Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/640 E. 2021/1409 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/640 Esas
KARAR NO: 2021/1409
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2017
NUMARASI: 2015/830 E. – 2017/436 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili 08/09/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; Dava dışı ihbar olunan şirkete ait … plaka sayılı araca davalı şirkete ait petrol istasyonunda yanlış yakıt konulması nedeniyle aracın arızalandığını ve arızanın müvekkili şirket tarafından giderildiğini, giderilen arızayla ilgili davalı şirket adına anlaşmaları kapsamında fatura düzenlendiğini, iş bu fatura bedelinin tahsili amacıyla davalı şirket adına yapılan icra takibine itiraz edildiğini, bu nedenlerle davalının haksız itirazının iptaliyle %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili yargılama aşamasındaki beyanlarında; Müvekkili şirkete ait petrol istasyonunda tamire konu araca yanlış yakıt konulduğu hususunun doğru olduğunu, ancak davacı şirket tarafından yapılan tamiratın yanlış yakıttan kaynaklanmadığını, daha doğrusu aracın farklı arızalarının da bu kapsamda giderildiğini, bu nedenlerle yanlış yakıt nedeniyle düzenlenen fatura miktarı kadar hasarın oluşmasının mümkün olmadığını, bu bağlamda yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Feri müdahil vekili 05/05/2017 tarihli dilekçesinde özetle; Tamire konu edilen … plaka sayılı aracın ihbar olunan şirkete ait olduğunu, bu bağlamda davacı şirketin açmış olduğu davanın aktif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, ayrıca talep edilen zararın yanlış yakıttan kaynaklanan arıza kapsamında olamayacağını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalı şirkete ait petrol istasyonunda … plaka sayılı araca konulan yanlış yakıt nedeniyle motorda meydana gelen arızanın yanlış yakıttan kaynaklanıp toplam 4.637,79TL olduğu, iş bu hususun bilirkişi Doç.Dr. … tarafından düzenlenen raporda ayrıntılı, gerekçeli ve bilimsel verilere dayalı olarak belirlendiği, meydana gelen zarardan yanlış yakıtı koyan davalı şirketin sorumlu tutulması gerektiği anlaşıldığından icra takibinden önce davalı tarafın temerrüte düşürüldüğüne ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığından asıl alacak yönünden davacı tarafın davasının kabulüne, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin ise alacağın likit olmaması ve yargılama sonucunda belirlenmiş olması nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkili şirketin , “… Mh. … Cd. No:… Beylikdüzü/İSTANBUL” adresinde faaliyet gösteren akaryakıt istasyonundan 15.10.2012 tarihinde … plakalı araca yanlış yakıt verildiğini, söz konusu istasyonda çalışmakta olan …’ın, 15.10.2015 tarihinde saat 17:12 civarlarında, dizel yakıt (motorin) vermesi gereken araca, 50,00 TL. tutarında kurşunsuz benzin vermiş olup, aracın arıza yaptığını, arızalı aracın, araç sahibi tarafından müvekkili şirketin bilgisi dışında kendi tanıdığı olan davacı … Ltd. Şti.’nin Avcılar … Mahallesi’ndeki atölyesine götürüldüğünü,, daha sonra kendilerine bilgi verildiğini, olayın, İstasyonun sigortalı bulunduğu … Sigorta A.Ş.’ine ihbar edilerek, olayla ilgili … numaralı hasar dosyası açtırılarak ekspertiz gönderilmesinin sağlandığını, bu şekildeki hasarlarda, hasarlı aracın tamiratını yapacak servislerin, sigorta şirketinin atamış olduğu ekspertizlerin hazırladığı “Hasar Raporu” doğrultusunda tamir işlemleri yaptıklarını, bu hasarla ilgili ekspertizin tespit ettiği hasarlı parçalar ve tutarların aşağıda yazıldığını, yanlış yakıt ile ilgili çıkan hasara ilişkin hesaplamanın; enjeksiyon pompa D/M 1 175 TL.,enjektör boruları D/M 1 175 TL.,havalandırma boruları 150 TL.,yakıt süzgeci değişimi 150 TL.,yakıt hattı temizleme 1 100,00 TL.,pompa tamiri 1 1000 TL. olmak üzere, toplam 1450 TL. olarak tespit edildiğini, 2- Mahkemece alınan 21.02.2016 tarihli alınan bilirkişi raporunda da hasarın aynı miktar olarak hesaplandığını, yapılan itiraz üzerine dosyanın tekrar bilirkişiye gittiğini, alınan ?.2.2017 tarihli raporda 4.637,79 TL. davalı müvekkilinin sorumlu olacağı tutar olarak mahkemenin takdirlerine sunulduğunu, bilirkişinin, söz konusu 1302.2017 tarihli raporunda, genel olarak yanlış yakıt kullanılmasının zararlarından bahsederek, servisin yaptığı işlemler doğrultusunda raporunu düzenlediğini, o anki aracın fiili durumunu değerlendirmediğini, daha doğrusu aracın o anki fiili durumunu bilebilecek durumda da olmadığını, alınan raporun, aracın gerçek hasarını göstermekten uzak, sadece genel olarak bir araçta yanlış yakıt kullanılmasının sonuçlarından çıkarılarak verilmiş bir rapor olması sebebi ile gerçeklikten uzak olduğunu, 3-Aracın motorundaki düzensiz çalışması nedeni ile araç sahibinin talebi ile motor revizyonu yapılmış olup, motor tevizyonuna konu işlemlerin yanlış yakıt dolumu ile bağlantısının olmadığı kanaati ile rapor düzenlendiğini, aracın o andaki durumu görülerek alınan raporun, direkt aracın fiili durumu değerlendirilerek yapıldığını, olayın hemen akabinde, aracın fiili durumuna göre verilmiş bir rapor varken, araçta yapılmış tamirata göre verilen rapor mesnet yapılarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, açıklanan tüm bu sebepler ile haksız ve hukuka aykırı verilen Bakırköy 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/830 E. 22017/436K, sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak hem … Sigorta A.Ş.’nin hasar raporu, hem de mahkemece alınan 21.02.2016 tarihli rapor uyarınca 1.450 TL. üzerinden takibin devamına, kalanı kısmın reddine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Feri Müdahil istinaf dilekçesinde özetle; 1-Hasara uğrayan dava konusu aracın malikinin, dava dışı … Ltd Şti. olup, bu hususun tartışma konusu olmadığını, davacı …Şti.’nin aracın onarımını yapan servis olup, araç üzerinde hiç bir hakkı bulunmadığını, davacının, yaptığı onarım hizmeti nedeniyle alması gereken ücretin ve kesilen faturaların muhatabının araç maliki olduğunu, zira onarım hizmetinin, sigortalı akaryakıt istasyonu yararına değil, araç maliki yararına yapıldığını, sigortalı akaryakıt şirketi ile hiçbir hukuki münasebeti bulunmayan davacı tarafından açılan huzurdaki davada davacının taraf sıfatının bulunmadığını, davanın husumet yokluğundan reddi gerektiği halde, bu yöndeki itirazları değerlendirilmeden aksi yönde kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2-Davacının, her ne kadar aracın, davalı sigortalı şirket tarafından onarım için gönderildiğini iddia etmiş ise de, bu hususu ispata yarar herhangi bir delil ibraz edemediği gibi, aracın dava dışı araç sürücüsü tarafından ve aracın maliki şirketin müdürünün bilgisi dâhilinde, davacı şirket servisine çekildiği ve araç servise çekildikten sonra sigortalı firma yetkilisine bildirimde bulunulduğunu dilekçe ekindeki sürücü beyanlarıyla sabit olduğunu, dava dışı sürücü …’ın, hasar sonrasında aracın maliki olan şirketin müdürü … bey’i aradığını ve akabinde … firmasını arayıp aracı çekici ile servise çektiğini beyan ettiğini sürücü …’ın yazılı beyanın dosyada mübrez olduğunu, 3-Kaldı ki, talep edilen zararların, dava konusu hatalı yakıt ikmali olayı ile, illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususunda tanzim edilen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, eksik inceleme neticesinde kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, 4-Hasar ihbarı üzerine yapılan ekspertiz incelemeleri sırasında Otomotiv, Yedek Parça konularında uzman adli yargı adalet komisyonu bilirkişisi … tarafından alınan 05.11.2012 tarihli teknik bilirkişi raporunda, dava konusu kaza neticesinde, aracın motorunun beyan edildiği şekilde hasar görmesinin, teknik olarak mümkün olmadığının tespit edildiğini, yine eksper … tarafından yapılan düzenlenen ve dosyaya ibraz edilen 05.11.2012 tarihli ekspertiz raporunda, motor supaplarının değişimi ve rektifiye işlemlerinin yapılması hususunda motor revizyonu ile ilgili taleplerinin yanlış yakıt dolumu ile bağlantısının olmadığı hususlarının tespit edildiğini, dosya kapsamında alınan 13.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise belirtilen silindir kapak revizyonu ve supap değişimine ilişkin hasarın yanlış yakıt ikmali nedeniyle meydana gelebileceğinin belirtildiğini ve mahkemece bu raporun yeterli görülerek hükme esas alındığını, görüldüğü gibi kendilerince dosyaya sunulan teknik bilirkişi raporları ile, dava kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporunun tamamen çeliştiğini belirterek, açıklanan ve resen gözetilecek nedenlerle usul ve yasaya aykırı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/830 E. 2017/436 K. ve 15.05.2017 tarih sayılı kararının kaldırılmasına, davanın husumet yokluğundan reddine, aksi takdirde dosyaya sunulan ekspertiz ve teknik bilirkişi raporu ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi bakımından dosyanın konusunda uzman üç kişilik heyete tevdii ile yeni bir rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava İİK 67. maddesi gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, dava konusu araçta yanlış yakıt dolumundan dolayı arızalan aracın tamir masraflarını davalıdan icra yoluyla talep etmiş, davalı taraf talebin fazla olduğunu ileri sürmüş, dava, davalının sigortacısı şirkete ihbar edilmiş, sigorta şirketi davaya feri müdahil olarak katılmıştır. Davacı tarafından davalı şirket aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Takip sayılı dosyasıyla, faturaya dayalı olarak işlemiş faizle birlikte toplam 6.090,00TL üzerinden icra takibi yapmış, davalı taraf, süresinde takibe itiraz ederek takibin durmasını sağlamış, davacı tarafça iş bu itirazın iptali davası açılmış, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekili ile feri müdahil vekili tarafından karar istinaf edilmiştir. Davalı yanında davaya katılan feri müdahil vekili, davalı lehine husumet itirazında bulunmuştur. Taraf sıfatı bir dava şartı değildir. Çünkü sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir defi değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu ) öğrenirse bunu kendiliğin- den gözetir. (Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Ağustos 2016, s.174) “..HMK’nın 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemeye göre husumet ya da başka bir deyişle taraf sıfatı dava şartları arasında sayılmamıştır. Taraf sıfatının özelliği, tıpkı dava şartı gibi davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için, varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti ise dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartların işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir….” (Yargıtay HGK.2017/(13)3-657 E. 2021/491 K.) Somut olayda, aracın dava dışı … Ltd.Şti’ adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tamirci şirket, davalı şirketle herhangi bir hukuki ilişkisi bulunmadığından araç tamir bedelini ancak araç malikine fatura edebilir ve fatura bedelini tahsil edebilir. Zira yapmış olduğu hizmet araç maliki yararınadır. Araçtaki hasarın sebep olduğu zararı da, davalı şirketten, araç maliki isteyebilir. Bu durumda davacı, fatura bedelini davalıdan değilde dava dışı araç malikinden isteyebileceğinden ve bu sebeple davacının davada aktif husumeti bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davacının aktif husumeti bulunma- dığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmakla, 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı ve feri müdahil vekillerinin istinaf başvurusunun bu yönlerden kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, resen davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı ve feri müdahil vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-Bakırköy 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2017 tarih, 2015/830 E.- 2017/436 K. Sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu itirazın iptali davasının, DAVACININ AKTİF HUSUMET YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu harcın peşin alınan 104,02 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 44,72 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4/b- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından yapılan 40,40 TL tebligat ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya iadesine, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’nin 13/(1). maddesine göre, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı ve feri müdahil vekilleri tarafından yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için fer’i müdahil davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ve 35,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 133,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle feri müdahile verilmesine, 5/c- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ve 11,75 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 109,85 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/d- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yargılaması için davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021