Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/649 E. 2021/1407 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/649 Esas
KARAR NO: 2021/1407
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2016
NUMARASI: 2014/290 E. – 2016/1005 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında davalı banka tarafından Antalya …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, takibin dayanağı müvekkilinin keşidecisi göründüğü 18/06/2014 vadeli 15.000,00 TL bedelli çekin sahte olarak üretildiğini, müvekkilinin keşide ettiği … numaralı 22.000,00 TL tutarlı çekin, çek yaprağı sahte olarak üretilip sahte imza ve kaşe ile, 18/06/2014 vade ve 15.000,00 TL tutarlı çek olarak çoğaltılıp, tekrar piyasaya sürüldüğü, her iki davalı ile müvekkili arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığını, çekin sahteliğinin basit bir kontrolle anlaşılabileceğini, muhatap bankaya sorulduğunda “çek sahte olduğu için işlem yapılamamıştır” şerhi düşüldüğünü, buna rağmen icra takibine konu edildiğinden davalının kötü niyetli olduğunu belirterek bu çekten dolayı müvekkilini borçlu olmadığının tespitine ve % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı iddialarının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin meşru hamili olduğu çeki ile davacının bahsettiği 22.000,00 TL çeklerin ikiz çek olduğu ve birinin sahte olduğunu, öncelikle hangisinin sahte olduğunun tespiti gerektiği, 22.000,00 TL bedelli çekin kaybolduğu belirtilerek İstanbul 46. ATM 2014/151 esasa sayılı dosyası ile dava açıldığını, kendilerinin de o davaya müdahil olduklarını, müvekkili bankanın iyi niyetli meşru hamil olduğundan hakkındaki davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince; “Sahtelik iddiası mutlak def’i niteliğinde olup 3.kişi konumunda bulunan ve iyi niyetli hamil olduğu iddia edilen davalı bankaya karşı da ileri sürülebilecektir. Sahte olarak üretildiği tespit edilen dava konusu çekten dolayı davacının her iki davalıya borçlu bulunmadığı ve bu nedenle 25/11/2014 tarihinde Antalya …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yatırılan 20.908,14 TL’nin takip alacaklısı olan davalı bankaya ödendiği anlaşılmakla, davalı bankadan davacı yararına istirdatı gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. Takip alacaklısı olan davalı bankanın takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, takip ve dava konusu çekin sahteliği, yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporu ile belirlenebildiğinden davacı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1 – Dava konusu 15.000,00-TL tutarlı çekin, takibe konu edildiği Antalya … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına 25.11.2014 tarihinde haciz baskısı altında asıl alacak, faiz, vekalet ücreti, masraf olarak 20.908,14-TL ödendiğini, dava dilekçesinde iptali istenen 15.000,00-TL tutarlı çek dava görülürken, müvekkili şirketten cebri baskısı ile tahsil edildiğinden, menfi tespit ve iptal isteği İİK 72. Maddesi uyarınca müvekkilinin ödemiş olduğu 20.908,14-TL’nin istirdadına dönüşmüş ve Mahkemenin 20.908,14-TL nin istirdadına karar verdiğini, hal böyle olmakla birlikte, gerekçeli karar incelendiğinde, sehven 15.000,00-TL üzerinden vekalet ücretine hükmedildiğini, bu nedenle gerekçeli karardaki maddi hatanın düzeltilmesini, 2 – Alacaklı tarafın kötü niyetli olarak icra takibine geçtiğini, alacaklı olduğunu iddia eden … A.Ş., kambiyo vasfı olmayan sahte bir evrak ile icra takibine giriştiğini, takibe konu edilen evrakın, yasa ve 20.01.2010 tarih … numaralı “Çek defterlerinin baskı şekline….” dair tebliğe aykırı şekilde düzenlendiğini, adi kağıda basılmış bir evrak olduğunu, sahte olduğunu anlamak için konunun uzmanı olmaya gerek olmamakla birlikte çıplak gözle, basit bir kontrolle dahi durumun anlaşıldığını, 3-Alacaklı olduğunu iddia eden … A.Ş.’nin, bir banka olduğunu, iş bu çekin sahte olup olmadığını anlayacak birçok vasıtayı haiz olduğunu, bir an için iş bu çeki kabul eden banka şube çalışanlarının, iş yoğunluğu ve sair nedenler ile bu çeki kabul ettikleri varsayılsa da, sonraki aşamalarda, çekin, yine alacaklı yan tarafından muhatap bankaya sorulduğunu ve ” iş bu çek 18.06.2014 tarihinde takastan sorulmuş olup çek sahte olduğu için işlem yapılamamıştır.” şerhi düşülmüş olmasına rağmen müvekkilinin de muhatabı olacağı şekilde kambiyo takibine konu edildiğini, bir güven kuruluşu olan davalı bankanın, dava konusu çekin arkasına açık açık sahte olduğunu yazmasına rağmen iş bu sahte çek ile işlem yaptığını, bu itibarla açıkça kötü niyetle ikame edilmiş iş bu icra takibi nedeniyle müvekkili lehine % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle yerel mahkeme kararı -vekalet ücretimize dair kısım hariç olmak üzere- usul ve yasaya uygun olduğundan davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının vekalet ücretine ilişkin kısmının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve maddi hatanın düzeltilerek vekalet ücretinin, mahkemece hükmedilen 20.908,14-TL üzerinden hesaplanmasına, yerel mahkeme kararının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair kısmının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Öncelikle, gerekçeli kararda belirtilenin aksine Antalya … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yatan 20.908,14-TL, gerekli harç ve vergiler düşüldükten sonra 29.07.2015 tarihinde müvekkili bankaya 19.127,29-TL olarak ödendiğini, müvekkili bankanın, çeki iyi niyetle elinde bulunduran meşru hamil olup, çekin sahte olup olmadığını bilecek durumda olmadığını, dolayısıyla, müvekkili banka tarafından, 29.07.2015 tarihinde, 19.127,29-TL’nin tahsil edilmiş olduğu dikkate alındığında, 20.908,14 TL’nin 25.11.2014 tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesinin hatalı olduğunu, 2- Ayrıca, hükme esas alınan ve takip konusu çek üzerindeki imzaların ve çekin sahte olduğunu belirten bilirkişi raporunun da, tek başına hükme esas teşkil edebilecek niteliklere haiz olmadığını, imza ve sahtelik incelemesinin yalnızca takibe konulan çek üzerinde yapılarak, diğer çeklerde imza ve sahtelik incelemesi yapılmamasının, geçmiş tarihli birden fazla mukayese imza örnekleri alınmadan ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında yapılmayan sözkonusu imza ve sahtelik incelemesine dair bilirkişi raporunun yeterli görülerek karar verilmesinin, yasa’ya ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına da aykırı olduğunu, bu nedenlerle, eksik ve hatalı yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK.nun 72. maddesi kapsamında açılmış menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, davalıların icra takibine dayanak alınan çekten dolayı borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davalı … Bank, davanın reddini istemiş, diğer davalı şirket, cevap dilekçesi sunmamış, mahkemece menfi tespit ve istirdat talebinin kabulüne, kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, iş bu karar her iki taraf vekilince istinaf edilmiştir. İİK.nun 72/1. maddesi gereğince, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu bulunmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir. Aynı yasanın 72/7. maddesi gereğince, takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan kişi, ödediği tarihten itibaren 1 yıl içinde genel hükümler kapsamında paranın geri verilmesini isteyebilir. Antalya … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında, keşidecisi davacı olan 18/06/2014 keşide tarihli 15.000,00 TL bedelli çeke dayanılarak, davacı ve davalılardan … İnş Ltd Şti hakkında, davalı … AŞ tarafından toplam 16.799,58 TL tutarında alacağın tahsili istemiyle, kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu görülmektedir. İcra takibine dayanak alınan çekin 6102 Sayılı TTK.nun 796. maddesi hükmünde öngörülen ibraz süresi içinde davalı banka tarafından ibraz olunduğu, “iş bu çek 18/06/2014 tarihinde takastan sorulmuş olup, çek sahte olduğu için işlem yapılamamıştır” şerhinin muhatap banka adına davalı bankanın Kumluca şubesince işlendiği tespit edilmiştir. Mahkemece, sahtelik iddiasına yönelik Grafolog bilirkişi tarafından düzenlenen 30/03/2016 tarihli raporda dava konusu çekin sahte olduğu, bu çekle aynı seri nolu 22.000,00 TL bedelli 23/05/2014 keşide tarihli, ancak alacaklısı farklı olan çekin ise gerçek olarak üretildiği, yine incelenen aynı miktar ve keşide tarihli diğer çekin de sahte olduğu, her iki çekin yazım, basın, kağıt yapısı ve kaşe izi bakımından aynı olduğu, yani sahte çeklerin aynı kişi tarafından üretildiği, dava konusu 15.000,00 TL bedelli çek altındaki borçlu imzasının davacı şirket yetkilileri … veya …’a ait olmadığı tespit edilmiştir. Her ne kadar, davalı vekilince bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, ileri sürülmüşse de, raporun teknik olarak yeterli ve dosya kapsamına uygun olduğu görülmesinin yanı sıra, yukarıda açıklandığı üzere, davalı bankanın Kumluca şubesi tarafından dava konusu çekin arkasında da çekin sahte olduğuna dair şerh düşülmüş olup, bu nedenle bu yöndeki davalı Bankanın itirazı yerinde görülmemiştir. Yine davalı vekilince, Antalya … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yatan 20.908,14-TL.’nin gerekli harç ve vergiler düşüldükten sonra, 29.07.2015 tarihinde müvekkili bankaya 19.127,29-TL olarak ödendiğini, müvekkili bankanın, çeki iyi niyetle elinde bulunduran meşru hamil olup, çekin sahte olup olmadığını bilecek durumda olmadığını, dolayısıyla, müvekkili banka tarafından, 29.07.2015 tarihinde, 19.127,29-TL’nin tahsil edilmiş olduğu dikkate alındığında, 20.908,14 TL’nin 25.11.2014 tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesinin hatalı olduğu ileri sürülmüşse de, söz konusu takibin başlatılmasına davacı tarafın sebebiyet vermediği, bu takip yüzünden davacının 20.908,14 TL yatırdığı, icra müdürlüğünce yapılan kesintiler sonucu davalı bankaya yapılan ödemenin bu miktardan daha az olmasının kusurunun davacıya yüklenemeyeceği, bu edenle mahkemece istirdat yönünden verilen kararın yerinde olduğu, davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddi gerektiği anlaşılmıştır. Dava 15.000,00 TL değer üzerinden açılmış, buna göre harç yatırılmıştır. Daha sonra davacı tarafından icra dosyasına kapak hesabına göre 20.908,14 TL yatırılmış ve davacı yargılama sırasında bu miktarın istirdadını talep etmiş, dava İİK 72/4. maddesi gereğince istirdat davasına dönüşmüş ve mahkemece bu talebin kabulüne karar verilmiş, fakat aradaki farka ilişkin davacı tarafça harç ikmal edilememiştir. Bu nedenle mahkemece harcı yatan 15.000,00 TL üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olduğundan davacı vekilinin bu istinaf sebebi doğru görülmemiştir. Son olarak davacı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine yönelik itirazına gelince, davalı banka olup dava konusu çekin sahte olup olmadığını anlayacak deneyim ve teknolojik donanıma sahip olduğu, çekin, yine alacaklı banka tarafından muhatap bankaya sorulduğu ve “İşbu çek 18.06.2014 tarihinde takastan sorulmuş olup çek sahte olduğu için işlem yapılamamıştır.” şerhinin davalı banka şubesince düşüldüğü, buna rağmen kambiyo senedine dayalı icra takibi başlattığı, davalı banka tarafından bu şekilde başlatılan takipte kötü niyetli olduğunun kabulü ve İİK 72/5 maddesi gereğince davacı lehine dava değerinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ve bu yönden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü gerektiği anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, diğer kısımları aynı kalmak üzere, davacı vekilinin diğer istinaf sebepleri ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2004 Sayılı İİK’nin 72/5. maddesi gereğince dava değeri olan 15.000,00 TL’nin % 20’si oranında kötü niyet tazminatının, davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı … vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/12/2016 tarih, 2014/290 E., 2016/1005 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan istirdat davasının KABULÜNE, 4- Dava konusu … çek nolu 18/06/2014 ödeme tarihli 15.000,00 TL bedelli çekten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, 5- Davacı tarafından davalı … A.Ş,’ye ödenen 20.908,14 TL’nin 25/11/2014 ödeme tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den tahsiliyle (istirdatıyla) davacıya verilmesine, 6- 2004 Sayılı İİK’nin 72/5. maddesi gereğince dava değeri olan 15.000,00 TL’nin %20’si oranında olmak üzere 3.000,00 TL kötü niyet tazminatının, davalı …’den tahsiliyle davacıya verilmesine, 7- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.428,31 TL karar harcından peşin alınan 357,20 TL’nin mahsubu ile 1.071,03 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 7/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 25,20 TL başvurma harcı, 357,20 peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 244,85 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1.231,05 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 7/c- Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 7/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Tf’nin 13/(1). maddesine göre, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin, davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 8- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 8/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.428,31 TL karar harcından peşin alınan 256,16 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.172,15 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 8/b- İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 8/c- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 113,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 199,20 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 9- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 10- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021