Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/645 E. 2021/1433 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/645 Esas
KARAR NO: 2021/1433
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 31/10/2017
NUMARASI: 2017/227 E. – 2017/202 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … markasının ayırt edici unsuru logosu olan … kelimesi yan şerit şekli, sıçrayan kedi logosu olduğu ve tescilli, tanınmış ve koruma altında olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 9.maddesi gereği marka sahibinin izin alınmadan markasının kullanılamayacağını, davalıya ait internet sitesinde yaptırılan mahkeme tespiti sonucu alınan bilirkişi raporu ile davalının satışa arz ettiği ayakkabılar üzerindeki yan şerit markasının … yan şerit markalarına tecavüz teşkil ettiğini, bu durumun tüketicide algı yanılmasına sebebiyet vereceğini, bu konuda davalı tarafa ihtar gönderildiğini, davalı eyleminin marka tecavüzü olarak tespitini, önlenmesini, tecavüz teşkil eden ürünlerin toplatılmasına, internet sitesinde kaldırılmasını, 1.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davacı tarafın, 22.03.2017 tarihli dilekçesinde 1.000,00 TL maddi tazminat talebinin 25.000,00 TL olarak ıslah ettiğini, bu miktar maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek faizle davalıdan tahsili talep etmiş, maddi tazminat talebi bu miktar üzerinden değerlendirilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça Bakırköy 2. FSHHM’nin yaptırılan delil tespiti sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun kendilerine 07.012015 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine marka tecavüzüne konu ayakkabıların internet sitesinden kaldırıldığını, müvekkili şirketin söz konusu ayakkabıların üreticisi olmadığını, ayakkabıları Samsun’da mukim …-…’dan fatura karşılığı aldığını, davacı tarafın ihtarına verdikleri cevapta mağazalarından da söz konusu ürünlerin kaldırıldığını, ticaretin yapılmayacağının bildirildiğini, ayakkabıların müvekkil şirketçe 20,00 TL den 600 adet satın alındığını, 20 adedini 39,99 TL ‘den sattığını, kalan 580 adet ayakkabıyı üretici firmaya iade ettiğini, kötü niyetin ve kusuru söz konusu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Somut olayda davalı tarafa ait başka firmadan satın alınan yan desenli bağcılık spor ayakkabıların davacı tarafa ait tanınmış ve tescil ayırt edicilik gücü yüksek olan yan şerit markalarına yönelik ortalama tüketici nezdinde karıştırma ve bağlantı kurulma ihtimali olduğundan söz konusu internet sitesi üzerindeki satışı yapılan yan şerit spor ayakkabılarının davacı markasına benzer olduğundan markanın izinsiz kullanımı nedeniyle markanın ticari satış amaçlı kullanımı dikkate alındığında markaya yönelik tecavüz oldğunun tespiti ve men’ine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Marka hakkına tecavüzden dolayı markalar kanunu 62/1-b maddesine göre, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi maddi zararın tazminini isteyebileceğini belirtmiş olup yine 64 maddede marka sahibinin izni olmaksızın marka taklit edilerek üretilen ürünün üreten satan dağıtan ve başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran veya bu amaçlar için ithal eden ve ticari amaçla elinde bulunduran kişi hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Marka sahibi 66. madde gereği zararın tazminini isteyebilir. Burada üç türlü zararın tazmini söz konusu olup 1-marka sahibinin uğradığı kazanç kaybı, 2-markayı kullananın kullanma yolu ile elde ettiği kazanç, 3-lisans yolu ile marka sahibinin elde edeceği kazanca göre ,tazminat seçimlik hakkı olup davacı taraf lisans bedeline göre tazminat talebinde bulunmuş ise davalı tarafın ürünleri internet üzerinde bir kereye mahsus olarak satış ve pazarladığı, davacı tarafın lisans bedeli yüksek değerde olan bir kerelik kullanım nedeniyle lisans bedelinin sunulan sözleşmeye göre belirlenmesi mümkün olmadığından BK’nu ve hakkaniyet gereği davacı tarafın markasının değeri, kullanım şekli, hakkaniyet gereği 12.500,00TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, davacı taraf markasının kullanım şekli, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumu hakkaniyet gereği 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkili şirketin üretici olmayıp, hazır üretilmiş tekstil ürünlerini satışa sunduğunu, -Müvekkili şirketin, davacı şirketin yapmış olduğu ihtar ve tespit taleplerinin akabinde üzerine düşen yükümlükleri yerine getirdiğini ve endüstriyel tasarım hakkını ihlal etmediğini, -Müvekkilinin satışını yapmış olduğu binlerce tekstil ürününden, davacının endüstriyel tasarım hakkına sahip olduğu ürünleri tespit etmesinin beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, -Maddi ve manevi tazminatın koşullarından olan kusur, işbu dava konusu olayda gerçekleşemediği halde müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, -19.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda, müvekkili şirket aleyhine 5.000,00 TL maddi tazminata hükmedilebileceği yönünde görüş bildirildiği halde, gerekçeli kararında bilirkişi raporunun neden değerlendirmeye alınmadığının belirtilmediğini, -690 Sayılı KHK’nın 73/6. maddesi “Kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır.” şeklinde düzenlenmiş olup, ilgili KHK hükmü gereğince taraflarından harç alınmaması gerektiğini, İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, tasarım hakkına tecavüzden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır. Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan ve bu itibarla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 Sayılı KHK’nın 61/c. maddesi uyarınca, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak marka hakkına tecavüz sayılmaktadır. Mahkemece davalının tasarım hakkına tecavüz olduğunun tespiti, men’i ve önlenmesine karar verilmesi isabetli olmuştur. Ancak, taklit tasarımlı malların satıcıları yönünden, men ve ref sorumluluğu ile tazminat sorumluluklarını birbirinden ayırmak gerekir. Taklit tasarımlı malların üreticileri kural olarak gerek men ve ref, gerekse tazminat sorumluluğu yönünden sorumlu olduklarının kabulü gerekirken, bu malları başkasından satın alarak kendileri satışa arz edenlerin men ve ref sorumlulukları yönünden kusurlu olup olmadıklarına bakılmazken, tazminat talepleri yönünden sorumlulukları kusur esasına dayalıdır. Nitekim olaya uygulanacak Mülga 554 Sayılı Tasarım KHK’nın 50. maddesi uyarınca tazminat sorumluluğu kusur esasına dayalı olup, taklit tasarımlı malların satıcısı yönünden tasarım hakkına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için; satıcının bu malların taklit olduğunu bilerek satması ve bu hususu bilebilecek durumda olması gerekir. Somut olayda, taklit tasarımlı malları üretenlerin ürettikleri malların tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilmeleri gerekirken, satıcılar yönünden ise, sektörel araştırma yapılarak malın türü, niteliği, tüketilme sıklığı ve ait olduğu sektör itibariyle satıcıların satışa sundukları tasarıma konu malların tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilip bilmedikleri veya bilebilecek durumda olup olmadıkları hususları değerlendirilmeden eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde tazminat isteminin kabulü doğru görülmemiş, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, markayı taşıyan ürünlerde lisans bedeli istenmiş ise de, hesaplamada tam bir netlik sağlanamadığı, sadece 5.000,00 TL olabileceği yönünde görüş bildirildiği, bilirkişiler tarafından yapılan hesaplama her ne kadar farazi bir hesaplama olsa da, bu miktarın üzerinde bir miktara hükmedilmesinin gerekçelerinin açıklanmadığı anlaşılmakla belirtilen şekilde inceleme yapılarak karar verilmek üzere 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 31/10/2017 tarih, 2017/227 E. 2017/202 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin yatırılan harç olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021