Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/659 E. 2021/1436 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/659 Esas
KARAR NO: 2021/1436
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/02/2017
NUMARASI: 2013/241 E. – 2017/33 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait tekstil ürünü endüstriyel tasarımlarından TPE’de tescilli … nolu çoklu tasarımın 13 nolu, … nolu çoklu tasarımın 33 nolu tasarımlarının davalılardan … tarafından taklitlerinin üretilerek diğer davalı … firmasına ait www…com internet sitesinde satışının yapıldığını, oluşan tecavüz, haksız rekabet ve itibar kaybı nedeniyle şimdilik kaydıyla dava tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faiz oranıyla birlikte KHK 52/b maddesi uyarınca 2.000,00 TL maddi, davalı tarafın yaptığı kalitesiz taklit üretim nedeniyle bayilerle yaşanan manevi sorunlar için 2.000,00 TL manevi ve tasarım itibarının zedelenmesi nedeniyle de 1.000,00 TL itibar tazminatına hükmedilmesine, hükmün ilanına, taklit ürünlerin davalıdan alınarak müvekkile teslimine aksi halde imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 19/02/2016 tarihli dilekçesi ile, 2.000,00 TL olan maddi tazminat talebini, 17.980,29 TL artırarak, 19.980,29 TL olarak ıslah etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davalı yan adresinde yapılan tespitte incelenen pardösü ürünleri suretiyle davacının … sayılı belgesinin 13 nolu ve … sayılı belgesinin 33 nolu tasarımlarına benzer ve bu tasarımlara tecavüz eder şekilde davalı yanın pardösü sattığı, tecavüz fiilinde davalıların birlikte hareket ettikleri ve sorumluluklarının ortak olduğu anlaşıldığından, davada talep edilen maddi tazminat ile ilgili yapılan değerlendirmede de, her iki tasarımın da tescilinin yapıldığı ve dolayısıyla davalı yanın öğrendiği tarihten, davanın açıldığı tarihe kadar ki döneme ilişkin ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde de davalıların tasarım belgelerine tecavüzlü pardösüler suretiyle elde ettikleri kazancın ise ikinci bilirkişi kurulu raporunda düzenlendiği üzere 19.980,29 TL olduğu anlaşılmakla, davada başta faiz talebinde bulunulmadığı, ıslah ile faiz talep edildiği görülmekle, belirlenen bu miktar tazminatın ıslah tarihinden itibaren avans faizi ile, tecavüz fiilinin gerçekleşme şekli, fiilin yoğunluğu ve niteliği gibi hususlar ile delil durumu nazara alındığında da, takdiren 2.000,00 TL manevi tazminatın, yine ıslah tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalıların tecavüzlü pardösüler yolu ile davacı tasarımlarının itibarını zedeledikleri hususunda davacı yanca somut delil sunulmadığından, kanıtlanamayan itibar tazminatı talebinin reddine, karar kesinleştiğinde özetinin ilanına” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Yerel Mahkemece verilen kararda vekalet ücretine nicelik bakımından eksik hükmedildiğini, Tazminat talebi tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi talebinin fer’i niteliğinde olmadığını, bu taleplerin her birinin ayrı davalar olup her bir talep bakımından vekâlet ücreti takdiri gerektiğini, Mahkemece maddi ve manevi tazminatlara ilişkin olarak vekalet ücretine hükmedilmiş olmasına karşın tasarım hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi (birinci dava konusu) bakımından vekalet ücretine hükmedilmemiş olup hükmün bu yönden kaldırılması gerektiğini, -Hükmedilen manevi tazminatın miktarının sektör koşulları ile ters düştüğünü, hükmedilen manevi tazminatın caydırılıcığı bulunmadığı gibi davalı şirketçe haksız fiil eyleminin gelecekte tekrarlanmasının kuvvetle muhtemel olduğundan yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -ilk derece mahkemesi tarafından ıslah talebine karşı yaptıkları zamanaşımı itirazının dikkate alınmadığını, zamanaşımı itirazlarının kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, İşbu davanın haksız fiillere ilişkin zamanaşımı süresine tabi olup TBK madde 72 uyarınca işbu davada zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu, davacı tarafın davaya konu olayı öğrendiği tarih dosya ekinde bulunan İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/35 D. İş sayılı dosyası kapsamında başvurusunu yaptığı tarih olup bu tarihin 24/06/2013 olduğunu, istinafa konu davanın ikame tarihinin ise 13/11/2013 olduğunu, her iki tarihe göre de ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğunun açık olduğunu, -Dava dilekçesi ile talep edilmeyen faizin, ıslah dilekçesi ile talep edilemeyeceğini, yapılan ıslahın ek dava niteliğinde olmadığını, unutulan faiz talebinin ancak ek dava konusu olabileceğini ve bu halde bu faiz alacağına ilişkin harcın yatırılmasının zorunlu olduğunu, davacının bu harcı yatırmaması nedeniyle ıslahın sadece asıl alacağa ilişkin olduğunu ve faiz talebini kapsamadığını, davacı taraf ıslah ile ticari faiz talebinde bulunmuş olup avans faizi talebinde bulunmadığından ve ticari faiz olarak bir faiz türü bulunmadığından, bu talebin yasal faizi aşar şekilde avans faizi olarak kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, -Davacı tarafın dava dilekçesinde maddi, manevi ve itibar tazminatı talepleri için faiz talebinde bulunmadığını, davacı tarafın sadece maddi tazminat talebi ile sınırlı olarak 16/02/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu genişleterek ticari faiz talebinde bulunduğunu, zamanaşımı itirazları gereği asıl alacağın fer’i niteliğinde olan faiz talebinin de, asıl alacağın zamanaşımına uğraması nedeni ile istenemeyeceğini, bu itirazlarının yanında asıl davada istenmeyen faizin, ıslah ile istenemeyeceğini ve ancak ayrı bir dava ikamesi ile istenebileceğini, bunun ise ancak faiz alacağına ilişkin harcın yatırılması ile mümkün olduğunu, davacı tarafça sadece asıl maddi tazminat alacağının harcı yatırılmış olup faize ilişkin bir harç yatırılmadığını, bu nedenle yapılan ıslah işlemi faiz alacağı yönünden bir ek dava/talep niteliğinde olmadığını, bu nedenle de davacının ıslah ile talep ettiği faiz talebinin reddi gerektiğini, davacının ıslah dilekçesinde ticari faiz talep ettiğini, 6543 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’da “Ticari Faiz” diye bir faiz türü bulunmadığını, bu talebin ilk derece mahkemesince avans faizi olarak yorumlanmasının usul ve yasaya aykırı olup mahkemenin taleple bağlılık ilkesine de ters düştüğünü, -Dava dilekçesinde manevi tazminat talebinin ıslah edildiğine ve/veya bu alacak için faiz istendiğine dair bir ibare ve/veya talep olmadığını, ilk derece mahkemesi dava dilekçesinde manevi tazminat talebinde faiz talep edilmemesine rağmen istinafa konu kararında, taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde manevi tazminat alacağı yönünden de ıslah tarihinden itibaren faiz işletilemesine hükmettiğini, -Dosyadaki benzerlik incelemesi ve esinlenme serbestisi hususunda yaptıkları itirazlar ve 2013/35 d.iş sayılı dosyasındaki bilirkişi tespit raporu nazara alınarak davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, dosyada keşif ile inceleme yapan tek raporda ürünlerin esinlenme serbestisi kapsamında kaldığı tespit edilmiş iken, dosya üzerindeki fotoğraflar üzerinden inceleme yapan bilirkişilerce esinlenme serbestisi göz ardı edilerek ürünlerin birbirine benzediği yorumu yapıldığını, ilgili raporlarda farklılıklardan çok benzerliklerin esas alınması gerektiğine yönelik 554 s. KHK’daki ilkenin ise 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun da yer verilmediği ve bu düzenlemenin Kanun Koyucu tarafından ilga edildiği açık olduğundan bu nedenle bu şekilde yapılan incelemelerin de hükme esas alınamayacağını, dosyanın sektör bilirkişisine tevdii ile benzerlik yönünden yeniden rapor alınmasını gerektiğini, -Müvekkili şirketin üretici olmadığını, uyarılmadığını ve kusursuz olduğunu, tazminattan sorumlu tutulamayacağını, -İlk derece mahkemesi tarafından yapılan tazminat hesabının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin giderlerinin kazancından düşülmediği gibi davaya konu tescilli ürünlerin TPE bülteninde yayın tarihinden önceki satışlarda usul ve yasaya aykırı şekilde tazminat hesabına dahil edildiğini, müvekkili şirketin iade faturaları ve masraflar nazara alınmadığından fazla tazminat hesabı yapıldığını, net kazançtan 1312 kodlu ürünün 01/05/2013 tarihi ve öncesi yapılan satışların da düşülmesi gerektiğini, kazanç hesabının en erken ürünlerin TPE bülteninde yayınlandığı tarihten itibaren yapması gerektiğini, ilk derece mahkemesinin yayın tarihleri öncesi döneme ilişkin işlemlerde hesaplamaya dahil edip ve davacı lehine haksız kazanç hesaplayarak hüküm altına aldığını, … tescil no.lu ürün de 01/05/2013 tarihinde bültende yayınlandığından, tazminat hesabında bu tarihten sonraki alış ve satışların incelenmesi, önceki dönemin ise (bültende yayın tarihinden önceki dönem) hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiğini, ilk derece mahkeme kararının tazminat hesabına yönelik hükmü usul ve yasaya aykırı oldığundan, Yüksek Mahkemece hesaplama açısından dosyanın yeniden bilirkişiye tevdiini talep ettiklerini, -Davacı tarafın defterlerinin incelenmediğini ve 554 s. KHK.’nın 55 inci maddesi uyarınca üçüncü kişilere verdiği olası lisans bedellerinin araştırılmadığını, -Davacıya ait tasarımların yenilik ve ayırtedicilik özelliklerine hâvi olmadığı ve bu hususun araştırılması isteğinin ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, -Davacının hükmün ilanını istemekte hukuki yarar ve menfati bulunmadığını, Yargıtay kararında özetle, ihlalin davalı tarafça kendiliğinden sona erdirilmesi halinde hükmün ilanının talep edilmesinin yasal şartlarının oluşmayacağına hükmetmiş olduğunu, işbu nedenle ilgili hükmün ilanına yönelik usul ve yasaya hükmün kaldırılarak, davanın müvekkil şirket açısından tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacı adına TPE’de tescilli … nolu çoklu tasarımın 13 nolu, … nolu çoklu tasarımın 33 nolu tasarımlarının davalı tarafından taklit edilmek suretiyle tasarıma tecavüzün tespiti, men’i ve KHK 52/b maddesi uyarınca 2.000,00 TL maddi, 1.000,00 TL itibar tazminatı ve 2.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ve verilecek kararın ilanı taleplidir. Davacı istinaf istemleri yönünden yapılan incelemede; Manevi tazminat miktarının azlığına yönelik itirazı yönünden dosya incelendiğinde, manevi tazminat rakamının belirlenmesi, hakimin takdir yetkisinde olup, bu yetki kullanılırken, olayın oluş şekli, ele geçen taklit ürün miktarı, ihlal süresi, sayısı, tarafların ekonomik ve sosyal konum ve durumlarının dikkate alınması gerektiği, dosyada mevcut delillere göre mahkemenin takdirinin yerinde olduğu görülmektedir.Davacı taraf, tazminat talebinin tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi talebinin fer’i niteliğinde olmadığını, bu taleplerin her birinin ayrı davalar olup her bir talep bakımından vekâlet ücreti takdiri gerektiğini belirtmiş ise de, dava dilekçesi incelendiğinde, dava dilekçesinin netice-i talep kısmında tecavüz tespiti talebinin bulunmadığı, Mahkemece bu yönde bir karar da verilmediği, talep bulunmaması nedeniyle tecavüz tespitine yönelik hüküm kurulmamasının usul ve yasaya uygun olduğu, ve bu nedenle ayrı vekalet ücreti takdirinin gerekmediği anlaşılmakla davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.Davalı taraf istinaf incelemesi yönünden; -Davacının 28.06.2013 tespit tarihine göre, 22.02.2016 tarihli ıslah talebinin, 554 sayılı KHK’nın 57. maddesi yollaması ile uyuşmazlığa uygulanması gereken TBK’nın 60/2. maddesi uyarınca 5 yıllık ceza zamanaşımı süresi içinde olduğundan, davalı şirketin zamanaşımı def’inin yerinde bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı her ne kadar ıslah ile faiz talebinde bulunulamayacağı yönünden istinaf isteminde bulunmuş ise de, ıslah ile faiz isteminde bulunulabileceği, ancak manevi tazminat yönünden faize ilişkin ıslah isteminde bulunulmamış olması nedeniyle davalının bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davalının ticari faiz olarak bir faiz türü olmadığına yönelik istinaf isteminin ise, davacı tarafça avans faizi olarak anlaşılması gerektiği bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerektiği görülmüştür. -Mahkemece davalılardan …’un üreticisi olduğu malların, istinaf talebinde bulunan davalı şirketçe internet alışveriş sitesi üzerinden satılmasının tasarım hakkına tecavüz olduğu gerekçesiyle verilen tazminat hususunda aykırılık olmamakla birlikte, taklit tasarımlı malların satıcıları yönünden, men ve ref sorumluluğu ile tazminat sorumluluklarını birbirinden ayırmak gerekir. Taklit tasarımlı malların üreticileri kural olarak gerek men ve ref, gerekse tazminat sorumluluğu yönünden sorumlu olduklarının kabulü gerekirken, bu malları başkasından satın alarak kendileri satışa arz edenlerin men ve ref sorumlulukları yönünden kusurlu olup olmadıklarına bakılmazken, tazminat talepleri yönünden sorumlulukları kusur esasına dayalıdır. Nitekim olaya uygulanacak Mülga 554 Sayılı Tasarım KHK’nın 50. maddesi uyarınca tazminat sorumluluğu kusur esasına dayalı olup, taklit tasarımlı malların satıcısı yönünden tasarım hakkına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için; satıcının bu malların taklit olduğunu bilerek satması ve bu hususu bilebilecek durumda olması gerekir. Bu durumda taklit tasarımlı malları üretenlerin ürettikleri malların tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilmeleri gerekirken, satıcılar yönünden ise sektörel araştırma yapılarak malın türü, niteliği, tüketilme sıklığı ve ait olduğu sektör itibariyle satıcıların satışa sundukları tasarıma konu malların tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilip bilmedikleri veya bilebilecek durumda olup olmadıkları hususları değerlendirilmeden eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde tazminat isteminin kabulü doğru görülmemiş olup bu yönden davalının istinaf isteminde haklı olduğu anlaşılmıştır. Davalı, net kazançtan 1312 kodlu ürünün 01/05/2013 tarihi ve öncesi yapılan satışların da düşülmesi gerektiğini, kazanç hesabının en erken ürünlerin TPE bülteninde yayınlandığı tarihten itibaren yapması gerektiğini, ilk derece mahkemesinin yayın tarihleri öncesi döneme ilişkin işlemlerde hesaplamaya dahil edip ve davacı lehine haksız kazanç hesaplayarak hüküm altına aldığını, … tescil no.lu ürün de 01/05/2013 tarihinde bültende yayınlandığından, tazminat hesabında bu tarihten sonraki alış ve satışların incelenmesi, önceki dönemin ise (bültende yayın tarihinden önceki dönem) hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiğini belirtmiş olmakla bilirkişi raporunun bu husus dikkate alınarak düzenlenmediği bu sebeple bu hesap yönünden elverişli bilirkişi raporu bulunmadığı anlaşılmıştır. Hesaplama için aynı bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra yeniden karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin açıklanan hususlar ile sınırlı olmak üzere yapmış olduğu istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 3- İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/02/2017 tarih, 2013/241 E. 2017/33 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 5- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 375,37 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,7- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021