Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/632 E. 2021/1636 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/632
KARAR NO: 2021/1636
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2017
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalı arasında ticari ilişki sebebiyle davalıya iki adet 20.000,00TL meblağlı çek keşide edilip verildiğini, … numaralı, 20.000,00 TL bedelli çekin bankada takasta olduğunu, müvekkilinin ödeme sıkıntısında olması sebebiyle davalıdan 10 günlük müsaade istendiğini, davalının çekin takastan geri çekilmesi için müvekkilinden 30.000,00 TL’lik senet talep ettiğini, müvekkilinin ticari itibarının zedelenmemesi için çek ile aynı vadeli ve bedelli senet düzenlenerek davalıya verdiğini, …in şahitliğinde senedin üstüne davalı tarafından 02/08/2013 vadeli … numaralı çek vadesinde ödendiğinde senedin kendisine teslim edileceği ibaresi yazılarak çekin ödenmesi halinde senedin müvekkiline teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, senet aslının …e verildiğini, müvekkilinin maddi sıkıntı sebebiyle çekin öde nemediğini ve davalının çeki vermeden senedi …den aldığını, çekin bankaya davalı tarafından ibraz edildiğini, müvekkilinin çekin bedelini ödediğinde teminat senedini davalı taraftan istediğini, ancak davalı tarafın senetle ilgili icra takibi yaptığını, takibe müvekkili tarafından itiraz edildiğini, söz konusu çek bedellerinin davalı tarafa ödendiğini belirterek kötü niyetli olarak açılan takibin durdurularak iptaline, müvekkillerince asıl borcun ödenmiş olması sebebiyle borçlu olmadıklarının tespitine, kötü niyetle müvekkillerinin ticari hayatlarına zarar veren davalıdan %20’den aşağı olmamak üzere tazminat tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesindeki beyanlarının tamamının asılsız ve dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafın iddialarını Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada ispatlayamadığından haksız dayanaktan yoksun davanın reddine karar verdiğini, derdestlik itirazları olduğunu, davacının borçlu olmadığı iddialarının temelsiz ve dayanaksız olduğunu belirterek davanın öncelikle usulden reddine, aksi durumda esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Taraflar arasındaki ilişkinin her ne kadar davalının iddia ettiği gibi çek ve bono ile borçlanıldığı iddiası ise de, dosyaya sunulan ve kasaya aldırılan fotokopiden anlaşıldığı gibi çekin ödenmesi durumunda senedin iade edileceği konusunda bir anlaşmanın her iki tarafça da tanık gösterilmek suretiyle sağlandığı, dosyaya getirtilen cevabı yazıda bononun fotokopisinin altındaki 02/08/2013 vadeli … numaralı çek “vadesinde ödendiğinde senet kendisine teslim edilecektir” ibaresinin şarta bağlı bir ifade olup, borcun tek ve çeke dayalı olduğu, banka yazışması sonucunda görüldüğü üzere … Bahçelievler Şubesi’ne ait … numaralı, 02/08/2013 vadeli çekin bankasına iade edildiği, imzanın davalı …’in eli ürünü olduğu, davacıların davasının haklılığı kabul edilerek icra takibinden dolayı borçlu olmadıkları, yargılama ve hukuki masrafın mahkemece araştırılması sonucu kabul kararı verildiğinden, kötü niyet tazminat talebinin de reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacının tek iddiasının çekin benzincide müvekkilinin kardeşine elden ödendiğine dair soyut ifadesi olduğunu, senede karşı senetle ispat kuralı gereği davacı borçlunun dava konusu senedi ödediğini yazılı delille ispatlamak zorunda olduğunu, mahkemenin ise yalnızca 20.000TL’lik çekin bankada bulunmasından dolayı çekin ödendiğini kabul ettiğini, çek üzerindeki iptal kaydını davacı borçluların kendileri yapıp bankaya verdiklerini 12.12.2017 tarihli duruşmada beyan ettiklerini, çekin bankada olmasının çekin ödendiğine dair delil olmamakla birlikte, 30.000,00 TL’lik senet için 20.000,00 TL’lik çekin ödenmiş olduğunu kabul ederek icra takibinin tamamen iptal edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, takip konusu senedin koşulsuz bir para borcunu ödeme vaadi içerdiğini, üzerinde teminat senedi olduğuna dair bir ibare ve ek bir sözleşme olmadığını, 20.000,00 TL’lik çekin ödendiğine dair belge bulunmadığını, çekin bankaya verilmiş olmasının ödendiğini ispatlamayacağını, Borçlunun, takip konusu senedin 20.000,00 TL’lik çek vadesinde ödendiğinde borçluya teslim edileceği yönünde anlaşıldığını iddia ettiğini, bu iddiadan yola çıkıldığında 20.000,00 TL’lik çek ödendiğinde borçlunun takip konusu senedi teslim almış olması gerektiğini, takip konusu senedin alacaklı müvekkilinde olduğunu, senet aslının alacaklı müvekkilinde olmasının 20.000,00 TL’lik çekin ve ticari ilişkiden kaynaklanan 10.000,00 TL’lik bakiye alacağın yani toplamda 30.000,00 TL’nin ödenmediğine karine oluşturacağından, yalnızca çekin bankaya verilmiş olmasının borcun ödendiğine karine gösterilerek takibin iptaline hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2- Karara esas alınan bilirkişi raporunun imza incelemesinin fotokopi üzerinde yapıldığından, usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay’ın içtihatlarında fotokopi üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinin hükme esas alınamayacağının ve bunun bir bozma sebebi olduğunun kabul edildiğini, (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2014/1192 E. 2014/4692 K. Ve 20.2.2014 tarihli kararı) Dosya kapsamında alınan 25.05.2017 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda inceleme konusu imzanın taklidi kolay bir imza olduğu tespit edilip …’e ait olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiğini, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden tek bir rapor esas alınarak hüküm kurulmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; aralarındaki ticari ilişki sebebiyle davalıya verdiği iki adet 20.000,00 TL meblağlı çeklerden 105682 numaralı, 20.000,00 TL bedelli çekin takastan geri çekilmesi için talep edilen çek ile aynı vadeli ve üstüne 02/08/2013 vadeli 105682 numaralı çek vadesinde ödendiğinde senedin iade edileceği ibaresinin bulunduğu 30.000,00 TL tutarlı senedin, çek bedeli ödenmesine rağmen iade edilmediğinden bahisle kötü niyetli olarak açılan takibin durdurularak iptali, asıl borcun ödenmiş olması sebebiyle borçlu olmadıklarının tespiti, %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı tahsiline ilişkindir. Mahkemece, dava konusu … Bahçelievler Şubesi’ne ait … numaralı, 02/08/2013 vadeli çekin bankasına iade edildiği, imzanın davalı …’in eli ürünü olduğu, davacıların davasının haklılığı kabul edilerek icra takibinden dolayı borçlu olmadıkları, yargılama ve hukuki masrafın mahkemece araştırılması sonucu kabul kararı verildiğinden, kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir. Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 05/02/2015 tarihli … esas ve karar sayılı kararıyla “Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senedine yönelik icra takibi yürütülmüştür. Borçlu işbu senedin teminat senedi olduğunu beyan etmiş, alacaklı ise davacının kendisine borçlu olduğunu, hem çek hem de senet verdiğini, çekin ödenip senedin ödenmediğini, senedin teminat senedi olmadığını savunmuştur. Tanığın beyanı soyut kalmıştır. Senedin teminat senedi olduğu yazılı belge ile kanıtlanması gerekir. Kanıtlanamayan davanın reddine” karar verildiği, kararın 28/01/2016 tarihinde Yargıtay 12. HD’nin 2015/32088 esas ve 2016/2655 karar sayılı kararı ile onandığı tespit edilmiştir. 1-Mahkemenin 08/11/2016 tarihli oturumunda davacı …, dava dilekçesindeki beyanları ile istikrar arz eder şekilde; “biz Musa ile ticari ilişkiye girdik doğrudur, çeki gününde ödeyemeyince karşılığında, 30.000,00 TL’lik senet verdik, birlikte çalıştıkları için abisi de sıkışmış, gelip Beylikdüzü’nden çekin karşılığını bizden aldı, çeki de biz geri aldık, ancak verdiğimiz senedi ödememize rağmen alamadık”, davalı asil …’in: “Çek karşılığı bono senedi verdiğimiz doğrudur, …’de bu çekler kasasında muhafaza etmektedir, senedi 10 gün içinde gelip ödemediği için, çekleri icra takibine koyduk, çeklerden biri tahsil edildi, diğeri henüz tahsil edilmedi, bizim hazirun olarak beklettiğimiz …’deki çek bedeli 20.000,00 TL’ydi biz zaten bu bedel için 30.000,00 TL bonoyu düzenlendik, haricen alacaklarımızla birlikte 30.000,00 TL oldu, bonoyu ben 30.000,00 TL olarak icraya koyduğum için çek karşı tarafa iade edildi, ben bankaya vereceğim dediği için çeki kendisine verdim, bono kadar alacağım vardı, şuan icra takibi devam etmektedir”, dediği ve beyanlarını imzaları ile tasdik ettikleri, 12/12/2017 tarihli oturuma katılan …’e sorulması üzerine: “Söz konusu çek bedeli vadesinde ödenmedi, vadesinden iki gün sonra kardeşiyle çeki gönderdi, biz çeki ondan aldık, 20.000,00 TL olarak ödedik, kendisi de zaten benzin almaya gitmişti, çekin iptal kaydını kendimiz ben ve oğlum yaptık, bankaya teslim ettik,” dediği tespit edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02/03/2021 tarihli 2017/(19)11-926 esas ve 2021/177 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; Kural olarak, borç senedi borçluya geri verilmişse, borç sona ermiş sayılır. Çek bir ödeme aracı olup borçlusuna iade edilmesi ve onun elinde bulunması borcun ödendiğine karine teşkil eder. Karinenin aksinin ispatı, çeklerin bedelsiz, tahsil edilmeden borçluya iade edildiğini savunan davalı alacaklıdadır. HMK’nın 290. maddesi uyarınca ispatın yazılı delille yapılması gerekmektedir. Dava konusu senedin, taraflar arasında düzenlenen 2 adet 20.000,00 TL tutarlı çeklerden … numaralı olan çekin süresinde ödenmemesi üzerine, 105682 numaralı çek ödendiğinde iade edilmek üzere borcun yenilenmesi suretiyle verildiği, 105682 numaralı çekin davalı tarafça davacı tarafa verildiği ve davacı tarafça üzeri çizilerek bankaya teslim edildiği dosya kapsamı ile sübuta ermiştir. Davalı taraf çek bedelinden hariç davacıdan ticari ilişkiden kaynaklı alacağının bulunduğunu, bu nedenle senedin 30.000,00 TL olarak düzenlendiğini iddia etmiş olup, bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. Davalı, eski tarihli çeki bedelsiz iade ettiğine ve 20.000,00 TL çekten fazlaya ilişkin kısım olan 10.000,00 TL tutarında ticari ilişkiden kaynaklanan borcun varlığına dair yazılı delil sunamamış, kendisinin ve davacı tarafın ticari defterlerine dayanarak kanıtlamamıştır. Dosya kapsamındaki beyan ve kabullerden, 30.000,00 TL tutarlı senedin, 20.000,00 TL tutarlı ödenmeyen çek bedeli karşılığı verildiği sübuta ermiştir. Yargıtay HGK’nun 02/03/2021 tarihli 2017/(19)11-926 esas ve … karar sayılı kararı uyarınca, çek bir ödeme aracı olup borçlusuna iade edilmesi ve onun elinde bulunması ve borçlusu tarafından bankaya iadesi, borcun ödendiğine karine teşkil ettiğinden, karinenin aksini ispat etmek, iddia eden tarafa ait olduğundan, davalı vekilinin ispat külfetinin davacı tarafta olduğu ve davacı tarafça yazılı belge ile kanıtlanmadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı, 30.000,00 TL tutarlı senedin, 20.000,00 TL tutarlı çek bedeli karşılığı verildiği, çekin davalı tarafça davacıya teslimi üzerine, davacı tarafça üzeri çizilerek bankaya teslim edildiği tespit edildiğinden, mahkemece tüm senet yönünden iptale karar verilmesinde dosya kapsamına ve usule aykırılık olmadığından, senedin tamamının iptal edilmesinin usule aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi grekmiştir. 2-Hükme esas alınan 20/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “İnceleme konusu: Alacaklısı …, borçlusu …, kefili … olan, tanzim tarihi 16.07.2013, vadesi 02.08.2013 olan 30,000 (otuz bin) TL miktarlı senede ait ve senet görüntüsünün altında “02.08.2013 vadeli 105682 nolu çek vadesinde ödendiğinde senet kendisine teslim edilecektir; …, …, …” yazan adlarına atfen imzalı fotokopi” olduğunun belirtildiği, ATK Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin 25/05/2015 tarih ve … sayılı raporunda; incelenen 16.07.2013 tanzim, 02.08.2013 ödeme günlü, alacaklısı …, borçlusu …, kefili … olan 30.000,00 TL’lik senet fotokopisinde …’e atfen atılı imzanın karakteristik yazı ve tanı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay bir imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin ve bu meyanda sorulduğu üzere …’in eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirildiği tespit edilmiştir.Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gereğince imza incelemesinin belge aslı üzerinde yapılması zorunlu olup, (Yargıtay 12. HD’nin 25/04/2018 tarihli 2016/30342 esas ve 2018/3639 karar, Yargıtay 11. HD’nin 29/03/2016 tarihli 2015/7424 esas ve 2016/3446 karar, Yargıtay 11. HD’nin 16/12/2015 tarihli 2015/6109-13562 esas ve karar, Yargıtay HGK’nun 2005/13-80 Esas, 2005/149 Karar sayılı ilamı) fotokopi üzerinden inceleme yapılması mümkün olmadığı halde mahkemece fotokopi üzerinden inceleme yaptırılması ve aynı belge üzerindeki inceleme sonucu verilen Adli Tıp Kurumu raporunda …’e atfen atılı imzanın karakteristik yazı ve tanı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay bir imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin ve sorulduğu üzere …’in eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğine ilişkin rapora rağmen, raporlar arasındaki aykırılık giderilmeden 20/10/2017 tarihli bilirkişi raporunun tek başına hükme esas alınması mümkün değil ise de; Yargıtay 11. HD’nin 21/10/2020 tarihli 2019/1319 esas ve 2020/4312 karar sayılı kararında ve benzer kararlarında belirtildiği üzere, yan delillerle desteklenebileceği, mahkemece sadece rapora dayanılarak karar verilmediği, “Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/1449 Esas sayılı dosyasında… dinlenen tanık … beyanında ” imzasını kabul ederek her iki tarafında kendisine gelerek iki tarafa da anlaşın dediğini, davalı …’in alacağına karşılık nakit istediğini, Mustafa’nın ise nakit olmadığı için senet karşılığı tekrar borçlandırılıp çek karşılığının kendisine ödenmesi halinde bononun iade edileceği, ancak bir haftalık süre zarfında çekin ödendiğine dair kendilerine gelinmediğini, bu nedenle de davalı …’ya bonoyu iade ettiğini, senet altındaki yazıları kendisinin yazdığını” söylediği anlaşılmıştır” ve “dosyaya sunulan ve kasaya aldırılan fotokopiden anlaşıldığı gibi çekin ödenmesi durumunda senedin iade edileceği konusunda bir anlaşmanın her iki tarafça da tanık gösterilmek suretiyle sağlandığı, …. söz konusu çekin banka yazışması sonucunda görüldüğü üzere … Bahçelievler Şubesi’ne ait … numaralı, 02/08/2013 vadeli çekin bankasına iade edildiği” gerekçesi ile yan delillere dayanıldığı, 08/11/2016 ve 12/12/2017 tarihli oturumdaki davacı ve davalı asillerin beyanı, çekin bedelsiz iade edildiğinin ispat külfetinin davalı tarafta olması birlikte değerlendirildiğinde, sonuca etkili olmadığından kaldırma sebebi yapılmamış ve istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2017 tarih ve 2016/180 E., 2017/1215 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 2.049,30TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin yatırılan 523,00TL harcın mahsubu ile bakiye 1.526,30TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021