,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.820,95 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre, 846,28 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 5/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, 50,00 TL posta giderinin davanın kabul ret oranına göre, 35,00 TL’sinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,5/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’nin 10. ve 13/(1). maddelerine göre, manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin, davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’nin 13/(4). maddesine göre, reddedilen haksız rekabetin tespiti yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin, davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’nin 10. ve 13/(1). maddelerine göre reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin, davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/g- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’nin 13/(4). maddesine göre, reddedilen maddi tazminat yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin, davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 6/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 64,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 162,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021