Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/634 E. 2021/1421 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/634
KARAR NO: 2021/1421
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2017
NUMARASI: 2015/660 E. – 2017/610 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkiller aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından kambiyo senedine dayalı icra takibi başlattığı, Müvekkillerden …’nın, … Ltd. Şti. ’yi temsilen bonolan imzaladığı halde …’nın şahsına da icra takibi başlatıldığı, müvekkil şirket ile davalı taraf arasında 2009 ve 2010 yıllarında ticaret yapılmış olduğu bu yıllara ait ekte sunulan muavin defterde de görüleceği üzere müvekkil şirketin 2009 yılında toplam 14.202,37-TL alım yaptığı ve buna mukabil 8.000-TL çek ile ödeme yapıldığı, 2009 yılından 2010 yılına davalı tarafın 6.202,37-TL alacağının devrettiği, 2010 yılında ise müvekkil şirketin alımlan toplamı 18.282,30-TL. olduğu, Müvekkil şirketin davalı tarafa yaptığı ödemeler toplamının ise 12.200-TL nakit ve 42.000-TL ‘si de emre muharrer senet olmak üzere toplam 54.200-TL olduğu, 42.000-TL bedelli emre muharrer senetlerden 22.000-TL tutarının tanzim edeni müvekkil şirket olup toplam 7 adet senetten ibaret olduğu ve bu senetlerin müvekkil şirketçe ödenmediği, (Davalı tarafın icra takibine koyduğu senetlerin bu 7 senedin dördüdür). 42.000-TL bedelli emre muharrer senedin 20.000 TL si ise tanzim edeni … olan ve … Ltd. Şirketi emrine yazılan ve bu şirketçe … A.Ş.’ye oradan da müvekkil şirkete ciro edilen bir senet olduğu, bu senet müvekkil şirketçe davalı tarafa verilmiş olup bedeli davalı şirkete tanzim eden tarafından ödenmiş olduğu, Müvekkil şirkettin 2010 yılında yaptığı 12.200-TL nakit ödeme ve …tan ciro ettiği ve bedeli ödenen 20.000-TL bedelli senet tutarları toplamı olan 32.200-TL mahsup edildiği takdirde (32.200- 24.482,67 =7.715,33-TL) müvekkil şirketin davalı taraftan 7.715,33-TL alacağı olduğu ortaya çıktığı, Bu durumda davalı tarafın yukarıda dökümünü yaptıkları senetler ile ilgili başlatmış olduğu icra takibinin tamamen haksız olduğunun ortada olduğunu, Müvekkillerden …’nın borçtan şahsen sorumlu tutulması hukuka aykırı olduğu gibi diğer borçlu … Ltd. Şti.’nin takibe konu senetlerin bedelini yukarıda izah ettikleri şekilde ödediği için bir an için müvekkil …’nın da borçtan sorumlu olduğunu kabul etseler bile ödeme nedeni ile bu sorumluluğun ortadan kalktığı, fazlaya dair talep ve dava haklarımız saklı Kalması kaydı ile ; Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından devam eden icra takibinin tedbiren durdurulmasına, Davanın kabulü müvekkillerin davalı tarafa, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlarının olmadığının tespiti ile takibin iptaline, kötü niyetli olarak takip açılmış olup davalı şirketin kötü niyet tazminatına çarptırılmasına, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin yapı sektöründe 25.yılım aşmış sektörün önde gelen firmalarından olduğu, Müvekkil şirket ve bahsi geçen davacı borçluların ticaret yapmış oldukları ve bu ticaret mukabilinde müvekkil şirketin alacağına karşılık dört adet senet aldığı, Müvvekkil şirketin, senetler üzerindeki ödeme tarihlerini beklediğini ancak borç üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen ödenmediği, Müvekkil şirketin tüm uğraşlarına rağmen bahse konu borç zamanında ödenmediği, müvekkil şirketin zarara uğradığı, bunun üzerine müvekkil şirketin davacılar hakkında Küçükçekmece …îcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattığı, TTK ilgili maddeleri gereği kambiyo senetleri kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiği, Davacı tarafın 11.06.2012 tarihinden itibaren başlatılan icra takibine itiraz etmemiş ve borcunu kabullendiği, İcra takibinin kesinleşmesi üzerine davacılara karşı fiili hacizler yapıldığı ve hacizlerde de borca karşılık herhangi bir itirazm olmadığı, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde de bu hususların açıkça görüleceği, Davacı … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. bağlantılı firmalar olduğu, Bu iki firmaların ortak hesap kullandığı, Müvekkili şirket ve davacı tarafın ticari defter kayıtlan incelendiğinde haklılıklarının ortaya çıkacağı, Davacıların tamamen kötü niyetli olarak davalarım ikame ettiği, iş bu haksız, hukuka aykın davanın ve davacıların tüm taleplerinin reddi ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; “…Taraflar arasındaki 2010 yılı cari hesap farklılığının: Davacı şirketin karşılıksız çıkan senetleri ve protesto masraflarını ticari defterlerinde kayıt altma almamasından kaynaklandığı, Davalı şirketin 2010 yılında iade ettiği senetlerin toplamda 18.500,00 TL. Olduğu, Davalı şirketin 2010 yılında iade ettiği senetlere ait masraflarının toplamda 406,50 TL. Olduğu, Davacı şirketin 2011 yılı ticari defterlerinde davalı şirket ile ilgili bir kayıt işlemi gerçekleştirmediği, Davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre 31.12.2011 tarihi itibariyle davacı şirketten 13.696,13 TL. ALACAKLI olduğu, Ancak; Davalı şirketin 2011 yılı ticari defterlerinde 120.01.113 … cari hesabından 21.998,95 TL. bedeli davacı şirketin hesabına virman yaptığı Limited Şirketlerin tüzel kişiliğe sahip olmaları nedeniyle başka bir şirketin cari hesabından virman yapılmaması gerektiği, 2011 ydındaki kayıtların incelenmesi ile yapdan hesaplamalar sonucunda davalı şirketin 8.308,82 TL. BORÇLU olduğu, Tarafların, inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı, açıklanmış, davalı vekili davacılara yemin teklifinde bulunmuş, davacı … ve davacı şirket yetkilisi … toplam 14.000 TL olan 4 adet senede ilişkin davalı şirkete ödeme yaptıklarına dair yemini eda etmiş olup, davacıların davalı şirkete borcu bulunmadığı subut bulmakla, davacılar vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasının kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İlk derece mahkemesinin tahkikatı tamamladığını taraflara bildirmeden ve sözlü beyanlarını hazırlamaları için taraflara süre vermeden doğrudan hüküm kurmasının bozma sebebi olduğunu, 2-Davacıların borcunun kaynağı kambiyo senedi olup, davacıların borcu ödediğine dair delil olmadığını, müvekkilinin ticari defterlerine göre davacılardan alacaklı olduğu, davacıların ticari defterlerinin kapanış tasdikleri olmadığından sahibi lehine delil ifade etmesinin mümkün olmadığını,3- Müvekkilinin aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu alacağın yargılamayı gerektirdiğini, müvekkilinin alacağının sabit olduğunu, ticari defterlerinin müvekkilinin lehine olduğunu, davacı tarafın 5 yıl boyunca borca itiraz etmediğini, tüm bu durumlar birlikte dikkate alındığında müvekkili aleyhine kötüniyet tazminatı verilemeyeceğini, bu nedenler ve dairenin resen gözeteceği hususlar uyarınca, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/660 Esas ve 2017 / 610 Karar sayılı hükmünün usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle Yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesini ve davacının davasının ve taleplerinin reddini, müvekkili aleyhine verilen kötüniyet tazminatının ortadan kaldırılmasını, ilk derece mahkemesinin kararında, Dairece 6100 sayılı yasanın 353/a. Maddesine aykırılığın varlığının kabul edilmesi halinde dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, davalı şirketle aralarında ticari ilişkinin bulunduğunu ve cari hesap şeklinde işlemleri yürüttüklerini, davalı tarafından 30.10.2010 vadeli 4.000 TL bedelli, 30.11.2010 vadeli 3.000 TL bedelli,30.11.2010 vadeli 3.500 TL bedelli, 30.11.2010 vadeli 3.500 senetlerden dolayı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlattığını, fakat davalıya bu senetlerden dolayı borçlu olmak bir yana, tam tersine davalıdan alacaklı olduğunu, senetlerin şirket senedi olduğunu, davacı …’nında şahsen bu borçtan sorumlu tutulamayacağını belirterek,Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadıkları- nın tespitini, davalı taraf ise, davacıların aradan 5 yıl geçmesine rağmen takibe konu 4 adet bononun ödenmediğini, zaten bu senet bedellerini ödemediklerinin dava dilekçesinde de kabul edildiği savunmasında bulunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar vermiş, davalı vekili, iş bu kararı istinaf etmiştir. Davalı tarafından, davacıya karşı Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 30.10.2010 vadeli 4.000 TL bedelli, 30.11.2010 vadeli 3.000 TL bedelli, 30.11.2010 vadeli 3.500 bedelli senetlerden dolayı faizle birlikte toplam17.826,43 TL üzerinden takip başlattığı, takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğu ve ticari defterlerde cari hesap şeklinde birbirlerini takip ettikleri görülmektedir. Türk Ticaret Kanununun 87. maddesine göre cari hesap, iki kimsenin para, mal, hizmet ve diğer hususlardan dolayı birbirlerindeki alacaklarını ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip, bunları kalem kalem zimmet ve matlup şekline çevirerek hesabın kesilmesinden çıkacak bakiyeyi isteyebileceklerine dair bulunan mukaveleye denilmektedir. Mahkemece, 2009, 2010, 2011 yıllarına ait taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmış, dosyaya sunulan 17.01.2017 tarihli bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunmuştur. Bilirkişi raporuna göre, davacı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olmadığı ve sahibi lehine delil teşkil etmediği, davalı ticari defterlerinin ise açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı ve TTK hükümlerine uygun ve sahibi lehine delil teşkil ettiğinin bildirildiği, 2011 yılı sonu itibariyle davalı şirket ticari defterlerine göre 13.696,13 TL alacaklı gözüktüğü, fakat davalı şirketin 2011 yılı ticari defterlerinde 02.01.2011 tarihli virman hesabı incelendiğinde, 120.01.113 … cari hesabından 21.998,95 TL. bedelinde davacı şirketin hesabına virman yapıldığı, ancak limited şirketlerin tüzel kişiliğe sahip olmaları nedeniyle başka bir şirketin cari hesabından virman yapılmaması gerektiğinden 21.998,95 TL. bedelin davacı şirketin cari hesabından tenzil edilmesi gerektiği ve mahsuptan sonra davalı şirketin davacı şirkete 8.308,82 TL borçlu olduğu tespiti yapıldığı görülmüştür. Mahkemece, delil listesinde dayanıldığından, davalı tarafa yemin teklifi hatırlatılmış, davalı tarafça davacılara yemin teklif edilmiş ve davalılar, takip konusu senetlerden dolayı borçlu olmadıklarına dair yemin etmişlerdir. Her ne kadar davalı taraf, istinaf dilekçesinde, mahkemenin usule uygun bir şekilde HMK 6100 sayılı HMK’nın 18. ve 186. Maddeleri gereğince tahkikatı tamamladığını taraflara bildirmeden ve sözlü beyanlarını hazırlamaları için taraflara süre vermeden doğrudan hüküm kurduğu ileri sürülmüşse de, miktar olarak davadaki yargılamanın basit usule tabi olduğu ve basit yargılama usulünde HMK 321 maddesine göre, tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını aldıktan sonra, yargılamanın sona erdiğini bildirerek, kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunmaları için ayrıca süre verilmez. Açıklanan hususlar gereğince, taraf beyanları, ticari defterler, bilirkişi raporu ve davalı yemini birlikte değerlendirildiğinde, 2010 vade tarihli takibe konu senetlerden dolayı davacıların davalıya borçlu olmadıklarının anlaşıldığı, ilk derece mahkemesince delillerin takdirinde ve yargılama usulünde herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, davanın kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararının, esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/06/2017 tarih ve 2015/660 E., 2017/610 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.217,72 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 304,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 913,28 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021